Gelecek 100 Yılda Türkiye’nin İklimi!

Gelecek 100 Yılda Türkiye’nin İklimi!
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü iklim araştırma ekibi tarafından hazırlanan “Türkiye İklim Projeksiyonları” çalışması da aynı dönemde Türkiye’yi nelerin beklediğine dair önemli ipuçları veriyor.

2100’lerin Türkiye’sini hayal edin. Doğuda ve güneyde sarı sıcak diye tanımlanan günlerin sayısı artmış, sular çekilmiş, yerine deniz suyu gelmiş, çöllerde yaşayan canlılar ortaya çıkmış, ormanlar azalmış, kar artık eskisi gibi yağmıyor. Kuzeydeyse şiddetli yağışlar hüküm sürüyor...

Gelecek 100 yılın hava durumunu merak ediyor musunuz? Şaka değil; İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü iklim araştırma ekibi bu dileğinizi yerine getirdi ve yıllardır süren müthiş bir araştırmayı henüz tamamladılar. Ama biraz mübalaa var elbet. Zira araştırma, gün gün hava durumu değil geleceğe dönük iklim projeksiyonları sunuyor. Bildiğiniz gibi bütün dünyada uzmanlar, atmosferin ve yeryüzünün bu şekilde kirlenmeye devam etmesi halinde önümüzdeki 100 yılda bizi nelerin beklediğini araştırıyor ve bazı projeksiyonlar yapıyorlar. Sonuçlar, elbette ürkütücü.

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü iklim araştırma ekibi tarafından hazırlanan “Türkiye İklim Projeksiyonları” çalışması da aynı dönemde Türkiye’yi nelerin beklediğine dair önemli ipuçları veriyor. Prof. Nüzhet Dalfes, Doç. Ömer Lütfi Şen, Araştırma Görevlisi Deniz Bozkurt, Yrd. Doç. Barış Önol ve Dr. Ufuk Turuncoğlu’ndan oluşan ekibin raporunda iki ana bölüm var. Birincisi sıcaklık, yağış ve yüzey akışındaki; ikincisi aşırı olaylardaki değişimleri kapsıyor. Ve bu simülasyonlar “En kötümser”, “Kötümser”, “İyimser” senaryolara göre yapıldı. 2071-2099 dönemi projeksiyonlarına bakınca, Türkiye’nin doğusunda ısı en kötümser senaryoya göre 7.3, kötümser senaryoya göre 5.2-6.8, iyimser senaryoya göre ise 3.4 derece artacak. Türkiye’nin batısı içinse en kötümser senaryoya göre 6.9, kötümser senaryoya göre 4.7-6.9, iyimser senaryoya göre 3.3 derecelik bir artış öngörülüyor.

DOĞUDA KAR TURİZMİNE YATIRIM YAPILMAYACAK

 Prof. Dr. Dalfes, “Tarım yapanlar, turizmciler, ulaştırmacılar bu projeksiyonları mutlaka incelemeli” diyor. Dalfes ve birlikte çalıştığı uzmanlara göre, bu sıcaklık artışı ve kuraklık gerçekleşirse, Karadeniz kıyıları ve Marmara’nın kuzeyi dışında Türkiye’nin yaşanabilir alanlarında bitki örtüsü değişecek, su havzalarının verimi düşecek, hayvan popülasyonu farklılaşacak. 2070’lerden itibaren Doğu Anadolu’nun yüksek dağlık bölgelerinde kar örtüsü yüzde 80-90 azalacak, bundan en çok barajların doluluğu etkilenecek. Sulamada sorun yaşanacağı için tarımsal alanlarda da sıkıntı görülecek. Bunun yaşama yansıması çeşitli şekillerde olacak. Mesela kar örtüsü azalacağı için doğu bölgelerinde kayak turizmine yatırım yapılmayabilir.

İKLİM ENDEKSİ

*Sıcak hava endeksi, “maksimum sıcaklığın arka arkaya 35 dereceden fazla olduğu gün sayısı” olarak tanımlanıyor.

*Yoğun yağışlı günler endeksi ise “günlük yağış miktarının metrekare başına 10 kilogram veya daha fazla olduğu gün sayısı” olarak tanımlanıyor.

