Pekşen: "16 Nisan’da Karadeniz Yeni Bir Destan Yazacak"

Pekşen: "16 Nisan’da Karadeniz Yeni Bir Destan Yazacak"
CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, “16 Nisan’da bence Karadeniz yeni bir destan yazacak. Kuvayı Milliye’nin destanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla şimdi de Rize’den bayrağı dalgalandırmasıyla devam edecektir.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, 16 Nisan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasa Değişikliği referandum çalışmaları kapsamında Rize’de yaptığı konuşmada “16 Nisan’da bence Karadeniz yeni bir destan yazacak. Kuvayı Milliye’nin destanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla şimdi de Rize’den bayrağı dalgalandırmasıyla devam edecektir.” dedi.

CHP Milletvekilleri Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Haluk Pekşen, Bülent Kuşoğlu, Aytun Çıray, PM Üyesi İdris Akyüz ile Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı ve CHP eski Milletvekili Umut Oran, Rize İl Başkanı Mesut Rakıcı, 16 Nisan'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halk oylaması için "hayır" çalışmaları kapsamında Rize’de ve ilçelerde bir dizi programlar gerçekleştirdi. İlçe ziyaretlerinin ardından ise CHP Rize Merkez İlçe Başkanlığında basın toplantısı düzenlendi.

chp-li-milletvekilleri-rizede-001.jpg

Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren ve Çaykur’un Varlık Fonuna teslim edilmesiyle birlikte Rize’nin eyvah dediğini kaydeden CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ atasözüne vurgu yaparak, “Çaykur’un Varlık Fonuna teslim edilmesiyle birlikte Rizeli eyvah demiştir. Bende başkalarıymışım meğersem. Şimdi işin farkında. Süt üreten köylümüz sütün sudan ucuz hale geldiğinde feryadı göklere çıktığında Rizeli ben zaten süt üretmiyorum diyor. Tıpkı Almanya’daki papaz hikayesi gibi. Niğde’de patates tarlada çürüdüğünde Rizeli benim patatesle bir işim yok bana ne demiş. Akdeniz’de oteller bomboş kaldığında otellerde çalışan yüz binlerce insan işsiz kaldığında Rizeli benim derdim değil Akdenizlinin derdi dedi. Rus’un uçağı vurulup ta narenciye tarlada çürümeye mahkum olduğunda, salatalık domates tarlada çürümeye mahkum olduğunda Rizeli bana ne dedi ya ben zaten salatalık vs. ile ilgilenmiyorum dedi. Aynı şey kuru soğanda da oldu. Afyon’un yumurtası gelmeyen turiste satılmayınca aynısı oldu.  Bizim Trabzonumuzdan Sakarya’ya kadar fındık üreticisi elinden fındık alınıp İtalya’ya teslim edildiğinde jeton düşmeye başladı eyvah dedi sıra bana geldi. Karadenizin tamamında hazır tamamlandı. Fındığı alıp nasıl İtalya’ya verdilerse çayı bundan sonra kime vereceklerini bundan sonra kestirmenizin hiçbir anlamı yok. Çayı vereceklerini artık anladınız. Yarın öbür gün bize devletin desteklediği ürettiğinize satabileceğiniz bir çayın olup olmayacağı da kuşkulu. Üreteceğiniz de kuşkulu, alıcı bulabileceğiniz de çok ciddi kuşkulu. Hep olumsuzluklar başkasının başına geliyor ya. İşte şimdi Rize’nin sırası.

