RTB Başkanı Erdoğan'dan Çayda Çarpıcı Açıklamalar

RTB Başkanı Erdoğan'dan Çayda Çarpıcı Açıklamalar
Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, Çay Kanun Tasarısı, özel sektörün düşük fiyatla çay alması, Çaykur’un kuru çaya zam yapması talepleri ve çayı bekleyen tehlike ve çözüm yolları hakkında açıklamalarda bulundu.

Rize Ticaret Borsası (RTB) Başkanı Mehmet Erdoğan, Türk çayının geleceği için Çay Kanun Tasarısının bir an önce yasalaşması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, bazı özel sektör fabrikalarının 3. yaş çay sezonunda fabrikalarını açmama tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, özel sektörün zor durumda olduğunu ve yaş çaya yapılan % 16 zam ile artan diğer maliyetler nedeniyle çayın lokomotifi olan ÇAYKUR’un bir an önce kuru çaya zam yapması gerektiğini ifade etti. Çayda Gürcistan gibi olmamamız için çok çalışmamız gerektiğini açıklayan RTB Başkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile önümüzdeki hafta içerisinde Rize’den bir heyetle görüşme gerçekleştireceklerini ve bu görüşmede çayın sorunlarıyla, bu sorunların çözümü konusundaki taleplerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bakan Pakdemirli’ye ileteceklerini söyledi. Erdoğan, ayrıca çayın kurtuluş reçetesini de açıkladı.

“TABAN FİYATIN ALTINDA YAŞ ÇAY ALINAMAZ” MADDESİNİN DE YER ALDIĞI 16 BAŞLIKTAN OLUŞAN ÇAY KANUN TASARISI BİR AN ÖNCE YASALAŞMALI

RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, yaptığı açıklamada, 16 başlıktan oluşan ve içerisinde ‘bakanlığın açıkladığı taban fiyatın altında yaş çay alımı yapılamayacağı’ maddesinin de yer aldığı Çay Kanun Tasarısının bir an önce yasalaşması gerektiğini ifade ederek, “Yaklaşık 2010 yılından bu tarafa çay kanunu konuşuluyor. Çay kanunu taslağı hazırlandı, yazıldı, çizildi diye. Cumhurbaşkanımızın o zamanki başbakanlığı döneminde ‘Böyle bir şey gündemimizde yok’ denildi ve gündemden kalktı. Daha sonra vatandaş nezdinde de, firmalar nezdinde de bir çay kanun yasası olması gerektiği yönünde görüşler çıkınca bütün STK vs.’lerin üzerinde mutabık kaldığı 16 başlıktan oluşan bir taslak niteliğinde tasarı hazırlandı. Ve bununla ilgili bir yasal düzenleme yapılarak bunları kapsayacak bir kanun hazırlansın şeklinde başta Çaykur olmak üzere Ticaret Borsası, Ziraat Odası, kooperatifler, müstahsil dernekleri vs. hepsinin beraber üzerinde mutabık kaldığı 16 başlıklı bu tasarı başbakanlığa gönderildi. 5-6 ay hiç ses çıkmayınca o zamanın genel müdürü İmdat Sütlüoğlu ile birlikte gittik ön görüşmeleri yaptık. Baktık ki herhangi bir çalışma yapılmamış gönderdiğimiz tasarı aynı şekilde duruyordu. Daha sonra o zamanki Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker’e Ziraat Odaları, Çaykur, kooperatifler ve biz tekrar gittik bir ön görüşme yaptık ve tasarı yeniden gündeme alındı. Sayın Faruk Çelik’in bakanlığı döneminde had safhada çalışma başladı ve bunun taslak şeklinde önce Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’ne daha sonrada başbakanlığa gittiğini öğrendik. Ama bugüne geldiğimizde bakarız ki ortada ne bir kanun var, ne de kanunun nerede olduğunu biliyoruz. Biz de, kanun çıkıyor, çıktı çıkacak, yasal düzenlemeler geliyor, kısıtlamalar, desteklemeler olacak şeklinde insanlara, sanayicilerimize, müstahsillerimize sürekli telkinlerde bulunarak süreci getirdik.” dedi.

