Irak'ta PKK çağrısında bulundu

Irak'ta PKK çağrısında bulundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak Ulusal Meclisi'nde yaptığı konuşmada artık terör örgütünün, Irak ile Türkiye arasında bir şer odağı olarak kalmasını istemediklerini belirterek...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, artık terör örgütünün, Irak ile Türkiye arasında bir şer odağı olarak kalmasını istemediklerini belirterek, ''Biz, ülke içinde, milli birlik ve kardeşlik projesiyle, terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırıyor, demokratikleşme adımlarıyla kardeşliği pekiştiriyoruz. Bu noktada, Irak'la daha fazla dayanışma içinde olursak, bölgesel anlamda da kardeşliğimiz pekişecek ve yücelecektir'' dedi.

Erdoğan, Irak Ulusal Meclisi'nde yaptığı konuşmaya, Meclis üyelerini selamlayarak başladı. Erdoğan, ''Sizlerin şahsında, tüm Iraklı kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Esselamualeyküm ve rahmetullahi ve berekatüh'' dedi.

Irak Meclisi'nde bulunmaktan, Irak'ın değerli temsilcilerine hitap ediyor olmaktan büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Meclis çatısı altında, sadece Meclis üyelerine değil, onların temsil ettiği bütün Iraklılara seslendiğini belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bu Meclis, Irak'ı temsil ediyor. Bu Meclis, Irak halkının iradesini temsil ediyor. Irak halkının tercihiyle takdiriyle şekillenmiş bu Meclis, aynı zamanda Irak'ın emanetini de omuzlarında taşıyor. Buradaki her müzakere, her uzlaşma, çıkarılan her yasa, Irak'a ve Irak halkına istikamet verecek, Irak'ın geleceği işte bu çatı altında belirlenecektir. Türkiye olarak, bölgemizde, seçimlerle işbaşına gelmiş, milletin hür iradesini temsil eden, demokrasi yolunda kararlı adımlar atan böyle bir parlamentonun bulunmasından çok büyük bir heyecan ve aynı zamanda gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Irak'ı ve Irak halkını, demokrasi yolunda katettiği mesafeden dolayı bu vesileyle yürekten tebrik ediyorum.

Bağdat şehrinin ilk isimlerinden birinin ''Medinetüs Selam'', yani ''Barış Şehri' olduğunu ifade eden Erdoğan, Bağdat'ın, yüzyıllar boyunca, ilmin, sanatın, mimarinin, estetiğin merkezi olduğunu, tarihin en büyük medeniyetlerine başkentlik yaptığını, Binbir Gece Masallarına dahi konu olduğunu belirterek, ''Bizim ortak medeniyetimizin gurur abidelerinden biridir'' ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti.

''Bir Türk, nasıl İstanbul'la gurur duyuyorsa, inanınız, aynı derecede Bağdat'la, Bağdat'ın sahip olduğu kadim medeniyetle de gurur duyar. Basra, Bağdat, Necef, Samarra, Erbil, Kerkük, Musul, Süleymaniye ve diğer tüm Irak şehirleri, bize bizim şehirlerimiz kadar yakın şehirlerdir. Biz, Türkler olarak, 'Ana gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz' deriz, 'Sora sora Bağdat bulunur' deriz, 'Aşıka Bağdat sorulmaz' deriz. Biz kardeşiz sevgili vekiller, biz kardeşiz sevgili Iraklılar. Ortak tarihimizle, ortak medeniyetimizle bizler kardeşiz. Daha geçtiğimiz hafta, Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de şehit olan askerlerimiz için bir tören düzenledik ve onların mübarek kabirlerini ziyaret ettik. O mezar taşlarında, Türkiye'nin 81 vilayetinden isimler vardı. O mezar taşlarında, Saraybosna'dan, Kudüs'ten, Bakü'den, Beyrut ve Şam'dan isimler vardı. Yine o mezar taşlarında, Bağdat'tan, Basra'dan, Kerkük ve Musul'dan isimler vardı. Nasıl ki Kutul Amare'de Irak topraklarını birlikte savunduysak, Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, nasıl orada muhteşem bir zafer kazandıysak, aynı şekilde Çanakkale'de de Türkiye topraklarını biz hep birlikte savunduk.

