Sahil Yolu Suya Set Çekti

Sahil Yolu Suya Set Çekti
12 kişinin öldüğü Rize Gündoğdu’daki sel felaketinin ardından yaralar yavaş yavaş sarılmaya çalışılırken, Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Semih Peker...

12 kişinin öldüğü Rize Gündoğdu’daki sel felaketinin ardından yaralar yavaş yavaş sarılmaya çalışılırken, Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Semih Peker, Karadeniz Sahil Yolu'nun yağmur sularının denize gitmesini engellediğini iddia etti.

Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Semih Peker, ‘Karadeniz Bölgesi Afet Risklerini Azaltma Strateji Planı’nın bir an önce oluşturularak hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Peker ayrıca, Karadeniz Sahil Yolu'nun yağmur sularının denize gitmesini engellediğini iddia etti.

Rize’de sel ve heyelan bölgesinde incelemelerde bulunan Peker, Gündoğdu belde merkezinde yaklaşık 20 evin tamamen kullanılamaz hale geldiğini, yaklaşık 400’ün ise oturulamaz duruma geldiğini hatırlattı.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde neredeyse her yıl kesintisiz olarak yaşanan heyelan ve sellerden hala ders çıkartılamadığını ifade eden Peker “Karadeniz Bölgesinin topografik ve jeolojik yapısı itibariyle yüksek derecede heyelan tehlikesi ile karşı karşıya olduğu defalarca tarafımızdan söylenmesine ve ne yazık ki acılar yaşanmasına karşın, hala bir arpa boyu yol alamadığımızı görmek düşündürücüdür. Ne zaman bilime inanan bir toplum olacağız acaba? Yaşam alanlarımızı planlarken, evimizi yaparken, yolumuzun güzergahını belirlerken, temel mühendislik prensipleri doğrultusunda yapmamız gerektiğini ve mevzuatlarında önemli olduğunu ne zaman anlayacağız acaba?” ifadelerini kullandı.

HEYELANI TETİKLEYEN TEMEL FAKTÖRLER

“Heyelanları tetikleyen temel faktörlerin; plansız ve yanlış yer seçimi ile yapılaşmalar, doğaya yapılan müdahalelere seyirci kalan yönetimler ve insan faktörü olduğu asla gözden kaçırılmamalıdır” diyen Peker “Önlem alınmadığı takdirde can ve mal kayıplarının devam edeceği de unutulmamalıdır. Gündoğdu Beldesi eski bir yerleşim bölgesidir. Beldenin hemen kuzeyinden Karadeniz Sahil Yolu geçmekte olup beldenin sahilindeki yaklaşık yüzde 50 yerleşim bölgesi bu yolun kotundan 2–3 m daha aşağıda bulunmaktadır. Yani yolun kotu daha yüksektir. Dolayısıyla yamaçtan gelen suların sahil yolu tarafından engellendiği bu suların rahatça denize ulaşmadığı gözlemlenmiştir. Gündoğdu beldesinin topografyası tipik Karadeniz Bölgesi topografyasına uygun olarak sahilden ani yükselen bir yapı arz etmektedir. Bu eğimli topografyanın yaklaşık yüzde 80’lik kısmı çay bahçelerinden oluşmaktadır. Belde yerleşim alanının hemen güneyindeki bu çay bahçelerinden oluşan eğimli yamacın jeolojik yapısı incelendiğinde, yüzeyden derine doğru 30–40 cm. bitkisel toprak, bunun altında yer yer 2–2,5 metreyi bulan killi toprak birimi ve bu seviyenin altında ise sert volkanik kayaçlarının olduğu gözlemlenmiştir. Dolayısıyla yüzeyden 2–3 metre derinliğe kadar olan kısım tamamen ayrışmış ve her an eğim aşağı harekete geçebilecek nitelikteki ayrık zeminden oluşmaktadır. Bölgede vatandaşın ev yapmak için yaptığı kazılar ve yamaç üzerinde yapılan yol kazıları sebepleriyle doğal dengede olan yamaç, insan eliyle tahrip edilmiştir. Bu yapılan kazı çalışmaları sonucunda bölgeye yağan aşırı yağışlar zemin içine sızarak su ile doygunluğa ulaşmış ve yerçekimi etkisiyle yamaç aşağıya doğru kayma gerçekleşmiştir. Kayan zemin önüne ne çıkarsa alıp götürmüştür” şeklinde konuştu.