ÇAY KANUN TASARISININ YASALAŞMASI TEKLİFİMİZİ VE ÇAYIN SORUNLARINI GELECEK HAFTA SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ İLE TARIM VE ORMAN BAKANIMIZA İLETECEĞİZ

Erdoğan, Rize’den bir heyetle önümüzdeki hafta içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemir’le görüşme gerçekleştireceklerini ifade ederek bu görüşmede Çay Kanun Tasarısı taleplerini ve çayın sorunlarıyla çözüm yollarını ileteceklerini belirterek, “Biz nasip olursa önümüzdeki hafta ekipteki bazı arkadaşlarımızla bakanımızla ve sayın Cumhurbaşkanımızla görüşüp sektörün sıkıntısına çözüm arayacağız. Çay Kanun Tasarısının çıkması talebimizi de yineleyeceğiz. Bunları yapmamız lazım. Yeni sistemle Başbakanlığın kaldırılmış olmasına rağmen Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü kurumsal olarak durduğu için çay kanun tasarımız muhakkak bir yerdedir, bakacağız, bulacağız. Taban fiyatı, referans fiyat olarak çay kanun tasarısına koymuştuk. Bunun değişmemesi yönünde çok çalıştık. Tasarıda taban fiyat uygulaması olacaktır. Yani hiç kimse taban fiyatın altına çay alamayacak. O fiyatı bakanlık açıklayacak. Bakanlığın fiyatı özel sektörü de Çaykur’u da kapsayacaktır. Ama bunun karşılığında da rafta birileri ucuz çay satmaya başladığında bakanlık onu hemen takibe almalıdır. Nasıl yapıyorsun? diye. Zira bugün bir kilo kuru çay üretiminde 5 kilo yaş çay hesabı yapılır. Ama 1 kilo kuru çay 5 kilo yaş çaydan üretilmiyor. Birinci tasnif çayda 6-6,5 kilo civarında oldu. Totale baktığımız zaman 5 kilo 700 gramdan bugün 1 kilo kuru çay yapılıyor.” diye konuştu.

mehmet-erdogan-(1)-002.jpg

ÇAYKUR KURU ÇAYA BİR AN ÖNCE ZAM YAPMALI… ÖZEL SEKTÖR BUNU İSTEYEREK YAPMIYOR… ÖZEL SEKTÖR ZOR DURUMDA İFLASIN EŞİĞİNDE VE 3. SÜRGÜNDE FABRİKALARI AÇMAMA DURUMU VAR…

