Saadet Anayasa Turunda

Saadet Anayasa Turunda
Saadet Partisi Rize İl Başkanı Cemil Çolak beraberindeki heyetle Anayasa turlarına başladı.

Anayasa değişikliğini öngören paketin mecliste görüşmeleri bitene kadar Saadet Partisi olarak 25 kamu kurum ve kuruluşunu ve sivil toplum örgütünü ziyaret edecekleri belirtildi.

Saadet Partisi Rize İl Başkanı Cemil Çolak  vesayetten millet egemenliğine dönüş yapılması gerektiğini ifade ederek, Saadet Partisi olarak “Siyasal Sistemin Restorasyonu: Anayasa Meclisi” isimli esas ve kalıcı çözüm teklifimiz ve Mevcut Anayasa Değişikliği Paketi’nde olmasını zorunlu gördüğümüz değişiklikleri iki ayrı dosya olarak kamuoyumuz ve kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerimiz  ile paylaşıyoruz.”  dedi.

Çolak ; “Yol Gösterici, Sorumlu ve Yapıcı Muhalefet Yapıyoruz”

Yol gösterici, sorumlu ve yapıcı muhalefet yaptıklarını ifade eden Çolak, “Bu tekliflerimizin hükümet tarafından dikkate alınmaması durumunda bile yol gösterici, sorumlu ve yapıcı muhalefet anlayışımız gereği, hükümetin hazırlamış olduğu anayasa değişiklik paketinin değerlendirmesini de kamuoyu, kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerimiz  ile paylaşmayı bir görev kabul ediyoruz.” dedi.

Saadet Partisi İl Başkanı Cemil Çolak, “Bu çerçevede Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İsmet Özkorul’u, Rize Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu’nu, Baro Başkanı Sayın Ateş Hatinoğlun’u, Müsiad Şube Başkanı Sayın Cem Temizel’i, Tek- Gıda İş Başkanı  Sayın Ziya Çelik’i, Esnaf ve Sanatkarlar Odası  Başkanı Sayın Muammer Atılgan’ı  ziyaret ediyoruz ve hazırladığımız çalışmayı kendilerine takdim ediyoruz”  dedi.

Cemil Çolak; “Bütün Kavga Millete Ait Olan Egemenliğin Nasıl Kayd ve Şart Altına Alınacağı Kavgasıdır”

İktidar ve muhalefetin her fırsatta kavga ettiğini ifade eden İl Başkanı Cemil Çolak, “Bütün kavga millete ait olan egemenliğin nasıl kayd ve şart altına alınacağı kavgasıdır”  tespitini yaptıktan sonra, “Millet CHP şahsında temsil edilen asker-sivil vasilere karşı reşit ve mümeyyiz olduğunu önce 1946 seçimleri ile belirtti. 1950 seçimleri ilk defa hâkimiyetin bila kaydu şart millete ait olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Bundan sonraki bütün kavga millete ait olan egemenliğin nasıl kayd ve şart altına alınacağı kavgasıydı. Bu gün de devam eden tüm tartışmaların arka planında bu vardır. Artık milletten alınması imkânsız olan bu egemenlik ne kadar kayıtlı ve şartlı hale getirilebilir hususu tartışılıyor.”  diye devam etti.

Çolak; “Türkiye'nin bitmeyen anayasa sorununun temelinde anayasal devlet kavramına getirilmiş olan tarihî çekinceler yatmaktadır.

Türkiye'nin bitmeyen anayasa sorununun temelinde anayasal devlet kavramına getirilmiş olan tarihî çekinceler yatmaktadır diyen Çolak, “Türkiye'nin bitmeyen anayasa sorununun temelinde anayasal devlet kavramına getirilmiş olan tarihî çekinceler yatmaktadır. Bu çekincelerden ilki, devletin anayasadan önce geldiği anlayışına dayanmaktadır. Oysa anayasalar toplumlar tarafından bir devlet düzenini kurmak üzere yapılan bir sözleşmedir. Bitmek bilmeyen anayasa sorununun temelinde, modern bir anayasal devlet olmanın gerekleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekası arasında, devleti anayasanın önünde ve üstünde gören anlayış sahiplerinin kendilerince belirlemiş oldukları uyumsuzluktan kaynaklanan bir çekince yatmaktadır.” dedi.