Konuşmasında “Devlet öyle bir sıkışmış ki, hükümet öyle bir sıkışmış ki artık önüne konulan her projeye imza atmak zorunda” ifadelerine yer veren Milletvekili Pekşen, Anayasa teklifinin milli bir teklif olmadığını iddia ederek, “Bu Anayasa teklifi milli bir Anayasa teklifi değil. Bunu ısrarla söylüyoruz.  Bu anayasanın içerisinde maddeler tek tek alt alta konulduğunda Türkiye’nin gerçekleriyle örtüştürmeye kalktığınızda ortaya dramatik bir sonuç çıkıyor. Önce bankalarımız gitti. Bankalarımızı paylaştılar. Sonra sigorta şirketlerimizin yüzde 77’si gitti sonra müteahhitlik sektörü gitti sonra araçlarınıza biniyorsunuz yollara çıkıyorsunuz akaryakıt dağıtım şirketlerinin yüzde 78’si gitti zincir marketler gitti alışveriş merkezlerindeki markalara bir bakın tüketime bir bakın onlarda yabancılaştı onlarda gitti telekom şirketlerine bir bakın onlar da gitti bütün sektörler yabancılaştı hızla yabancılaşıyoruz şu anda elimizde bir tek milli diyebileceğimiz herhalde Çaykur kaldı. Milli bir çok şey çöktü. Milli Eğitim çöktü, milli yargı çöktü, milli emniyet çöktü, milli istihbarat çöktü, milli ordu çöktü hepsi çöktü misaki milli Ege’deki adaların durumu ortada. O da çökmeye başladı. Geriye bir tek milli meclis kaldı. Anayasa 16’sında milli meclisin bu ülkenin milli olarak geleceğinde var olup olmayacağı referandumudur. Bu referandumda bir tek kişiye yetki verilmesi değil, bir cumhuriyetin milleti tarafından yönetilip yönetilemeyeceğine karar verilecektir. Bundan sonra bir daha milli olarak size hiçbir şey sorulmayacak gerek yok çünkü. Vekaleti teslim edeceksiniz ve devredeceksiniz.”

Partileriyle milli değerleri arasında tereddüt yaşayan insanlar olduğunu kaydeden Pekşen, “İnsanlar partilerinden arınıp bunu milli mesele olarak görmeye başladıkları anda hayır diyorlar. Okuyan, inceleyen, araştıran bu anayasa teklifi içerisinde ne yazdığını merak eden herkes, bu gerçekten bu ülkenin milli bir meselesidir bende bu milletin 80 milyonun bir parçasıyım. Bu milli meselede kayıtsız kalmayacağım diyor.”  şeklinde konuştu.

Pekşen, sözlerini şöyle tamaladı: “Bu dönem yurt dışındaki oy kullanmalardan gördüğüm katılım oranı çok yüksek olacak. Toplumun her kesimi esnafı, sanatkarı, çiftçisi, zanaatkarı, sanatçısı, aydını, bilim insanı, üniversitelisi, askeri, polisi herkes işin farkında. Bu bir milli mesele diyorlar. Onun için çok yüksek bir katılım, çok güçlü bir katılımla belki tarihimizde büyük bir sivil toplum destanını yazacağız. Geçmişte rejim zaman zaman tıkanmıştı. 61’de, 71’de, 80’de rejimin tıkandığı zaman hep birilerine sipariş edilirdi. Birileri gelir rejimi korurlardı diyorlardı. İlk defa sivil toplum kimseye minnetimiz yok diyor. Rejim köşeye sıkıştıysa sivil toplum buradadır. Biz geliriz büyük bir sivil destan yazarız ve sivil toplumun destanını, sivil toplum başarısını bu ülkenin tarihine not düşeriz diyorlar. Onun için 16 Nisan bizim siyasi tarihimize ilk defa çok büyük bir siyasal sivil toplum başarısı olarak yer alacaktır bunu görüyorum. Bütün milletvekili arkadaşlarımız da bütün partili arkadaşlarımız da bunu görüyor. Devletin baskısı bu yüzden çok artıyor. Giderek baskılıyorlar devletin bütün kuvvetleriyle valisi, emniyet müdürü, belediye başkanı, kaymakamları hepsi olağanüstü bir baskılamayla milleti sindirmeye çalışıyorlar ama millet de bu baskıya rağmen olağanüstü büyük bir sabırla ve akılla, kararlılıkla hayır diyor. Rize’de de bunu gördük. Rize’nin de bu kararına büyük saygı duyuyoruz. 16 Nisan’da bence Karadeniz yeni bir destan yazacak. Kuvayı Milliye’nin destanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla şimdi de Rize’den bayrağı dalgalandırmasıyla devam edecektir.”