Son 3-4 yıl içinde özel sektör ve Çaykur içinde gayet güzel açılımlar olduğunu ve Çaykur’la özel sektörün ortak işler yaptığını kaydeden Erdoğan, “Özel sektör belli fiyatın altında değil üstünde ürün almaya başladı. İyiye doğru güzel bir gidişat vardı. Taki en son Ekim ayında Çaykur tarafından kuru çaya yüzde 20 zam verildi. Herkes kendini ona göre planlamışken bir de gördük ki yüzde 20 zam geri alındı. İşte bu geri alınan zamma özel sektör olarak baktığımızda piyasaların bunu yemeyeceğini tahmin ediyorduk. Ama zam geri alındı. Ondan sonra bekledik ki parça parça zamlar yapılsın. Çünkü o zamlar bir önceki yılda yaş çaya verilen farkın karşılığı, işçilik, kömür, döviz farklarının karşılığı olarak gelen şeylerdi. Bunlar da gelmedi. Nisan ayında gördük kü Çaykur, ‘Ramazan çayı çıkartmayacağız’ dedi. Niye Çaykur üzerinde yoğunlaşıyorum? Çaykur, çayın lokomotifidir. Yani Çaykur, çay sektöründe her zaman bizim önümüzdedir. Çaykur ne yaparsa biz onun arkasından bir şeyler yaparız. Çaykur ‘Ramazan çayı yapmayacağım ama çayda belli ürünlerde %8 iskonto yapacağım’ dedi. Bu iki aylık bir süreç sürdü. Mayıs ve haziran aylarında %8 daha indirim yapmışken hemen Mayısın başında biliyorsunuz taban fiyata %16 fark geldi. Şimdi bunları alt alta, üst üste topladığımız zaman özel sektör olarak bir de bankaya gidiyorsunuz. Mesela 100 ton yaş çay işleyen bir firmanın elinde olabilecek maksimum sermayesi 5-10 milyon liradır. Bu, beş günlük çalışma süresi demektir. Geriye kalanı için finansa ihtiyacı vardır, finans için de bankalara gideceksiniz. Finans için bankalara gittik 23-24’ten başlayan kredi faizleri şu anda 30’lara varmış. Onu neyle absorde edeceksiniz. Yüzde 40’lık alamadığınız bir zam, yansıtamadığınız bir fark var. Finansa iliştiğin zamanda yüzde 30’luk bir faiz oranı. Bu özel sektörü çok sıkıntıya koyacak bir ortam yarattı. Ve açık söyleyeyim, bunu burada çıkıp konuşmam lazım. Özel sektör bu durumda ne yapacak? İşçinin parasını mı ödemeyecek, elektriği mi ödemeyecek, kömüre mi para vermeyecek, devletin vergisini mi ödemeyecek? En sonunda özel sektör dedi ki ‘Ayakta kalabilmem, varlığını sürdürebilmem için, bu piyasaya çay satabilmem için vatandaştan ucuz çay almam lazım. Ve bu özel sektöre de darbe olarak döndü. Geçmişteki 4-5 yılda toparlayıp belli bir sürece taşıdığımız sektörün ivmesini, halk nezdindeki kredi limitini birden bire yerle bir ettik. Ama bunu hiçbir özel sektör isteyerek yapmadı. Bunun da bilinmesini istiyorum. Nihayetinde geldiğimiz noktada hiç kimse çay alma taraftarı değil. Yaş çay alayım da işleyeyim de tarafında değil ama müstahsil yine taban fiyat vadeli fiyatlar varken, taban fiyatın üzerinde de fiyatlar olmasına rağmen gidip peşine 1,60 ve 1,70 gibi fiyatlarda ürününü sattı. Bu kuru çay fiyatlarının da dibe inmesine neden oldu ve bizim piyasada en büyük sıkıntımız oldu. Şimdi Çaykur’dan zam talebimiz var. Zam yapın, lütfen. Ama bir taraftan devlet diyor ki ‘Zam yaptığımız taktirde enflasyon oranı yükselecek’. İki arada bir derede gidip geliyoruz. Bugün itibari ile biz Borsa olarak Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Tarım Bakanlığı’na, odalar birliğine, Çaykur’a, milletvekillerimize raporlama ve yazımızı yazdık. Eğer en kısa bir zamanda eğer kolay finansa erişim veya düşük faizli kredilere erişim olmaz ise Çaykur da kısa zamanda uygun bir ortamda kuru çaya belirli periyotlarda zamları gerçekleştirmezse özel sektörün durumu vahimdir. Bir çok özel sektör iflasın eşiğindedir ve üçüncü sürgünde birçok özel sektörün açmamak gibi bir durumu vardır. Bu piyasayı mı rahatlatacak. Bu Çaykur’un üzerinde olan yükü artıracak, bu vatandaşın üzerinde olan etkiyi artıracak yani sıkıntılı bir süreçteyiz. Kime derdimizi anlatalım? Vatandaş seni anlamak istemiyor, haklıdır. Ben ne anlarım diyor. Elemanın seni anlamıyor, pazar seni anlamıyor, Çaykur seni anlamıyor, nihayetinde devlet de seni anlamıyor. Ama biz çare arıyoruz. Yani özel sektör olarak düzelttiğimiz bu imajımızın bozulmasını istemiyoruz. Ama bir taraftan çok zorlanıyoruz.” şeklinde konuştu.

ÇAYKUR 19.90’A RAFTA ÜRÜN ÇAY SATARKEN ÖZEL SEKTÖR 16.90’IN ÜZERİNDE ÇAY SATAMAZ. BU DA ÇUVALDA 12 TL’YE DENK GELİR. YAŞ ÇAY KİLO FİYATI DA 1,50 İLE 1,70 ARASIDIR

Çaykur’un Türkiye’de çayın lokomotifi ve sektörün belirleyicisi olduğuna dikkat çeken RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, özel sektörün Çaykur’dan önce çaya zam yapmasının mümkün olmadığını ifade ederek, “’Türkiye’de çay benden sorulur diyerek en büyük pankartlarla çıkanlara ve çayın tek temsilcisi biziz, çayın koruyucusu, çayın hamisi biziz’ diyenlere sormaz mıyız. Biz bunu kabul ediyoruz. Çaykur budur. Türkiye’de çay denince ondan sorulur. Yüzde 50 potansiyel payı var bu sektörün içinde. Evet Çaykur’u çayı hamisi olarak da kabul ediyoruz. Çaykur devlettir bunu da kabul ediyoruz. Ama sen belli şeylerde absorde edebildiğin pazarını bizi tıkayarak yapamazsın, özel sektörü tıkayarak yapamazsın. 19.90’a rafta mal satılırken, Çaykur 19.90’a mal satarken ben 16.90 dan yukarı mal satamam rafta. Bu 16.90’ın karşılığı çuvalda 11-12 liradır. 11-12 TL’nin yaş çay karşılığı da 1.30 liradır, 1.70 TL’dir. Çaykur neden zam yapsın? Sen lokomotifsin, sen sektörün önde gelenisin. Siz zam yapmazsanız biz sizin fiyatın üzerinde mal satamayız zaten. Son iki ayda 30 bin tonun üzerinde çay sattı Çaykur 40 bin ton diyorlar. Net rakamları almadım. Ama Çaykur satsın özel sektör beklesin derseniz ben zaten bankadan kullanıyorum zor bir durum.” dedi.

