"Muhalifler bombayla teşekkür ettiler"

"Muhalifler bombayla teşekkür ettiler"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti hükümetinin Suriye politikasını sert bir dille eleştirdi.

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, Suriye’deki isyan ve kavga tablosunun Arap Baharı’nın son halkası olarak gittikçe derinlik kazandığını söyledi. Şam yönetimi ve muhaliflerin vahşice birbirlerini yemeye çalıştığını, yüzbinlerce Suriye halkının zarar gördüğünü belirten Bahçeli, “Suriye ölüm üzerinden kurulan kanlı denklem bomba, cinayet, saldırı ve vicdansızlık olarak masum insanalar fatura edilmiştir” dedi.

Yerini yurdunu, evini barkını terk ederek ülkelerini geride bırakmaya mecbur kalan Suriyelilerin varlığının tam anlamıyla trajediye döndüğünü belirten Bahçeli, başta Türkiye olmak üzere, Ürdün, Lübnan ve Irak yüzbinlerle ifade edilen Suriyelilerin sığındı ülkeler arasında yer aldığını söyledi.

“AK PARTİ HÜKÜMETİ, SINIR HATTIMIZI İHMAL VE KAYITSIZLIKLARA HAVALE ETTİ”

Türkiye’de bazı sığınmacıların çıkardığı olayların karıştığı kavga ve sebep oldukları sıkıntıların vatandaşlar açısından makul ve üstesinden gelinebilir sınırlar içinde kalmadığını ifade eden Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “İslahiye, Karkamış, Nizip, Akçakale, Kilis ve diğer yerler tedirginliğin içine gömülmüştür. Ayrıca sınır ticareti ağır bir darbe yediğinden dolayı, ekonomik ilişkiler askıya alınmış ve sınır bölgesindesindeki esnaf ve işadamlarımız önemli kayıplara uğramışlardır. Üstelik mülteciler arasına sızmış saldırganlar, canlı bombalar, niyeti malum gruplar endişeleri had safhada artırmıştır. AK Parti hükümetinin bunlara yönelik aldığı tedbir ve önlemler halihazırda hiçbir şekilde ortaya çıkmamıştır. AK Parti’nin izlediği Suriye politikası sınır bölgelerimizi karanlığa iterken, ekonomik ve sosyal zafiyetleri bertaraf edecek hiçbir adım bugüne kadar atılmamıştır. Suriye ile iş yapan vatandaşlarımız perişanlık içindedir. Bundan kaynaklı işsizlik ve yoksulluk artık kulvarına girmiştir. Başbakan ve hükümetin, Esad üzerinden yürüttüğü beyhude ve temelsiz politikaları hiçbir vatandaşımızın yarasına merhem olmamış, hiç kimseye bir şey sağlamamıştır. AK Parti hükümeti, sınır hattımızı ihmal ve kayıtsızlıklara havale etmiş, Esad’la manşetlerden restleşmesini fütursuzca sürdürmüştür. Bilinmelidir ki, Hatay kan ağlamakta, Şanlıurfa feryat etmekte, Gaziantep imdat çağrısı vermektedir. Ne var ki Başbakan için bunlar önemsiz ayrıncı, sıradan ve olması kaçınılmaz vakalardır. Birde sınırlarımızda patlayan bombalar, cana ve mala kast eden hunhar eylemler milletimizin sinirlerini germektedir.”

“BOMBA YÜKLÜ ARAÇ MUHALİFLERİN KONTROLÜNDE OLAN SINIR KAPISINDAN GEÇTİ”

Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen olayların bunlardan birisi olduğunu dile getiren Bahçeli, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda infilat eden aracın Suriye yönünden geldiği ve Suriye plakası taşıdığının iddia edildiğini kaydetti. AK Parti zihniyetinin Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen olayda derin hikmetler çıkarmaya çalıştığını ve bunun üzerinden Esad yönetimini sıkıştırmaya çalıştığını vurgulayan Bahçeli, “Dışişleri Bakanın ‘Bu saldırının, Suriye’den sızan bazı unsurlar tarafından yapıldığı kesindir’ diyerek zımnen Şam yönetimini işaret etmesi de kuru ve anlamsız bir saptırmadan başta bir şey değildir. Söylenenlerin, servis edilenlerin hilafına bu mesele birçok kuşkuyu beraberinde ortaya dökmüştür. Bir defa Cilvegözün karşısındaki Suriye gümrük kapısının kontrol ve denetiminin Suriye devletinde olmadığı açıktır. Bu kapı bir süredir değişik muhalif grupların elinde ve gözetimindedir. Kısaca ifade etmek lazım gelirse, bomba yüklü araç muhaliflerin hakimiyetinde bulunan sınır kapısını geçerek Cilvegözü’ne ulaşmıştır. Bu aracın, muhaliflerin elindeki sınır kapısından itibaren çok sayıda kontrol noktasından geçerek sınırlarımıza geldiği bildik bir husustur. Bu şartlar altında şu sonuca varabiliriz ki, patlayıcılarla doldurulmuş araç muhaliflerin gözcülüğü, müsamahası, değilse bile bilgisi altında Cilvegözü’ne kadar gelebilmiştir” diye konuştu.

