Sedat Peker: Bukalemun Gibiler!

Sedat Peker: Bukalemun Gibiler!
Ünlü iş adamı Sedat Peker sosyal medya hesaplarından bugün bir yazısını paylaştı. Peker bazı istihbarat servisleriyle iş birliği içinde olan ve çevreci görüntüsü vermeye çalışan kuruluşların varlığına dikkat çekti.

Sedat Peker sosyal medya hesaplarından yayınladığı yazısında dikkat çeken açıklamalar yaptı. Peker yazısında bazı kuruluşlar için, ''Yeni düşman sözde hümanist ve çevreci çalışmalar yaptığını söyleyen ancak aslında düşman ülkelerin istihbaratları tarafından el altından desteklenen vakıflar, dernekler ve sözde sivil toplum kuruluşlarıdır.'' ifadelerine yer verdi. 

Peker ayrıca 15 Temmuz günü Çengelköy Kerem Aydınlar Camii’nin yanındaki 15 Temmuz Şehitlerinin kabirlerini ziyaret edeceğini de duyurarak sevenlerini bu dua organizasyonuna katılmaya davet etti.

Sedat Peker'in Sosyal Medya Hesaplarından Paylaştığı Yazısı;
''Kıymetli Dostlarım,
Son yıllarda ülkemizin ne kadar çok farklı türden düşmanla baş ettiğini hep birlikte gözlemleyebilme imkânına sahip olduk. 17-25 Aralık'ta polis, savcı, hâkim kılığına girmiş (şuan cezaevlerinde olan) düşmanları tanıyabilme imkânına sahip olurken 15 Temmuz'da da asker kıyafeti giymiş olan (şuan cezaevlerinde olan) hainlerin varlığına şahit olduk.

Milletimize ve Devletimize karşı yürütülen bu çok yönlü savaşı organize eden başta fetö, pkk ve onların dış destekçileri adeta bukalemun gibi devamlı kılık değiştiriyorlar. Dağdaki teröristlere ve devletin içine sızmış olan teröristlere karşı ciddi anlamda başarı elde ettik.

Benim gözlemime göre başarılı olamadığımız tek savaş hem ülkemizde hem de tüm dünyada kamuoyu oluşturabilme savaşımız. Bu satırları okuduğunuz şu ana kadar belki de bu mücadele alanı size çok önemli gelmemiş olabilir.

Ancak tüm samimiyetiniz ile inanmanızı isterim ki bu mücadele dağdaki teröristlere ve devletimizin içine yerleşmiş olan teröristlere karşı verdiğimiz mücadele kadar önemlidir.

En basit bir örnek ile anlatmak istersem maden çıkarma amaçlı yapılacak çalışmalar bazı zeytin ağaçlarına zarar verecek diye kamuoyunda çok büyük fırtına kopardılar. Bu fırtınayı koparırken de aslında iyi niyetli olan toplumdaki tanınmış yüzleri de kullanmayı ihmal etmediler. (Kamuoyunda çok yüksek sesleri çıktığı için hükümet de zannımca 2019'daki seçimleri düşündüğünden teklifi şimdilik geri çekti.)

Kıymetli dostlarım, hükümetin bu kararını okuduğumuz zaman zeytin ağaçları kurtulduğu için hepimizin içinde büyük bir mutluluk oluştu. (Ancak bakmasını bilen gözler için bu hiç de büyük bir başarı değil, aksine çok büyük bir kayıptı.)

Şuan insanoğlunun sahip olduğu teknolojik yönden gelişmiş cihazlar sayesinde 30 metrelik ağaçların yerlerinden sökülüp başka bir yere dikilebilmesi mümkün. Zaten yeni açılan 5 yıldızlı otellerde gördüğünüz o dev palmiyeler ve diğer ağaçlar bu sistem ile dünyanın bir ucundan getirilip ülkemizdeki otellerin veya tesislerin bahçelerine dikilmektedir.
Amaç üzüm yiyip bağcıyı dövmemek ise zeytin ağaçlarını kurtarma konusunda bir formül üretmek aslında çok basitti. 100 dönüm arazinin içinde diyelim ki 300-500 tane zeytin ağacı var. (Ancak bu arazinin altında milyarlarca dolarlık altın var.)
Altını çıkaracak olan firmaya arazinin üzerinde ki 500 ağacı aynı ilçenin sınırları içinde başka bir yere taşıma zorunluluğu getirilse, milyarlarca dolar tutarındaki altını çıkaracak olan firma birkaç milyon dolarını bu ağaçların başka bir araziye nakli için gönül rahatlığı ile harcayabilir. Böylelikle hem zeytin ağaçları kurtarılmış hem de ülke ekonomisine milyarlarca dolar girdi sağlanmış olurdu.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için birçok yeni argümanı devreye sokmak adına gayret gösteren Cumhurbaşkanımızın, enerji bakanımızın ve de bürokratlarımızın yaptıkları çalışmaları engellemek için aynı güçler bence yakın zamanda yine harekete geçecekler. Ellerindeki vakıflar sayesinde sözde sosyal sorumluluk projeleri yapıyormuşçasına o bölgelerde yaşayan halkımızı kışkırtarak sokağa dökecekler.
Bizler sadece elinde silah olan düşmana odaklandığımız için bu şekle bürünmüş düşmanlarımızı maalesef ki gözden kaçırdığımız yetmezmiş gibi bir de farkında olmadan bu oyunların parçası haline gelmekteyiz. Bence bu tür çalışmaları yapan düşmanlar en az silahlı teröristler kadar önemlidir. (Hatta onlardan daha da önemlidir)

Eski bilgelerin dediği gibi tarihi anlamanın asıl yolu değişmeyi anlamaktır. Değişikliği görmüyorsak tarihten asla ders almış sayılmayız. Yeni düşman sözde hümanist ve çevreci çalışmalar yaptığını söyleyen ancak aslında düşman ülkelerin istihbaratları tarafından el altından desteklenen vakıflar, dernekler ve sözde sivil toplum kuruluşlarıdır.

NOT: 15 Temmuz saat 17.30’da Çengelköy Kerem Aydınlar Camii’nin yanındaki 15 Temmuz Şehitlerinin kabirlerini ziyaret edip dua okuyacağız. Gelmek isteyen tüm dostlarımız davetlidir.