Şunu özellikle bilmenizi isterim, biz nasıl Bağdat'ın ihtişamıyla gururlanıyorsak, aynı şekilde Bağdat ağladığında da biz gözyaşı döküyoruz. Irak'ın huzuru nasıl bizim huzurumuzsa, biliniz ki Basra'nın harap olması, bizim gönül yuvamızın harap olmasıdır. Burada, Bağdat'ta, Irak'ta, her hangi bir can toprağa düştüğünde, emin olunuz, bizim canımızdan can kopuyor. Bağdat'a geceleri bombalar yağarken, emin olunuz, yüreğimiz parçalanıyor. Dicle kan olup akarken, Basra Körfezi'ne değil, aslında bizim yüreğimize, bizim ciğerimize akıyor. Samimiyetle söylüyorum, Irak'ta meydana gelen patlamalar, katliamlar, kardeşin kardeşe yönelik saldırıları bizi derinden sarsıyor.

Aynı kıbleye, Mekke-i Mükerreme'ye dönüp, aynı ayetlerle ibadet edenler birbirlerine silah doğrulttuğunda, camiler, caddeler kan gölüne döndüğünde inanın yüreğimiz burkuluyor. Iraklı kardeşim bunu bilmiyor olabilir. Ben burada, Irak'ın en yüce çatısı altında söylüyorum, Irak'ta, camilerde, caddelerde her bir bomba patladığında, Türkiye'nin gençleri, yaşlıları, çocukları, kadınları inanın iki büklüm olup göz yaşı döküyor. Sadece Ankara'nın, İstanbul'un, İzmir'in, Diyarbakır'ın çocukları değil, Beyrut'un, Kahire'nin, Saraybosna'nın, Mekke ve Medine'nin çocukları da Bağdat için ağlıyor. Ben eminim ki inanıyorum ki, Irak'ta patlayan her bomba, yitirilen her can için, arş-ı ala'da melekler dahi göz yaşı döküyor. İlahi mesaj son derece açık sevgili kardeşlerim, Allah Teala diyor ki, 'İnnemel müminûne ıhveh-müminler ancak kardeştirler'. Yine diyor ki Kur'an-ı Azimüşşan, 'Vellezine meahü, eşiddaü alel küffari ruhemaü beynehum-Peygamberle birlikte olanlar, küffara karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidir'. Ben, bunun üzerine söz olduğuna inanmıyorum. Evet. İnnemel müminûne ıhveh. Bu mesaj, her türlü siyasetin üzerindedir. Bu mesaj, her türlü çıkar ilişkisinin üzerindedir. Bu mesaj, her türlü rekabetin, anlaşmazlığın üzerindedir.''

''BU MECLİS, IRAK İÇİN DE TÜM BÖLGEMİZ İÇİN DE BİR UMUTTUR''

