Tayyar'ın Son Kitabında Şaşırtıcı İddialar

Tayyar'ın Son Kitabında Şaşırtıcı İddialar
AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar'ın son kitabı "Beşinci Darbe"deki iddialar şaşkınlık yarattı.

Şamil Tayyar, kitabında derin devletin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın ardından beşinci darbe için nasıl bir strateji belirlendiği ele alıyor. Kitapta yer alan bir iddia ise şok etkisi yarattı. Tayyar, Zaman gazetesine verdiği röportajda şu ifadelerde bulundu:

"Kritik bir evrede olduğumuzu söylüyoruz. 2010 referandumu ile sivil irade kısmi bir mevzi kazandı ama bu tamamlanmış bir süreç değil. Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Bir tarafta 2023 hedeflerini açıklamış bir sivil irade var. Öte tarafta 2010'dan itibaren nadasa yatmış derin devletin dirilme projesi var. Bu yeni ve büyük hesaplaşmanın önümüzdeki bir yılda yaşanacağını düşünüyoruz. 2014'te ilk defa halk cumhurbaşkanını seçecek. Bu çok önemli bir adım. Müesses nizam cumhurbaşkanı seçimlerine etki etme gücünü yitirmiş olacak. Tek söz sahibi halk olacak. Onun için derin yapı var gücüyle mücadele edecek. Diğer taraftan yeni durum hükümet sistemine de etki edecek. Başkanlık modeline doğru bir evrilme olacak. 2014 seçimleri müesses nizam açısından bir varoluş-yok oluş mücadelesi demek. Yaşanacak bu büyük mücadelede beşinci darbeyi sivil otorite mi yapacak, derin yapı mı birlikte göreceğiz.

Birçok uluslararası güç odağının ve derin devletin menfaatinin örtüştüğü bir döneme giriyoruz. Tıpkı Reyhanlı benzeri kitlesel ölümlerin yaşanabileceği eylemler olabilir. Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı'na, muhalefet liderlerine, önemli bazı kanaat önderlerine yönelik suikast planları tertiplenebilir. Bu kaotik planlar gerçekleşirse Türkiye 50 yıl daha geriye gider.

Süreç şu an başladı. 2014 yerel seçimlerinden sonra ivme kazandırılabilir. Allah korusun AK Parti'nin oylarında yüzde onluk bir azalma olsa; bunu iktidarın zayıflaması gibi gösterip cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasını aleyhe çevirebilirler. Onun için en ateşli yangın dönemi olarak martla ağustos arasını görüyorum. Bu yeni dönemde sorgulayıcı olmamız gerekir.

Son birkaç yıldır bürokrasinin giderek artan bir etkinliğinin olduğunu gözlemliyorum. Bu bizim devletin sahibi olarak kendimizi görme refleksimizin doğal bir sonucu gibi geliyor bana. Bürokrasinin artan etkinliği siyasi mekanizmanın reflekslerini köreltiyor. Bu da tuzaklar kurulduğunda doğru konumlanmamızı zorlaştırıyor. Aksi olsa Uludere'de daha farklı bir tavır sergileyebiliriz. Yeni dönemde bu riskleri bertaraf edecek mekanizmalar oluşturmamız gerekiyor. Siyaset mekanizmasını bürokrasi üzerinde giderek artan bir etkinliğe kavuşturmamız lazım. Maalesef son birkaç yılda siyaset kurumunun bürokrasi karşısında biraz etkisizleştiğini görüyorum."