Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan A Haber'de manşet deviren açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan A Haber'de manşet deviren açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan A Haber'de gündeme dair soruları yanıtladı. Aydın Doğan'a çok sert yüklendiği programda çözüm sürecinde ilerleme olmazsa devletin b planı olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın dikkat çeken bir diğer açıklaması ise "sürprizlerle dolu bir seçim" olacak sözleriydi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen ATV - a Haber ortak yayınında SABAH Gazetesi yazarı Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtladı. Erdoğan şunları söyledi:

SÜRPRİZLERLE DOLU BİR SEÇİM OLACAK

Türkiye'nin seri kararlar alabilen bir idari yapıyı yakalaması lazım, bu idari yapı içerisinde başkanlık sistemi çok önem arz ediyor. Bunu yapamazsak, çift başlılık alır başını gider. Şuanda meydanlar çok farklı. Bugün (dün) Adıyaman'daydım. Gerçekten Adıyaman, Şanlıurfa özellikle Siverek oraya toplanmışlardı. Şöyle bir 15 bin civarında orada bir katılım vardı. Buralarda özellikle halk bir çok şeyi birbirinden ayırma noktasına gelmiş. Fakat Anadolu'da birçok yerlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgi şu; diyorlar ki bir sükunet, rehavet var bunu çözemiyoruz diyorlar. Partilerin örgütlerinde de vatandaşta da ilgisizlik var diyorlar. Tabi bu ilgisizlik nasıl netice doğuracak bunu bilemiyoruz. Herhalde son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak, öyle görünüyor.

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI VURGUSU

Ben gelin partili cumhurbaşkanı sistemini bir anayasa değişikliği ile getirelim, bu Türkiye'nin kalkınması için ciddi adımlar getirecektir dedim. Türkiye'de şuanda sıkıntı partili partisiz cumhurbaşkanlığından kaynaklanıyor. Bana göre partili cumhurbaşkanlığı olan ülkelerde karar çok hızlı alınabiliyor.

BEYEFENDİ HALA BİZE FATURA KESİYOR

Sürecin 3 kademesi var. Birinci kademe demokratik açılımdı, başladık ve bu açılım safhasını bitirdikten sonra milli birlik ve kardeşlik projesi olarak isimlendirdiğimiz safhaya geldik. Onu bitirdik, bu arada akil insanlar çalışmasını başlattık. Bazı yerlerde milliyetçi kesim akil insanlara saldırılar yaptı. Bütün bu zorluklara rağmen raporlar geldi ve 3. adımı attık. Çözüm süreci dedik. Çözüm sürecinde ne yazık ki bu terör örgütünün desteklediği siyasi yapı, maalesef bu işin sadece mugalatasını yaptı. Hiçbir zaman samimi olarak bu işe sarılmadı. Dün Muş'ta kaçırılan insanlar var, yakılan makineler var, Ağrı Diyadin'de askerimize ateş açılıyor askerimiz cevap veriyor, cevap vermeyecek mi? Mersin ve Adana'da olan olayları ben de kınadım. Bütün bunlara rağmen beyefendiler hala bizlere fatura kestiler. 6-7 Ekim olaylarında eş başkan olan bu zat ki cumhurbaşkanı adayı olmuşsun kalkıyorsun sokağa davet ediyorsun, insanlar ölüyor. Bu nasıl olacak.

HDP BARAJI AŞAMAZSA

Barajı aşamazsa Güneydoğu da durum ne olur? Bir defa Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün imkanlarıyla bütün güçleriyle görevinin ne olduğunu bilir. Nedir bir defa biz bu ülkede mal güvenliğini, can güvenliğini sağlamakla görevliyiz. Bunu temin etmek için ne gerekiyorsa biz bunu yapacak güçteyiz. Ordumuz, emniyet teşkilatımız, milletimiz böyle bir şeye prim vermeyecektir. Böyle bir adım atmaya yeltenecek olurlarsa bunun faturasını çok büyük öderler, öyle ufak tefek değil.

İMRALI İLE GÖRÜŞME YAPILAMIYOR AÇIKLAMALARI

İmralı'dan ne gelirse o olur, hayır o olmuyor. Son zamanda dağdan şunlar telaffuz edilmeye başlandı. 1 aydır İmralı görüşme yapamıyor. İmralı'nın ne zaman görüşme yapacağı yönetmeliklerle belli. Ailesi istediği zaman gidip görüşme yapabiliyor. Adalet Bakanlığı gerektiğinde bu tür izinleri veriyor. Devlette kendi istihbarat birimleriyle gerektiğinde bu görüşmeleri zaman zaman yapıyor. Ne zaman görüşme olacağını herhalde dağ belirlemeyecek. Bir aydır görüşme yapılamadığından şunu söylüyorlar; "bu bir defa ateşkesin bitmesi anlamına gelir" sen kimsin nasıl böyle bir ifade kullanırsın.

