Kötü söz misliyle sahibine ait olacak

Kötü söz misliyle sahibine ait olacak
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı.

MHP lideri ile Başbakan arasındaki küfür tartışması büyüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 13 Kasım'da Meclis'teki açılım görüşmesinde Bahçeli'ye küfür etti mi? Erdoğan, dün "Lügatımda küfür etmek yok. Niyet okuyuculuk kabiliyetleri var. Aynaya bakarak konuşuyorlar" dedi. Bahçeli'nin Başbakan'a cevabı çok sertti...

İŞTE BAHÇELİ'NİN KONUŞMASI

"Bizim bölünme partisi olarak adını koyduğumuz bugünkü iktidar partisine ve yöneticilerine yönelik eleştirilerimiz, hiçbir zaman kişilikleri ile ilgili olmamıştır. Demokratikleşme parolasıyla başlattıkları ihanet yolu kapandıkça ve milli tepki çığ olup bu yolu kullanılmaz hale getirdikçe Başbakan Erdoğan küçülmekte, öfke patlaması yaşamakta, ağzından çıkanları kontrol etmekte zorlanmaktadır.

İhanetle kol kola girip, Kandil ve İmralı'yla el altından pazarlık yapmaya kalkışan AK Parti  zihniyetine, her zaman tenkitlerimizi siyasi tahammül ve demokratik sınırlar çerçevesinde yönelttik.Biz söyleyeceğimiz bir şey olursa, herkes bilmelidir ki; düşüncelerimizi dolaştırmadan, geciktirmeden ve açık olarak herkesin yüzüne karşı ifade etmekten kaçınmayız ve çekinmeyiz. Başbakan Erdoğan gibi TBMM Genel Kurul salonunda konuşan ve milyonlarca insanımızın desteğini almış bir şahsiyete ağza alınamayacak sözleri sarf edebilecek kadar haddi, kontrolü, terbiyeyi, nezaketi ve zarafeti kaybetmemiz mümkün değildir. Buradan söylüyorum ki, bizim için ne söylenmişse, öncelikle kötü söz sahibine misliyle ait olacaktır. Ve bu utanç duyulacak hakaretlerin de öncelikle şahsıma değil, dava arkadaşlarımıza ve aziz milletimize yapıldığını ve böyle kabul ettiğimizi açıklıkla beyan ediyorum.Nitekim hukuk yoluyla da gerekli tedbirleri alacağımızı, yüce adaletin bu densizliğin ve kendini bilmezliğin cezasını vereceğine içtenlikle inanıyorum.'

İçindeki kinini ve anormal bir boyut kazanmış öfkesini, kıldığı bayram namazından sonra da devam ettirmiş ve partimize hakaret etmeyi sürdürmüştür.

Başbakan Erdoğan'ın aynaya bakmamızı önermesi ve lügatinde küfür olmadığını söylemesi, üstelik seviye hatırlatması yapan sözleri bayram günü kara bir leke gibi Başbakan'ın alnına yapışmıştır. 

Biz aynaya baktığımız zaman; kırk yılın gururunu, millet varlığına adanan ömürleri, çekilen çileleri, dört duvar arasındaki işkenceleri, inandığı davası uğruna kendisini feda edenleri, vatan, bayrak, ezan, şehit diyen kahramanları ve burada daha saymakla bitiremeyeceğim bir çok değeri görüyoruz. Sen aynaya baktığın zaman ne görüyorsun?" diye sordu. Yanıtı kendisi veren ve sorular soran Bahçeli, "Başına çuval geçirilen Mehmetçiği mi, şehitlere kelle, katile sayın diyen gayri milli bir suratı mı, yoksa meşruiyetini Washington'da, Brüksel'de arayan küresel güçlerin bölgesel taşeronunu mu, veya çiftçimize 'ananı da al git' diyen kaba yüz ifadesini mi? Ya da küfürbaz ve ağzı bozuk bir kişiyi mi? AK Parti, Türkiye'yi dipsiz ve karanlık bir kuyunun kenarına kadar getirmiştir.

Demokratikleşme parolasıyla başlattıkları ihanet yolu kapandıkça ve milli tepki çığ olup bu yolu kullanılmaz hale getirdikçe Başbakan Erdoğan küçülmekte, öfke patlaması yaşamakta, ağzından çıkanları kontrol etmekte zorlanmaktadır.

İmralı ve terör örgütü asla muhatap alınamaz diyenler, terörist başı ile aracılı görüşme kanalları açmış, İmralı canisinin sözde yol haritası elde tutularak bu süreçte karşılıklı atılacak adımların koordinasyonu ve uyumlaştırılması için harekete geçilmiştir.

