2011'de Son Kez Adayım - VİDEO

2011'de Son Kez Adayım - VİDEO
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu akşam saat 22.30'da ''Anadolu Soruyor'' programında Kon TV öncülüğünde uydudan yayın yapan yerel kanalların temsilcilerinin sorularını cevapladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Askeri Şura toplantılarında her şeyin aslında rotasında gittiğini belirterek "Aslında her şey istenilen rotasındaydı. Bu defa olay farklı değerlendirildi. Teamüller başka bir şeydir, yasalar başka bir şeydir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni teamüllerle yönetemeyiz" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu akşam saat 22.30'da ''Anadolu Soruyor'' programında Kon TV öncülüğünde uydudan yayın yapan yerel kanalların temsilcilerinin sorularını cevapladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında yapılacak genel seçimde son kez milletvekili adayı olacağını bildirerek, "Bazı yerlerde hemen bakıyorsunuz, 'Başbakanım sakın siyaseti bırakmayın' deniliyor. Siyaset illa bir siyasi partinin çatısı altında yapılmaz ki. Yani siyaset partinin dışında yapılmaz mı? Çeşitli vakıflarda, derneklerde bu siyaseti yapabilirsiniz. Think thank kuruluşlarında bu siyaseti yapabilirsiniz. Bir medyanın içerisinde bu siyasete lojistik destek sağlayabilirsiniz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Askeri Şura toplantılarında her şeyin aslında rotasında gittiğini belirterek "Aslında her şey istenilen rotasındaydı. Bu defa olay farklı değerlendirildi. Teamüller başka bir şeydir, yasalar başka bir şeydir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni teamüllerle yönetemeyiz" dedi.

Güneysu Öğretmenevi bahçesinde yapılan canlı yayında Konya, İzmir, Gaziantep, Rize, Karabük ve Kayseri'den yayın yapan yerel televizyonların temsilcilerinin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda Türk milletinin her zaman olduğu gibi olumlu olanda ittifak edeceğini, şerde ittifak etmeyeceğini söyledi. Ramazan ayının yaşandığı şu günlerde ana muhalefetle aslında olumsuz sayılabilecek bir diyaloğun içine girmek istemediğini ancak Anayasa'nın içeriğinin hiç konuşulmadığını ve muhalefetin 26 madde ile ilgili bir şey geliştirmediğini vurguladı. 

Son dönemde yaşanan İnegöl ve Dörtyol olaylarının manidar olduğunu da kaydeden Başbakan Erdoğan "Türkiye ne zaman kalkınmaya başlamışsa bu tür olaylar hep yaşanmış. Seçilen yerler hep anlamlı yerler. İnegöl çok muhafazakar bir yerdir ve göç alan bir yerdir. Dörtyol'da göç alan bir yerdir, duyguların istismarına gidilmiştir. Bir tahrike gidilmiştir. Malum çevreler tarafından tahrik edildiği biliniyor. Olayların hemen ardından oradaki hedef noktalar çok önemliydi. Dörtyol'da Kürt kökenli vatandaşlarımın dükkanları hedef alındı. İnegöl'de de aynı oldu. Dışarıdan da bu işi tahrik edenlerin olduğunu biliyoruz" dedi.

RAMAZAN HASSASİYETİ

Bu olayları tahrik edenlerin iyi niyetli olduklarını düşünmenin mümkün olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu nedenle hep birlikte bu konuda tedbir alınması gerektiği üzerinde durdu. Bu işi sadece iktidarın çözebileceğini söylemenin yanlış olduğunu kaydeden Erdoğan, muhalefet partileri, medya ve akademik çevreler başta olmak üzere hep birlikte bu işin üzerine gidilmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, er veya geç bu işi çözeceklerine inandığını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, 12 Eylülde halk oylamasına sunulacak Anayasa değişikliği ile ilgili sorulan bir soru üzerine, "Bu Ramazan ayı içerisinde anamuhalefetle aslında bu tür bir olumsuz algılanabilecek bir diyaloğun içerisine girmek istemiyorum" dedi. Ancak muhalefet partilerinin söyledikleri takip edildiğinde Anayasa değişikliğinin içeriğinin konuşulmadığını belirten Erdoğan, muhalefet partilerinin bu konuda bir şeyler geliştirmediğini söyledi.

