İlahiyat Fakültesi Mezuniyet Töreni

İlahiyat Fakültesi Mezuniyet Töreni
Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2010 yılı 13. dönem mezunlarının mezuniyet töreni, İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşti.

Katılımın hayli yüksek olduğu gecede, birbirinden renkli dakikalar, slaytlar, videolar, filmler, konuşmalar, göz yaşartıcı veda anları ile mezunları uğurladılar….

Saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program Fakülte ve Üniversite dönem birincisi Naci Demirci’nin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Prof. Dr. S. Kemal Sandıkçı’dan Önemli Öğütler…

Fakülte Dekanı Prof. Dr. S. Kemal Sandıkçı, manifesto niteliğindeki konuşmasında önce gündeme değindi; “ülke olarak, dünya olarak sıkıntılı günler yaşıyoruz, içimizi sızlatan acı olaylara şahit oluyoruz, yer yüzü meleklerin ülkesi değildir, her türlü insanın olması tabiidir, fakat insanlığı yönetenlerin zulme ve ahlaksızlığı adeta çanak tutması kabul edilebilir bir durum değildir, insanı düşündüren acı bir durum da bu darbeleri yiyen İslam toplulukları olmasını rağmen İslam dünyasından tıs çıkmaması da manidardır ve ayrı bir acıdır, her doğum sancıları acıdır, her zülüm belki de bir doğumun habercisidir, fakat şu ayeti kerimede temel ölçümüz olmalıdır müminler sakın olaki bir birlerini bırakıp kafirleri dost edinmesinler, eğer bunu yaparlarsa Allah’tan hiçbir şey beklemesinler’  diye” konuştu.

Prof. Dr. Sandıkçı, konuşmasında ilahiyatçı kim ve ilahiyatçı nasıl olmalı konusunda dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü; “İslam dini hiçbir zaman diğer dinlere ve sistemlere benzemeyen bir yapıya sahiptir, Kainatın sahibi bu dinin kaderini hep galip yazmıştır. Mücadele Suresi 21. ayet bunun açık bir delilidir. ‘Allah şunu yazdı, ben ve resulüm elbette galip gelecektir’. Müslüman’ın mağlubiyeti diye bir şey söz konusu değildir. Yine yüce Mevla Gafir Suresi 51. Ayette; Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz’ biç bir kaybı olmayan bir din, arkasında Allah olan bir din, böyle bir dinin sahibisiniz, bu güne kadar belki talibi idiniz, şimdi bu dinin sahibi ve temsilcisisiniz. Kainatın yegane galibi olan kitabın da sahibisiniz, bütün alemlere rahmet olarak gönderilen şanlı Resulün de sahibisiniz, başka neye gerek var ki, öyle ise sizlerin Ahmet’e Mehmet’e ihtiyacınız yok, defterin her sayfasına Hz. Muhammet (a.s) yazmalıyız. Yüce Allah gönderdiği kitabı ile hayatın ana caddelerini çizdi. Hz. Peygamber de bütün sokakların girdisini ve çıktısını yaşayarak gösterdi, hayatın her şubesini yaşayarak öğreten bir peygamber, hayatın her alanında mutlaka onda bir rehberlik bulacağız. Resul-i Ekrem hayatı tanzim için gelmiştir, bütün detayları ile hayatı tanzim eden örnekler vermiştir, resulün önüne başka bir örneği geçirmek en hafif ifadesi ile yakışık almaz. Sizler Allah’ın Kitabı, Resulün sünneti, 1500 yıllık İslam ulemasının alın teri eserlerini hem bilmek ve hem de anlamak imkânına sahipsimiz, bu vesile ile ilahiyatçı kimliğinizi önemseyiniz, bu kimliği ezdirmeyiniz,  ilahiyatçı donanımınızı dedikodularla değil asli kaynaklarımıza bakarak güçlendirmeniz gerekir. Sahih İslam Dini tanımak ve tanıtmak için Resulün rehberliğine başvurmayı temel ilke edinerek ilahiyatçı kimliğinizi temellendirmeniz gerekir. Müslümanlar arasında birliği sağlamanın yolu merkeze Hz. Muhammet’i koymaktır. Böylece ancak bütün inananları eşit derecede kardeşleriniz olarak görmeniz mümkün olacaktır” diyerek sözlerini mezun öğrencilere; yeni hayatlarında başarılar dileyerek, alınlarınız hep dik olsun, boynunuz bükük olmasın, izzetli bir hayat diliyorum, katılımcılara da bu geceyi onurlandırdıkları için teşekkür ediyorum diyerek konuşmasını bitirdi.