Bu topraklarda kanların en mübareği, Hazreti Peygamberin torunu Hazreti Hüseyin'in, Ehlibeyt'in, Ashab-ı Kiramın, Hazreti Ali'nin kanının aktığını belirten, ders almasını, ibret almasını bilene, bunların kafi geleceğini söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz, Bağdat'ı, Basra'yı harap eden yeni Hülagu'lar, yeni Yezid'ler, yeni İbni Mülcem'ler görmek, duymak, işitmek istemiyoruz. Yeni Halepçe'lere, yeni Felluce'lere şahit olmak istemiyoruz. İşte şurada, yanı başımızda, Bağdat'ın türbelerinde, nice sahabe-i kiramın kabri var. Necef'te, Kerbela'da, Samarra'da, Basra'da, Kerkük'te nice ulu insanın mezarı var. Hazreti Ali'nin, Hazreti Hüseyin'in, Harun Reşit'in, Bişr-i Hafi'nin, Mevlana Halid-i Bağdadi'nin, İmam Azam'ın, Abdülkadir Geylani'nin topraklarında biz daha fazla kan, öfke, şiddet, gözyaşı görmek istemiyoruz. Türkçe'nin en büyük şairi, hem İstanbullu, hem Bağdatlı Fuzuli diyor ki 'Ya Rab, bana cism-ü can gerekmez, canan yok ise cihan gerekmez'. Dostlarımızın huzuru yoksa, bizim de huzurumuz olmaz. Dostlarımız ne kadar huzurluysa, biz de o kadar huzurlu oluruz. İşte bu Meclis, Irak için de tüm bölgemiz için de bir umuttur. Bu Meclis, sizler, yeniden büyük Irak için, muhteşem Bağdat için, yeniden Bin Bir Gece Masalları'nı yaşatmak için güçlü bir umutsunuz. Sizden, sadece Iraklılar değil, bizler de umutluyuz. İstanbul'un çocukları sizi izliyor. Darfur'un, Kabil'in çocukları sizi izliyor. Gazze'nin, Ramallah'ın, Eriha'nın, Kudüs'ün, çocukları inanın sizi izliyor. Sizler kucaklaştığınızda, emin olun Filistin kucaklaşıyor. Sizler kucaklaştığınızda emin olun Afganistan kucaklaşıyor. Sorumluluğunuz büyük, üzerinizdeki emanet çok ağır. Ama ben, bu Meclis'in, sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getireceğine, Irak'ı kucaklaştıracağına, Kerkük, Bağdat, Necef, bütün Irak için örnek bir dayanışma sergileyeceğine yürekten inanıyorum.''

Başbakan Erdoğan, bir Arap atasözü olan ''Ev alma komşu al''ın Irak'ta gerçek ifadesini bulduğunu belirterek, ''Ve yine diyor ki Araplar 'Men kane carehu bi hayr, ve hüve bi hayr -Komşusu hayır içinde olanın, kendisi de hayır içindedir'. İşte Türkiye olarak, Irak'a tamamen bu hissiyat içinde yaklaşıyoruz. Tıpkı Libya'da olduğu gibi biz, Irak'a baktığımızda, petrol değil, farklı inançlar, farklı mezhepler, farklı etnik kökenler değil, bir bütün halinde kardeşlerimizi görüyoruz'' diye konuştu.

''BİRİKİMİMİZİ PAYLAŞMAYA HAZIRIZ''

''Türkiye'nin, toprak bütünlüğü korunmuş, siyasi birliği sağlanmış, komşularıyla barışık ve uluslararası toplumla bütünleşmiş, halkı ve bölgesi için güvenlik, istikrar ve refah üreten bir Irak'tan başka hiçbir şey görmek istemiyor'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Irak'ın bağımsızlığını, siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü her zaman kuvvetli biçimde destekledik. Irak'ta güvenlik ve istikrarı her zaman gözettik. Irak'taki tüm kesimlere eşit mesafede durduk. Iraklı kardeşlerimizin her daim yanında olduk. Etnik kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun Iraklı kardeşlerimizi muhabbetle kucaklıyoruz. Her birinin güvenliğini ve refahını, Türk halkının güvenliği ve refahı gibi aziz görüyoruz. Bundan sonra da Irak;ın hayrını dileyecek, Irak'ın hayrı için çalışmaya devam edeceğiz. Yeni hükümetin, Irak halkının karşı karşıya bulunduğu güvenlik, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların çözülmesi yönünde göstereceği çabalara her türlü desteği vereceğiz. Demokrasilerde kuvvetler ayrımı prensibi çerçevesinde, Meclise ne kadar büyük sorumluluklar düştüğü hepimizin malumudur. Gerçekleştirmeyi öngördüğünüz reformlar konusunda sizlerle tecrübe birikimimizi paylaşmaya hazırız. Bu amaçla, Meclislerimiz arasındaki işbirliğine de azami özen göstermeliyiz. Dostluk grupları marifetiyle parlamentolar arası işbirliğini daha da güçlendirmeliyiz.''