İLLA BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI OLMAN ŞART DEĞİL

Başbakan Erdoğan, 2011 milletvekilliği seçimlerinin artık kendisi için son milletvekilliği seçimi olacağını ve bunda kararlı olduğunu belirterek parti tabanının tepkisine rağmen siyaseti bir parti çatısı altında değil de farklı kurumların çatısı altında yapılabileceğini göstereceğini söyledi. 

AK Parti olarak milletvekillerinin en fazla üç dönem seçilmesi konusunda karar aldıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, kendisinin de 2011'deki genel seçimde milletvekili adayı olacağını ancak daha sonraki seçimde aday olmayacağını söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bazı yerlerde hemen bakıyorsunuz, 'Başbakanım sakın siyaseti bırakmayın' deniliyor. Siyaset illa bir siyasi partinin çatısı altında yapılmaz ki. Yani siyaset partinin dışında yapılmaz mı? Çeşitli vakıflarda, derneklerde bu siyaseti yapabilirsiniz. Think thank kuruluşlarında bu siyaseti yapabilirsiniz. Bir medyanın içerisinde bu siyasete lojistik destek sağlayabilirsiniz. Yeter ki sizin böyle bir derdiniz, böyle bir aşkınız olsun. Eğer böyle bir aşkınız varsa bunu yaparsınız. Ben de bunu yapmakta da kararlıyım.

Cumhurbaşkanlığı seçimi olayında, Dışişleri Bakanımızın Cumhurbaşkanı adayı olmasını ilan ettiğimizden birkaç gün sonra eski cumhurbaşkanlarımızdan birisi 'Cumhurbaşkanlığı eline gelmiş olan bir kimse, bu makamı elinin tersiyle itmez' dedi. Peki, şimdi biz bunu uyguladık. Uyguladığımıza göre, acaba ne değişti? Sağda, solda bazıları ileri geri konuşuyorlar. Yani yalan, dolan, şu, bu, falan, filan... İspatlıyoruz bazı şeyleri. Biz bunları ispatlaya ispatlaya geliyoruz. Şimdi biz bu 2011 olayını da ispatlayacağız. Niye? Arkadan gelenlerin önünü açmamız lazım.

Yaptın 12 sene milletvekilliği, eğer yapabiliyorsan... Kardeşim, otur kazandığın tecrübeyi de ondan sonra da lojistik destek olarak ver. Bir dönem geçir, o hareket için gerekliysen ondan sonra tekrar gel. O ayrı mesele. Ama illa da gelmek şart değil. İlla da siyaseti orada yapmak şart değil. Bunu başarmamız lazım. Bunu göstermemiz gerekir. İlla bir partinin genel başkanı olman şart değil. Gel partinin yöneticisi ol. Bir başkası oraya gelsin.''

Konuşması sırasında hapşıran ve öksüren Başbakan Erdoğan'ın "Göze mi geldik" demesi gülüşmelere neden oldu.

HUBUBAT İHRAÇ EDEN BİR ÜLKE KONUMUNA GELECEĞİZ

Bir soru üzerine, Konya Ovası Projesi (KOP) konusunda takvimin işlediğini bildiren Başbakan Erdoğan, bir aksamanın söz konusu olmadığını ifade etti. KOP'un büyük bir proje olduğunu kaydeden Erdoğan, "bu proje ile oradaki ovalar çok daha bereketli hale gelecek. Türkiye'nin hiçbir zaman inşallah hububat sıkıntısı sö z konusu olmayacak. Artık bu konuda devamlı ihraç eden bir ülke konumuna geleceğiz. Bu proje sadece içeride değil, dışarıda da ciddi bir şekilde takip ediliyor" dedi.

YARGIDAKİ KAPALI SİSTEMİ KIRMA HAREKETİMİZİ HAZMEDEMİYORLAR

CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "İki madde hariç Anayasa Paketinin tamamını  destekleyelim" sözlerini anımsatarak yöneltilen "Aslında onlar da bir nevi bu maddelerin pozitif olduğunu ifade ettiler. Sadece iki maddeye karşı çıkıyorlar. Bunlar da yargıyı ele geçirme olarak değerlendiriliyor. Değerlendirmeniz nedir? sorusuna Erdoğan, bu yaklaşımı o zaman da samimi bulmadığı karşılığını verdi.