Programda, mezun öğrenciler ve Fakülte hocalarının yaptığı gezilerde çekilen fotoğraflar ve enstantane oluşan slaytla ve hocalara uyarlanan izleyiciler tarafından ilgi çeken müzikal kliple devam etti.,

Mezun öğrenciler adına bir konuşma yapan Mine Ayaydın, yaptığı konuşmada dönem mezunları olarak “ÂSÛDE” olarak isimlendirdiklerini, neden âsûde; “Âsûde” Farsça kökenli bir kelime olmasına karşın anlamını hissettirebilen ve herkesin içinde bir yerlere gizlenmiş olan anlam… sükuna ermiş olan sessizliğin sesi… daha çok sessizliği ile tanınır, oysa asude sözlüğün sükunudur. Bizim mezuniyet ve yıllığımız için asudeyi kullanma sebebimizde buydu. Her birimiz bir asude ve her birimiz bir ormandık. İçimizde milyonlarca tohum vardı olgunlaştırmaya çalıştığımız. Sessizdik bu sessizliğimiz kuru kuruya bir sessizlik değildi. Çünkü biz âsûde idik, anlatmadan anlaşılmak istedik, kimi zaman görünmek istemeksizin gizlendik. Ama hiçbir zaman pervasız, başıboş ve duyarsız olmadık, bize bu yolculuğumuzda ilimleriyle su, şefkatleriyle güneş olan, sıkıntılı anlarımızda bizi yalnız bırakmayan hocalarımıza cam-ı gönülden teşekkür ediyoruz” dedi.

Öğrencilerden Pervin Usburak, bir öğrencinin fakülte dönemini özetleyen “Öğrenci Evi Halleri” başlıklı konuşma katılanlar tarafından taktir topladı.

İstanbul’dan getirilen sazende ekibine mezunlardan oluşan ilahi korosu eşlik etti. Beğeni toplayan ilahi korosunun andından semazenin sahne aldığı program ardından, yine mezunlardan oluşan “Cami Avlusunda Muhabbet” isimli skeç sergilendi.

Bütün mezunların isim isim sahneye davet edildiği törende mezunlara diplomaları, plaketleri ve hediyeleri sahneye davet edilen Fakülte hocaları tarafından mezunların aileleri ile birlikte verdiler. Ayrıca Rize Üniversitesi, Rize Barosu, Rize Üniversite Geliştirme Derneği ve Türk Kütüphaneciler Derneği Rize Şube başkanlığının ortaklaşa düzenlediği “Üniversite Gençliğinin Eğitime Bakışı, Üniversitelerinden ve Gelecekten Beklentileri” konulu kompozisyon ve şiir yarışmalarında dereceye giren İlahiyat Fakültesi öğrencilerine, Kompozisyon Yarışmasında 1. Dilber ŞEKER, 2. Hale AKTI, 3. Elif ÖZKANLI, Şiir Yarışmasında  2. Fatma YELEK’e Fakülte Dekanlığı tarafından hediyeleri takdim edildi.

Diplomalar, plaket ve hediyeler verildikten sonra hocalar, mezunlar ve ailelerle çekilen toplu fotoğraf ve renkli görüntülerle gece sona erdi.

2.20100607085006..jpg