Bütün bu hususları Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ile de ele alma imkanını bulduğunu, Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile de çok önemli ve çok değerli görüşmeler yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki işbirliğini en üst seviyeye çıkartmak hususunda tam bir mutabakat içinde olduklarını bildirdi.

Türkiye'nin elektrik başta olmak üzere, Irak'ın ihtiyaçlarının en hızlı şekilde karşılanabilmesi amacıyla ciddi bir çaba içerisinde olunduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, beraberinde 160 işadamı ile geldiğini ve İş Forumu çerçevesinde somut işbirliği imkanlarının aranacağını söyledi.

Ziyareti hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, ''Yarın, Ayetullah Sistani'yi Kutsal Kent Necef'te ziyaret edeceğim. Oradan Kürt kardeşlerimizle beraber olmak üzere Erbil'e geçecek, orada, Türk iş adamlarının bazı yatırımlarını açacağım. Kardeş iki ülkenin çok daha fazla alanda işbirliği içinde olması için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz ve yapacağız'' diye konuştu.

''TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE''

Konuşmasında terör konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, ''Irak'la işbirliğimizin güçlendirilmesinin ve derinleştirilmesinin önündeki en önemli engelin, Kuzey Irak'ta kendisine yer edinen terör örgütü olduğunu sizler de biliyorsunuz. Artık terör örgütünün, Irak ile aramızda bir şer odağı olarak kalmasını istemiyoruz. Biz, ülke içinde, milli birlik ve kardeşlik projesiyle, terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırıyor, demokratikleşme adımlarıyla kardeşliği pekiştiriyoruz. Bu noktada, Irak'la daha fazla dayanışma içinde olursak, bölgesel anlamda da kardeşliğimiz pekişecek ve yücelecektir. Kuzey Irak'ta yer edinen terör örgütüne karşı ortak mücadele vermemizin gereğini özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum'' şeklinde konuştu.

Ziyaretinin Türkiye ile Irak arasında yeni bir dönemin başlangıcı olmasını dileğinde bulunan ve ''Irak'ın, tıpkı Türkiye gibi, demokrasi, insan hakları ve kardeşlik zemininde güçlenmesini, refah, huzur, istikrar ve güvenliğe en ideal şekilde kavuşmasını temenni ediyorum. Yüce Meclisinizi, siz değerli vekilleri, sizin şahsınızda tüm Irak halkını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum'' diyen Erdoğan, konuşmasını, ''Vatanım, vatanım, heybet ve güzellik, yücelik ve ihtişam senin tepelerinde, senin tepelerinde hayat ve kurtuluş, sevinç ve umut senin havanda, senin havanda görecek miyim, görecek miyim seni? Barış ve refah, zafer ve gurur içinde'' dizelerini Arapça söyleyerek bitirdi.

Erdoğan'ın konuşması milletvekillerince ayakta alkışlandı. Başbakan Erdoğan daha sonra Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ile bir araya gelerek bir süre görüştü.

"HEDEFLERİMİZ BİR"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dillerimiz farklı olsa da, gönüllerimiz bir. Ülkelerimiz farklı olsa da hedeflerimiz bir. Bu topraklarda asırlardır aynı ekmeği ve aynı suyu paylaşan iki kardeş ülkenin kalkınma, barış, demokrasi, adalet yolunda ilerlemeleri birbirlerinden bağımsız olarak  düşünülemez'' dedi.

Erdoğan, Bağdat'taki Devlet Konukevinde düzenlenen Irak-Türk İş Forumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Irak'tan işadamlarının düzenlediği bu toplantının başarılı geçtiğini umduğunu belirterek, katılımcılara, düzenleyenlere teşekkür etti.

