Bekaroğlu Seçimi Değerlendirdi

Bekaroğlu Seçimi Değerlendirdi
Saadet Partisi Rize Belediye Başkan adayı Prof.Dr.Mehmet Bekaroğlu, yaptığı seçim değerlendirmesinde, seçimi kendisi ile birlikte Rize'nin kaybettiğini ifade etti.

Gazetecilerle biraraya gelerek seçim değerlendirmesi yapan Bekaroğlu, seçimi kaybettiğini, iki ay boyunca doğru bildiklerini anlattığını, Rize halkıyla tekrar bir iletişim kurarak göz göze geldiğini, kucaklaştığını, düşüncelerini yeniden anlatma fırsatı bulduğunu, bunların kendisi için kazanım olduğunu ifade etti.

dff.jpg

HALKIN KARARI ESASTIR

Demokrasilerde halkın kararının esas olduğunu belirten Bekaroğlu, “Rize seçmeni de 5 yıllığına yerel yöneticilerini seçmiş oldu. Bu seçimin Rize için hayırlı olmasını diliyorum. Yoğun bir seçim kampanyası yaşadık. Kampanyanın tabiatı gereği şehirde ses ve görüntü kirliliği oluştu. Rizeliler’i zaman zaman rahatsız ettiğimiz oldu. Bundan dolayı Rizeliler’den özür diliyorum. Ayrıca bize gösterdikleri hoşgörüden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

BU BÖYLEDİR

İki ay boyunca doğru bildiklerini anlattığını kaydeden Prof. Bekaroğlu, şunları söyledi:

“Rize’nin içler acısı durumunu, devasa sorunlarını, bu sorunların sebeplerini, sorumlularını ve çözüm yollarını Rize’ye anlatmaya çalıştım. Söylediklerimin tamamının doğru olduğunu düşünüyorum. Rize’de çarpık yapılaşma var, imar cinayetleri işlenmiş, şehir yağmalanmış; bu böyledir. Risk altında olan ve tehdit oluşturan binalar var, bu konularda acil tedbirler alınması gerektiğini söyledim; bu böyledir. Rize’nin içinde, lağımların aktığı derelerin bulunduğunu, halkın sağlık açısından tehdit altında olduğunu söyledim; doğrudur bu. Spor sahalarının, çocuk oyun alanlarının, mesire yerlerinin olmadığını, böyle bir şehir olamayacağını söyledim; bunların hepsi doğrudur. Bir pazar yerinin bile bulunmadığı, hamamın olmadığı, gençlik merkezi, sanat merkezlerinin olmadığı bir şehrin olamayacağını söyledim; bunlar doğrudur. Sahilimizin, denizimizin elimizden alındığını söyledim, sahildeki mezbeleliği anlattım, dağı, Isırlık’ı, itfaiyenin, ambulansın giremediği dar sokakları anlattım, arka mahallelerin içler acısı durumunu anlattım; böyledir bu, bunların hepsi doğruydu. Rize’de ticaretin, ekonomik hayatın tıkandığını, bu konularla ilgili hiçbir şey yapılmadığını söyledim; bunlar doğrudur. Akşamları hayatın durduğunu, Rize’nin akşam ezanı okunduktan sonra kapanan bir şehir olduğunu, Rize merkezinde tuvaletlerin bile kapatıldığını söyledim; böyle bir şehirde turizm olamayacağını ifade ettim; bunların hepsi doğrudur. İktidar partisi yöneticilerinin kibrini, kinini, büyüklenmelerini, halka tepeden bakmalarını, kötü yönetimlerini anlattım; bunların hepsi doğrudur.

ddfhg.jpg

RİZE’Yİ ÇALIŞTIM

Sadece bunları söylemekle kalmadığını, Rize’yi çalıştığını belirten Bekaroğlu, “Değerli uzman arkadaşlarım, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları geldi, günlerce çalıştık. Ve Rize’nin nasıl bu durumdan çıkarılabileceğine kafa yorduk. Bunları kısa, orta ve uzun vadede projelendirdik. Yeni yerleşim yerleri, sorunlu yerlerin dönüştürülmesi, yenilenmesi, sahilin düzeltilmesi, sahil yolunun şehir içi bulvarı haline getirilmesi gerektiğini söyledim. Benden 15 gün sonra iktidar partisi yöneticileri de bunları ifade etti. Bunların hepsi doğruydu. Şehir parkından, semt pazarlarından, terminalden, mesire yerlerinden, Isırlık’ta planladığımız kongre merkezi gibi önemli ve belediye bütçesi ile yapılabilecek çalışmalardan söz ettim. Bunların kaynağının nasıl bulunabileceğini anlattım. Ticaretin önünü açmak için belediye olarak nelerin yapılabileceğini söyledim. Sosyal hayatın canlandırılması ile ilgili projeler geliştirdik” diye konuştu.