7 HAZİRAN KIRILMA NOKTASI

İmralı tabulaştırılıyor, oradan gelebilecek mesajlar zaman zaman dağı etkilediği söyleniyor, zaman zaman siyasi hareketi, zaman zaman Avrupa'yı ve ona göre bir hareket içine giriyorlar. Biz bir hukuk devleti olduğumuza göre atacağımız adımları hukuk çerçevesinde atmak zorundayız. Ve bu çiğnendiği anda devlet kendine göre B planını, C planını uygulamaya koyacaktır. Onun için 7 Haziran zaten bir kırılma sürecidir. Ne olacağını görmeden birşey söylemek mümkün değil ama bu görüldüğü andan itibaren ne olacağı çok açık net ortaya çıkacaktır.

Devlet ülkedeki tüm STKları ile diyoloğunu devam ettirir, böyle bir şey olması durumunda o da normal bir stk olacaktır, siyasi bir parti olacaksa siyasi bir parti olacaktır. Seçim biter barajı aşamadığı takdirde görüşülmesi gerekirse hükümet kararı verir görüşür ama görüşmeyecekse de görüşmez, o günün şartları belirler.

HDP DAĞI ARKASINA ALDI

Benim şuana kadar edindiğim bilgiler çerçevesinde bu bir defa İmralı'nın dışında olan bir süreç. Dışarıda alınan bir karar diye düşünüyorum o cesareti dışarıda olanlar gösterdi ve tabi dağı arkalarına aldılar, arkalarına almadan bu cesareti alamazlardı. İmralı'nın ise işin bu boyutunu düşündüğünü zannetmiyorum.

İYİ EKONOMİ RAHATSIZ ETTİ

Türkiye'de şuanda son dönemde ekonomik veriler gayet güzel gelmeyle başladı. Beyefendiler yine rahatsız olmaya başladı, yahu niye rahatsız oluyorsun. Gururlanacaklarına maalesef tam tersi rahatsız oluyorlar.

PARALEL YAPI

Buna artık hata dememiz mümkün değil, bu ihanettir. 2 sene öncesine kadar bunlar Amerika'nın ne kadar emekli temsilciler meclisi, senato meclisi üyesi varsa bunları alır gelirlerdi buraya. Biz de doğrusu misafirdir diye kendilerine randevu verirdik. Şimdi durum farklı duruma geldi.

GÜLEN ÖRGÜTÜNÜ ABD BESLİYOR

AK Parti'nin siyasi hayatına baktığımız zaman bizim 13-14 yıllık bir mazimiz var. Ama bunların yapılanması 40 yıl, 40 yıllık bir mazileri var. Tabi Amerika her şeyden önce bu ülkeden kaçarak, bu ülkeyi terk eden bir kişiye kalkıp 400 dönüm bir araziyi tesis etmesi, ABD'nin değişik yerlerinde 160-170 okulları var. Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık Biz özgürlük çerçevesinde bu adımları atarken, bunlar bu özgürlük çerçevesini suistimal ettiler. Biz herkese eşit mesafede durduk. Ben o zaman milli eğitim bakanıma söylemiştim, bu dershaneleri kaldıralım. Maalesef Nabi beye kadar bu iş oyalamayla gitti.

FAİLİ MEÇHULLERDE ADLARI GEÇİYOR

İşin temeli aslında dershaneler konusudur. Arkadaşların bana getirdiği rakam 1 milyar civarında, böyle bir rakam kaybolduğunda tabi bunlar rahat duramazdı. Okullarda okutulan derslerden sorular çıkmıyor, bunların okullarında okutulan kitaplardan sorular çıkıyordu. Hüseyin bey döneminde oraya müdahale edildi ve iş çözüldü. Adeta bütün hücrelere sindiler, böyle yapıları var. Milli güvenlik kurulunda biz bu işin ilk tartışmasını yaptığımız andan itibaren müzakeresini yaptık hükümetimize bildirdik, ikinci müzakeresini yine MGK'da yaptık ve bu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne girdi, giriyor. Aynen ifade şu, "ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altında illegal örgüt" olarak geçiyor. Geçmişe yönelik bir çok faili meçhullerde adları geçiyor, bunlar var.

YARGI ADİL DEĞİLSE, NETİCE ALAMAZSINIZ

Burada tabi, ne kadar adil bir yasal düzenleme yapsanız da eğer yargı bu noktada adil değilse, siz o adil neticeyi alamazsınız. Zannediyorum Konfüçyus'un da buna benzer ifadesi var. Ne kadar berbat yasal düzenleme yapsanız eğer yargı adilse oradan da adil bir netice çıkarırsınız. Geçenlerde hatırlayın bir yargıç veya bir hakim tek başına bir kararla bütün cezaevindeki tutukluları çıkarmak için karar alabiliyor ve karar alırken de ne dosya okuyor ne birşey. Bu nasıl bir cesarettir. Sonra akıbetinin ne olduğu ortaya çıktı. Artık bu tür durumlar karşısında dik durabilen bir yapı oluştu. Çünkü biz adelet sistemimizi sağlam temeller üzerinde inşa edemezsek sıkıntı devam edecektir ama bu son müdahaleler özgüven getirdi. Yargı camiasının içinde özgüven arttıkça, inanıyorum ki onlarda da sayı azalmaya başlayacak.

