Rize meteorolojide önde

Rize meteorolojide önde
Meteorolojik Afetleri Erken Uyarı Sisteminin, can ve mal kaybının önlenmesi için Doğu Karadeniz'in tüm illerinde kurulması gerektiğini söyledi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektör Yardımcısı ve İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karaca, Rize'de devreye sokulan Meteorolojik Afetleri Erken Uyarı Sisteminin, can ve mal kaybının önlenmesi için Doğu Karadeniz'in tüm illerinde kurulması gerektiğini söyledi.

Karaca, yaptığı açıklamada, TÜBİTAK'ın Ar-Ge projesi olan Meteorolojik Afetleri Erken Uyarı Sisteminin, Valilik, Belediye, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve kendisinin de içende yer aldığı İTÜ ekibinin ortak çalışmasıyla 2008 yılının Aralık ayında Rize'de devreye girdiğini anımsattı.

Sistemin, kentin değişik bölgelerinde, ilin tümünü temsil edecek şekilde 13 ölçüm ve gözlem istasyonuyla çalıştığını ifade eden Karaca, ''Gözlem istasyonunda hava sıcaklığından yağmura, topraktaki neme kadar ölçüm yapılıyor. Ölçümler anında Rize'deki Afet Koordinasyon Merkezine geliyor. Aynı zamanda Meteoroloji de bütün bu hava sistemlerini takip ediyor. O gözlemle hava sistemleri, modelleme beraber yapılıyor. Bu veriler ışığında sel ve heyelan riski için öngörüde bulunuluyor'' dedi.

Yaklaşık 24 saat öncesine kadar riskleri belirleyebilen sistemdeki tek eksiğin radar olduğunu, onun da birkaç yıl içerisinde monte edilmesiyle bu sürenin uzayacağını anlatan Karaca, ''Rize şu anda, Türkiye'de İstanbul'dan sonraki en yoğun meteorolojik ölçüm ağına sahip şehir'' diye konuştu.

Karaca, TÜBİTAK projesi olarak kurulan bu sistemin, can ve mal kaybının önlenmesi için sel ve heyelan riski büyük olan Doğu Karadeniz'deki tüm illere kurulması gerektiğini vurgulayarak, ''Bununla devletin yetkili kurumlarının ilgilenmesi gerekir. Oralara da yaygınlaştırılması, hayati önem taşımaktadır'' dedi. 
    
-''ARAZİ YAPISI SEL VE HEYELAN OLUŞUMUNA UYGUN''- 
    
Doğu Karadeniz'deki arazi yapısının sel ve heyelan oluşumuna uygun ortamı barındırdığını dile getiren Karaca, şöyle devam etti:

''Karadeniz'de dikine gelişmeli, denize paralel dağlar bulunmakta. Örneğin sahil kesimlerinde deniz kıyısı sıfır rakımdan birdenbire 500-600 metreye, 1 kilometreye kadar yükselebiliyor. Bu keskin yükselişle gelen nemli hava, ani şekilde su buharına ve yağışa dönüşüyor. Gelecek yüzyıl için öngörümüzde, bu bölgede yağış miktarında artış söz konusu. Bu miktar da uzun süreli yağışlar değil de kısa süreli sağanaklar şeklinde olacağı yönünde. Aşırı, kısa süreli, frekansı küçük ama miktarı büyük yağışlar.'' 

Bunun yanı sıra sel ve heyelan oluşabilecek dere yataklarına evlerin yapılmasının, plansız yapılaşmanın, riskle birlikte can ve mal kaybını artırdığını ifade eden Karaca, ''Dünyadaki 'en büyük afet' olarak kabul edilen selin, can ve mal kaybına neden olmaması için dere yataklarına kesinlikle imar izni verilmemeli, buralarda yapılaşma olmamalı ve bunlar denetlenmeli'' diye konuştu.

Prof. Dr. Karaca, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sigorta şirketlerinin dere yataklarındaki evleri kesinlikle sigortalamadığını kaydederek, Türkiye'de de böyle önlemler alınması gerektiğini sözlerine ekledi.