mehmet-erdogan-(2)-001.jpg

ÇAYKUR GEÇEN YIL 270 MİLYON TL ZARAR AÇIKLADI DEVLET BU ZARARI KARŞILADI ANCAK ÖZEL SEKTÖRÜN BÖYLE BİR İMKANI YOK, BÖYLE BİR ZARARDA İKİNCİ BİR ŞANSI DA YOK

Çaykur’un zarar ettiğinde devletin zararını karşıladığını ve özel sektörün böyle bir şansı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, geçtiğimiz yıl Çaykur’un açıkladığı 270 Milyon Lira zararı bir özel sektörün yapması halinde bunun sonu olacağını ve yok olacağından ikinci bir şansı bulunmadığını belirterek, “Ben bunları çok konuşmak istemiyorum. Çok yazılmasını istemiyorum ama bakın Çaykur geçen yıl bilançosunda 270 milyon zarar yazdırdı. Ben özel firma olarak bunu bir kez yazabilirim ikincide zaten yokum. Benim böyle bir zarar lüksüm yok, böyle bir durumum yok. Bütün çay alıcıları gelir sana fiyat verir şu fiyattan çayını alırım diye. O da bunu verirken 1 yıllık çay ihtiyacını bugün alacak, ona göre satacak, anlaşmalarını yapacak. Bunlar önümüzü tıkayan şeyler. Bana ne deme lüksüne hiç kimse sahip değil. Bir yetkili bana ne dediği anda bunun dalgası geriye doğru müstahsile gider ve bölgeyi infiale doğru getirir.” diye konuştu.

ÇAYKUR’UN AÇIKLADIĞI KOTA VE YAPTIĞI AÇIKLAMALARI DOĞRU BULMUYORUM

Erdoğan, çay alımlarında Çaykur tarafından yapılan bazı açıklamaları çok doğru bulmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok doğru bulmadığım söylemler var. Yani ‘ben kota açıkladım, bekleyin ben çayınızın tamamını alacağım. Özel sektör fırsatçı, fırsat bekliyor’ gibi söylemler var. Bunlar doğru söylemler değil. Yani sen açıklamış olduğun kotayı ne kadar zamanda alabileceksin. 570 kg, 500 kg kota açıklıyorsun. 8-9 bin ton kapasiteyle siz o 500 bin ton çayı 6 haftanın altında alamazsın. Ne müstahsil bize muhtaç, ne biz müstahsile muhtacız, ne Çaykur bize muhtaç, ne Çaykur müstahsile muhtaç. Böyle bir şey konuşmaya hiç kimsenin cesareti olmamalı. Hepimiz bunun içindeyiz, hepimiz bu sektörün içerisindeyiz. Eğer bu sektörde bir kişi zarar gördüğü zaman herkes bunun karşılığını görür. Şu anda benim bölgeme girecek rakam 2,30’dan yıllık olarak düşündüğümüz zaman 4 milyon, 4.5 milyon TL ise ve bu 4 milyonun altına düşüyorsa çok büyük sıkıntımız var demektir. Bunu hep beraber yapmamız lazım. Çaykur, borsa, özel sektör, ziraat odaları ve müstahsil. Bu işi beraber düştüğü yerden kaldırmamız lazım. Başka hiç kimsenin öteye beriye şey yapmasına gerek yok. Bu hale biz getirdik bunu. Bunu yine bizlerin ayağa kaldırması lazım.”

