Mayi: TTK'ya Giremeyen Çay Üreticisi 2B'ye Nasıl Girdi?

Mayi: TTK'ya Giremeyen Çay Üreticisi 2B'ye Nasıl Girdi?
MHP Rize İl Başkanı Zeki Mayi, "Türk Ticaret Kanunu'na giremeyen çay üreticileri 2B Yasası'na nasıl girdi?" dedi.

MHP Rize İl Başkanı Zeki Mayi, önceki gün Çay TV’de katıldığı programda Rize gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunurken Ak Parti hükümetini bir kez daha eleştiri yağmuruna tuttu! Çay hakkında ciddi uyarılarda bulunarak, kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik olarak yapılan Çay Çalıştaylarının güdük ve sonuçsuz kaldığına vurgu yaparak yerli çay ile ithal çayın harmanlanması ve yerli çayımıza özgü damak tadının gerek iç ve gerekse dış piyasada yok olması anlamına gelecek olan çaydaki “RE-EXPORT” uygulama önerisini ortaya atanların “Türk çayını markalaştırıyoruz” adı altında aslında ithalat teşviklerinden yararlanmanın peşinde olduğunu söyledi.

İşte Mayi'nin o programdaki konuşmasından satırbaşları: Geçtiğimiz günler içerisinde AKP Rize milletvekilleri ve yöneticilerine yöneltmiş olduğum: “12 Mayıs 2012 Cumartesi günü yapılan AKP RİZE İl Kongresinde gerçekleşen toplu açılışta, hizmete açıldığı iddia edilen 1944 adet proje ile birlikte, özellikle köylere yönelik alt yapı yatırımlarını içeren 1884 adet proje nerededir ?” sorumuza hala cevap alabilmiş değiliz. Bunu özellikle Rize kamuoyuna duyurmak isterim.

Son günlerde bir çok çay üreticimizden almış olduğumuz şikayetler sonucu, yaptığımız incelemelerde gördük ki “Çay Tarım Alanlarının Yeniden Ruhsatlandırılmasına” yönelik çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı, Bir Çok Çay Üreticimizi mağdur edecek niteliktedir !

Yakın zamanda yenilenen “TÜRK TİCARET KANUNU” içerisine, bölgemizdeki en büyük sorun olan taban fiyatın özel sektörce uygulanmamasına ilişkin, çiftçilerle sanayicilerin arasındaki ticari faaliyeti düzenleyen “2 madde” eklemeyi akıl edemeyen AKP, 2B yasası ile mevcut çaylığını üreticiye tekrar satmayı akıl edebilmiştir. Maalesef bunu da Rize’de sorgulayacak bir STK veya meslek odası çıkmamıştır !

AKP tarafından “2B ve 2A yasasının” Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdiği 26.Nisan 2012 tarihinden 1 gün sonra adeta yangından mal kaçırırcasına, 27 Nisan 2012 tarih ve 28276 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe sokulan Çay Tarım Alanlarının Yeniden Ruhsatlandırılmasına yönelik 2012/3067 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 2B kapsamında bulunan bir çok çay üreticisinin, 1960 yıllından buyana çay tarımı yapmakta olduğu tarım arazilerinin ellerinden alınmasına veya belirlenecek rayiç bedelin %70’ini ödemeleri kaydıyla kendilerine tekrar satılmasına yol açacaktır.

Hatırlanacağı üzere 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2-B arazileriyle ilgili düzenlemeyi iptal etmişti. AKP tarafından önce “torba yasa” ile sonra yapılan Anayasa değişikliği referandumu ile tümüyle yeniden önü açılan 2-B satışıyla ilgili açıklama yapan Bayındırlık Bakanı Mustafa Demir, bu arazilerin satışının mümkün olması için başlatılan kadastro çalışmalarının son aşamaya geldiğini kamuoyuna ilan etmişti. Ardından Rize Orman İşletme Müdürlüğü tarafından yapılan basın açıklamasında Rize ilimizde toplam 2432 dönümlük alan’ın ( 2.432.000 m2 ) 2B kapsamında olduğunu açıklamıştır. Bir çok çay üreticisi açmış olduğu davaları, yapılan hatalı değerlendirme sonucu kaybetmiştir.

Rize’deki 2B’ler Antalya veya İstanbul gibi metropollerde bulunan 2B’lerden farklıdır !

Rize ilimizde Orman Genel Müdürlüğü’nün mevcut orman alanları ve sınırlarını belirlemek için yapmış olduğu ilk hava fotoğraflama çalışması 1959 yılına aittir. İzleyen yıllarda yani 1960 ve sonrasında çay tarım alanları yaygınlaşmıştır. Ancak bu çay tarım alanları, çay tarımı öncesi bölge insanımızın orman alanları dışında kalan köy yerleşim alanlarındaki evlerinin çevresinde gerek kereste gerekse yakacak ve bal üretimi amaçlı dikmiş oldukları kızılağaç, meşe vb gibi orman ağaçlarının kesilmesi sonucu açılmıştır, yani 1959 daki orman sınırına müdahale yoktur veya çok kısıtlıdır. Ayrıca çay tarım alanlarının bir çoğu mısır ve azda olsa pirinç üretim alanıydı. Dolayısıyla ellerinde tapu bulunmayan ancak zilliyetlik yoluyla bugüne kadar kullanmakta oldukları çay tarım alanları yeni bir yasal düzenleme ile bedelsiz olarak, bu konuda mağdur olan tüm çay üreticilerimize verilmelidir. Kaldı ki 2B yasasının 7. Maddesinin a ve b fıkraları buna imkan sağlamaktayken, çıkarılan çaylıkların yeniden ruhsatlandırma yasasında bu maddeye nedense atıf yapılmamıştır.

