Rize'de Yeni Bir Hukuk Zaferi

Rize'de Yeni Bir Hukuk Zaferi
Dere ve Vadi katliamının yanında yargı kararlarının yok sayılarak Hukukun da katledildiği Senoz’da yeni bir Hukuk Zaferi daha kazanıldı…

Verilen ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ kararlarına karşın, geçtiğimiz ay, 20 Mayıs 2010 tarihinde, Enerji Bakanlığı tarafından 154 bin voltluk yüksek gerilim verileceği açıklanan ancak, geçici kabul işlemleri tamamlanamadığı(!) için enerji verilemeyen Uzundere-1 HES’in, ‘ÇED Olumlu’ raporu için de Rize İdare Mahkemesi, ‘Yürütmenin Durdurulması’ kararı verdi.

Senoz Vadisi’nin geleceği açısından büyük önem verdiğimiz bu karar aynı zamanda Senoz Vadisi başta olmak üzere bölgemiz ve ülkemizin bütün vadilerinde verilen demokratik ve hukuksal mücadelelerin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha kanıtladı.

untitled-4.jpg

Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan Uzundere-1 Regülatörü ve HES için 03.02.2006 tarihinde ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı alan Karadeniz Elektrik Üretim A.Ş., EPDK’dan da 31.08.2006 tarihinde ‘EÜ/902-4/710’ Lisans numarası ile üretim lisansı aldı. Rize İdare Mahkemesi, 31.12.2008’de ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı için ‘yürütmeyi durdurma’ ve 24.03.2009’da da ‘iptal’ kararı verdi. Şirket bu kararlara karşın Rize Valiliğinden aldığı ‘özel’ izinle HES projesi çalışmalarını sürdürmeye devam etti. HES projesinde yasa dışı çalışma yapıldığı şikâyetleri üzerine Rize Valiliği inceleme başlattı ve Rize Çevre ve Orman Müdürlüğü 15.05.2009’da projedeki bütün çalışmaları durdu. Bu tarihten sonra da HES inşaatında yasal olmayan, yargı kararlarını dinlemeyen kaçak çalışmalar yapıldığı yönünde yöre halkının başvuruları yanıtsız kalırken Rize Valiliği tarafından inceleme başlatıldı.

Söz konusu proje için maalesef, Çevre ve Orman Bakanlığı 1 Nisan 2010 tarihinde ‘ÇED Olumlu’ raporu verdi. Senoz halkı, yürütmesi durdurulmuş olmasına karşın bugün yapımı tamamlanan ve üretim aşamasına gelen HES için verilen bu ‘ÇED Olumlu’ Raporu için de Rize İdare Mahkemesinde 30 Nisan 2010 tarihinde ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ davası açtı. Mahkeme, 13.05.2010 tarihinde ise bir kez daha Uzundere-1 HES projesi için yürütmeyi durdurma kararı verdi.  

İlk yürütmesinin durdurulduğu tarihten bu güne kadar hiçbir çivi çakılmaması, bir kazma dahi vurulmaması gereken proje, türlü entrikalarla; yasa ve yönetmeliklerle, hukukun arkasından dolaşarak, kaçak ve kanunsuz çalışmalarla ne yazık ki bu gün üretim aşamasına geldi. Özellikle de ‘geçici kabul’ işlemlerinin yapılıyor olması, bu yönde HES firmalarının yanında ilgili kurum ve kuruluşların da hukuk tanımazlığının bir diğer göstergesidir.

Bunu hangi mantık, hangi akıl ve izan izah edebilir, savunabilir veya ‘kamu yararı’ sayabilir?

Ortada bir oldu-bittiye getirme kastı varsa, bu kesinlikle kabullenilemez bir durumdur!

Sorumluları mutlaka yasalar ve hukuk önünde ve en önemlisi de halkın önünde hesap vermelidir…

Yıllardır, ülkemizin cennet köşelerindeki vadilerimizde, ekolojik yaşama, doğal yaşam alanlarımıza can veren derelerimiz ve sularımız üzerinde, geri dönüşümsüz zararlar vererek yapılmakta olan HES projelerinin katliamlarına, sosyal ve kültürel zararlarına dikkat çekiyor; HES’lere karşı demokratik ve hukuksal mücadelemizi güç birliği içerisinde sürdürmekte kararlıyız.

Mücadelemiz içerisinde ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesinden güç alarak çeşitli davalar açmakta ve bu davalar sonucunda defalarca ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ kararları verildiğini kamuoyu ile paylaşmakta; bu kararlara karşın yine de HES çalışmalarının yürütüldüğünü vurgulamaktayız.

Yargı kararlarının HES yapımcı firmalarınca ‘yok sayılarak’ ilgili ve yetkililerce uygulanmadığı ve uygulatılmadığını, bununla birlikte ‘dere ve vadi katliamının’ yanında ‘hukuk’un da katledildiğini; rant ve çıkar ilişkileri çerçevesinde ‘rüşvet pazarlıkları’ yapıldığı ve ‘rüşvet protokolleri’ imzalandığını da defalarca kamuoyuna duyurduk!

Bu güne kadar açılan 65 davadan sonuçlanan 29’unda da ‘Yürütmeyi durdurma ve iptal’ kararlarının verilmiş olması bizim açımızdan olduğu kadar tüm ülke kamuoyu, yetkili ve ilgililer tarafından da ilgi çekici olmalıdır! Projelerin hiç biri mi gerçek anlamda yasal, bilimsel veya hukuksal bir zemine oturtulmamıştır?

Bizler, duyarlı ve sorumlu yurttaşlar olarak Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetimizin bu temel ilkelerine, Anayasal haklarımıza, hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlükleri ile doğal yaşam alanlarımıza sahip çıkıyoruz.

Ancak, bizlerden yetki alarak, bizler adına iktidar olan ve göreve gelenler-getirilenler bu ilkeleri koruyup kollayacağına; asli görevlerini umursamadan, yok sayabiliyor. Halkı, yani bizleri, tepki ve eylemlerimizi, yargı kararlarını, bilirkişi raporları ve bilimsel raporları dışlayarak bir anlamda görevlerini kötüye kullanıyorlar. Ama unutmasınlar ki, bu halk, bu insanlar ve bizler onları, olanları ve yaşananları asla ve asla unutmayacağız…

HES’lere karşı demokratik ve hukuksal mücadele sürecinde birlik ve bütünlük içerisinde mücadelesini sürdüren Senoz Vadisi üzerindeki 12 köy muhtarımız ve Vadi halkına, Senoz Vadisi destekçilerine, Senoz Derneği’ne ve özellikle de Senoz halkının Avukatı Münir Yazıcı’ya ve ayrıca TEMA Vakfı Rize Temsilciliğine yürekten teşekkür ediyor ve kutluyoruz.

Bölgemiz ve ülkemizin her vadisinde olduğu gibi HES’lere karşı mücadele veren, bileşenlerimiz arasında yer alan Senoz halkının bu haklı mücadelesinde zaman ve her koşulda, birlik ve bütünlük içerisinde yanlarında yer almaya devam edeceğiz.