Erdoğan, Anayasa değişikliğiyle yargıda operasyon yaptıkları iddialarıyla ilgili ise şunları kaydetti: "Çok enteresandır. Yargıyı ele geçirme diye ifade edilirse Türkiye'de yargıyı ele geçirme operasyonunu biliyorsunuz CHP yapmıştır. Kiminle? Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay'ın Adalet Bakanlıkları döneminde 3 ila 5 bin arasında yargıya eleman sokmuşlardır. Hatta Moğultay, 'yargıya kendi adamlarınızı yerleştiriyorsunuz?' şeklindeki suçlamalara, 'Kendi partililerimi değil de MHP'nin faşistlerini mi yargıya sokacağım' cevabını vermiştir. Yargıdaki kast sistemini kaldırma hareketimizi hazmedemiyorlar. Çünkü bu kalkıyor."

Başbakan Erdoğan, halk oylamasında 'hayır' çıkmasının gelecekle ilgili planlarını sekteye uğratıp uğratmayacağıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de, "2023 hedefimiz bu halk oylamasına göre belirlenmiş hedef değil. Tamamen halkoylamasının dışında bir hedef. Süreci olumlu istikamette tetikler 'evet' çıkması. Çıkacak olumsuz netice, öyle bir şeyi tahmin etmek istemiyorum ama 2023 projemizi aksatmaz ama 2023'e çok daha güçlü girmemizi sekteye uğratabilir. Yargının yaklaşım tarzıyla bir çok şeyleri başaramıyoruz maalesef. Galataport böyle kalmışsa sebebi yargıdır. Haydarpaşaport olayımız vardır. Galataport'ta yaşadığımız olay nedeniyle adım atamadık" ifadesini kullandı.

 SEÇİMLERDE 2. PARTİ OLURSAM GENEL BAŞKANLIĞI BIRAKIRIM

Başbakan Erdoğan, ''2011 seçimlerinde eğer benim partim seçimlerde ikinci parti çıkacak olursa (ki böyle bir şeyi hiç beklemiyorum inşallah) ben genel başkanlıktan ayrılırım. Niye? Birinci derecede partinin o konuma gelmesinden kendimi sorumlu tutarım'' dedi.

Erdoğan, ''Referandumda ilginç bir 'hayır' cephesi oluştu. Bu 'hayır' cephesinin oluşmasında bir siyasi mülahaza mı, yoksa başka bir anlam mı var?'' sorusu üzerine, ''Parlamentoda bir şer cephesi oluştuğunu'' ifade ederek, ''Bugüne kadar gerçekten hiç bir araya gelmemişlerdi. Ama ilk defa burada bir araya geldiler ve kulislerde de şunlar hep konuşuluyordu. Daha önce 'evet' vardı ama 'hayır' yoktu, 'ret' vardı. Bu defa ise 'hayır' cephesi olarak geldi. Tabi şerde hiç bir zaman ittifak etmez millet. Millet hep olumlu olanda, 'evet'te ittifak eder. Burada da gelinen nokta budur'' dedi.

CHP'NİN ÇARŞAF AÇILIMI

CHP'nin ''çarşaf açılımı''na değinen Erdoğan, ''Gittiler çarşaflı kardeşlerimize rozet taktılar ve herkes çarşaf açılımını konuşmaya başladı. Kısa bir süre sonra otobüste çarşaflı bir kardeşimizi tekme tokat döverek otobüsten attılar. Ardından bir müddet sonra aynı şeyi Mersin taraflarında yaptılar. O ilk çarşaf adımını attıkları o ailenin ileri gelenleri istifa ettiler, çekildiler. CHP'nin bu noktadaki geçmişini iyi bilmediği için herhalde o kardeşlerimiz de böyle bir yanlışın içine düşmüş oldular'' diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Başörtüsü sorununu ben çözerim'' sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Peki arkadaş, sen 'bu işi çözerim' diyorsun da biz MHP ile birlikte parlamentoda üniversiteye giden başörtülü kızlarımızın eğitim özgürlüğüne yönelik 'onları bir anayasal teminat altına alalım' diye bir adım attık ve bu adım da parlamentodan 411 oyla geçti. Peki bunu Anayasa Mahkemesine CHP götürmedi mi? Peki sizin Kılıçdaroğlu olarak burada imzanız yok muydu? İmzanız vardı. Siz CHP'nin yetkili kurallarında görevli değil miydiniz? Görevliydiniz. Niye o zaman sesiniz çıkmadı? Şimdi nasıl hallediyorsun bunu? Bakın hemen susturuldu, hemen bir daha da konuşamadı dikkat edin. Konuşamaz. Niye? Genlerine işlemiş.