“MUHALİFLER TEŞEKKÜRÜ BOMBAYLA YAPMIŞTIR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin destek verip, geniş imkanlar sunduğu muhalif grupların Türkiye’ye minnet gösterisini bombayla yapmış ve teşekkürü bu şekilde gösterdiğini belirten Bahçeli, “Bu tam anlamıyla hamlıkla, saflıkla, milli gerçeklere uzaklıkla, düşkünlükle, çaresizlikle hatları çizilmiş hayalperest ve sıfırlanmış dış politika aymazlığının ortaya çıkardığı bir durumdur” dedi.

“BAŞBAKAN ERDOĞAN ,SURİYE POLİTİKASINDAN VAZGEÇMELİ, İLİŞKİLERİ TAMİRE GİRİŞMELİ”

El Kaide’nin uzantısı olan El-Nusra ile Suriye Ulusal Konseyi arasındaki ihtilafın Türkiye’ye, sınırlarına bomba ikramı olarak ulaştığını öne süren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “AK Parti hükümeti vatan sınırlarımıza bomba ikramı olarak ulaşmıştır. VE ne acıdır ki, Türkiye’nin sınırları kalbura dönmüş, kimin girdiği, kimin çıktığı, kimlerin hangi gayelerle arzı endam ettiği bilinmezliğe bırakılmıştır. Diyebilirim ki, hükümetin Suriye politikası allak bullak olmuş. Çatırdamış ve çökmüştür. Zira Türkiye, Suriye’den dolayı büyük bir derdin, problem yumağının ve açmazın içine sürüklemiştir. AK Parti’nin kendi eliyle yetiştirip palazlandırdığı canavar, şimdi sahibini esir almaya ve yavaş yavaş yemeye başlamıştır. Suriye’deki girdaptan dalga boyu hızla artan tsunamiden istifade etmeye çalışan bölücü ve yıkıcı unsurlara da bu meyanda gün doğmuştur. AK Parti hükümeti tercih ettiği politikadan dönmeli ve Türkiye’yi daha fazla ateşe atacak adımlardan vakit geç olmadan sıyrılmalıdır. Geldiğimiz bu aşamada, Esad’ın uzlaşma ve barış niyetleri karşılıksız bırakılmamalı, muhaliflere bu yönde tavsiyelerde bulunulmalıdır. Zira Suriye’nin hercümerce teslim olarak bölünmesi, parçalanması Türkiye’ye öngürülemez hasarlar verecek ve bu işten kimse yakasını kurtarmayacaktır. Başbakan Erdoğan daha zaman varken Suriye politikasını tashih etmeli, ilişkileri tamire girişmeli ve yol yakınken akıntıya karşı kürek çekmekten vazgeçmelidir” diye konuştu.

“İKTİDAR, YETKİ ALDIĞI MUHTEŞEM VARLIĞA İHANET ETMEK İÇİN TÜM YOLLARI DENİYOR”

