'AK Parti'nin de kaseti çıkabilir'

'AK Parti'nin de kaseti çıkabilir'
Gazete A24'e konuşan Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, Türkiye gündemini değiştirecek çarpıcı iddialarda bulundu.

AK Parti’den de her an gizli kaset çıkabileceğini iddia eden Ilıcak'a göre, MHP’deki iç hesaplaşmalar nedeniyle parti içinden sızdırıldı.

CHP ve MHP’de deprem yaratan, özel hayatın gizliliğini ihlal eden gizli kasetleri ve Türkiye gündeminin sıcak gelişmelerini konuştuğumuz Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, gizli kaset olaylarından, Kastamonu'daki PKK saldırısına, internet sansüründen Hasan Cemal İle Ali Karacan  arasındaki "gazeteler kimin malı" polemiğine değin GazeteA24.com'a dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

“Ak Parti’den de her an gizli kaset çıkabilir” diyen Ilıcak, MHP yöneticilerinin gizli kasetleri ile ilgili de çarpıcı tespitlerde bulundu. MHP, kasetlerle ilgili olarak okları iktidar partisine yöneltirken, Ilıcak’a göre bu iş MHP’deki iç hesaplaşmalar nedeniyle parti içinden sızdırıldı.

Öte yandan ‘Twitter’ın annesi’ olarak nitelendirilen Ilıcak, BTK’nın filtre uygulamasını sansür olarak değil, sadece bir porno sınırlaması olarak ifade ediyor.

Sizce neden son dönemde özel hayatın gizliğini ihlal edici niteliklerde, CHP ve MHP’nin skandal kasetlerinin medyaya sızdırılmasına tanık oluyoruz? İktidar partisi ve diğer partiler için bu sızdırmalar neden gerçekleşmiyor?

Ben diyorum ki, her an AK Parti’den de çıkabilir. Onlarda da hiç böyle bir yanlış yapan yok diyemeyeceğim.

Var ama çıkmıyor mu demek istiyorsunuz?

Ben bilmem ki, her an çıkabilir. Bunu kim yapıyor bilmiyorum. Mesela CHP kendi içinde bir değişim geçirdi. Bir tuhaf. Kendi içinde rekabetten dolayı yapılmış olabileceği iddiaları var. MHP’de de parti içinden yapmış olabilirler. Ak Parti yapmadı bundan yüzde 100 eminim. Ama kim yaptı bilemeyeceğim.

“KASETLER MHP İÇİNDEN SIZMIŞ OLABİLİR”

Bundan nasıl emin oluyorsunuz?

Çok emin oluyorum. Çünkü Tayyip Erdoğan’ı, Bülent Arınç’ı, Mehmet Ali Şahin’i tanıyorum. Yani bu yönetici kadro bunu yapmaz. El altından çok alt derecelerde pespaye bir insan bunu yapmışsa… O zaman MHP içinde bir rekabet yaşandığına göre bir MHP’linin parti içi rekabet dolayısı ile yapmış olması akla daha yakın geliyor. Ama Ak Parti yapmaz derken Ak Parti yönetimi bir strateji, yöntem olarak yapmaz diyorum. Ama alt kademede biri yapmıştır, o olabilir…

“MİLLİYETÇİ-KÜRTÇÜ ÇATIŞMASININ HESABI YAPILIYOR”

Gündemin bir diğer üzücü sıcak gelişmesini de konuşalım isterseniz. Kastamonu’da geçtiğimiz günlerde 1 polisin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırının, Karadeniz’de yapılmasının gizli bir anlamı var mı sizce?

Bir kere Kastamonu’da 7 PKK’lı öldürüldü. Bu da aynı yörede bir misilleme olabilir. Karadeniz’de milliyetçi-Kürtçü bir çatışma doğabilecek. Bunun hesabı yapılıyor, ama ben o yörenin bundan dolayı seçildiğine inanmıyorum. Daha çok bana misilleme gibi geliyor.

Saldırı sonrasında bazı BDP’li vekillerin yaptığı açıklamalar, başta AKP olmak üzere pek çok partiden tepki çekmişti. Sadece bu olayda değil, pek çok olayda siyasilerin sertleşen üslupları, sizce bir tür seçim stratejisi mi yoksa zaten siyasilerin karakterlerinde var olan sert yönlerin ortaya çıkması durumu mu?

Kılıçdaroğlu açısından bakarsak bu bir seçim stratejisi olabilir. ‘Tayyip Erdoğan vari’ bir davranış sergileyeyim diyebilir. Ama Bahçeli ve Erdoğan açısından bakarsak seçim dışında da böyle üsluplar kullanıyorlar. Bu nedenle onların üsluplarını sadece bir seçim stratejisi olarak değerlendiremeyeceğim. Ama kutuplaşma yaratan bu üslubu beğenmediğimi söyleyebilirim.

“FİLTRE, SADECE BİR PORNO SINIRLAMASI”

Sosyal medyada özellikle Twitter’ı çok kullanmanızdan dolayı “Twitter’ın Annesi” olarak biliniyorsunuz. İnternetle bu denli barışık biri olarak BTK’nin internet filtrelemesi ile ilgili yaptığı açıklamadan tatmin oldunuz mu?