Bizim derdimiz üzümü yemek, bağcıyla bizim bir işimiz yok. Ama bu bir eğitim özgürlüğüdür, gerçekten inanç özgürlüğüyle alakalı bir konudur. Böyle bir şeyin yapılması noktasında tabii ki böyle bir hak ve özgürlüklerde hep beraber olalım. Sen de ol, MHP'de olsun, BDP de olsun, hep beraber olalım. BDP de ara sıra bu işleri konuşuyor. Hep beraber çözelim. Ama bunu kalkıp da bir istismar vesilesi yapmayalım.''

Bu konuda daha sağlıklı bir yaklaşımın içinde olmak gerektiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ben şu anda Anayasa metninin içine giremeyişlerini biraz da buradaki eksiklerinden görüyorum. Çünkü 'biz buna daldığımız anda hemen açıklar ortaya çıkacak, oradan vurulacağız' endişesini taşıyorlar. Onun için de şu maddelerin hiç birine girmediler. Niye girmiyorsunuz memur meselesine? Hadi 'toplu iş sözleşmesi' gel, konuşun bunları. Buna hayır diyebilirler mi? Onun için de konuşmuyorlar. Kadınlar, çocuklar, özürlüler, bireysel başvuru hakkı, ombudsmanlık, kamu denetçiliği, işçi sendikalarıyla ilgili, iki sendikaya üye olma meselesi... Bunlarla ilgili konularda konuşamıyorlar. Bu maddelerin hepsi, üzerinde çok tartışılan, çok konuşulan ve gerçekten modern ülkelerde ulaşılmış olan standartları, ileri demokrasi olarak ülkemizde de bir an önce elde edelim istiyoruz.''

İKTİDARDAKİ 7,5 YILDA YAŞADIĞI SORUNLAR

Başbakan Erdoğan, iktidarda bulunduğu 7,5 yılda yaşadıkları sıkıntıları hatırlatarak şunları söyledi: "7,5 yıl içinde belki birçok şeyi çok daha önceden başlatmak gerekebilirdi. Biz merdivenleri teker teker çıkalım anlayışından hareketle ülkede gerilim politikası oluşturuyor havası vermemek için çok titiz davrandık. Ancak umulmadık yerlerden umulmadık şeyler çıkıyor.  Türkiye'de siyasi iktidarları kimin belirlediğini bu 7,5 yılda çok yakından gördük. Açıklanan dosyalar bir şeyi ortaya koyuyor. İktidarlar üzerinde kimlerin tasarrufta bulunmaya çalıştığını çok yakından gördük ama bir duruş gerekiyordu. Medyanın bu konuda tavrı bizim için çok önemli ama hala bakıyorsunuz medya özellikle burada ulusal medyayı masaya yatıracak olursak bana da soruyorlar (bu medyanın ileri gelenleri derin devletin sesi mi?) diye soruyorlar onu bilemem ama Anadolu medyası derin milletin sesi olduğunu biliyorum. Derin milletin sesi olarak sizlerin çok önemli görevi var. Bu millet projesi olarak kabul edilirse biz bu işi çözeriz. Şu olayda bir darbe anayasası var bir tarafta milletin anayasası var. Bir kısım medya ile hiçbir zaman bir araya gelemeyenler bir araya geldiler.  Ama tünelin ucu gözüktü. 12 Eylül'de 'evet' çıkması halinde geçmişle yüzleşme olacak." 

YARSAV ÜYESİ YARGI MENSUPLARINA NASIL GÜVENECEĞİM

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bugün CHP, MHP, BDP, o malum medya, hatta YARSAV falan... Bunlar bir araya geldiler. Şimdi ben YARSAV üyesi olan yargı mensuplarına nasıl güveneceğim, nasıl güvenebilirim? Çünkü açık, net kalkıp da iktidarı eleştiriyorsa hakaretler ediyorsa ben böyle bir yargı mensubuna nasıl güvenebilirim?'' dedi.

''Ülkede gerilim politikası oluşturuyor'' havasını vermemek için çok dikkatli ve titiz davrandıklarını ifade eden Erdoğan, ''umulmadık yerlerde umulmadık şeyler çıktığını'' söyledi.

