İsmail Saymaz: "Rize’de Yaşayan Erzurumlular Hem Oranın Hamallığını Yapar Hem de Hor Görülürler"

İsmail Saymaz: "Rize’de Yaşayan Erzurumlular Hem Oranın Hamallığını Yapar Hem de Hor Görülürler"
Gazeteci Yazar İsmail Saymaz, Erzurumlular olarak Rize’nin hamallığını yapmalarına rağmen Erzurumluların Rize’de hor görüldüklerini ifade etti.

Gazeteci Yazar İsmail Saymaz, Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan röportajında “Rize’de yaşayan Erzurumlular hem oranın hamallığını yapar hem de hor görülürler. Biz orada kapalı yaşarız. Kendi mahallelerimizde yaşarız. Bu yüzden şivemizi de koruruz. Hem yoksulluk, hem şivemiz nedeniyle uzun süre horlandık…” dedi.

İşte Saymaz’ın Hürriyet Gazetesi’nde yer alan röportajından bir bölüm:

Kendinden bahsederken hem Erzurum hem Rize hikâyeleri anlatıyorsun; tam olarak nerelisin?

- Biz aslında Erzurumluyuz. İspir ilçesinden. Erzurum’un kuzeyinde, Rize’ye daha yakın, yoksul bir bölge. Bizimkiler yaklaşık yüz yıl önce Rize’ye göçmüş çalışmak için. Kışın orada çalışıp yazın dönüyorlarmış. İlk gidenlerin hepsi hamal; başta da benim dedem. 1990’ların sonuna dek hamallık yaptı. İkinci kuşak da hamal. Sonrakilerin bir kısmı işçi. Ancak şimdi şimdi zenginleşenler oluyor, onlar da esnaf yani.

Yani siz Rize’de yaşayan Erzurumlularsınız..

-    Evet, Rize’de yaşayan Erzurumlular hem oranın hamallığını yapar hem de hor görülürler. Biz orada kapalı yaşarız. Kendi mahallelerimizde yaşarız. Bu yüzden şivemizi de koruruz. Hem yoksulluk, hem şivemiz nedeniyle uzun süre horlandık. 1970’lere kadar ev bile alamamış bizimkiler... Hanlarda yatmışlar. 

BEN ÇAY OCAĞI SANMIŞTIM

Ortaokul-lise yıllarında hızlı ülkücü olduğun biliniyor, nasıl başladı bu dönem?

- Kısaca şöyle: Laz bir arkadaşım “Ocak’ta çay içelim” dedi.

Ülkü Ocağı’ndan bahsediyordu tabii...

- Valla ben çay ocağı sanmıştım; gittim, Ülkü Ocağı çıktı. O zaman ‘ülkücü’den ziyade ‘Türkeşçi’ denirdi. Benim babam da Alparslan Türkeş’ten nefret edermiş. Ecevitçi çünkü, yetmişlerin sonunda solcu arkadaşları öldürülmüş. O yüzden sevmiyor. Biraz da babaya öfkeyle Ocak’ta kaldım. Hem de uzun süre kaldım. Üç buçuk sene.

Nasıl geçti o yıllar?

İşte okul sorumlusu, bölge sorumlusu oldum. Ortaokul reisliği, lise reisliği... Liseler bölgesi reisliği... Rize Ülkü Ocağı’nda, MHP çevrelerinde bilinen biri haline geldim. Alparslan Türkeş, Rize’ye gelmişti örneğin. Kamyon kasasında miting yapıyoruz, ben yanında hazırolda duruyorum dimdik. Bir bozkurt olarak hayran hayran bakıyordum ona. Örneğin 1995’te bir gün, Ardeşen TV’de sağ-sol tartışmasına gittiğimizi hatırlıyorum; biz sağı temsil ediyoruz tabii. Solcular epey ezmişlerdi bizi.

Yani o zaman da tartışma programlarına gidiyordun...

Evet, keşke kasetleri çıksa ortaya.

RADYODA ŞİİR PROGRAMI DA YAPTIM

İlk  nasıl başladın yazmaya?

- Rize’de çıkan tüm yayın organlarında yazmışımdır ben; o zamanlar ülkücü şiirler yazıyordum. Yazılarımın ilk çıktığı mecra da Ülkü Ocağı’nda çıkardığımız ‘Börteçina’ dergisiydi. Oradan ayrılınca Doğru Yol Partisi’nin dergisi ‘Genç Kırat’ta yazdım. Sonra ‘Rizemin Sesi’, ‘Rize Ekspres Gazetesi’... ‘Zümrüt Rize’de şiirlerim yayımlanıyordu. Fazilet Partililerin kurduğu Radyo 2000’de şiir edebiyat programı yaptım. Sonra ‘Fırtına’ diye bir solcu gazete çıktı; orada yazdım. Sonra üniversite için Konya’ya gittim zaten. Orada okulun gazetesinde kameramanlık, muhabirlik yaptım. Seçim dönemiydi; Konya’yı köy köy dolaştım. 

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…

İLGİLİ HABERİMİZ

Saymaz, Rizelilerden Özür Dilerken de Rizelileri Suçladı