“Dört bir koldan yürütülen milli kimliğimizi ve milli varlığımızı hakimiyet altına alma ve ufalama kampanyası son hızla devam ettirilmektedir” diyen Bahçeli, şunları söyledi: “Türk milleti hayati bir dönemeçtedir ve tüm değerleri AK Parti hükümetinin etrafında toplanmış bölücü sıfatlı linç ve infaz görevlileri tarafından darp edilmektedir. Millet olarak asırların imkansızlıklarını aşarak, zor ve çetin yollarını geçerek elde ettiğimiz doğrularımız, haklarımız, kazançlarımız, ülkülerimiz, varlık ilkelerimiz ve derin hislerimiz hedeftedir, saldırı okları altındadır. Dokunulmazlıklarımız tahriş edilmekte, tartışması dahi abes olacak, müzakeresi dahi edilemeyecek milli değerlerimiz hafife alınmakta ve küçümsenmektedir. Kalp ve zihinlerinde, millet sevgisi olmayan, vatan bilinci bulunmayan, Türklük şuurundan eser görülmeyen, tarihe saygısı kalmayan, şehide şükranı, gaziye hürmeti kaybolan, manevi değerleri istismar malzemesi olarak gören, insanlıkla bağını koparan, milli kimliğin kırıntısı dahi yer almayan, milli devlete inancı çoktan biten, aziz ceddimize vefası dünden tükenen bir güruh işgalcilere, sömürgecilere bile taş çıkartacak ölçüde milletimize zarar vermek ve ülkemize ömür biçmek maksadıyla faaliyet halindedir. Bu ar damarı çatlamışlar, Türkiye’nin kanını emmekte, Türk milletinin hayat kaynaklarını kurutmaktadır. Gazi Mustafa Kemal’in ve aziz şehitlerimizin cesaret ve kahramanlıklar sergileyerek bizlere hediye ettiği milli devletimiz yok edilmenin eşiğinde, dağılmanın ucundadır. Bölücüler taban tutmuş ve AK Parti’ye tam olarak tutunmuştur. Kanlı örgüt ve elebaşısı AK Parti’ye yapışmış ve sonunda hizaya sokmuştur. Düşünebiliyor musunuz, Türk milletinin demokratik tercihiyle iktidara gelen bir parti, yetki aldığı muhteşem varlığa kast ve ihanet etmek için tüm yolları denemekte, her çirkinlikten çare ummaktadır. Amaç bellidir, hedefler görünürdür ve işbirlikçiler de gün gibi meydandadır. Bu yüzdendir ki, Türk milleti ağır bir imtihandan geçmekte, her yönüyle hizaya çekilmektedir. Olanlar, yapılanlar, dayatılanlar ve çevrilen dolaplar günahtır, yazıktır, hakarettir ve kesinkes ihanettir. Milletimizin aleyhine gelişen sürecin vebali ilanihaye hiç kimse tarafından taşınamayacak kadar da fazladır.”

“AK PARTİ YÖNETİMİ DİRENCİMİZİ KIRMAK İÇİN VARINI YOĞUNU ORTAYA KOYUYOR”

İmralı görüşmelerine de sert tepki gösteren Bahçeli, “Açıkça görüyoruz ki, demokrasinin ruhunu yağmalamış, milli iradenin anlamını tersten okumuş AK Parti yönetimi kaderimize diz çöktürmek, benliğimizi ve direncimizi kırmak için varını yoğunu ortaya koymaktadır. Bunun için hiç dinmeyen, hiç kesilmeyen ve bir türlü bitmek bilmeyen bölücü seferler, hain niyetler ve kalleş ittifaklar peş peşe yola koyulmaktadır” dedi.

