763 yıllık sır cinayet

763 yıllık sır cinayet
Şems Tebrizi'nin ölümü ile ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Tebrizi'yi öldüren aslında...
Mevlana Celaleddin Rumi'ye ilahi aşk yolculuğunda yeni ufuklar açtığı belirtilen, aralarındaki ilişki, şiirlere, romanlara konu olan ve ölümü hakkında birbirinden farklı hikayeler anlatılan Şems Tebrizi'nin "siyasi cinayete" kurban gittiği iddia edildi.

Araştırmacı-Yazar Dr. İsmail Kaygusuz, Şems Tebrizi'nin bilinenin aksine Mevlana'nın küçük oğlu ya da dindar Konya eşrafınca değil, Moğol Hükümdarı Guyuk Han'a yaranmak isteyen Anadolu Selçuklu Veziri Bahauddin tarafından öldürüldüğünü öne sürdü.

Asıl adı Şemşeddin Muhammed olan Şems Tebrizi'nin, Alamut İmamı Celaleddin Hasan'ın büyük oğlu olduğunu belirten Kaygusuz, 1224-1226 yılları arasında Kuhistan eyaleti İsmaili Valiliği yaptığını söyledi. Şems Tebrizi'nin, 1227'den itibaren Hind ve Sind bölgelerinde yıllarca İsmaili dava etkinliklerini yürüttüğünü ifade eden Kaygusuz, İsmaili halklarının toplumsal belleğinde Şemsi Tebrizi'nin kalıcı olmasının bu durumun bir kanıtı olduğunu ifade etti.

Tebrizi'nin 1244 yılında Konya'ya geldiğini, 3 yıl sonra ise ansızın, kimseye bir şey söylemeden 11 Şubat 1246'da ortadan kaybolduğunu anlatan Kaygusuz, şunları kaydetti : "Şems Tebrizi, aldığı buyruk üzerine son olarak bir diplomatik görev yerine getiriyor. Nizari İsmaili Devleti ve Bağdat Halifeliğinin elçilik heyetiyle Moğol başkentinde 24 Ağustos 1246'da toplanan kurultaya katıldı.

Ancak bu son yüklendiği siyasal ve diplomatik görevin içeriği, yeni Moğol Hanı Guyuk tarafından düşmanca karşılanması yüzünden Şems'in sonunu hazırladı. Bir yıl dört ay sonra sonra Konya'ya geri dönen Şems Tebrizi, ne Mevlana'nın küçük oğlu tarafından kıskançlık yüzünden ne de dindar Sünni Konya eşrafınca Mevlana'yı kendilerinden uzaklaştırdığı için öldürülmüştür. Onun ölümünden, Moğol Hükümdarı Guyuk Han'a yaranmak isteyen Anadolu Selçuklu Veziri Bahauddin sorumludur.

Şems'in öldürülmesinin ardından geçen birkaç yıl içinde Anadolu Selçuklu Sultanlığı tamamıyla Moğol İmparatorluğu'nun bir doğu eyaleti durumuna girdiğinden Mevlana dahil kimse bu öldürme olayından söz edememiştir. 70 yıl gibi uzun bir zaman aşımından sonra olay hakkında yanlış varsayımlar ve söylentiler yazıya geçirilmiştir. Kısacası 'faili meçhul bir siyasi cinayet' olarak kapanmıştır."