26.20100829222250..jpg

AFET YÖNETİMİ’NİN ÖNEMİ

Bölgede yaşanan heyelan ve sellerden meydana gelen afet zararlarını en aza indirebilmek için ilk önce afet yönetimi kavramının gündeme alınmasını isteyen Peker “Afet yönetimi kavramı afet öncesi, afet anı ve afet sonrası yapılan ve yapılması gereken çalışmalardır. Ülkemizde bugüne kadar yapılan afet çalışmaları yakından incelendiğinde, gayretlerimizin çoğunu afetlerden sonraki ‘Müdahale Etme’ aşamasına yöneltmiş olduğumuz görülmektedir. Oysaki ‘Afet Yönetimi’ müdahale çalışmalarını yapmak değildir. Aksine modern afet yönetimi önceliği müdahale çalışmalarına duyulabilecek ihtiyacı minimize edebilmek için insanları olası tehlikelerden korumak, yaşam alanlarımızın bilime, mühendisliğe uygun olarak doğru seçilmesini sağlamak ve mevcut riskleri afetler olmadan çok önce azaltmaya yönelik olmalıdır. Maden Tetkik Arama tarafından 10 yıllık bir proje olan Türkiye Heyelan Envanter Haritaları yani bu güne kadar olmuş heyelanları gösteren haritalar 1/500 000 ölçeğinde hazırlanıp bitirilmiştir. Ancak Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Heyelan Tehlikesi Duyarlılık Haritaları’nın yani potansiyel-olması muhtemel heyelanları içeren haritalarının da en kısa zamanda bilimsel araştırmalar ve projeler ışığında oluşturulması gerekmektedir. Söz konusu bu çalışmalar ile elde edilen veriler heyelan zararlarını azaltma çalışmalarının yani afet yönetiminin ilk ayağını oluşturacaktır. Yerleşim alanlarının seçiminde ve imar planlarının oluşturulmasında, yasal düzenlemelere gidilerek, heyelan envanter ve özellikle potansiyel-olması muhtemel heyelanları içeren haritaların hazırlanması heyelanlardan kaynaklanan zararların azaltılmasında önemli katkılar sağlayacaktır. Yani afetten sonra hep izlediğimiz “siyasetçilerimizin afet bölgesine gelip sarı çizmelerle yağmurluklarıyla halkın yanında olduklarını ifade etmeleri, devlet büyüktür yaralar acilen sarılacaktır” demeçleriyle günü geçiştiremeyiz. Artık buna dur demeliyiz! Önemli olan bu doğa olayının afete dönüşmemesi için yasal radikal tedbirlerin alınması ve uygulanması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

HEYELAN UYARI SİSTEMLERİNİN KURULMASI

Peker, bölgenin jeolojik ve meteorolojik koşullarıyla uyumlu ve risk azaltma amaçlı arazi kullanım ve yapılaşma standartlarının belirlenmemesi ve heyelan uyarı sistemlerinin kurulmaması ve tehlike anındaki vatandaşın tahliye planlarının hazırlanmamasının can ve mal kayıplarını daha da arttırdığına dikkat çekerek “Doğu Karadeniz Bölgesi’nde orman alanlarının tahribatı ile kazanılan alanlarda çay ekimi yapılması, Karadeniz Otoyolu, akarsu yataklarında HES kurulması gibi projelerle doğal dengenin bozulması, erozyon etkisinin artması gibi nedenlerle potansiyel heyelan alanları tetiklenerek aktif heyelanlara dönüşmektedir. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, heyelan ve su baskını açışından yüksek tehlike potansiyeline sahip olan Karadeniz Bölgesi’nde doğa olaylarının afete dönüşmemesi için, bölgede yara sarma yerine risk azaltma stratejisine dayalı bir afet yönetim sistemi oluşturulması ve ulusal ölçekte hazırlanacak Afet Risklerini Azaltma Strateji Planı’nın bir parçası olarak ‘Karadeniz Bölgesi Afet Risklerini Azaltma Strateji Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.