YEREL SEÇİM BAŞBAKAN’IN REFERANDUMUNA DÖNÜŞTÜ

Bütün bunları yaptıklarını ama bu seçimin bir yerel seçim olamadığını ifade eden Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu, “Ben iki ay boyunca bu seçimin belediye seçimi olduğunu anlatmaya çalıştım. Bu şekilde davrandım ama seçim yerel seçim olmaktan çıktı, Başbakan’ın referandumuna dönüştü. Ve neticede seçimi Başbakan kazandı. Rize’nin kazanıp kazanamadığını ise önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Dün Rize’yi gezdim, esnafı dolaştım, çay ocaklarında oturdum. İnsanlarla göz göze geldim. Hemşehrilerimin bana çok kolay bakamadıklarını, mahcup şekilde gözlerini kaçırdıklarını, vicdanlarının rahatsızlığını hissettim” dedi.

YÖNETİM İLKELERİNİ ORTAYA KOYDUM

Sadece Rize Belediyesi ile ilgili sorunları ve neler yapılabileceğini söylemekle kalmadığını, yönetim ilkeleriyle ilgili de Türkiye’nin ihtiyacı olan önemli şeyler ifade ettiğini kaydeden Bekaroğlu, “Yönetimin mutlaka katılımcı olması gerektiğini, kararların mutlaka halkın katılımıyla alınması gerektiğini söyledim. Seçilirsem böyle davranacağımı, şeffaf olacağımı, belediye toplantılarının, ihalelerin halka açık şekilde yapılacağını söyledim. Denetlenebilirlikten söz ettim. Devletin, özellikle yerel yönetimlerin denetlenmediğini, ne yapıldığını kimsenin bilmediğini, eğer seçilirsem bağımsız bir denetleme şirketiyle anlaşıp belediyenin hem performansını hem mali yapısını denetlettireceğimi söyledim. Daha başka önemli bir şey söyledim. Sosyal belediyecilik ama lafta sosyal değil, kamu hizmetlerinin kar amacıyla yapılamayacağını göstereceğimizi, Rize Belediyesinin ise neredeyse Deli Dumrul gibi hareket ederek insanları soyduğunu, mezar yaptırırken bile babalarının, dedelerinin mezarından tekrar tekrar para aldığını, bunları anlattım; bunların hepsi doğru şeylerdi” şeklinde konuştu.

SİYASET ZENGİNLEŞME ARACI OLMAMALI

Rize’de iki ay boyunca siyasetin zenginleşmenin aracı olmadığını ifade ettiğini vurgulayan Bekaroğlu, “Siyaset hizmetin bir aracıdır. Zengin olmak isteyenlerin siyasetle değil, ticaretle uğraşması gerektiğini ifade ettim. İsimler vererek Rize’de siyasetin zenginleşme aracı olarak yapıldığını ifade ettim. Kendi mal varlığımı açıkladıktan sonra iktidar partisinin yerel temsilcilerinin mal varlıklarını da açıklamalarını istedim. Bu açık davetime yanaşmadılar” dedi.

RİZE BU SEÇİMİ KAYBETTİ

Sonuç olarak; sadece belediyecilik olarak değil, aynı zamanda siyasetin genel ilkelerini, siyasi ahlakı da anlattığını belirten Bekaroğlu, şöyle devam etti:

