Rize'de Çaykur'a Tepki Büyüyor!

Rize'de Çaykur'a Tepki Büyüyor!
Çaykur'un, eksperiyle tartıştığını öne sürdüğü üreticinin çay satma hakkını iptal ettiğini duyurmasına tepkiler büyüyor.

Çaykur'un skandal bir kararla, eksperle kavga ettiğini öne sürerek bir üreticinin çay alımını engellemesine Çay Üreticileri Sendikası (ÇAYSEN) sert tepki gösterdi.

Çaykur'un son dönemlerde yanlış yönetilerek hukuksuz uygulamalar içine girdiğini ifade eden ÇAYSEN Genel Başkanı Recep Memişoğlu, Çaykur'un kimsenin babasının malı olamdığını belirtti.

Memişoğlu, "Çaykur hem savcı hem hakim mi?" başlığıyla yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Çaykur’u daha öncede birçok kez haksız ve adaletsiz uygulamalarıyla karşılaşmıştık. Metin Posta’nın, bilirkişi inceleme raporundaki tümü ile lehte kararına rağmen, Çaykur yönetimi olarak, ikili görüşmelerde ilginç beyanlar vermişti. “İşçi işten atılmıştır, yapacak bir şey yoktur, mahkemede hakkını arasın belki dönme şansı olabilir”. Çaykur yönetimi burada tam bir siyasi tutum almıştır. Muhalif davranış sergileyen, ama kurumunu asla kötülemeyen Metin Posta’nın işten atılmasına adeta çanak tutmuştur. Birçok sürgün ve cezada da bu davranışını devam ettirmekte ısrarcı olduğu anlaşılmaktadır. Şimdi aşağıda vereceğimiz beyanatı da aynen diğerleri gibidir.

"Geçtiğimiz günlerde Teşekkülümüz Sabuncular Çay Fabrikasına bağlı bir alım yerinde çay alımı esnasında alım kontrol işlemini yapan eksperimize karşı çay bezini açmak istemeyen bir üreticimiz tarafından fiili saldırıda bulunulmuştur. Konu adli mercilere intikal ettirilmekle birlikte saldırıyı gerçekleştiren üreticimizin teşekkülümüzle olan sözleşmesi hemen feshedilmiş, böylece bu üreticinin Çaykur’a çay satma imkânı ortadan kaldırılmıştır."

Bakın ister özel bir kurum olsun ister kamu kurumu olsun, kamu işi görenler verdikleri hizmeti ya da işi tek taraflı ortadan kaldıramazlar. Bir market sahibi dahi, herhangi şahısla aralarındaki husumetten dolayı sana mal satmıyorum deme şansına sahip değildir.

Çaykur’un burada yapması gereken şey, konuyu adli mercilere intikal ettirerek oradan alınacak sonucu beklemekti. Tedbir için de mevcut eksperin yerini değiştirecekti. Yoksa vatandaşın bir hakkını gasp etmek değildir. Bakın vatandaş haksız yere ekseri darp etmiş de olabilir, görevini engellemiş de olabilir. Ama Çaykur’un görevli müfettişleri aracılığı ile konu araştırılmadan, mahkemeden bir sonuç beklenmeden, apar topar tek taraflı “sözleşmeyi fes ediyorum, senin çayını artık almıyorum” demek abesle iştigaldir.

Çaykur tamamen siyasi iktidarın mantalitesi ile yönetilmektedir. Başbakan da ayni karakterde davranmaktadır. Bu kurum kimsenin babasının malı değildir. Kimse kendi çiftliği gibi yönetemez Çaykur’u. KANUN ve ADALET varsa herkes için vardır. Bir kurumun kendisi hem iddia makamı, hem de karar merci olamaz.

Bazılarının söylediği gibi, ‘Çaykur’a sahip çıkma anlamında’  Çaykur’un değerini ve önemini bizden iyi bilen de yoktur. Bizim söylemlerimiz yönetici bazında yapılan yanlışlıklardır. Bunları eleştirmek kurumu kötülemek değil, daha iyi yönetilmesi ve adaletin tecellisidir. Çaykur hepimizin malıdır ve sahip çıkıyoruz. Yanlışlık ve hatalarını asla onaylamıyoruz, sonuna kadar da sözümüzü söyleyeceğiz.

Doğru şeyler de yapılmasına rağmen, maalesef Çaykur kötü yönetilmektedir. Geleceği karartılmak ve sönümlenmek istenmektedir. Çay Üreticileri Sendikası ve üreticiler olarak var oldukça buna asla müsaade etmeyecektir. Biz her daim emekten, adaletten, doğrudan ve güzelden yanayız. Kötü olanlar ve yönetenler de bir gün bunların hesabını adalet ve halkın huzurunda vereceklerdir."

İLGİLİ HABERLERİMİZ

Geçti Bor’un Pazarı!

İşte Senin Eserin Sütlüoğlu