"O bakanı bir dakika tutmam"

"O bakanı bir dakika tutmam"
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin yolsuzluk iddialarıyla ilgili "Varsa çıkarın yolsuzluk dosyasını yargıya verin" ifadelerini kulandı.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bir bakanın 'YGS'de torpil yapmak istediği' iddialarıyla ilgili olarak "O bakanı açıklarsa bir dakika tutmam" dedi.

Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Özeli olanın bizler de karşısında oluruz ama gayrı meşru olana da biz sahip çıkmayız. Onlar da milletimiz tarafından cezasını bulsun deriz, bu sandıklarda. Çünkü bize temiz siyaset lazım, adı ne olursa olsun gönder gitsin. Onlar bu millete yakışmaz, bu parlamentonun çatısı altına yakışmaz'' dedi.

Erdoğan, partisince Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Atatürk Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti.

Geldikleri makamların kendilerine milletin emaneti olduğunu belirten Erdoğan, ''Siz, bizi bu makamlara, size hizmet etmek için getirdiniz. Bunun hakkını veriyorsak bizi burada tutacaksınız ama bunun hakkını vermiyorsak bizi göndereceksiniz. Bu milletin hakkı'' diye konuştu.

Demokrasinin güzelliğinin de burada olduğunu, bu ülkenin ileri demokrasiye yürüdüğünü söyleyen Erdoğan, ''İşte 12 Haziran'dan sonra ilk iş, tam manasıyla ileri demokrasinin egemen olduğu ve halkımın 'benim Anayasam' dediği bir anayasa. Bu hazırlanıyor. Daha anlaşılabilir, daha küçük bir anayasa. Öyle detay falan değil ve bu milletin anayasası olacak, darbecilerin Anayasası değil'' dedi.

Bazı siyasetçilerin yaptığı gibi koltuklara yapışıp kalmayacaklarını, bunu parti tüzüğüne de koyduklarını ifade eden Erdoğan, üç dönem üst üste milletvekili olanın, üç dönemin ardından aday olamayacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Çünkü illa hizmet için bu koltukta durmaya gerek yok. Bu millete aşkı, sevdası olan çekilir, danışmanlık da yapar, partisinde görevine de devam eder. Görevde olanlara, 'ben milletimin efendisi değil, hizmetkarıyım' der, yola devam eder. Şimdi biz bu kararın arkasındayız. Yola böyle devam edeceğiz. Çünkü birilerinin bu işe alışması lazım. Bu sözlerinin arkasında duramayanlar var. Bugüne kadar bırakın tek başına iktidar olmayı, barajın altında kaldıkları halde, o koltukları bırakamayanlar, ben gidiyorum dediği halde gidip tekrar dönenler var ama bizim kitabımızda bu yazmıyor, biz farklıyız. Farklılığımızı ortaya koymamız lazım.''

''KASET SİYASETİ...''

''Bu aralar bir şeyler çıkardılar; kaset siyaseti...'' diyen Erdoğan, CHP'nin AK Parti'yi ''kaset siyasetiyle suçlama gayreti içinde'' olduğunu söyledi. Erdoğan, AK Parti'nin kimliğine, kişiliğine hiçbir zaman bu kaset siyasetinin sığmayacağını belirten  Erdoğan, şöyle konuştu: ''Siz kendi içinize bakın, içinizdeki hesaplaşmalara bakın. CHP'si de, MHP'si de kendi içindeki hesaplaşmaların şu anda bedelini ödüyor. Eğer böyle bir şeyin gayreti içinde olsak biz istihbaratımızı da, bununla ilgili birimleri de devreye sokmazdık. Devreye girdiler, bu yayınlar durduruldu. Yargı da bu işi takip ettiği halde buradan AK Parti'den veya bizim şahsımızla ilgili alıp veremediğiniz nedir?

Partilerin veya yönetimlerin bu tür yanlış işlemleri yapanlara karşı takınacağı tek tavır var; ihraç edersin, gönderirsin. Bu yanlışları yapanlar varsa gönder gitsin. 'Bunlar bize yakışmaz' de, gönder ama sayın Kılıçdaroğlu gönderebildin mi? Sayın Baykal ile ilgili kaset çıktığı zaman ziyaret etti, kapıdan çıkınca beraber fotoğraf verdin. 'Ben aday değilim' dedin. Ertesi gün ne oldu? Adaylığını ilan etti. Eski genel başkanınla o kasette adı geçen bayan niye aday olamadı? Ama zat, aday oldu. O erkek olduğu için ödüllendirildi. Peki bayan, o ne oldu? Kadınları savunan derneklere sesleniyorum, niye sesiniz çıkmıyor?