Diğer taraftan kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik olarak yapılan “Çay Çalıştayları” güdük ve sonuçsuz kalmıştır. Dar bir AKP çevresi ile yapılan bu çalışmalarda çayımızın ÖZEL ÜRÜN statüsüne alınması dahi gündeme gelmezken, ithal çaylarda GÖZETİM UYGULAMASI ve MİKROBİYOLOJİK KRİTERLERİN yeniden düzenlenmesi ile birlikte, çay sanayi atıklarının değerlendirilmesi amacıyla örneğin bir KAFEİN ÜRETİM TESİSİ kurulması gibi önemli konulara hiç değinilmemiştir.

Rize, asla ÇAY RE-EXPORT merkezi olmamalıdır !

Ayrıca son zamanlarda farklı STK’lar tarafından gündeme; “çay ihraç edemiyoruz, bu sorunu çözmeliyiz” tespiti ile önerilen kısaca “İHRAÇ AMAÇLI İTHALAT” demek olan “RE-EXPORT” uygulaması, çayın serbest bölgelerde HARİÇTE İŞLEME ve hatta DAHİLDE İŞLEME rejimlerine dahil olmasının önünü açacaktır. Yurt dışında kurulacak paravan şirketler aracılığıyla sözde Almanya’ya ithal edilen Türk çayı, tekrar yurda girebilecektir ki piyasa bunun sayısız örnekleri ile doludur. Her iki uygulama, yerli çay ile ithal çayın harmanlanması ve yerli çayımıza özgü damak tadının gerek iç ve gerekse dış piyasada yok olması anlamına gelecektir, bu öneri sözde “Türk çayını markalaştırıyoruz” diyenlerin aslında derdinin ithalat teşviklerinden yararlanmak olduğunu ortaya çıkarmıştır. Türk çayı markalaşacaksa, kendine özgü damak tadı ile markalaşmalıdır, Hintli veya Sri Lanka’lının çayı ile harmanlanarak değil bu çok önemli bir konudur. Ayrıca çayımızı re-export amacıyla ithal çaylarla harmanladığımız zaman, doğallığından nasıl bahsedeceğiz, ithal çaylardaki pestisit ve herbisit kalıntısını harmanlama yoluyla yerli çayımıza da bulaştırmış olmayacak mıyız ?

Kaldı ki, 11. İktidar yılına giren AKP hala kaçakçılığı önleyememişken ve yerli çay üretimine yurt içerisinde büyük darbe vuran bir uygulama olarak RTB Başkanı sayın Mehmet Erdoğan tarafından da ifade edilen, Güneydoğu Anadolu bölgemizde 60 adet çay harmanlama ve paketleme fabrikasının kurulmasına göz yumulmuştur. Sizce bunlarda Re-Export hakkından hangi koşularda, kimin zararına yararlanacaktır ?

AKP’nin görmediği bir gerçek var : Türk çayı bir dünya markasıydı !

TÜBİTAK yayınları arasında yer alan “Bir Yeşilin Peşinde” isimli o eşsiz eserde, Londra'daki çay borsasında 1940 ve 1950'li yıllarda Türk Çayı hakkında raporlar yayınlayan Robert O.Mennel ve ekibinin değerlendirmeleri ne çabuk unutuldu ! Amacımız tekrar o kaliteyi yakalamak olmalıdır, yoksa yabancı çaylarla yerli çayımızı harmanlamak değil.

AKP’nin “ustalık döneminde” vatandaşın sorunlarını dile getirmek “tehdit” suçu kapsamına alınmıştır.

Tüm kamuoyunun bildiği üzere, Ulusal Çay Konseyi Başkanı ve aynı zamanda ÇAYKUR Genel Müdürü sayın Sütlüoğlu, ÇAYKUR işçileri ve üreticilerinin mağduriyetlerine yönelik yapmış olduğum basın açıklamalarında uygulamalarına yönelik eleştirilerim nedeniyle beni dava etmiş, bende kendisi hakkında gerekli hukuki işlemleri başlatmıştım. Şimdi bir kez daha tüm hemşehrilerime buradan soruyorum; TBMM’de grubu bulunan bir siyasi parti olarak MHP Rize İl Başkanlığı, AKP bürokratlarının haksız uygulamalarına sessiz mi kalsın? Rize’deki bir çok STK gibi üç maymunumu oynayalım? Yukarıda ifade etmiş olduğumuz çay tarımı ile ilgili konular Rizemizin istikbali değil midir? Ve bu istikbale sahip çıkmayalım mı?