AK Parti hükümetine ağır suçlamalarda bulunan Bahçeli, konuşmasında şunları kaydetti: “Kervanını yolda düzmekle meşgul olan AK Parti hükümeti, yanına aldığı bölücü mihraklarla birlikte kollarını sıvamış, musibet üretiminde seriye bağlayarak hız ibresini neredeyse sona yaklaştırmıştır. AK Parti, İmralı canisine süklüm püklüm, ezik ve onursuz bir ruh haliyle teslim olmanın gurursuzluğuyla baş başa kalmış, PKK ise yıllardır aradığı imkân ve ortamı sonunda yakalamanın kıvancını ağız tadıyla yaşamaya başlamıştır. Gelişmeler AK Parti’nin, sanki PKK’nın Truva atı gibi çalıştığına, gizli bir çete mensubuymuşçasına faaliyet gösterdiğine işaret etmektedir. Bizi böylesi bir düşünceye ve böylesi bir yoruma mecbur bırakan elbette yadırgadığımız, garipsediğimiz ve öfkeye kapıldığımız ilişki ve diyalogların boyut ve şeklidir. Şu ibret verici irtibata bakınız ki, AK Parti’yle BDP’nin arasından su sızmamakta, bu ikilinin neredeyse yedikleri, içtikleri ayrı gitmemektedir. Başbakan Erdoğan’ın BDP’yi ima ederek ‘Terör örgütüyle aynı safta duranlarla bir arada durmayacağız’ sızlanmaları ve daha ağırları çoktan unutulmuş gitmiştir. Teröristbaşının tertip ettiği İmralı galasına kanlı kostümle katılan bu ikili birbirine refakat edecek, ön açacak ve saygıda kusur etmeyecek bir kıvama gelmiştir. Türk milleti AK Parti tarafından göz göre göre kandırılmıştır. Türk milleti AK Parti tarafından bile bile tongaya düşürülmüştür. ‘Milliyetçi-muhafazakârım, vatanseverim, ülkemi ve milletimi seviyorum’ fakat AK Parti’ye oy veriyorum diyen saygıdeğer kardeşlerim vicdansızca tuzağa düşürülmüş, adice aldatılmıştır. Hiç kimse, İmralı canisinin çöpçatanlığıyla AK Parti’yle BDP arasında kurulan birinci dereceden hısımlığın, dostane ve muhabbet derecesinin bu aşamalara geleceğini tahmin edememiş ve işin bu raddeye erişeceğini görememiştir. AK Parti-BDP çifti, kaprislerle yürüyen temaslarında sonunda muratlarına ermiş, böylelikle bölücülük masalı hayalden gerçeğe göz açıp kapayasıya kadar dönüşmüştür. Bu çerçevede kafamızı kurcalayan ve fazlaca merak ettiğimiz bir şüpheyi huzurlarınızda dillendirmek ve buradan da muhataplarına iletmek istiyorum, acaba Başbakan Erdoğan, BDP’den yeni bir eşbaşkanlık vaadi mi almıştır? Yoksa partisini ustalıkla dönüştürerek BDP’ye, dolayısıyla İmralı canisine eşbaşkanlık sözü mü vermiştir? Ya da Başbakan, PKK’nın partisinin iktidar olmasında payı olduğunu söylemesine cevaben, İmralı canisinin affını en kısa sürede temin ederek AK Parti’ye katılmasını mı planlanmaktadır? AK Parti-BDP-PKK-İmralı canisi arasındaki derin ve her şeyin önüne geçen kararmış ilişkilerin gittiği güzergâh bunları aklımıza getirmektedir.

Başbakan Erdoğan, adına çözüm süreci dediği çözülme ve çöküş istikametinde, çıkabilecek pürüzleri gidermek maksadıyla, en başta Türk milleti, Türklük ve Türk milliyetçiliğine PKK’nın bile başaramadığı hasmane bir tutum ve zehir zemberek dille kazdığı cepheyi durmadan tahkim etmekle meşguldür. AK Parti-BDP-PKK-CHP ve teröristbaşının tam kadro hazır bulunduğu bölücülük mahkemesinde, Türklük sanık, BOP eşbaşkanı ve karındaşı teröristbaşı yargıçtır. Milliyetçilik davalı, AK Parti davacıdır. vatan tutsak, AK Parti tanıktır. Millet tutuklu, etnik temelli bölücü terör gardiyandır. Manzara bu kadar kötüdür, Türkiye işte bu kadar hazin bir duruma girmiştir. Türk milletine dair ne var ne yok Başbakan ve partisi tarafından ateş altına alınmıştır. Çünkü Başbakan’ı, Türk milletinin varlığı, birliği ve kardeşliği telaşlandırmaktadır. Milliyetçiliğin sağlam duruşu kendisini ve işbirlikçilerini ürkütmektedir. Türklüğün mevcudiyeti, Türklüğün muazzam birikimi endişelendirmekte ve korkutmaktadır. Kaygısı bundandır, fitne saçan, dedikodu üreten ve gıybete batan dili bu sebeple kin kusmaktadır.”

“BU ÇILDIRMIŞLIĞIN, BU ÇILGINLIĞIN YANINA KAR MI KALACAĞINI ZANNEDİYORSUN?”

Başbakan’a İmralı görüşmeleri dolayısıyla ağır ithamlarda bulunan Bahçeli, “Başbakan ve hükümeti, adına ‘Çözüm Süreci’ dedikleri yok oluş ve imha tüneline Türk milletini yalanlarla, göz boyamalarla çekmek için didinmektedir. Buna rağmen hala çözümle neyin hedeflendiği, neyin çözülmeye çalışıldığı açıklanmamıştır” dedi.

Başbakan Erdoğan’a İmralı görüşmeleri sonucunda çözümün ne olacağını ve neleri kapsayacağını soran Bahçeli, “Çözüm nedir ve neleri kapsamaktadır.