*2011-2040 arasında “sıcak hava” günleri görece az olacak ancak 21. yüzyılın sonuna doğru Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Akdeniz’in kıyı alanlarında önemli ölçüde artış görülüyor.

* İlk 30 yıllık dönem için aşırı yağışlı günlerin sayısı tüm Türkiye’de artacak ancak en büyük artışlar, Türkiye’nin kuzeybatı bölgelerinde yaşanacak. İkinci ve üçüncü dönemlerde ise aşırı yağışlı günlerin Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde azalacağı tahmin edilirken, Karadeniz Bölgesi ve Anadolu’nun iç ve doğu kesimlerinde artacak.

‘Çölde yaşayan hayvanları görebiliriz’

Araştırma Görevlisi Deniz Bozkurt da gelecek 100 yılda değişen su ve enerji döngüsünün, Türkiye’de aşırı yağış, sel ve şiddetli fırtına gibi uç olayların sıklaşmasına neden olacağını belirtiyor. Ayrıca kuraklığın arttığı ve aşırı sıcakların hâkim olduğu bölgelerde hayvan popülasyonunun ve bitki türlerinin değişebileceğini, söylüyor. Hatta “Örneğin çölde yaşayan hayvanlar doğu ve güney bölgelerinde karşımıza çıkabilir” diyor Bozkurt. Doç. Ömer Lütfi Şen ise suyun barajlarda toplanmasının zorlaşacağını ekliyor. Ayrıca normalde mart ayına kadar toprakta kalan karın bahara doğru çözülmesinden dolayı nehirlerin debisi mart ayında yükselirken artık bu çözülme daha erken gerçekleşecek. “Sıcaklık artınca kar erken eriyip suya dönüşecek ve toprakta hiç kalmadan hızla nehirlere karışacak” diyor Şen, “bu da nehirlerdeki su kaybolmasın diye bölgedeki barajların artık çok daha büyük yapılacağı anlamına geliyor.”

‘KULLANILABİLİR SU MİKTARI AZALACAK’

Doğa Koruma Merkezi Genel Müdürü Dr. Uğur Zeydanlı, gelecekte orman örtüsünün de değişeceğini, mesela Seyhan Havzası’nda Göknar ağaçlarının yetişmesi için uygun ortam kalmayacağını söylüyor: “2050’den itibaren büyük oranda ormansızlaşacağız. Bu sebeple kullanılabilir suyun miktarı düşecek, o bölgelerde tarımın deseni değişecek. Bugün pamuk ekilebilen alanlara belki sadece buğday ekilebilecek. Tarım arazilerinde tuzlanma artacak. Ayrıca deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte, kıyı bölgelerindeki taban suyunun yerine deniz suyu gelecek.”

İklim değişikliği projeksiyonları Sıcaklık

2011-2040 yılları arasında tüm Türkiye’de yüzey sıcaklığının artacağı tahmin ediliyor, ancak bu artışlar genelde küçük oranlarda olacak. Türkiye’de yüzey sıcaklıklarındaki önemli artışlar asıl ikinci dönemde, 2041-2070 arasında belirecek. 21. yüzyılın sonuna doğru yüzey sıcaklıkları iyice yükselecek. Model simülasyonuna göre, Türkiye’deki yüzey sıcaklığı artışları eşit olmayacak. Türkiye’nin doğu iç kısımlarında kış sıcaklıklarında, güney ve güneydoğu kesimlerinde ise yaz sıcaklıklarında daha fazla artış gözlemlenecek.

Sonuçlar

Büyüklüklerdeki bazı farklılıklara rağmen tüm model simülasyonları bazı değişiklikler konusunda hemfikir. Hepsi, 21. yüzyılda Türkiye’de 21. sıcaklıkların artacağı konusunda anlaşıyorlar. Ayrıca Türkiye’nin iç ve doğu kesimlerinde daha büyük artışlar tahmin ediliyor. Hemen tüm simülasyonlar Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde kış yağışlarında düşüşler gerçekleşirken Karadeniz kıyılarında kış yağışlarının artacağı konusunda hemfikir. Doğu Anadolu’da ilkbahar akışlarında azalma ve kış akışlarında artış konusunda da aynı görüşteler.