Sonra bunları 'özelidir' diye nitelendirmek çok çirkin. Buna özeli denilebilir mi? Gayri meşru bir olaya, 'özelidir' denilebilir mi? Özeli olanın bizler de karşısında oluruz ama gayrı meşru olana da biz sahip çıkmayız. Onlar da milletimiz tarafından cezasını bulsun deriz, bu sandıklarda. Çünkü bize temiz siyaset lazım, adı ne olursa olsun gönder gitsin. Onlar bu millete yakışmaz, bu parlamentonun çatısı altına yakışmaz. Burada durmaması lazım bunun. Çünkü bize güzel ahlak lazım. Güzel ahlak noktasında bu işi başaramayanların milletin değerlerine sahip olması mümkün mü? Ben inanıyorum ki, benim Tekirdağlı, Çorlulu kardeşim, milletim, 12 Haziran'da bunlara gereken hesabı soracaktır. Ne olacak? Birisi kaset mağduru oldu gitti, öbürü de kaset mamulü genel başkan olarak geldi. Olay bu.

Öbür tarafa bakıyorsun, MHP. O da çıkmış diyor ki, 'gök kubbeyi başına yıkacağım' diyor. Sayın Bahçeli, gök kubbeyi başa yıkmayı bırak, sen 12 Haziran sandığına bak, o sandığa bak. O sandıkta halkın neyi, kimin başına yıkacak göreceksin, kimi nasıl gömecek göreceksin.''

''İKİ ANAHTAR DİYORDU, GELDİ Mİ?''

Erdoğan, muhalefetin şimdi de AK Parti ne veriyorsa daha fazlasını vereceği vaadinde bulunduğunu belirterek, ''Orada da milli şef değişti, şimdi milli şef başka. Kim olduğunu anladınız değil mi? O zaman söylememize gerek yok. O da diyordu ki 'Özal ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim' diyordu, 'iki anahtar' diyordu. Birisi konuttu, birisi otomobildi. Konut geldi mi? Otomobil geldi mi? Ama AK Parti ile konut geldi'' diye konuştu.

Erdoğan, TOKİ'nin binlerce konut yaptığını, 10, 15, 20 yıl vadeyle vatandaşa faizsiz ve enflasyon farkıyla konut verdiklerini vurguladı.

AK Parti iktidarının diğer alanlarda getirdiği yeniliklerden de bahseden Erdoğan, artık okullardan kara tahtayı kaldırdıklarını, bunun yerine akıllı tahtanın geldiğini söyledi. ''Ben size hayal vaat etmiyorum, atacağımız adımı konuşuyorum'' diyen Erdoğan, bunların yürüyen proje olduğunu kaydetti.

4 yıl içinde Türkiye'nin bütün okullarına akıllı tahta geleceğinin altını çizen Erdoğan, akıllı tahtaların bilgisayar donanımlı olacağını açıkladı. Öğrencilere ücretsiz elektronik kitap vereceklerini de belirten Erdoğan, ''Amerikada Georg bu eğitim teknolojisini yakalıyor, Almanya'da Hans, Helga bunu yakalıyor da benim Çorlumda, Çerkezköyümde, Tekirdağımda Ahmedim, Mehmetim, Hasanım, Hüseyinim, Ayşem, Fatmam, Hülyam niçin yakalayamasın? Derdimiz bu. Biz, gelene kadar okullara bilişim teknolojisi sınıflarını niçin kurmadılar, biz geldik kurduk, okullara bilgisayarı kurduk'' diye konuştu.

Erdoğan, akıllı tahta ihalesinin 12 Haziran sonrası yapılacağını, bir taraftan üretimin bir taraftan montajın yapılacağını ve öğrencilere de elektronik kitapların dağıtılacağını kaydetti. Bu konuda çok heyecanlı olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Gençliği çok seviyoruz, çocuklarımız bizim yarınlarımız. Evde torunum onlarla oynadığı zaman ayrı bir neşe duyuyorum, şimdi hele ellerine bunları verdiğimiz zaman bir başka olacak'' dedi.