Çözümün parametreleri ve teklif ettiği hususlar nelerden ibarettir. Başkanlık sistemini tesis etmek, Türk milletini milli tezlerinden koparmak ve hepsinden önemlisi PKK’yla anayasa yapacak kadar çukura düşmek çözümün bir parçası mıdır? Çözüm İmralı canisinin ve kanlı cinayet örgütünün siyasete taşınması için bir müdahale ve bir araç mıdır? Türkiye’nin üniter nitelikli milli devlet sistemini çökertmek için, milletimize çözüm zehri içirilmek mi istenmektedir? Sayın Başbakan çözümle neyi hedefliyorsun ve barış sözleriyle neyi bitirmeye çırpınıyorsun? Bize cevap ver, büyük milletimize bunları açıkla. Bu çıldırmışlığın, bu çılgınlığın yanına kar mı kalacağını zannediyorsun? İmralı canisinin elinde oyuncak, PKK’nın maşası olduğunu anlayamayacak kadar basiretin mi bağlanmış, kalp gözün mü kapanmıştır? Ne yapmaya çalışıyorsun, nereye varmak istiyorsun? Bu gafilliğinin, bu hıyanete varan tutumunun arkasında neler vardır, kim ya da kimler senin aklını çelmiş ve kararlarına ambargo koymuştur? Türk milletini ne yaptınsa 36’ya ayıramadın da, çözüm sözleriyle mi bunu başaracağını sanıyorsun? Bu kepazeliktir, bu nimet bilmezliktir ve bu haramla hemhal olmanın bizatihi kendisidir. Başbakan ve şürekası bilsin ki; Türk milletini ucuz ve değersiz bir yapıda görüp içini boşaltmaya çalışanlara karşı kaya olur önüne dikiliriz, sel olur sürükleriz, rüzgâr olur savururuz, fırtına olur dağıtırız ve Allah’ın izniyle güneş gibi de kavururuz. Milliyetçi Hareket Partisi hamd olsun bostan korkuluğu değildir, bu sebeple bölücü yağmacılar, PKK yedeği AK Parti’li yöneticiler aceleyle heveslenmesinler, çözüm isimli ihanetin hemen amacına varacağına saflıkla inanmasınlar. Önlerinde biz varız, karşılarında biz olacağız ve Türk milletinin kutlu emanetlerini sancak yapıp alayını birden kuşatıp bozguna uğratacağız” diye konuştu.

“AK PARTİ ETTİĞİ YEMİNİ BİRER BİRER ÇİĞNEMİŞTİR”

