Çernobil Faciasının 28. Yıldönümüne 2 Gün Kaldı

Çernobil Faciasının 28. Yıldönümüne 2 Gün Kaldı
Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan kanser vakalarının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilen ve 28 yıl önce meydana gelen Çernobil faciasının yıldönümüne 2 gün kaldı.

26 Nisan 1986 günü Çernobil’deki 4 numaralı reaktörün patlaması sonucu meydana gelen yüzyılın faciası denebilinecek kazanın 28. yıldönümüne sayılı günler kala, bilim adamları patlama döneminde yaptıkları açıklamalarda, “Çernobil’in etkisi 20 – 30 yıl sonra ortaya çıkacak. Kanser ölümleri artış gösterecek” ifadelerine yer vermiş ancak, özellikle son yıllarda Karadeniz Bölgesi’nde kanser ölümlerinin artmasına rağmen maalesef ne Bölgemiizde ne de ülkemizde bu konuda araştırmalar yok denecek kadar az. Tıpki dönemin Sanayi Bakanı merhum Cahit Aral’ın çayda radyasyon olmadığını kanıtlamak adına, kameralar önünde bir bardak çay içmesi gibi.

"RADYASYONUN AZI FAYDALI" DİYEREK ÇAY İÇMİŞTİ

Çernobil faciası denilince Türkiye'de akla, 1980li yıllarda Anavatan Partisi hükümetinde Sanayi Bakanlığı yapan merhum Cahit Aral geliyor.

Aral, radyasyonun Karadeniz topraklarını etkilemediğini öne sürerek "Bu Karadeniz'de değil bir, 17 tane Çernobil'i eritseniz, ancak radyasyon burada etkili olabilir denilebilir. İnsan vücudu radyasyonsuz yaşayamaz. Bunun azı faydalı, çoğu zararlıdır. Bir de çaydaki radyasyonun suya geçmemesi Allah'ın bir vergisi. Çok düşük oranda geçiyor" demişti.

Cahit Aral bu açıklamayı yaptıktan sonra, çayda radyasyon olmadığını kanıtlamak için, kameralar önünde bol demli bir bardak çay içmişti.

‘ÖLÜM’ BULUTLARIN ETKİSİYLE YAYILDI

26 Nisan 1986′da Çernobil’de meydana gelen, Hiroşima’nın 200 katına denk patlamanın sadece SSCB sınırları içinde kalmayacağı açıktı. Bulutlar yoluyla Kanada’dan Japonya’ya kadar taşınan radyasyonun Türkiye’yi etkilememesi söz konusu bile değildi! Buna karşın dönemin üst düzey yetkililerinin “Türkiye’de radyasyon yok” sözleri kulaklarımızda çınlarken, bölgede yetişen ürünlerde insan sağlığına zararlı hiçbir kirlenmenin olmadığını kanıtlamak için ince belli bardaklardan içtikleri çaylar da hafızalarımızdaki yerini aldı.

Fakat “görünmez düşman” radyasyon,insanlarla giriştiği savaşta yavaş yavaş zafere ulaşıyordu. 20 yılın ardından “kanser,” Karadeniz Bölgesi’nin ölüm oranlarını gösteren grafiklerde yukarı doğru tırmandı. Radyasyonun Türkiye’deki etkileriyle ilgili çalışmalar ne yazık ki çok sınırlı.

26 NİSAN 1986'DA NE OLMUŞTU?

Çernobil Reaktörü Ukrayna’da Kiev’in kuzeyinde bulunan tesistir. 26 Nisan 1986 gecesi; reaktörün çalışması aniden durdurulduğunda, buhar türbinlerinin daha ne kadar süreyle çalışmayı sürdüreceğini ve böylece ne kadar zaman daha acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceğini öğrenmek amacıyla reaktörlerden birinde deney yapmaya karar verilir. Tabii bu deney 1 dakika sürüyor. Çünkü 1 dakika sonunda aşırı ısınmadan patlama oluyor. 20'nci yüzyılın en büyük nükleer kazası, Ukrayna'nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindeki nükleer güç reaktörünün dördüncü ünitesinde, gece 01.30 sularında meydana geldi. Kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda radyoaktif madde salındığı, olaydan dört gün sonra tüm dünya tarafından öğrenildi.

Reaktör çekirdeğinde yaşanan patlamalar, atmosfere çok miktarda radyoaktif yakıtın ve ham maddenin yayılmasına ve grafit moderatörünün tutuşmasına neden oldu. Reaktör herhangi bir sağlam muhafaza kazanı ile kaplanmadığı için, radyoaktif parçacıkların yayılımı kolaylaştı.

4 numaralı reaktörün patlaması sonucu Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan bombaların 200 katı kadar radyasyon havaya karıştı, radyoaktif bulutlar rüzgarında etkisiyle Güney Afrika’ya, Japonya’ya kadar ulaştı. Yağan yağmurlar Karadeniz ve Edirne’de bulutları yere indirdi. En mütevazi rakamlara göre, üç ülkede 146 bin kilometrelik bir alan radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı.

En yüksek radyasyon dozlarına, sayıları bini bulan acil durum çalışanları ve Çernobil personeli maruz kaldı, bunların bir kısmı öldü.