''Türkiye'de siyasi iktidarları kimin belirlediğini 7,5 yıllık süre içerisinde çok yakından gördüklerini'' dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu açıklanan dosyalar, şunlar bunlar vs. Bunlar bir şeyi ortaya koyuyor. İktidarlar üzerinde kimlerin tasarrufta bulunma gayreti içerisinde olduğunu çok iyi gördük. Ama burada demek ki bir duruş gerekiyordu. Ben hep şunu söylüyorum: Medyanın bu noktadaki tavrı bizler için çok önemli. Bana da soruyorlar, 'yani bu medyanın ileri gelenler acaba derin devletin sesi mi?' böyle bir soru bana soruyorlar. 'Onu bilemem ama' diyorum ben de Anadolu medyasının derin milletin sesi olduğunu biliyorum. Şimdi derin milletin sesi olarak sizlerin üzerine düşen çok önemli bir görev var. Çünkü bu iş, bir millet projesi olarak takip edilirse biz bu işi çözeriz. Şu olay bir darbe anayasası. Ama öbür tarafta da milletin anayasası var. Bu milletin anayasasını savunacak olanlar sizlersiniz.

Bugün bir kısım medya, şu anda hiçbir zaman bir araya gelemeyenlerle bir araya geldiler. Bugün CHP, MHP, BDP, o malum medya, hatta YARSAV falan... Bunlar bir araya geldiler. Şimdi ben YARSAV üyesi olan yargı mensuplarına nasıl güveneceğim, nasıl güvenebilirim? Çünkü açık, net kalkıp da iktidarı eleştiriyorsa hakaretler ediyorsa ben böyle bir yargı mensubuna nasılm güvenebilirim? Ben orada böyle bir oluşuma karşıyım. 'Efendim Avrupa...' Avrupa Birliğinin söylediği, tümünü kuşatan bir yargı birliğidir. Herkesin istediği gibi orada bir birlik kurması değildir.''

1980 öncesinde polis teşkilatının içinde Pol-Der, Pol-Bir gibi oluşumlar olduğunu belirten Erdoğan, ''En önemli kurumlarımızın içerisinde savaşlar oluyordu. Şimdi yargının içerİsinde böyle bir yere doğru gidiyoruz. Yargıtay binasının içerisine gidiyor dernek, orada açıklama yapıyor. Böyle saçmalık olur mu?'' diye konuştu.

SİLAHLI KUVVETLERİN ŞAİBESİZ ŞEKİLDE GELECEĞE YÜRÜMESİ LAZIM

SİLAHLI KUVVETLERİ TEAMÜLLERLE YÖNETEMEYİZ

Yaş kararlarını değerlendiren ve sivil asker ilişkilerini değerlendiren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Aslında her şey istenilen rotasındaydı. Bu defa olay farklı değerlendirildi. Teamüller başka bir şeydir, yasalar başka bir şeydir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni teamüllerle yönetemeyiz. Yüksek Askeri Şura bir istişare kuruludur. Bir karar alır, bu kararı Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanına sunar ve Cumhurbaşkanı kararını verir. Yeri gelir teamül kullanılır ama teamül dışına çıkılamaz mı çıkılır. Bu batıda böyle, bu dünyada böyle, bir NATO ülkesiyiz, NATO ülkelerinin hepsinde böyle. Olması gerekeni yaptık. Generallerimizle bu böyledir bu şöyledir gibi spekülasyonlara girmek istemeyiz. Bu konularda bir şey varsa askeri yargı kendi içinde yapabileceği gibi sivil zeminde olmuş şeyler varsa sivil yargı da yapması gerekeni yapar. Çünkü bu kurum şaibe kaldırmaz. Silahlı Kuvvetler'in  şaibesiz şekilde geleceğe yürümesi lazım. Generallerle elele vermemiz lazım, dayanışma içinde olmamız lazım. Spekülasyonlara izin vermemek lazım. Bu tür şeyler varsa bunları o kurum içinde bırakmamak lazım. Ben bakan arkadaşlara 'böyle bir şey yakaladığınız an affetmeyeceksiniz' diye talimat verdim. Çünkü biz burada devleti yönetiyoruz. Geldi mi eline bilgi hiç hafife alma, incelet bu doğru mudur değil midir ? sonra kararını ver. Enerji konusu oldu bizzat ben suç duyurusunda bulundum. Bu konuyla ilgili hala içerde olanlar var. Emniyette oldu, aynı şekilde içeri girip çıkan oldu çıkamayan oldu.  Emniyette fuhuş işine, çetelerine karışanlar vardı. Ama Silahlı Kuvvetler'in yasası ile emniyetin durumu farklı. TSK'nın yasası ile emniyetin yasası farklı. Onu hemen alabiliyorsun ama TSK'da öyle değil. Bazen Milli Savunma Bakanı vasıtasıyla, bazen Genel Kurmay Başkanlığı teklifi ile alıyorsun, bazı incelikler var. Burada daha hassas ve dikkatli olarak bu süreçleri takip etmek gerekir. Hem kurumlar yıpranmaz hem çürük çarıklar temizlenmiş olur." 