Bu vesileyle, Irak ziyareti sırasında, kendisine ve heyetime gösterdikleri misafirperverlikten dolayı, başta Başbakan Maliki olmak üzere tüm Iraklılara şükranlarını ifade eden Başbakan Erdoğan, Esasen, Irak'ta, Başkent Bağdat'ta kendimizi asla bir misafir gibi hissetmiyoruz'' dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bağdat bir barış şehridir. Ve bizler şu anda aslında evimizdeyiz. Komşudan öte, kardeşlerimizin arasında olduğumuzu biliyor, kardeşlerimizle bir arada bulunmanın huzur, mutluluğu içindeyiz.

Ben bugün, Irak Meclisi'nde yaptığım konuşmada da ifade ettim…

Biz, ortak bir medeniyetin evlatlarıyız... Ankara ile Bağdat, İstanbul ile Basra, Diyarbakır ile Erbil, İzmir ile Musul, tarihleri ortak, kültürleri bir, medeniyetleri kaynaşmış kentlerdir.

Dicle ile Fırat ne kadar kardeşse, Türkiye ile Irak da işte o kadar kardeş. Bağdat'ın tarihteki ihtişamını biz hep ortak bir gurur vesilesi olarak gördük. Aynı şekilde, Bağdat'ın, Basra'nın, Kerkük, Süleymaniye'nin gözyaşı bizim gözyaşımız oldu.

Bilmenizi isterim ki, Irak ne kadar mahzun olursa, biz o kadar mahzun oluruz...

Irak ne kadar refah, huzur ve güven içinde olursa, biz de o kadar refah, huzur ve güven içinde oluruz.

Bizim şehitliklerimizde, Çanakkale'de, Basra'dan, Bağdat'tan, Musul ve Kerkük'ten, Necef'ten nice şehit, Türkiye'deki kardeşleriyle koyun koyuna yatıyor.

Aynı şekilde, Irak'ın bir çok yerinde, özellikle de Kutül Amare'de, Iraklı kardeşlerimizle, Kürt kardeşlerimizle, Sünni, Şii kardeşlerimizle, Türkiye'den Mehmetçikler huzur içinde yatıyorlar.

Dünyada, birbirine bu kadar yakın, bu kadar iç içe geçmiş, tarihleri, medeniyetleri bu kadar kaynaşmış çok az iki kardeş ülke vardır.

Yakın tarihimiz, ne yazık ki bizi birbirimizden uzak tuttu. Daha doğrusu, biz birbirimizden uzaklaştırılmak istendik.

Şu anda ise 100 yıllık hasreti artık sona erdiriyor, kardeşler olarak artık muhabbetle kucaklaşıyoruz.

Sadece ekonomik noktada değil, siyasi, diplomatik, sosyal, kültürel alanlarda da gecikmiş bir işbirliğini telafi etmek için yoğun gayret sarfediyoruz.

Bildiğiniz gibi son 8 yılda, Türkiye'de her alanda çok büyük reformları gerçekleştirdik.

Türkiye ekonomisini büyütürken, refahı bölgemizle paylaşmak, işbirliğini güçlendirmek için çok yoğun temaslarda bulunduk.

Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim; Şu anda, İstanbul'dan yola çıkan bir Türk, sadece pasaportunu göstererek, Halep'e, Şam'a, Beyrut'a, Amman'a gidebiliyor.

Aynı şekilde bu ülkelerdeki kardeşlerimiz de aynı şekilde Türkiye'yi rahatça ziyaret edebiliyorlar. Tek başına vizelerin kalkması dahi, bölgemiz için umut vericidir. Biz artık, tüm bu bölgede huzur istiyoruz. İnsanlar, şu mezhebin, şu mezhebin, şu etnik unsurun mensubu olarak o işte sadece insan olarak doğmamızın ilk adımıdır...