“Yanlış bir şey yapmadığımı düşünüyorum. Yanlış bir şey söylemediğimi düşünüyorum. Seçimi de söylediklerimden dolayı kaybettiğim kanaatinde değilim. Ben, seçimin Rize’nin seçimi olduğunu söyledim. Ama Rize kendi seçimini yapmadı, Başbakan’ı destekledi. Bunu da anlıyorum. Bu niye böyle oldu demiyorum, bundan dolayı kimseyi suçlamıyorum. Fakat şunu ifade etmek isterim; tüm söylediklerimin 6 ay 1 sene 2 sene içinde anlaşılacağı ve Rize’nin seçimi kaybettiği kanaatindeyim. Seçimi sadece ben kaybetmedim, Rize bu seçimi kaybetti. Yapacak bir şey yok. Başta da ifade ettim; demokrasilerde netice itibariyle halkın kararı esastır, sandık esastır. Sandıkla ilgili herhangi bir itirazımız, kabul etmememiz söz konusu olamaz. Türkiye’nin en önemli kazanımı, geldiği noktada en çok önemsediğim yer; iktidarların sandıkla değişiyor olması, iktidarların başka şekillerle değiştiği dönemlerin geride kalmış olmasıdır. Önümüzdeki dönemde kısa süre içinde iki tane daha önemli seçim olacak. Dolayısıyla halkın siyaset yoluyla, seçim yoluyla iktidarların değişebileceği inancını koruyacağını, bunun da ülkemiz için önemli olduğunu düşünüyorum.”

İFTİRA ATANLARI ALLAH’A HAVALE ETTİM

“Ben tek başıma, buradaki arkadaşlarımla beraber hareket ettim. Bize onlarca iftira atıldı. Onlarla ilgili yasal işlem yapmayacağım, hepsini Allah’a havale etmiş durumdayım. Rakip siyasi partiler, rakip gazeteciler, basın mensupları; hepsini Allah’a havale ediyorum. Bana yapılan iftiralardan dolayı, yalanlardan dolayı, karalamalardan dolayı; hepsini Allah’a havale ediyorum. O, biraz geciktirir, mühlet verir fakat er geç kimsenin olmadığı, paranın dönmediği, annenin çocuğunu terk ettiği bir gün var; o gün herkes bunun hesabını verecektir. Büyük haksızlıklar yapıldı ve bu haksızlıklar görülmedi. Nasıl haksızlıklar yapıldı; devletin imkanları kullanıldı, devletin memurları, devletin imamları, aklınıza kim geliyorsa herkes siyaset yaptı. Ve biz bunları seyrettik. Kimse de bunlara sesini çıkarmadı. Herkesin gözünün önünde oldu bütün bunlar ve kimse ses çıkarmadı. Çaykur Genel Müdürü siyaset yaptı, THY Genel Müdürü siyaset yaptı, DOKAP Başkanı siyaset yaptı. Haksızlıklar yaptılar, devlet imkanlarını kullandılar, sosyal yardım alan insanları tehdit ettiler. Netice itibarıyla biz bunları seyrettik. Bunu da tarihe not olarak düştük.”

KİMSENİN ADINA HAREKET ETMEDİM

“Sonuç olarak ben kendi görevimi yaptım. Öyle dedikleri gibi, birilerinin adına buraya gelip görev yapmış değilim. Öyle diyenlerin hepsinin aynaya bakmasını isterim. Ben hayatım boyunca doğru bildiklerimin peşinden koşmuş bir insanım. Benimle ilgili bu lafları söyleyen basın mensupları dahil, düzgün olmak, ilkeleri çerçevesinde siyaset yapmak konularında benimle boy ölçüşebilecek kimseyi görmüyorum. Onun için ben rahatım.”

YÜZDE 22,5 ÖNEMLİDİR

Aldığı yüzde 22,5 oyun önemli olduğunun altını çizen Bekaroğlu, “Yüzde 22,5 rey aldık. Bunun Rize’de çok önemli bir rey olduğunu düşünüyorum. Bizim çığlığımıza, bizim anlattıklarımıza, her şeye rağmen ‘haklısınız’ diyen bir yüzde 22,5 var Rize’de. Bu önemli bir şeydir. Hem Rize için hem Türkiye için bu bir ışıktır, umuttur. Bu yiğit ve kahraman insanlara ayrıca teşekkür ediyorum. Çok organize bir çalışma yaptığımızı söyleyemem. Buna rağmen, başta SP Kadın Kolları ve Gençlik Kolları olmak üzere teşkilat mensupları ellerinden geleni yaptılar. Büyük bir mücadele verdiler, gece gündüz çalıştılar; onlara da teşekkür ediyorum” diye konuştu.