Lükse düştük Allah'ı unuttuk

Lükse düştük Allah'ı unuttuk
Kanserle savaşan ünlü şarkıcı "Gece hayatına, lükse düştük. En başta Allah'ı unuttuk!" dedi.

Ünlü şarkıcı Murat Göğebakan, kanser haberiyle hayranlarını büyük bir üzüntü yaşatmıştı. Kanserle savaşan genç şarkıcı her fırsatta, sevenlerinden şifa duaları istiyor. Habertürk Gazetesi'nden Saba Tümer'e bir röportaj veren Göğebakan, 'Lösemi bana bir ödül' diyor. İşte Saba Tümer'in Murat Göğebakan ile yaptığı röportaj...

Murat'ı nasıl göreceğimi bilmediğimden çok tedirgindim. Kapıdan girip onu kel görünce "eyvah" dedim. Ama o hastalığını duyar duymaz saçlarını kendisinin kazıttığını söyledi. Biz de hayranlarının onu saçsız hatırlamaması için fotoğrafını yayınlamamayı uygun gördük. Bir an önce eski saçlarıyla aramıza döneceğine inanıyorum.

Bir check-upa girmişsiniz. Temiz çıkmış. Ondan iki ay sonra da lösemi olduğunuz anlaşılmış. Peki check-up sonrası ne şikayetiyle gittiniz doktora?
M.G.: Çocukluğumdan beri bende bir grip olayı vardır. Daha sonra ateş yükselmesi ve halsizlik oldu. 1 Mayıs günü "Sağ kasığımda çok ağrı var" dedim eşime. O da "Gidelim doktora" dedi. Hastanede apandisitten şüphelendiler önce. Doktor "Kan değerlerinizi de alalım" dedi. Sonuçlarda bir dengesizlik gördüler. Sonra bizi tam teşekküllü bir hastaneye yönlendirdiler. Lökosit 98 bine çıkmış, trombosit 11 bine düşmüş. "Bu apandisit değil. Ama o da varsa tedaviniz altı ay daha uzar" dediler. "Ne tedavisi? Siz ne anlatıyorsunuz?" dedim. 1 Mayıs'ta girdiğim hastaneden tam 29 gün sonra çıkabildim!

İnanmıyorum.
M.G: Benim için çok özel 29 gündü. Dünyanın dört bir yanından aradılar, hastaneye geldiler. Bir arkadaşım "Yüz milyonlarca insan senin için mevlüt okutuyor" dedi. Buna benzer bir örneği Türkçe Olimpiyatları'nda gördüm. Yönetmen kardeşim ekrana sadece bir resmimi koyduğunda tüm salon ayaktaydı. Bu benim için bir ödül. Sanatçı olarak yapmamız gereken şeyleri yapmadık.

Ne gibi?
M.G: Gece hayatına, lükse düştük. En başta Allah'ı unuttuk!

Yani ceza mı bu?
M.G: Bence ödül, hatırlamam için. Bize bir sürü güzellik verilmişken biz ona ne veriyoruz? Sonra tokadı yiyor, kendine geliyorsun!

Peki şimdi bu çerçevede ne yapıyorsunuz?
M.G: Vakıf kuruyoruz. İlik bankası ile ilgili sorunlar ve bu işten büyük para götürenler var.

Rahatsızlanmasaydınız da yapar mıydınız bunu?
M.G: Tabii. Türkiye'de en çok yardım konserine katılan gruplardan biriyiz.

O zaman neden "unuttuk" diyorsunuz?
M.G: Daha fazla yapmamız lazımdı.
Sema Göğebakan: Sen hiç Allah'ını unutan bir kul olmadın ki!
M.G: Ben unutmadım da... Şu an bir çok sanatçı arkadaşım için konuşuyorum.

Hastalığınızı size nasıl söylediler?
M.G: Ben anlıyorum ama bana kimse söylemiyor. Sonra doktor geldi. "Bana anlayacağım dilden anlat" dedim. "AML" dedi. "Ne bu?" dedim. "Lösemi başlangıcı, akut" dedi. "Ben de büyük bir hastalıktan bahsediyorsunuz sandım" dedim. "Sen bunu söylüyorsan zaten hastalık bitmiştir" dedi. "Eğer senin altı ay ömrün var diyorsan, en güzel zamanımı hastanede geçirmek istemiyorum" dedim. "Maksimum altı ay buradasın. Ama bu arada iş yapmayacaksın. Birlikte tedaviye başlayacağız" dedi.

Peki Sema Hanım siz de bu kadar soğukkanlı mı karşıladınız?
S.G: Hayır. Çünkü doktoru telefonda konuşurken duydum.

Sizlere söylenmeden önce mi?
S.G: Evet. Telefonda konuşurken "AML" dediğini duydum. 'Yani kan kanseri mi?" dedim. "Evet. Bir hafta içinde hastayı iyi koruyamazsak kaybederiz" dedi. O anda kendimi kaybettim. Ama Murat tüm tepkileri mimiklerimden anladığı için çabuk toparladım.
M.G: Sonra ALL değil AML olduğu anlaşıldı.

Bu hastalıkta moral de çok önemli değil mi?
S.G: Kesinlikle.
M.G: Ne hastalığı? Hasta insan yatan insandır.
S.G. Murat hiç yatağında yatmadı.

Doktor ne dedi bu duruma?
M.G: Saygı duydu.

Tedavi nasıl gidiyor?
M.G: Beklenenin çok önünde gidiyorum.

Ailede var mı başka?
M.G: Genetik raporları temiz çıktı.

Daha önceki check-upta nasıl ortaya çıkmamış?
M.G: Bir saat sonra bile değişebiliyormuş her şey. Biz Mart'ta check-up yaptırmıştık. 45 günde oluşan bir olay.

Yurtdışına gitmeyi düşündünüz mü?
M.G: Oradaki tedavi ile Van'daki tedavi arasında bir fark yok. Verilen aynı ilaç. Burada en iyi hastanede yatıyorum.

"Neden bu benim başıma geldi?" dediniz mi?
M.G: Hiç. Buna hastalık bile demiyorum. Oturup nota yazıyorum. Hatta akustik, klasik gitar filan hepsi hastanede odamda. Bazen hemşireler gelip, dinlemek istiyorlar.

Bu durumla ilgili beste yaptınız mı?
M.G: Çok. Hastaneye ziyarete gelenler arasından Ebru Yaşar'ın bir lafı çok hoşuma gitmişti; "Buradan neler çıkacak, desene..." dedi. Haluk geldi "Mutlaka Sanat Müziği albümü yap" dedi.