Çözüm sürecinin duvara çarparak, çuvallayacağını söyleyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “Anlaşılmaktadır ki, hazırlığı yapılan ve son rötuşlara sahne olan 4’ncü yargı paketiyle bölücülere ve teröristlere geniş ölçekli bir af ve ceza indirimi uygulanacaktır. Gelin görün ki bundan, terörist olarak suçlanan genelkurmay başkanları ve Türk ordusunun şerefli mensupları faydalanamayacaktır. Başbakan Erdoğan samimiyetsizliğini yeniden göstermiş, bir tarafta hukuki süreçleri eleştirirken, diğer yanda yeni tutuklama dalgalarına kapı açmıştır. Paris’te üç PKK’lı kadın militanının infazından sonra AK Parti’ye darılan ve ihanet sürecini tek taraflı askıya aldığı kamuoyuna yansıyan teröristbaşının 4. yargı paketi ve muhtemel BDP’li ziyaretçilerin adaya intikaliyle de gönlü yapılmış olacaktır. Görüldüğü kadarıyla, Türk milletini paketlemeye dönük ara bir adım olan 4’ncü yargı paketi kanalıyla; Türk Ceza Kanunu’nun 215 ve 220’nci maddelerinde değişikliğe gidilerek, sadece şiddete veya suç işlemeye teşvik cezalandırılacak, örgütün ya da hedeflerinin propagandasını yapanlar cezai takibata uğramayacaktır. Propaganda ancak cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru gösteriyorsa veya bu gibi yollara müracaatı alenen özendiriyorsa suç kapsamına alınacaktır. Diğer taraftan halkı askerlik görevinden soğutma suçunu işleyenler için de adli para cezası getirilmesi planlanmaktadır. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yılın temmuz ayında çıkarılan 3’ncü yargı paketi muhteviyatında, Türk Ceza Kanunun ilgili maddesinde yapılan değişikliklerle, önceden örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işleyen kişi ya da örgüte bilerek, isteyerek yardım eden kişilerin örgüt üyeliğinden değil de, eylemlerinden dolayı ceza almaları temin edilmiştir. Yakında tam olarak gündeme gelmesi beklenen 4’ncü yargı paketiyle de bunun daha da üst bir aşamasına geçilecek, bölücü terörün propagandasını yapmak sıradan ve olağan bir durum haline gelecektir. İşte AK Parti budur, bu kadar bölücü kazanın içine düşmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten siyasi iktidar, bölücü teröre propaganda imkanı sunmuş ve bunu da ceza kapsamından çıkarmak için düğmeye basmıştır. Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları, Anayasa’nın 81’nci maddesine göre namus ve şeref üzerine ettikleri yemini birer birer çiğnemiştir. Sorarım sizlere bu olup bitenler ihanetin daniskası değildir de nedir? Başbakan Erdoğan başkan olabilmek için Türkiye’yi İmralı canisine peşkeş çekmiş, karşılıklı anlaşma ve pazarlıklarla Türk milletini cehennem azabıyla tanıştırmak üzere harekete geçmiştir. Bunların ne yatacak yeri, ne de bahanelerle kendilerini maruz gösterebilecek halleri kalmıştır. Boya dökülmüş, maske inmiş, sığınak çökmüş ve çatı uçmuş teröristbaşı ve Başbakan ortaklığı her alanda deşifre olmuştur. 2002 yılında sıfırlanmış bölücü terör, AK Parti ittirmesiyle bugün finale ulaşmış ve tüm dayatmalarını tek tek almış ve almaya da devam etmektedir. AK Parti olduğu müddetçe, ta ki bağımsız Kürdistan kurulasıya kadar bu süreç ilerleyecektir. Şüphesiz Başbakan’ın müzakere şuursuzluğuna gömülerek bitmiş tükenmiş bir adama ruh vermesi varlığımıza ve birliğimize çevrilen en hainane adım ve karardır. Anlaşılan kendisine başkanlığı layık görürken, İmralı canisini serbest bırakarak sözde özerk Kürdistan’ın başkanlık koltuğuna oturmasını sağlaması beklenen ve olması muhtemel bir adımdır. Tüm hedefler, anayasa üzerinden sürdürülen polemik ve referandum gözdağları bunun içindir.”

“KİMSE KARADENİZ’İN TERTEMİZ VİCDANLARINI KANDIRMAYA YELTENMEMELİDİR”

BDP’nin başlattığı Karadeniz turunu da eleştiren Bahçeli, BDP’nin Karadeniz turunun bölücülüğün her düzeyde anlatılmasından ve toplumsal yapıya yedirilmesinden ibaret bir kampanyanın eseri olduğunu ileri sürdü. “Dün silahla, terörist saldırılarla boyun eğdirilemeyen Karadeniz’in asil ve vakar dolu insanları, AKP kağnısına binmiş BDP’li bölücülerin ziyaretlerine sahne olmaktadır” diyen Bahçeli, “Kimse Karadeniz’in alnı açık ve tertemiz vicdanlarını kandırmaya yeltenmemelidir. Ne olursa olsun, tahriklere, provokasyonlara, kavga ve çatışmalara azami derecede dikkat etmek yöre insanımızın her zaman göstereceği olgunluk ve sağduyulu bir tavır olacaktır ve olmalıdır. Bu sebeple Sinop’taki olayların, ülke huzurunun ve kardeşlik duygularının korunması açısından tekrarlanmaması bizim en halisane dilek ve temennimizdir. BDP’nin AK Parti’yle paslaşması, İmralı canisinin dayatmalarını AK Parti’ye ileterek başkanlık karşılığında olumlu bir cevap alması önümüzde büyük badirelerin varlığına delalettir. Karadeniz gezisi de bu çerçevedeki sinsi hamlelerden sadece birisidir. Maalesef bugünkü ortamda tüm kapılar Başbakan tarafından İmralı’ya yönlendirilmiş, Türkiye’nin akıbeti bu kanlı ele bırakılmıştır. Ama buna fırsat vermeceğiz, yanlışa göz yummayacağız, ihanete, rezalete ve çözülmeye kesinlikle milli direnç ve direnişin sözü, nefesi ve demir yumruğu olacağız” dedi.