Bu bölgenin kardeş halkları daha fazla kucaklaşsın, yarınlara umutla, güvenle baksın istiyoruz.

Bunu başaracak güce, imkana, ziyadesiyle sahibiz.

Bir olursak, iri olursak, diri olursak, inanın çok daha aydınlık yarınlar da bizim olur.''

EKONOMİK İLİŞKİLER

Halen iki ülke arasında fiilen açık tek sınır kapısı olan Habur/Halil İbrahim Kara Hudut Kapısı'nın tam kapasite çalışmasına karşın, ikili ticari ilişkilerin yoğunluğuna ayak uyduramaz duruma geldiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Yeni sınır kapılarının açılması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini biliyoruz'' dedi.

Gümrük makamlarının hızla bir araya gelmeleri gerektiğine inandığını, Türk tarafı olarak buna hazır olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Çünkü biz, Irak için nasıl Karadeniz'e, Kafkaslara ve Avrupa'ya açılan kapıysak, Irak da bizim Körfez'e ve Körfez üzerinden Hint Okyanusu'na açılan en önemli kapılarımızdan biri.

İki ülkenin, bunun gereğini yerine getirmesi gerekiyor. Kısacası sınır kapılarımızı çoğaltmak istiyoruz.

Aslında bunu önü açıldı. Kolay değil 48 mutabakat metnini imzaladık, Hemen hemen boşta kalan bir şey yok. Ve şu anda bu salonda bulunan tüm girişimcilerimiz Irak'ta yatırımları olan, faaliyet gösteren arkadaşlarımız, Irak'ın alt yapısında, Irak halkının kaliteli ürünlere ve hizmetlere kavuşması için tüm imkanlarını seferber ediyor.

Bugünkü görüşmede aramızdaki ticaret hacmi 7,5 milyar dolar. Bu bizler için aslında çok küçük bir ticaret hacmi. Bunu ilk aşamada 10 milyar, ardından 20 milyar dolara çıkarabiliriz diye düşünüyorum.

Şu anda özellikle inşaat sektöründe Çin'den sonra 36 firmasıyla 2. sırada olan bir Türkiye var. Irak'ın yeniden inşasında müteahhit firmalarımız sizlere tüm imkanlarıyla sizlere hizmet vermeye hazırdır.

Her şeyden önemlisi bizim en önemli ticaret ortaklarımızdan biridir Irak. Serbest piyasa ekonomisinin etkin bir şekilde uygulanması konusundaki birikim ve tecrübelerimizi Iraklı kardeşlerimizle paylaşmaya biz her zaman hazırız.

Ekonomik bütünleşme yolunda attığımız adımlar, imzaladığımız anlaşmalar, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizmasıyla düzenlediğimiz ortak Bakanlar Kurulu toplantıları sadece Türkiye ve Irak;ta değil, tüm bölgede heyecana sebep oluyor.

Her şeyden önemlisi, Irak bizim en önemli ticaret ortaklarımızdan biri...

Küresel krizin tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde dahi, ticaret hacmimiz son dört yılda iki kattan fazla artarak 7,4 milyar dolar seviyesine yükseldi.

Karşılıklı mal ve hizmet alışverişini geliştirip çeşitlendirebildiğimiz takdirde, bu rakamı ilk aşamada 10 milyar dolar, orta vadede ise 20 milyar doların üzerine çıkarabileceğimize inanıyorum.

Biliyorsunuz, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticarî işbirliğinin gelişmesinde müteahhitlik sektörü önemli bir role sahip.

Türk müteahhitlik sektörü, bugün 5 kıtada, 83 ülkede toplam 185 milyar dolarlık iş hacmine erişmiş durumda.

Dünyanın en büyük 225 uluslararası müteahhidi listesinde bulundurduğu 33 firmayla dünyada ikinci sırada yer alan Türk müteahhitlik sektörü, Irak'ı da her daim kendi evi gibi bilmiştir.