IRAK'IN İÇ MESELESİ

Bu olayı biraz detaylı ele almak lazım, şuanda Irak'ın birinci derecede kendi iç meselesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Irak bir meseleyi bölünmeyle neticelendiriyorsa bu iç sorundur ama bizim sorunlarımıza yönelik herhangi bir şeyin konuşulması bizim üniter yapımızla ilgilidir ve buna izin verilmesi mümkün değil. Bu Kuzey Irak'ı ciddi sıkıntıya sokar. Şuanda diyaloglar da Kuzey Irak ile hükümetimiz arasında iyi gidiyor. Bu atacakları adım Irak merkezi yönetimiyle ilgilidir. Şuanda Kuzey Irak ile Irak merkezi hükümeti arasındaki durum hiç sağlıklı değil. Kuzey Irak alacakları haklarını alamıyor. Hem baba hem yeğen Barzani Türkiye'ye müteşekkir.

DOĞAN MEDYAYA CEVAP

Belediye başkanlığım dönemimde benimle yakından uzaktan alakası olmadığı halde şahsıma yönelik Sultanbeyli de benim villalarımın olduğu söylendi. Ne zaman adaylık döneminde başladı süreç ondan sonra devam etti. Ve tabi bu sürecin içerisinde de o zamanlar Show tv bununla ilgili devreye girdi. Şuanda Doğan'ın çok samimi idari ekibinin içerisinde olan isim vermeme gerek yok ama karı koca her ikisi de medya dünyasının içerisindedir ve hakaretleri bunların çok ileri seviyededir. Benimle çok uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen bana bunu yaptılar. Benim de sert çıkışım oldu, onlar geri çekildiler. Sonra İstanbul belediye başkanlığını aldım. Ama bu işi bitirmedi, bunlar biliyorsunuz yeni adım attılar, sürekli bunu devam ettirdiler. İkinci adımlarıysa bunların başbakanlığım sürecine doğru giderken bunun önünü nasıl keseriz, buna doğru geldiler. Belediye başkanlığı sürecim 4.5 yıl olmuştu ki, malum Siirt sürecinde attıkları başlık çok çok malumdu. Yine aynı gazete.

ONLARI İSMEN AÇIKLAYACAĞIM

Bazı köşe yazarları var onların gerekirse onları da zamanı geldiğinde ismen açıklayacağım. Bunlar Ankara'da iş takibi yapıyorlardı, hatta randevuları da onlar alıyorlardı. Oturuyoruz, konuşuyoruz ama bakıyoruz onlar aynen yollarına devam ediyorlar. Conrad otelde oturduk konuşuyoruz. Bakın siz rahmetli Özal'la çok uğraştınız, sayın Demirel'le çok uğraştınız, Tansu hanımla çok uğraştınız. Hepsi de size karşı mümkün olduğunca bazı tavırlar koymak istedi ama olmadı. Şimdi benimle uğraşmaya kalkıyorsun bak ben Kasımpaşalıyım doğma büyümeli, hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı alamazsın bunu bilesin dedim. Çünkü onların o dönem yasal olmayan işleri de vardı. Dedim ki biz şuanda yargının, maliyenin bu işteki vereceği kararı bekleme durumundayız. Ama bende sizden dürüstlük bekliyorum dedim ama olamadılar. Sürekli konuşuyorlar ama bütün gazeteleri koydum önüne. Başbakanlığa geldi buyrun attığınız başlıklar, köşe yazarlarının yazdığı yazılar ailelerimle uğraşıyorsunuz, ne işiniz var ailemle. Ama yok, yine aynı devam etti.

MAAŞLI ŞARLATANLAR BENİ IRGALAMAZ

İkili görüşmelerde doğru konuşuyor, işte biz şunu yapmak istemedik, köşe yazarlarına karışmayız falan. Bir de onların doğan basın yayın ilkeleri diye şeyleri var, dürüstlük güya onlarda. Ne alakası var her şey ortada. Şimdi de başyazı ile bana gönderme yapıyor. Gönderme yaparken bütün bu yapılanları şerefsizlik olarak telakki ediyor, en alttaki cümleden de tehdit sallıyor. Sen ne yaparsan yap, etrafında kimleri toparlarsan toparla alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım dedim. Senin bu tehditlerin falan beni ırgalamaz. Köşe yazarların falan ne yazarlarsa yazsınlar, maaşlı şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar benim için hiçbir şey ifade etmez. İnandığım ne varsa bunları milletime anlatacağım, milletimin bunları bilmesi lazım.