Örümcek beyinlilere müziğimi kabul ettireceğim

Örümcek beyinlilere müziğimi kabul ettireceğim
Müziğiyle, dansıyla giymiyle farklı olan kısa zamanda gönülleri fetheden Davut Güloğlu içini döktü.

Ünlü şarkıcı, “Kemençe, bağlama sesini duyan bazı kesimlerin müziğime saygı göstermemesi beni çok kırıyor” diye konuştu...

Karadeniz popunun prensi Davut Güloğlu ile söyleşimizi Etiler'de Marmaris Büfe'de gerçekleştirdik. Samimi ve sıcakkanlı. Tipik bir Karadenizli... Mütevazi, bazen heyecanlı, zaman zaman öfkeli ama bir o kadar da sevimli. Dedim ya tipik bir Karadenizli...

İlk çıkış yakaladığınız Nurcan'ım adlı albümünüzden bugüne kadar hayatınızda ne değişti?


Türkiye'deki oluşum, teknoloji ve kültür gün geçtikçe değişiyor. Buna paralel olarak bende de birtakım değişiklikler oldu ama kültürel açıdan değil. Çünkü ben kültürümüzü elimden geldiği kadar korumaya çalışan sanatçılardan biriyim.

Yani çizginizi hâlâ koruduğuna inanıyorsunuz...

Dünya ne kadar değişirse değişin, ne kadar kirlenirse kirlensin önce bir sanatçı olarak beynimizdeki temizliği ve saflığı korumamız gerekir. Onun için halk beni gönlünün en güzel yerine koydu. Benim Yaradanım’dan bana verilen sözleri, müzikleri ben insanlara sunmaya çalışıyorum. Nurcan'ım albümümle çıkışımda benim için ‘bir günlük balon, bu parça tutmaz’ dediler ama benim albümüm o günlerde peynir ekmek gibi sattı ve sönmedi.

Davut Güloğlu hangi noktada?

Yani hedeflerine ulaşabildi mi? Evet ülkemde ulaştım, yurtdışındaki gurbetçilerimiz de beni çok seviyor. Yaptığım müziğin Türkiye'de en alt tabakadan, en üst düzeydeki insanların evine kadar girdiğini biliyorum. Fakat Türkiye'de bazı kesimler tarafından müziğimin saygı görmemesi beni kırıyor.

Hangi kesimler onlar?


İsmini söylemek istemiyorum ama bir müzik kanalı var ki 'Kemençe sesini azda olsa duymak istemiyoruz' diyorlar. Ya da yaptığım müzikte bağlama sesi biraz öne çıkarsa 'İstemiyoruz' diyorlar ki neredeyse politik, etnik bir savaş içindeler benimle. Bu savaşı inşallah kazanacağım. Bunu nasıl yenicem? Ben Amerika'ya gidip orada büyük bir ekiple çalışıp dünyaya kendimi kabul ettirdiğim zaman belki buradaki bazı örümcek beyinler benim müziğimi kabul edecekler.

İsmini vermediğiniz kanalla aranız daha çok açılabilir...

Ben Allah'tan başka kimseden korkmam o yüzden ismini verme gereği duymadığım müzik kanalı hakkında korkmadan düşüncelerimi söyleyebiliyorum. Benim eleştirilerimi hiçbir sanatçı cesaret edip söyleyemiyor. Yarın bir gün kliplerimiz yayınlanmaz diye korkuyorlar.

Korkmakta haklı değiller mi?

Haklı değiller. Davut Güloğlu bu ülkeye tarz getirdi. Belki bugünlerde beni çok umursamıyor olabilir bazı örümcek beyinler ama rahat olup dinlesinler . Ben dünya müziği yapıyorum. Kemençe, bağlama, zurna ve tulum dinlemekten utanıyorlarsa bu ülkede de yaşamaktan utansınlar. Karadeniz müziğini, batı ile birleştirdim ve yepyeni bir akım çıkardım. Allah'a şükürler olsun benim peşimden gelen bir gençlik var.

KRİZDE MORAL DÜZELTİYORUM

Avrupa'da ve Fransa'da üç büyük radyodan ödüller aldım. Fransa'da iki bin kişilik jet sosyeteye konser verdim beni ayakta alkışladılar. Avrupa gazete ve dergilerinde 'İnsanın içini ısıtan çocuk' diye yazdılar. Ayrıca Türkiye de Cumhurbaşkanı'ndan ödül alan bir sanatçı göstersinler bana. Kimin üç buçuk milyon albümü sattı?

Nurcan'ım ve Katula Katula o zamanki ekonomik krizde kim yapmıştı? Şimdi yine ekonomik krizdeyiz yine ben öndeyim. Ben ekonomik krizden etkilenen insanların psikolojisini, moralini biraz da olsa düzeltiyorum.

BU İMAJLA BATI’YA GÖNDERME YAPTIK!

Her albümünüzde imajınız değişiyor. Şu an da baya bir farklı Davut görüyoruz...


Bu albümde ben tam altı ay çok güzel bir ekiple çalıştım. Gecemi gündüz ettim. Ortaya çok güzel bir çalışma çıktı, içinde Karadeniz müziğimiz var, sanat müziğimiz var her şeyi bulabileceğiniz karma çok güzel bir albüm. Albüm resimlerim için Zeynel Abidin, kostümler için Tanju Babacanla çalıştım. Bu albümde Karadeniz kostümünü modern çizgilerle birleştirerek sergiledim.

Doğu- ’nun şalvarını alıp Batı’nın çizgileriyle birleştirdik. Babacan ile oturup dünya dergilerinden 2010 modellerine baktık hiçbirini beğenmedik. O yüzden de özümüze dönelim dedik. Türk kültüründeki kostümlerin üzerinde oynandığında ne kadar güzel şeyler ortaya çıktığını göstererek batıya da güzel bir gönderme yaptık. Herkes de beğendi.

Röportaj: Saadet GÜRSES