SEKTÖRÜN ÇOK GERİSİNDE KALDIK. ÇAYDA GÜRCİSTAN GİBİ OLMAMAK İÇİN ÇOK ÇALIŞMALIYIZ…

Çay sektörünü incelemek üzere Çin’e gerçekleştirdiği ziyaret sonunda sektörde Çin’in çok gerisinde kaldıklarını gördüklerini ve bu durumun kendisini üzdüğünü kaydeden Erdoğan, “Çin’den geçen hafta geldim. Herşeyi aşmışlar, biz çok geride kalmışız. Övündüğümüz bizim çayımıza kar yağıyor, don oluyor, haşere ilaçları kullanmıyoruz. Şimdi onlarda da don oluyor, haşere ilaçları kullanmıyorlar. Tarlalarını değişmişler, verimlilik oranlarını bulmuşlar. Ben utandım. Bizde ne var siyah çay, yeşil çay, beyaz çay, bir de orlong üretiyoruz pudra türü çaylar vs. toplam 5 çeşit çay. Adamlar 600 çeşit çay üretiyorlar ve diyorlar ki bütün dünyanın ihtiyacı olduğu çayın tamamını ve ne şekilde istiyorlarsa üretmeye hazırız diyorlar. Ve korkutuyorlar. Kaç kişi çayla ilgileniyor orada biliyor musunuz. 26 milyon insan çayla ilgileniyor. Diyorlar ki biz bu insan gücünü 50 milyona kadar çıkartabiliriz yeter ki bizden talep edilsin. Biz çayımızın kalitesini bozmaya devam ediyoruz. Tarladan başlayarak bütün süreçte. Eğer düzeltmezsek samimiyetimle söylüyorum yarın dünya daha da küçülecektir sıkıntı çekeriz. Gürcistan’da çayın geldiği duruma düşmemek için bugün çalışmamız lazım. Yarın Gürcistan gibi olmamamız için bugün hızlıca çalışmaya başlamamız lazım. Şu sıkıntıları çözmemiz, lazım kanunu çıkarmamız lazım. Müstahsil özel sektör, özel sektör Çaykur, Çaykur müstahsil veya Çaykur özel sektör sarmallarından çıkmamız lazım. Biz biriz, hepimiziz, beraber çalışmamız lazım. Bakın daha bir tane verimli klon üretmiş değiliz. Evet Çaykur tarafından yapılmış bir şeyler. Ama ben burada toplantıda sayın bakanımızdan ‘100 tane fide istiyorum verebilir misiniz’ dedim. Hani anlattılar ya 1 saat şu çalışmayı yaptık diye ama sayın bakan ‘yok veremiyoruz’ dedi. Lütfen verelim artık. Bir şeyleri bir yerlerden başlatalım. Çin’de ‘7 klon daha yaptık’ dediler. Çaylıkları öyle yaptılar ki resim gibi çay bahçeleri yaptılar. Gidip geldikten sonra sektör olarak çok geride kaldığımızı çok net gördüm. İlk bir buçuk yaprağını elle topluyorlar ondan sonraki bölümlerini makineyle topluyorlar. Bir buçuk yaprağını ürettikleri en son çayın bir kilosunu 60 dolardan aldım. Karşısındaki emeği gördükten sonra bir kilo çaya 60 dolar verdim. Bugün bizim boş durmamamız, çok hızlı çalışmamız lazım.” dedi.

cin-cay-sektoru-(21).jpg

ÇAYA KÜFÜR DEĞİL ŞÜKÜR ETMELİYİZ… ZİHNİ DERİN GİBİ, ALİ RIZA ERTEN GİBİ ÇALIŞIP ÇAYDA CİHAD DÖNEMİNİ BAŞLATMAMIZ GEREKİYOR…. ÇAY GELDİ DİYE DERTLENMEYE DEVAM EDERSEK 5-6 SENE SONRA DERTLENECEK BİR ÜRÜNÜMÜZ KALMAZ RİZE’YE YAZIK OLUR…

