Erdoğan: 'Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir'

Erdoğan: 'Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir'dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir. Darbeler her 10 yılda, 15 yılda Türkiye’yi esir alan, Türkiye’yi durduran, Türkiye’yi adeta donduran bir değişmez talih değildir. Bir kısır döngü değildir. Eğer sizler gibi dik duran birileri olursa, eğer yüreğini ortaya koyacak kadar cesur birileri olursa, eğer her tehdidi göze alıp demokrasiyi ve milli iradeyi namusu bili darbelere karşı tavır koyan birileri olursa inanın bu ülkede hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecek” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen tarafından ATO Congresium’da düzenlenen “Medeniyet, İnsan, Demokrasi ve Şehirlerimiz” ana temalı “Büyük Türkiye Buluşması’na” katıldı.Memur-Sen’e düzenledikleri program dolayısıyla teşekkürlerini ileten Başbakan Erdoğan, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve yönetim kurulu üyelerine başarılı çalışmalarından dolayı şükranlarını sundu.

Memur-Sen’in kurucusu şair Akif İnan’ı rahmetle andığını belirten Başbakan Erdoğan, “Bu güzel buluşmada Memur-Sen’in kurucusu değerli şair ve mütefekkir, abimiz, güzel insan Akif İnan’ı da rahmetle, minnetle yad ediyorum. Merhum Akif İnan’ın özellikle şu dizeleri hepimizin hafızasına silinmez bir nakış gibi işlendi. ‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde. Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu. Varıp eşiğine alnımı koydum sanki bir yer altı nehri çağlıyordu. Mecsid-i Aksa’yı gördüm düşümde. Götür Müslüman’a selam diyordu. Dayanamıyorum bu ayrılığa kucaklasın beni İslam’ diyordu. Akif İnan geniş coğrafyamızda barışa ve huzura hasret özelliklede o çok sevdiği Mescid-i Aksa’ya hasret içinde gözlerini hayata kapadı. Her şair gibi arkasında unutulmaz dizeler bıraktı. Ama birçok şairden farklı olarak arkasından birde mücadele hem de en kutsal mücadeleyi emek mücadelesini bıraktı. Kurduğu, temellerini attığı, istikametini çizdiği Memur-Sen işte o mücadelenin adı oldu. Tekrar kendisini rahmetle yad ediyor mekanı inşallah cennet olsun diyorum. Burada şunu da samimiyetle ifade etmek istiyorum. Memur-Sen merhum Akif İnan’ın çizdiği istikamette kurulduğu günden itibaren gerçekten emeğin, ekmeğin, hakkın, bunların yanında milli iradenin, demokrasinin, barışın mücadelesini verdik. 1995 yılında mütevazi imkanlarla samimi hissiyatla kurulan Memur-Sen Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak çalışma hayatımızda barış ve diyalogunda öncüsü oldu. Bir kez burada Memur-Sen’e kurulduğu günden beri kararlılıkla, sabırla ve samimiyetle sürdüğü mücadele için ayrıca teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“DİMDİK DURAN MEMUR-SEN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM”

“28 Şubat’ta dimdik duran Memur-Sen’e ve yönetimine teşekkür ediyorum” diyen Başbakan Erdoğan, Memur-Sen’in vesayetçi sisteme, çetelere, mafyaya, cuntalara karşı verdikleri mücadelede hep yanlarında olduğunu söylerdi. Başbakan Erdoğan, “Memur-Sen’e teşekkür ediyorum. Memurların hak mücadelesinden milli birlik ve kardeşlik projesine, 2010 halk oylamasından eğitim reformuna, başörtüsüne özgürlükten ekonominin büyümesine kadar her alanda gösterdiğiniz dirayet için, verdiğiniz destek için sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmaları “Dik dur eğilme Memur-Sen seninle” sloganları ile kesildi.

“DARBELER TÜRKİYE’NİN DEĞİŞMEZ KADERİ DEĞİLDİR”