Sağlık alanında tam anlamıyla bir devrim yaptıklarının altını çizen Erdoğan, iktidarları öncesinde her kesimin ayrı hastanelere gittiğini anlattı. Erdoğan, 1990'lı yıllarda SSK'nın başında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu: ''Şimdi soruyorum; 8 yıl o görevde kaldı, diyebilir mi 'ben sorumlu değilim' ama ne diyor, 'bir televizyona çıkalım da konuşalım'. Sayın Kılıçdaroğlu bak, amatör küme takımıyla süper lig takımını aynı yerde oynatmazlar. Sen reklamını istiyorsan buralardan söylediklerim yeter sana reklam olarak. Sen şimdi 'hayır benim dönemimde böyle bir şey yok' diyebiliyor musun, onu söyle. Çünkü ben bunu parlamentoda önüne koydum, Meclis bütçelerinde konuşurken ben bunları anlattım. Bunları anlattığım zaman, bunlara 'hayır' diyemedin. Çünkü bunların hepsi şu anda SSK'nın kara kaplı kitabında var. Sana kadar SSK batık değildi, geldin; zarar, zarar, zarar... 8 yıl mahvettin.

SSK hastanesinde kuyruklarda az mı bekledik, ilaçlarımızı alabiliyor muyduk? Yarısı var, yarısı yok. Biz, SSK'yı, bütün hastaneleri birleştirme kararı aldık. CHP, bunu da 'Anayasa Mahkemesine götüreceğim' dedi. Tutturdu 'SSK, işçinindir' dedi. Biz hastaneleri birleştirdiğimiz zaman benim işçi kardeşim bir tane hastaneden hizmet almayacak, 10 tane hastaneden alacak, istediği hastaneye gidecek. Yani şu anda bu ülkede sermayedar hangi hastaneye gidiyorsa, benim işçi kardeşim de o hastaneye gidebiliyor mu, memur kardeşim de gidebiliyor mu, BAĞ-KUR'lusu da gidebiliyor mu, tarım işçisi de gidebiliyor mu? Daha güzel ne olur? Bütün ilaçlarını istediği eczaneden alabiliyor mu? Bundan daha güzel ne olabilir? İşte biz bunu getirdik yani insan öncelikli bakış budur. Devlet, insanının hizmetkarı oldu.''

"BUNLARIN SÖZÜNE İNANILMAZ"

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ikide bir ''yolsuzluk'' dediğini belirterek, ''Elinize, dilinize dursun. Varsa çıkarın bu yolsuzluk dosyasını, götürün bunları yargıya verin'' dedi.

Erdoğan, önümüzdeki dönemde de büyük projelere imza atacaklarını söyledi.

Büyük şehirlerden başlamak üzere şehir hastaneleri kuracaklarını açıklayan Erdoğan, en küçüğü 1 milyon metrekarelik alan üzerinde kurulacak şehir hastanelerinin en ileri teknolojiyle donatılacağını kaydetti. Erdoğan, ''Bahçelerde sedye üzerinde hasta taşıma devir kalkacak'' dedi.

Sağlık alanında kendi dönemlerindeki hizmet artışlarından karşılaştırmalı rakamlar veren Erdoğan, ''Ambulans sayısı 618 idi, 2 bin 547 oldu. 18 MR vardı, şimdi 247 tane var. 121 tomografi 375'e çıktı. Yani 'bugün git, 8 ay sonra gel' devri kapandı. Hasta, her şey olabilir. Bu kadar uzun bekletmenin anlamı yoktu. Sen koskoca Türkiye'sin. Ama ne yazık ki yolsuzluklara boğulmuş bir Türkiye'de bu sıkıntıları yaşadık'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Tekirdağ'a yönelik yaptıkları hizmetlere değinerek, meydandaki vatandaşlardan bu hizmetleri komşularına ve alanda olmayanlara kapı kapı dolaşarak anlatmaların istedi.

Erdoğan, ''Çünkü Müslüman sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Uyanık olacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Konya mitingine, hızlı trenle gideceğiz. Artık çalışma başlayacak, bu hale getirdik, haberi yok. Ama ben bütün siyasi partilere diyorum ki 'Gelin Ankara'dan Konya'ya hızlı trenle beraber gidelim, o zevki beraber yaşayalım' ama inanın gelmezler, gelemezler. Ama ben giderim. İzmir'de Sayın Kılıçdaroğlu ile beraberdim. Egeray'ı açtık. Niye? Çünkü, İzmir Büyükşehir Belediyesi yapamadı, yapamayınca talepte bulundu. Ulaştırma Bakanıma talimat verdim ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ulaştırma Bakanlığımız müşterek olarak orayı bitirdiler, İzmirlilere armağan ettik. Biz buyuz, ön yargımız yok yeter ki halkıma, milletime hizmet vereyim, beraber olayım.''