Bu yol sağduyu ve milli birlik yolu değil, bir gaflet ve bölücülük yoludur. Bu yola sapanları tarih ve millet affetmeyecek, bu yolun yolcuları milli vicdanda mahkum olacaktır. Bu açılım bir açmazdır, kör bir çıkmazdır.

Bu gidişatın durdurulamaması halinde, bunun Türk milletine faturası çok ağır olacaktır. Bu süreci harekete geçirenler bu vebalin altından kalkamayacaktır. Bu projenin milli olduğu, muhatabının millet olduğunu söylemek, Türk milletinin aklı ve idrakiyle alay etmektir. 

Bin yıllık kardeşliği bozulmaya çalışılmaktadır. Türkçe'den başka ikinci bir dilin resmiyete sokulması planlanmaktadır. Devlet televizyonu ile milli devlet arkadan hançerlenmektedir. Terörle müzakere edilmektedir. Dağdaki canileri affetmenin gerekçeleri oluşturulmaktadır. Türk milletinin etnik temelde ayrıştırılması için tuzaklar kurulmaktadır. Başbakan Erdoğan, ülkemizi etnik temelde ufalamaya çalışmaktadır. İmralı canisiyle el altında pazarlıklar yapılmaktadır. Cumhuriyetimiz; önce otonomiye, sonra özekliğe ve federasyona ve de son olarak konfederasyona dönüştürülerek milli devletimiz yıkılmak istenmektedir. AK Parti'nin verdiği her taviz, attığı her yanlış adım, milli konularda gösterdiği affedilemez teslimiyet, terör örgütünce bir kazanım olarak gösterilmektedir. Bizim başından beri yıkım projesi dediğimiz sözde açılımla birlikte bölücülük güç kazanmaktadır. AK Parti ile yaşanan vahim durumun ve sürecin özeti budur. Bölerek, ayrıştırarak, farklılıkları kaşıyarak birlik mesajları veren bir zihniyetin öncülüğünde dağılmanın eşiğine kadar gelinmiştir.Türk milletinin kutlu varlığını çözerek içinden yeni milletlerin oluşma şartlarını hazırlayanlar büyük bir vebal altında hatta ihanet içinde olduklarını ne zaman anlayacaklardır? AK Parti zihniyeti, ayakta durabilmek amacıyla, taşeronluğunu yaptığı ihanet projeleriyle birlikte, Türk milletini tarih önünde ölümcül bir düelloya sürüklemektedir.

Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları, asırların göz nuru, alın teri ile ağır bedeller ödenerek oluşmuş Türk milletini, birbirinden kopmuş kabileler haline getirmek istemektedir.Özgürlük, demokrasi, insan hakları ve eşitlik adına bütün milli değerler hayâsızca linç edilmektedir.Kapanmamış tarihi hesaplar yeniden açılmakta, Türk milletine karşı ahlaksızca meydan okunmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi, böylesi bir sürecin geriye dönüşünün olmayacağını çok iyi bilmektedir.Yanlışlarını doğrulamak için durmadan gerekçe üreten AK Parti iktidarı, kardeş kavgasına zemin hazırlamaktan hiçbir rahatsızlık duymamaktadır. Başbakan Erdoğan'ın niyeti karanlık, maksadı bulanık, aklı karışıktır. Ülkemin partimize ve sizlere olan ihtiyacı düne göre bugün çok daha fazladır. Ve çok şükür ki, Milliyetçi Hareket dimdik ayaktadır. Milletinin sevdalıları bugün bütün heyecanı ile buradadır, bu salondadır.

Buradan çıkacak tek bir ses duymak istemektedir. Haykıracağınız mesaj unutmayınız ki, işbirlikçilere korku, gafillere uyarı olacaktır.

Buradan yükselen ses, dostlarımıza güven verecek, milletimizin inancını tazeleyecektir.'Beni düşünenler var, bana sahip çıkacaklar var' diyecektir. 'Yüreği benim için çarpan, gönlü bana sevdalılar var' diyecektir. İşte bugün bunun yeni bir ispatının zamanıdır. Bozgunculara, yıkıcılara fırsat vermeyeceksiniz. İstismarcılara itibar etmeyeceksiniz. Tahrik ve tertiplere dikkat edeceksiniz. Birlik olup kucaklaşacaksınız. Tek bir ses, tek bir nefes olacaksınız. Türkiye'mizi ve aziz milletimizi çağların ötesine taşıyabilmemizin başka bir yolu ve yöntemi de yoktur.Sizler bunu başaracak azim ve inanca sahipsiniz. Gün; kısır tartışmaların günü değildir. Gün birleşme, bütünleşme, saflarımızı sıkılaştırma günüdür. Milli devleti ve milletimizin bekası uğruna verdiğiniz mücadelede; yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Ne mutlu Türküm diyene!"