HES'LERLE İLGİLİ TARTIŞMALAR

Başbakan Erdoğan, hidroelektrik santrallerine ilişkin tartışmalara yönelik soru üzerine, ''(Su akar Türk bakar) hep bu konuşulmuş. Ben diyorum ki 'Su akar Türk Bakar' ifadesini bir kenara koyacağız, artık 'Su akar Türk yapar' diyeceğiz'' dedi.

Akarsuların daha önce değerlendirilmemesini eleştiren Erdoğan, bu nedenle yıllar boyunca susuzluk, enerji sıkıntısı yaşandığını vurguladı.

Erdoğan, HES'lere yönelik olumsuz söylemleri eleştirerek, bugün açılışını yaptığı bir HES için 120 milyon Dolar yatırım yapıldığını ve buradan önemli miktarda enerji üretimi sağlanacağını söyledi.

HES'lerin vatandaşa daha iyi anlatılması gerektiğini belirten Erdoğan, sistemin suyun bol olduğu dönemlerde de taşkını önlediğini ifade etti.

Şu anda sadece İyidere-İkizdere bölgesinde 22 HES çalışması olduğunu anlatan Erdoğan, ''Tabi bu çevreciler adı altında bazıları yargıya sürekli gittiği için, yargı da tabiİ her türlü müracaatı kendine göre değerlendiriyor. Müteşebbisler burada çok ciddi sıkıntı içindeler'' dedi.

Erdoğan, ''Arkadaşlarımıza söylüyorum. Bu hassasiyeti göstermemiz lazım, çevre katliamına asla fırsat vermememiz lazım. Yaz mevsimlerinde stok meselesini devreden sistemin çıkması lazım. Bunların o zaman gerekirse özel müfettişlerimizle teftişin yapılması lazım. Kendi başlarına bırakılmamalı. Bunların hepsini konuştuk ama buradan gelecek enerjiyi kaybetmememizde fayda var. Çünkü bundan ülkemiz ve bölgemiz kazanıyor. Bu kadar insan ekmek yiyor'' diye konuştu.

ÇAY VE FINDIK PİYASASI

Başbakan Erdoğan, çay ve fındık sektöründe yaşanan sorunlar ile ilgili sorulan soru üzerine ise "Çay bizim dönemizde yakaladığı ivmeye hiçbir dönemde yakalayamadı. Özel çay şirketlerine ben çay paralarını ödemedikleri için ne diyebilirim. Ancak çay konusunda bir yasa çalışmamız olmadığını söyleyebilirim. Bizim partiden bir arkadaş bu tür bir çalışmanın içinde yer almış bizzat kendisini çağırdım ve uyardım. Onun özel çalışmasıydı ama bizim kesinlikle yeni bir çay yasası gibi çalışmamız yok. Fındık meselesinde ise elimizden geleni bugüne kadar yaptık. Gerekli destekleri verdik. Alivericilerin aldığı 2-3 TL gibi rakamlara rağmen biz 5 TL'ye kadar çıktık. Bunun bize yüklediği maliyetler var. Bizim verdiğimiz sözün süresi doluyor. Bundan sonra fındık piyasası içinde devlet olarak olmayacağız, olamayız. Fiskobirlik'in yaşadığı sıkıntılar ortada. Bizim elimizde 280 bin ton kadar TMO'da fındık var. Tarım Bakanımız ve Fiskobirlik yöneticileri ile Trabzon'da dün bir araya gelerek görüştük. Kendi aralarında bundan sonra bir görüşme daha yapacaklar ve o çalışmalardan sonra bir nihai karara varacaklar. Fındıkla ilgili kararı birlikte duyuracaklar" ifadelerini kullandı.