Uzun süre atılan sloganların ardından konuşmasına devam eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Tıpkı merhum Akif İnan gibi medeniyet havzamızı kucaklayan bir ufka sahip olduğumuz için Filistin’den Myanmar’a, Pakistan’dan Somali’ye, Mısır’dan Suriye’ye kadar insani değerlere, vicdana, hakka ve hukuka sahip çıktığınız için İslam coğrafyasının sızısını ta yüreğinizde hissettiğiniz ve gereğinin yaptığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Özellikle 17 Aralık darbe sürecinde eğilmediğiniz, bükülmediğiniz, dimdik durduğunuz için 5 Aralık’ta Türkiye’nin saygın sivil toplum örgütleriyle birlikte gazete ilanı yoluyla ahde vefamıza haykırdığınız için sizlere tek tek teşekkür ediyor Allah hepinizde razı olun diyorum. Burada bulunan tüm arkadaşlarımın bir kısmı 12 Eylül öncesi süreci darbeyi ve darbe sonrasını yaşadılar. Yine birçoğumuz 28 Şubat sürecini adeta ilklerimize kadar yaşadık. Memur-Sen gençleri, genç Memur-Sen’in üyeleri belki o günleri yaşamadılar. Tecrübe etmediler. Ama onlarda son 12 yılda AK Parti’ye yönelik darbe girişimlerini, saldırıları, ithamları, iftiraları, sabotaj ve provokasyonları yaşadılar. İşte şuanda da hep birlikte 17 Aralık başarısız darbe girişimini yaşıyor bir kez daha milli iradeye demokrasiye yönelik bir saldırıya şahit oluyoruz. Burada özellikle gençlere, genç Memur-Sen’in üyelerine şunun altını çizerek söylemek istiyorum; ‘Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir.’ Darbeler her 10 yılda, 15 yılda Türkiye’yi esir alan, Türkiye’yi durduran, Türkiye’yi adeta donduran bir değişmez talih değildir. Bir kısır döngü değildir. Eğer sizler gibi dik duran birileri olursa, eğer yüreğini ortaya koyacak kadar cesur birileri olursa, eğer her tehdidi göze alıp demokrasiyi ve milli iradeyi namusu bili darbelere karşı tavır koyan birileri olursa inanın bu ülkede hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecek.”

“MİLLİ İRADEYİ ÇİĞNEMEK İSTEDİLER”

12 yıldır hep birlikte bunun mücadelesini verdiklerini altını çizen Başbakan Erdoğan, adeta kısır döngü gibi her 10 yılda bir Türkiye’yi darbelere mahkum etmek isteyenlere karşı gerçekten yürekli bir mücadele sürdürdüklerini vurguladı. Başbakan Erdoğan, “Hükümetimiz kurulduktan sonra kirli bir takım darbe senaryoları yazdılar. Biz o senaryoları bozduk. Faillerini de hukuka teslim ettik. Alışmışlardı 16 ayda bir bu ülkede hükümet kurulsun. Çok partili dönemde ortalamayı aldığınız zaman bize kadar bu ülkede 16 ayda bir hükümet kurulup, hükümet giderdi. Bizimle beraber Türkiye’de hükümetler normale döndü. Bunu bu ülkeye biz getirdik. Yahu 16 aylık hükümetlerle bir ülkede istikrar olur mu? Bir ülkede ekonomi, demokrasi gerçekten yerli yerine oturur mu? İşte oturmuyor. Oturmadığı içinde mafyalar, çeteler çıkıyor istedikleri gibi hükümet kuruyor, istedikleri gibi hükümetleri indiriyorlardı. Partimizi kapatarak bize cumhurbaşkanı seçtirmeyerek milli iradeyi çiğnemek istediler. O tuzağı da millete giderek bozduk. Danıştay saldırısıyla bir kez daha milli iradeye, demokrasiye savaş açtılar. İşte o oyunu da bozduk. Provokasyonu aydınlattık ve faillerini hukuka teslim ettik. Önce iltica dediler sonrası alakası yokmuş failleri ortaya çıktı. Bunu kabullendiler. 17 Aralık darbe girişimi de aynı hevesle, aynı gayeyle aynı niyetle yapılmak istendi. Seçilmiş bir hükümet bürokrasi içinde bazı paralel yapılar kullanılmak suretiyle esir alınmak, etkisiz hale getirilmek istendi. Millet iradesiyle, sandıkla, milletin mührüyle göreve gelmiş bir hükümet iftira ile komployla, şantajla devrilmek, yıpratılmak istendi” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE ŞANTAJ ÇETESİ KURULDU”