Beni tatmin etti meselesi değil, neyin ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Sınavda hile yapıldı, başkan yapılmadı dedi ben tatmin oldum. Bu bir tatmin olma meselesi değil, araştırdım konunun ne olduğunu gördüm. Açık bir şekilde benim dediğim doğru. Kendi dediğimin doğru olduğunu düşünüyorum.

BTK’nın bir ara kurum-perde olarak yer alması üzerine başlayan tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öyle bir durum yok işte. Dersine çalışmadan yazı yazanlar, soru sorunlar böyle bir durum var zannediyorlar. Standart paket uygulamasında da yasaklı sitelere DNS’leri ayarlayarak yasaklı sitelere girebileceğiz. Bunu farklı kaynaklara da sorarak öğrendim.

Bir taraftan filtre uygulamasına geçilirken, diğer taraftan DNS ayarları değiştirilerek yasaklı sitelere girilmesine göz yumma durumu mu olacak?

Bu sadece bir porno sınırlaması. Dünyada da böyle uygulamalar var. 18 yaşından küçük çocuklar sinemada porno filmlere sınırsız götürülebiliyor mu? Ya da evde oturup porno izlenebiliyor mu? Aynı şey. İnternet bir televizyon gibidir. Bu nedenle Yargıtay’ın tarifi çerçevesinde porno sitelerine yasak geliyor. Netice itibari ile bu yasak. Ama yok birileri kendisi bunun yolunu bulmuş yapıyor; o zaman buna bir şey demiyor ne haliniz varsa görün, yapın…

“AYDIN DOĞAN, ÇOK İYİ BİR PATRON OLDUĞUNU GÖSTERDİ”

Öte yandan Ali Karacan ve Hasan Cemal arasında başlayan ‘Gazeteler kimin malı’ tartışmasında sizin görüşünüz ne yönde? Gazeteler kimin malı sizce?

Gazetecilerle bir istişare yapılabilirdi. Ama Aydın Doğan’ın satmak istediği ve müşteri aradığı çok uzun zamandır biliniyordu. Ayrıca Ali Karacan çok önemli bir isim. Bir gazeteci geleneği var. O’nun bu gazeteyi almış olmasında hiç değilse geleneğin devamı açısından memnun olmak lazım.

Hatırlıyorum Aydın Doğan Milliyet’i aldığında da kıyamet kopmuştu. Abdi İpekçi’nin ölümünü takip eden bir zaman dilimiydi. Bence asıl o zaman büyük bir travma yaşandı. O zaman da Aydın Doğan’a birçok kişi karşı çıkmıştı, ‘Nerden geldi Aydın Doğan’ demişti ama sonra çok iyi bir patron olduğunu gösterdi.

Gazeteleri ya da basın kuruluşlarını herhangi bir ticari kuruluştan ayırmak gerekir mi, yoksa sermaye yatırılan herhangi bir ticari kuruluşla aynı mıdır?

Gazeteler bir ‘buzdolabı’ değil, bir ‘ticari kuruluş’ hiç değil. Gazetelerin çoğu zarar ediyor ama patronlar hala bu gazeteleri çıkarmaya devam ediyorlar. Buzdolabı fabrikası olsa patron bunu göze almaz hemen fabrikasını kapatır. Maalesef gazeteler ticari kazançları başka taraflardan elde etmenin vasıtası haline geldi. İş adamları onun için gazete sahibi olmaya çalışıyorlar. Ali Karacan’ı istisna tutuyorum, ama çoğu böyledir. Nitekim Aydın Doğan gazeteyi aldığında ‘Neden, ne için aldınız’ diye soruldu. Aydın Doğan da aynen ‘Ben nasıl bir buzdolabı fabrikası alırsam Milliyet’i de o düşüncelerle ticari işletme olarak aldım’ demişti. Daha sonra tabiî ki gazete sahibi olmanın verdiği bir statü var, insanların hoşuna gidiyor ve daha başka gözle bakıyorlar. Şahsi olarak gazeteleri bir ticari kuruluş olarak değil, bir fikrin kamuoyuna geçmesinin bir vasıtası olarak görüyorum.

“HASAN CEMAL SÖYLEDİ DİYE KARACAN GAZETEYİ ALMAKTAN VAZGEÇMEZ”

Son olarak, okuyucularımızın da merakını giderecek can alıcı bir soruyla bu güzel sohbeti bitirelim istiyorum. Sizce, gazeteciler kendilerine maaş veren patronlarına ‘bu gazete senin malın değil’ deme hakkına sahip midir?

Söyleyen söyler. Hasan Cemal de bir duayen gazeteci olduğu için kendinde bu hakkı buldu ve söyledi. Ama patron da O bunu söyledi diye gazeteyi almaktan vazgeçmez. Bu neticede tabiî ki bir ticari kuruluştur. Sürekli zarar eden bir kuruluş... O zaman herkes maaşından feragat etsin 5-6 ay maaş almasın, yeniden yapılandırılsın, bazıları da işten çıkarılsın. Ve bu gazete kar eder hale gelsin; o zaman daha bağımsız gazeteler olabilir. Ya da gazetedeki çalışanlar ‘Sen bunu satma patron biz bunu çıkaralım bizim malımız olsun’ demeye hazır mıydı?