Başbakan Erdoğan, Ergene Barajı'nın üzerinde yerleşik olan belediyelerden hiçbirinin arıtma tesisinin bulunmadığına işaret ederek, bunların tamamının CHP'li belediyelerde olduğunu söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti: ''Arıtma suyu olmayınca ne oluyor? Bütün pisliği ile herkes fabrikalarıyla, şunlarıyla, bunlarıyla atıklarını nereye veriyor? Ergene'ye veriyor. Ama şimdi biz bunların da tedbirini aldık. Ergene'nin her iki tarafını da kolektörle alıyoruz ve atık suları kolektörle de toplayacağız, arıtacağız ve Ergene'yi de devlet olarak biz korumaya alacağız.''

Erdoğan ekonomi alanında sağladıkları iyileştirmelere de dikkati çekerek alandaki bir kız çocuğuna ''Biz iktidarı kimden aldık kızım?'' diye sordu ve ''ANAP, MHP, DSP'' dedi.

İktidara geldiklerinde IMF'ye olan borcun 23,5 milyar dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, şu anda bu rakamın 5 milyar dolara düştüğünü belirtti.

Erdoğan, şöyle dedi: ''Onu da öderiz şimdi, ama ne yapıyoruz çok düşük bir faiz olduğu için 2012 yılı sonuna kadar onu da tıkır tıkır ödeyeceğiz. Bununla da kalmadık...Bunlar 'milliyetçiyiz' diyorlar ya, peki milliyetçiydiniz de Merkez Bankasının kasasında ne vardı? 27,5 milyar dolar vardı. Ey MHP, ey DSP hepsi bunun içinde ortaktılar. Şimdi Merkez Bankasının kasasında 95 milyar dolar var. Çıksınlar da bunu konuşsunlar. İki de bir Kılıçdaroğlu, Bahçeli 'yolsuzluk yolsuzluk' diyor. Elinize, dilinize dursun. Varsa çıkarın bu yolsuzluk dosyasını götürün bunları yargıya verin. Ama bunların 'Allah bir' dediğine inanın çünkü Allah birdir. Bunun dışında bunların sözüne inanılmaz. İnanılmaz, bunların sözüne inanılmaz.''

Öte yandan miting alanında ''İşaret aldığın gün atandan, sen yürüyeceksin, milletin yürüyecek arkandan'' yazılı Fatih Sultan Mehmet ve Başbakan Erdoğan'ın resminin olduğu pankart dikkat çekti.

Başbakan Erdoğan, mitingde susayanlara su dağıtılmasını isterken, sıcak nedeniyle bayılanlara da sağlık personellerinin müdahale etmelerini istedi.

''İFTİRALARININ ALTINDA KALACAK''

Kılıçdaroğlu'nun ortaya attığı iddiaları kanıtlamasını isteyen Başbakan Erdoğan, şöyle sürdürdü: ''YGS, diye tutturdu, dedik ki 'bu iş yargıda, biz bunun takipçisiyiz, yanlışlık varsa, suiistimal varsa bunun üstüne gideriz' dedik. Yargı takipsizlik kararı verdi ne oldu? Vaka ortada bunu da geç, tuttu diyor ki 'böyle böyle YGS'de bir bakan çıkmış, mail göndermiş, yeğenine oradan torpil yapmak istemiş' sende zerre kadar onur varsa -bu kadar da ağır konuşuyorum- çıkarsın bu hükümetin o bakanını açıklarsın. O bakanı bu Başbakan bir dakika tutarsa, sen her sözü söyleyebilirsin. Bütün hayatı iftiralarla dolu. Eğer böyle bir bakan varsa, bu Tayyip Erdoğan, partisinde tutarsa o bakanı... Ben çünkü ne Bahçeliyim ne şuyum ne buyum. Bizim partimiz AK Parti, temiz siyaset sözü vererek geldik. Benim bir bakanım bunu yapamaz. Bugüne kadar bazı bakanlarla alakalı atılmış adımlar varsa bunun gerekçeleri vardır, bugün birçoğu milletvekili adayı olamadıysa nedenleri vardı. Milletvekillerim için de aynı şey geçerli. Onun da peşindeyiz, bir kaç gün için o iftirasının altında kalacak.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Bey'le ilgili yolsuzluk dosyalarının olduğunu söylemişti. Seçim kampanyası boyunca Kadir Beyle ilgili bir dosya açıklayamadı sadece iftira at tutmazsa iz bırakır. Varsa açıkla nerede bu yolsuzluk bilelim. Yolsuzlukların olduğu AK Parti iktidarı, 18 milyar dolar IMF borcunu ödeyebilir miydi? 68 milyar dolar artı Merkez Bankasına döviz yığabilir miydi? AK Parti iktidarı yolsuzluklar iktidarıysa CHP'nin iktidarı döneminde, geçmiş iktidarlar döneminde işçiden, memurdan nemalar kesilmişti, geldik ki masada 13,5 katrilyon var, bunu biz ödedik biz Bay Kemal. Siz kestiniz biz ödedik. KEY kesintileri yaptılar, hani nerede konutlar, yok. Parayı biz ödedik yine şu ana kadar 3 katrilyon da onun için ödedik. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda bunları ödeyebilir miydi?''