Çünkü bizim atalarımızın, büyüklerimizin söylediği 'Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz' sözü bugün de aynen geçerlidir.

Bugüne kadar 260'ın üzerinde Türk firması, toplam tutarı 11 milyar dolar olan 587 projeden alnının akıyla çıktı.

2010 yılında Irak, Türk müteahhitlerinin proje üstlendiği ilk üç ülke arasında yer aldı.

Bir atasözümüz, 'Yanlış hesap Bağdat'tan döner' der.

Irak'ta iş yapan şirketlerimizin bugüne kadar hiçbir projesi Bağdat'tan dönmedi, yüzümüzü yere eğmedi.

Bu şirketlerimizin, önümüzdeki dönemde her türlü bina, yol, köprü, liman, fabrika, turistik tesis gibi alt ve üst yapı hizmetlerini başarıyla gerçekleştireceklerine inanıyorum.

Müteahhitlik sektörü yanında, ticarette, turizmde, diğer tüm sektörlerde gittikçe artan bir ivme ile işbirliğimizi güçlendiriyoruz.

Bu işbirliği arttıkça, dayanışmamız güçlendikçe, ben inanıyorum ki her iki ülkenin de istikrarı, güvenliği, refahı daha yükseklere çıkacaktır.''

ÜZÜM HİKAYESİ

''Hazreti Mevlana'nın ibretlik bir hikayesini salondakilerle paylaşmak istediğini'' dile getiren Başbakan Erdoğan, hikayeyi şöyle anlattı:

''Şöyle anlatıyor Mevlana... Bir Arap, bir Farisi ve bir Türk, Hacca gitmek üzere yola çıkarlar. Yolda, bir pazardan geçerken, canları üzüm yemek ister. Acem, 'ben engur isterim' der. Arap, 'ben ıneb isterim' der. Türk de 'ben üzüm isterim' der... Üçü de aynı şeyden bahseder ama, farklı kelimelerle ifade ettikleri için anlaşamaz, kavga ederler.

Evet değerli dostlar... Dillerimiz farklı olsa da, gönüllerimiz bir.

Ülkelerimiz farklı olsa da, hedeflerimiz bir. Bu topraklarda asırlardır aynı ekmeği ve aynı suyu paylaşan iki kardeş ülkenin kalkınma, barış, demokrasi, adalet yolunda ilerlemeleri birbirlerinden bağımsız olarak düşünülemez.

Biz de bu inançla komşumuz ve kardeşimiz Irak'la güzel yarınlara beraber yürüyeceğiz, ortak bir geleceği, huzur ve refah dolu bir bölgeyi beraberce inşa edeceğiz.

Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha İş Forumu'nu düzenleyen arkadaşlarıma, katılımcılara teşekkür ediyorum.''

MALİKİ'NİN KONUŞMASI

Irak Başbakanı Nuri El Maliki de konuşmasında iki ülke arasındaki ilişkilere değindi.

Irak'ın artık daha güvenli hale geldiğini anlatan Başbakan Maliki, bu forumun iki ülke iş adamları arasındaki ilişkiyi geliştirmeyi hedeflediğini söyledi. Bu forumun yeni kurulan hükümetin hedeflerine yönelik bir toplantı olduğunu anlatan Maliki, sıkıntılı bir dönemin Bağdat'ın imarından bahsetmeye başlandığını kaydetti. Bir çok alanda yeniden imara ihtiyaç duyulduğunu belirten Maliki, Türk şirketleri için Irak'da çok önemli imkanlar bulunduğunu dile getirdi.

Artık Irak'ın her bölgesinin güvenli hale geldiğini dile getiren Maliki, ''Irak'ta artık istikrar var. Irak'ta imar için, yeni yatırımlar için hükümet olarak yatırımcıların önündeki engellerin giderilmesi için talimatlar verdik. Irak'ta yatırımcıların rahat yatırım yapması için her türlü şey yapılacak'' dedi.