Kürşat Tüzmen BBP'ye mi geçiyor?

Kürşat Tüzmen BBP'ye mi geçiyor?
Tüzmen'in Erdoğan ile olan özel görüşmesini sızdıran isim AK Partili üst düzey bir yönetici çıktı. Tüzmen bakın bu konuda neler söyledi;

AK Parti Milletvekili Kürşat Tüzmen, görevden alınmadığını sağlık sorunları nedeniyle kendi isteğiyle görevi bıraktığını söyledi. Görevden ayrılışıyla ilgili özel görüşmelerin medyaya bilerek sızdırıldığını ifade eden Tüzmen, BBP'ye geçeceği yönündeki iddialara açıklık getirdi.

Eski Devlet Bakanı ve AK Parti Milletvekili Kürşat Tüzmen TV8'de Posta gazetesi yazarı Candaş Tolga Işık'ın sdütyo konuğu oldu. İstifasıyla ilgili iddialara açıklık getiren Tüzmen, özel görüşmelerin bilerek ve isteyerek bir genel başkan yardımcısı tarafından medyaya sızdırıldığını söyleyerek, "görevden alındı şeklinde bir hava yaratılmak için bilerek ve isteyerek bu özel görüşmeler medyaya sızdırılmıştır" dedi.

Tüzmen, BBP'ye geçeceği yönündeki iddalarla ilgili olarak Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok sevdiğini ve ölümünün birinci yıl dönümünde parti temsilcisi olarak ailesiyle yaşanan büyük acıyı paşlaştığını söyleyerek "Bunun dışında bir görüşme olmamıştır. Onlar beni bende onları bilirim. Hizmet etmek istiyorum ve adresim de AK Parti'dir" dedi.

İşte Tüzmen'in programdaki o ilginç sözlerinden bazı satır başları;

Kürşat Tüzmen: Çok çalışırken yıpranıyorsunuz, yoruluyorsunuz. Zorluklarla yüz yüze kalıyorsunuz, hançerleniyorsunuz, sırtınıztan, alttan üsten her taraftan ve siz orada hakikatten doğru bir karar vermeye çalışıyorsunuz.

Candaş Tolga Işık: Saygısızlık olarak almayın ama ben sizin görevden ayrılma nedeninizi sağlık sebeplerinden dolayı olduğuna inanmıyorum.

K.T: Yani açık açık söylemek gerekirse, gerçekten sağlık sorunlarım var. Bunları siz biliyorsunuz. Bu yeni değil ama idare ediyordum. Ben işi ciddiye alırım. Öyle bir noktaya geldik ki artık triot olsun cilt kanseri olsun, mesala yüzme yarışında herkes normal yüzer ben elbiseyle yüzmek zorunda kalıyorum. Aksi takdirde tümüyle kremlenmem gerekiyor. Güneş benim şu anda yüzümü açıkçası parça parça öteki tarafı gidiyorum. Suratımda şu anda estetik yapıldı ama dikkatli bakarsanız göreceksiniz. Sonuç olarak insanın çeşitli rahatsızlıkları olabilir bunlarla devam eder. Biz bunları Allah'a şükür kabul ettik şifamız olsun dedik.

Biz bu dönemde Dış İlişkiler Başkanlığı çok aktif olunması gereken çok önemli koordinasyonlar isteyen, Dışişleri Bakanlığı ile Avrupa Birliği ilişkileriyle, Dış Ticaretle yani tüm kuruluşlarla önemli bir koordinasyonu, yurt içi ve yurtdıyı seyahatleri de hakkıyla yapmanız gerekiyor. Böyle bir durumda tahlil mahlil hiç bişey yaptıramassınız. Böyle olunca bizde oturup konuştuk ve tabii ki diğer rahatsızlıklarımızı da aktardık ve bu şekilde bir karar verdik. Tabii sağlığın dışında rahatsızlıklar da var ama onların hiçbiri etken değil.

C.T.I: Başbakan'ın çok aykırı sesleri sevmediğini biz en azından dışarıda görüyoruz. Sizde hep böyle iktidar partisindeyken bile iktidar partisinin her söylediğini kabul eden bir adam değilsiniz. Hatta ekonomik krizin yaşandığı dönemde siz hükümetin kur politikasını eleştirdiniz.

K.T: Sene 2002-2003 biz orada bir hata yaptık. Herkes diyor ki doğruydu.

C.T.I: Yani böyle bir dönemde Başbakan'ın sizi istemiyor olması ve sizin yaptığınız o açıklamadan sonra görevden alınmanızla ilgili Türkiye'de bir senaryonun üretilmesi normal yani.

K.T: Bakın konuşalım açık açık anlattım. Ben daha önce ne konuştuysam aynı zamanda dışardada. Mersin'de neyi konuşmuşsam Ankara'da da aynı şeyi konuştum. Partinin içinde neyi konuştuysam dışarıda da aynısını konuşurum. Söylediklerim mutlaka doğrudur ama tüm doğruları söylemem. Bakanlar Kurulu çıkışında herkes beni arardı, arkadaşlarla basınla aram çok iyidir ancak bana kırılardı. İçeriden bir tek kelime çıkmazdı Bakanlar Kurulu'nda olduğum zaman. MYK'da da olduğum zaman bir kelime çıkmamıştır. Konuşurum arkadaşlarla ama kesinlikle içeride konuşulanları söylemem.

C.T.I: Peki nereden çıktı bu sözler?

K.T: İçeriden başka bir kaynak bunu özellikle böyle bir görüntü vermek için yaptı.

C.T.I: Yani bunu biliyorsunuz...

K.T: Biliyorum.

C.T.I: Bunu sizin partinizden birinin böyle bir bilgiyi basına servis ettiğini biliyorsunuz. O zaman bunu bende rahatlıkla söyleyebilirim. İsmini söylemeyeceğim...

K.T: Bende söylemeyeceğim.

C.T.I: Ama bir genel başkan yardımcısı, bazı gazetecilere...

K.T: İkimizde biliyoruz...

C.T.I:  Evet anladım zaten ben onu. Bazı gazetecilere, gazetelere sizin bu Nevruz'daki konuşmanızdan dolayı, görevden alındığınız yönünde haberler sızdırdı. Doğru mudur?

K.T: Doğrudur ama ben size bir şey söyleyeyim. Nevruz ile bunun bir ilgisi yok. Ben şöyle bir açıklama yaptım. Dedim ki biz birer hafta arayla iki bayram kutladık. Bir tanesi bizim nüfus kağıdı bile olmayan gerçekten mağdur olan, Roman olarak adlandırdığımız bir açılım programıydı. Orada 30 bin kişiden fazla insan samimi olarak bayraklarıyla geldiler. İstiklal Marşı'nı da öyle söylediler ki tüylerimiz ürperti. Bende Sayın Başbakan'a en güzeli o oldu dedim. Ama ondan bir hafta sonra bir bayram daha var. Diyarbakır'da o kadar insan toplanmış o kadar kalabalığın içerisinde bir tane Türk bayrağı yok. Bu beni rahatsız ediyor, bana koyuyor diye söyledim. Sayın Başbakan'a bunu aynen söyledim. Bunu Başbakan'da kabul etti. Bunu Kürt kökenli bir genel başkan yardımcısını söylerse o zaman açılım olur dedim. Milletvekili arkadaşlarımızla konuştuk. O gün sağolsun iki Kürt kökenli arkadaşımız Ağrı ve Van milletvekilleri biz konuşuruz dedi. Kürt kökenli arkadaşlarımız Meclis kürsüsünden bunu konuştu. Sanırım bu etkili oldu bundan sonra Nevruz'da buna dikkat edilir.