Ayrımcılık konusunda Fransa'da konuştuğunu ifade eden Erdoğan, ''Sarkozi'nin önünde dedim ki 'hem ayrımcılığa karşı olduğunu söyleyeceksin, hem Roman kardeşlerimizi yurt dışı edeceksin. Kendi ülkesinde nasıl yapıyorsun bunu' dedim. Nasıl yapıyorsun. Var mı böyle bir ayrımcılık ya. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla , Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazıyla, Romanıyla, Boşnağıyla ayrım yok. Yunus'un diliyle 'yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü'' dedi.

EĞİTİM ATAĞI

AK Parti iktidarında eğitimde büyük ataklar olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şimdi kara tahtaları kaldırıyoruz, kara tahtalar kalkacak. Artık ne geliyor, akıllı tahta geliyor. Bilgisayar donanımlı akıllı tahta. İnternetle dünyaya bağlanacaksın. 4 yıl içerisinde bunları sınıflara monte edeceğiz. Fakat bitmiyor, bütün öğrencilerimize birer e-kitap dağıtacağız, elektronik şart. Bütün öğrencilerimize bu kitap ücretsiz olacak. Bu kitabın içerisinde bütün müfredat buraya girilmiş olacak.

Sevgili kardeşlerim, bunlar zor şeylerdi de mi niye bu güne kadar bizden önceki iktidarlar ne okullara bilgisayarı getirdi, ne bilişim teknolojisini. Bilişim teknolojisi okullara bizimle girdi, bilgisayar bizimle girdi ama biz onları da yeterli bulmadık. Şimdi daha ileri eğitim teknolojisi geliyor. Şunu özellikle araştırdık. Yahu Amerika'da George bunu kullanacakta, Almanya'da Hans, Helga bunu kullanacaksa benim Lüleburgazımdaki, Kırklarelimdeki Ahmedim, Mehmedim, Hasanım, Hüseyinim, Ayşem, Fatmam, Haticem niçin bunu kullanmasın. Neden, neden? Buyur Halep oradaysa arşın Lüleburgaz'da burada.

Biz gönüller okşamaya geldik, vurmaya değil. Doğruları söyleyelim, belgeleri açıklayalım. Biz zorlaştırıcı olmayacağız, kolaylaştırıcı olacağız. Biz, bütün anlattıklarımızı bu dille anlatacağız ama doğru anlatacağız. İftira asla, yalan asla, çünkü yalancının mumu yatsıya kadar...''

AK Parti'nin Haliç'i temizlediği gibi Ergene Nehri'ni de temizleyeceğinin kaydeden Erdoğan, ''Ergene Nehri üzerindeki belediyelerin hemen hemen tamamı CHP'li. Bu belediyelerde arıtma tesisi diye bir şey yok. Arıtma tesisi olmadığı için de bütün atık sular aynen Ergene'ye akıyor. Bu görev, belediyelerin görevidir. DSİ ile bu konunun alakası yok, buna rağmen biz DSİ olarak bu işe el atacağız. Ergene'yi, nasıl Haliç'i pis bataklık olmaktan, pislikten kurtardıysak Ergene'yi de bataklıktan pislik olmaktan kurtaracağız. Proje çalışmaları başladı'' diye konuştu.