Erdoğan, yaş çay üreticisinin çay sezonu çayı nasıl toplayacağı, nasıl ve kime satacağı yönünde çayı kendine dert olarak gördüğünü belirterek bu anlayıştan bir an önce kurtulmamız, çayı bir nimet olarak görmemiz, Allah’ın verdiği bu nimete şükretmemiz ve çay sezonu geldiğinde sevinmemiz gerektiğini belirttiği açıklamasında Rize’de çayın mimarı olan Rahmetli Zihni Derin ve Ali Rıza Erten ufkuyla çaya bakılması yönünde önerilerde bulunarak çayda kurtuluş reçetesini şu şekilde açıklayarak sözlerini tamamladı: “2009 ve 2010 yıllarında yapmış olduğumuz Çay Kanun Tasarısı paragrafları içinde bugün çektiğimiz sıkıntılara öneriler sunmuşuz. Sırayla gitmemiz lazım. Çay sektörü için yasal düzenlemeye, kanuna ihtiyacımız var. Bu yapılacak. Vatandaş, özel sektör, Çaykur bir kardeş olacak ondan sonra hep beraber projeler geliştirilecek, örnek bahçeler yapılacak, örnek klonlar geliştirilecek. Çok eskimiş olan çaylıklarımızı yeni çay fideleriyle değiştireceğiz, yeni çaylık alanları açacağız. Birkaç yıl içinde kimyasal gübreden çıkacağız, üniversitelerimiz bu çalışmayı yapıyor ve artık çay toplamayı eziyet olarak görmeyip nimet olarak görüp çay toplamayı bir şenlik haline getirmemiz gerekiyor. Çay toplarken dertleniyoruz. Çay zamanı geldi mi etrafımızdakiler insanlar ben şimdi çaya nasıl gireceğim, bu çayı nasıl toplayacağım, bu çayı nere satacağım, nasıl satacağım diye dertleniyor. Allah’ın verdiği nimete sümme haşa birçok yerde küfrediyoruz, bela veriyoruz. Çayı sevmemiz lazım. Çay sezonu gelince çok şükür çay geldi, çaylar büyüyor şeklinde neşelenmemiz gereken yerde dertlenmeye başlıyoruz. Ondan sonra dertlenirken ya bana 5 tane Gürcü çağır gelsin şurayı toplasınlar. İstanbul’daki benim müstahsilim amcasının oğluna telefon edecek diyecek ki 3 adam al benim tarlam olmuştur onu kestir. Öbürü gelecek öteden beriden yarıcılık yapacak, Gürcü de gelecek diyecek ki ben bu sezon 200 TL’den aşağı çalışmıyorum. Verirsen 200 lirayı çayını toplarım, vermezsen çayını toplamam gidiyorum. Bakın Gürcistan’ın 7-8 öncesine nazaran bugün gelmiş olduğu gelir seviyesindeki tırmanma böyle devam ederse 5 sene sonra Gürcüler buraya gelip sana böyle yevmiyecilik yapmazlar. Ya gelir çay bahçeni satın alır kendisi toplar yada hiç gelmez. Çünkü geliri yükseliyor o insanların. Bizim bunlara hep tedbir almamız lazım. Biz bugün bunları kendimize dert edinip dertlenmezsek yarın dertlenecek bir ürünümüz de kalmayacak. Bu insanlar tarladan tamamen koparsa, bu sanayici zarar ederek sanayisini kapatırsa hem milli servetimiz yok olacak hem de Gürcistan’a döneriz. Ondan sonra bu millet çay içmekten vazgeçmeyeceğinden benim devletim kilosu 5-6 dolardan Sri Lanka’dan, Hindistan’dan, öteden beri çay getirir. En az 200 bin ton getirir. Bu sektör kapanırsa. 200 bin tonun maliyeti bize 5 dolardan 6 milyar dolar eder. Rize’ye yazık olur. 1920’li yıllarda hangi mantıkla devlet bu bölgeye iki tane onurlu insan göndermiş. Rahmetli Zihni Derin gibi, Rahmetli Ali Rıza Erten gibi adamları hangi mantıkla göndermişse, o adamlar hangi ufukla burada çalışmışsa biz bugün aynı ufukla aynı mantıkla çalışıp onların bize bıraktığı bu çayı, bu değeri bizde torunlarımıza, bizden sonraki nesillere o mantıkla bırakmak için çalışmamız lazım. Çayda cihad dönemini başlatmamız lazım. Burada basına da görev düşer, özel sektöre de görev düşer, herkese görev düşer. Zira Rize’deki lokantacının beni ne ilgilendiriyor deme lüksü yok. Rize’ye giren her kuruşun yüzde 75’i çaydan giriyor. Bunu da bilelim bu bilinçle bir şeyler yapmamız lazım. Çok çalışmamız gerekiyor.”

cin-cay-sektoru-(19).jpgcin-cay-sektoru-(27).jpgcin-cay-sektoru-(1).jpgcin-cay-sektoru-(10).jpg

cin-cay-sektoru-(13).jpgcin-cay-sektoru-(25).jpgcin-cay-sektoru-(24).jpgcin-cay-sektoru-(23).jpg

cin-cay-sektoru-(8).jpgcin-cay-sektoru-(9).jpgcin-cay-sektoru-(3).jpgcin-cay-sektoru-(4).jpg

cin-cay-sektoru-(11).jpgcin-cay-sektoru-(16).jpgcin-cay-sektoru-(22).jpgcin-cay-sektoru-(14).jpg