Çay 5 para etmez hale geldi

Kurtulmuş, Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezinde sivil toplum örgütü temsilcileri ve partililere yönelik yaptığı konuşmada, Türkiye'de uygulanan ekonomi programının dışarıdan getirilmiş ve uygulamaya konulmuş bir program olduğunu savundu.

Kurtulmuş, ''Kemal Derviş'in, üçlü koalisyon hükümetinin uyguladığı program ile AK Parti programı arasında hiç bir fark yoktur. Türkiye ekonomisi bilinçli bir programla bu noktaya getirildi'' dedi.

Türkiye'de tarım nüfusunun bilinçli bir çalışma ile azaltılmaya çalışıldığını öne süren Kurtulmuş, ''Onun için fındık, çay beş para etmiyor. Uygulanan kota ile çay, tütün bitirilmek isteniyor. Türkiye'de 12 milyon köylüyü çiftçi olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar'' iddiasında bulundu.

İnsanların alım gücünün bilinçli olarak azaltıldığını ileri süren Kurtulmuş, şunları söyledi:  ''Türkiye'de ödenen telefon faturasının yüzde 38'i vergi. Gerçek usulde vergi veren bir kişi 15 kalem vergi ödüyor. Bankacılık ve sigortacılık şirketleri yabancılaştırıldı. Sektörün yüzde 54'ü yabancıların eline geçti. Şimdi büyük sermaye şirketleri yabancıların eline geçmeye başladı. Borsa son günlerde hızlı bir yükseliş içinde. Türkiye'de her kesim borçlu. Herkesin tezgahı dağıldı. Türkiye'nin dışa bağımlı politikası kapanan iş yeri sayısını artırdı. Türkiye milli bir ekonomi politikası belirlemelidir. Saadet Partisi'nin bir numaralı konusu ekonomik alanda yapılanmadır.''

Kurtulmuş, Türkiye'de son zamanlarda ahlak eksikliğinden kaynaklanan gelişmeler yaşandığını da ileri sürerek, şöyle konuştu: ''Münevver Karabulut cinayetini hepimiz takip ediyoruz. Allah rahmet eylesin. Son derece mütevazı bir ailenin çocuğu öldürülüyor. Kafası bir tarafa, vücudu bir tarafa, hem de çöp kutusuna atılıyor. Her gün gazetelerde onlarca, gazetelere yansımayan da çok sayıda cinayet var. Bu milletin ahlaki değerlerine yakışmayacak şeyler. Mardin'de Bilge köyünde adamlar dağdan iniyor. 'Aman ha, bunların bir tanesini tavuklarını dahi sağ bırakmayın' diyor. Bu katiller, bu caniler bu hale nasıl geldi? Cevabı çok basittir. Türkiye'de 28 Şubat sürecinden sonra maneviyat eğitimi çöpe atıldı. Maneviyat eğitiminin önü kesildi. Ondan sonra diyoruz ki 'eyvah ne oldu'. Boşanma oranları, aile içi şiddet, gasp artıyor. Kimse kimseye güvenmiyor. Bütün bunları önlemenin yolu Türkiye'nin sosyal yapısını yeniden güçlendirmektir.''