“12 yıl boyunca nasıl dik durduysak işte bun son darbe girişiminde dimdik durduk ve dimdik duracağız” diye konuşan Başbakan Erdoğan, boyun eğmediklerini, eyvallah demediklerini kaydetti. Kendilerine verilen emanete alın sizin olsun diyerek ihanet etmediklerini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, “Hem bize, hem milli kurumlarımıza, milli değerlerimize tüm bunlara yapılan saldırıların tamamına evet bizler bu saldırıları yapanlara karşı göğüs gerdik. Tamamını hamd olsun püskürttük. Bakın sevgilisi kardeşlerim Türkiye’de son derece gizli, son derece sinsi bir şekilde bir şantaj çetesi kurulmuş. Hukuk kisvesi altında ama hukukun temel kurallarını çiğneyerek birlerce insan dinlenmiş ve ses kayıtları depolanmış. Bazıları tamamen hukuk dışı şekilde takip edilmişler. Bürokrasi içinde yuvalanan bir kısım çete mensupları bu kayıt ve şantaj operasyonları içinde yer almışlar. İş adamlarına gitmişler. Elimizde ses kayıtların var demişler. Sana istediğimiz şu isnat ederiz demişler. Ondan haraç almışlar. Uzantıları yoluyla, maşaları eliyle kimi iş adamlarının hukuksuz işlerini çözmüş, hukuksuz ilişkilere ulaşmışlardır. Gazeteciye gitmişlerdir. Elimizde kayıtların var. Tehdit etmişler. Siyasetçiye gitmişler elimizde kayıtların var demişler. Bu kayıtların bir kısmı da servis edilmiş ve siyasi partileri dizayn etmişler. Ana muhalefet CHP’yi dizayn ettikleri gibi. Sayın Baykal öyle gitmedi. Sayın Baykal’ı öyle gönderdiler. Sayın Baykal’a geçmiş olsun ziyaretinde bulunan genel müdür oradan çıktığında medya kendisine aday olacak mısınız diye sorduklarında hayır böyle bir şey düşünmüyorum dediği ama 24 saat sonra bildiğiniz gibi aday oldu. İşte şantaj bu. Bürokrasiye gitmişler onları tehdit etmişler ve illegal işlere zorlamışlar. İşi o kadar büyütmüşler ki artık küçük çıkar hesaplarını bırakıp Türkiye’ye ihanet etme pahasına ajanlığın, casusluğun Türkiye’nin çıkarlarına kastetmenin taşeronu haline gelmişler” şeklinde konuştu.

“NE YAZIK Kİ CHP, MHP ŞANTAJCILARA BOYUN EĞİYOR VE BUNLARA DESTEK VERİYOR”

Ellerindeki imkanlarla, ellerindeki şantaj aletleriyle Türkiye’yi, devleti, milleti, siyaseti tanzim etmeye çalışıldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“İşte biz bunlara dur dedik. Biz bunlara geçit vermedik. Bu alçakça hain planı gördük ve derhal bunun üzerine gitmeye başladık. İşte bunun üzerine 17 Aralık darbe girişimini yaptılar. Şuanda da bizim gündelik rutin ses kayıtlarımızı, ‘selamünaleyküm, aleykümselam’ bunu yayınlamaya başladılar. Ya bundan bir şey çıkmaz. İşte bu ses kayıtlarımızı internete servis ederek bu darbe girişimi yaşatmak, ayakta tutmak için mücadele veriyorlar. Ne yazık ki darbe medyası da bunlara destek veriyor. Ne yazık ki CHP, MHP şantajcılara boyun eğiyor ve bunlara destek veriyor. O malum iş çevreleri, iş örgütleri tıkır tıkır yürüyen illegal çarklarının duracağı korkusuyla bunlara destek veriyor. Tezgahı iyi kurmuşlar. Ananaslar gelip gidiyor. Bu ananaslar mahalle manavındaki ananaslar değil ha… Bunlar Uganda’dan geliyor. Bunlar farklı. Tespihler gelip gidiyor. Selamlar, saygılar, hürmetler, bağlılıklar bildiriliyor. Rüyada tweetler görülüyor ve tweetlerin sevgililer sevgisi Peygamber Efendimiz tarafından iki kat attırılması emrediliyor. Bunun sonunda da artırın. Onay, okey onlarda oradan geliyor. Bunu hakikaten gerçek sesinden dinlemesek ‘olur mu böyle şey canım.’ Ama bunlar olunca şaşırmamak mümkün değil. Bütün işadamlarıyla yapılan görüşmelerde teşekkürler gidip geliyor. Birbirlerini işlerini iyi takip ediyorlar. İşte biz kirli tezgahı, ihanet çarkını bozduğumuz için şuanda da koro halinde bize saldırıyorlar. Evet biz koro halindeki saldırılarla dövüşe dövüşe buraya geldik. Biz bunları 28 Şubat’tan biliriz. Ama inanın 28 Şubat’ta bile bu kadar ahlaksız olmamışlardı. Biz bu işadamlarını bu güya sivil toplum örgütlerini brifing alan emir komuta zincirinde hareket eden bu çevreleri çok iyi biliriz. Ama inanın o zaman bile bu kadar düşük seviyede olmamıştı. Biz bu CHP’yi 27 Mayıs darbesinden beri çok iyi biliriz.”

Törene, Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.