'YSK'nın Yapacağı Bir Şey Yok'

'YSK'nın Yapacağı Bir Şey Yok'
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Rize'de ulusal gündeme dair soruları cevapladı. İşte Bakan Yazıcı'nın sorulara verdiği cevaplar:

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Rize Gazeteciler ve Muhabirler Derneği'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Yazıcı,  "YSK'nın bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptali yönündeki kararı hakkındaki düşünceleriniz ne?" sorusunu cevaplandırırken "ismi geçen kişiler memnu hakların iadesi kararını almışsa YSK'nın yapacağı bir şey yok" dedi.

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptali yönündeki kararına ilişkin, ''Sonuç itibarıyla mahkumiyetleri dolayısıyla ismi geçen kişiler memnu hakların iadesi kararını almışsa YSK'nın yapacağı bir şey yok; bunların adaylığına ilişkin engelin kalktığına karar verecektir ama alamamışsa 'mahkumiyetleri var, bunları görmezden gelelim, bunlar aday olsun' demek de hiç kimsenin hakkı değildir. Böyle bir beklenti Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırıdır'' dedi.

Yazıcı, Rize'de düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin YSK'nın iptal kararını hatırlatması üzerine, bunu iki açıdan ele almak gerektiğini belirterek, şunları söyledi:  ''Buna benzer olayları daha önceki süreçlerde genel başkanımızla alakalı olarak yaşadık. Demokrasi çıtası yükselmiş ülkelerde anayasal kurumlar, özellikle yargı fonksiyonu icra eden kurumlar, verdikleri kararlarla hep bu çıtanın yükselmesine katkı sağlamış, zemin teşkil etmişlerdir. YSK'nın burada normatif ölçülere göre hareket ettiği kanısındayım. Bunun doğru olduğu da söylenebilir. Az önce söylediğim perspektiften bakıldığında ise o yorum ve değerlendirmenin, çıtanın yükselmesine, sosyal olguları da gözetmek suretiyle bir bakış beklentisine cevap verecek şekilde de yapılabilir ama ona karşı gösterilen tepkiler, elbette ki insanlar sözlü olarak değerlendirme yaparken sert eleştiri yapabilir. Bunları doğal karşılıyorum ama bir fiili güç olarak tepkiyi sokaklara taşımanın, hele hele can kaybına yol açacak olayların doğmasına sebebiyet vermenin de savunulacak bir tarafı olmadığının altını çizmek istiyorum. Belki biraz daha esnek davranarak, şayet belgeleri eksikse, ama elbette yasalar kişinin mevcut bir pozisyonu dolayısıyla aday olmasına engelse 'YSK bunu görmesin, adaylığı onaylasın' diyemez. Aksi takdirde keyfilik olur.''

-''HUKUK DEVLETİNDE ESAS OLAN HUKUKUN EGEMEN OLMASIDIR''-

Hukuk devletinde esasın hukukun egemenliği olduğuna işaret eden Yazıcı, şöyle devam etti: ''Ama siz 'ben salt hukuku egemen kılacağım' diye pozitif yasa kurallarının düzenlemelerini görmezden gelerek bir sonuç bekliyorsanız bu da keyfiliğe yol açabilir. Herhalde YSK bu kararı vermeden önce, şayet memnu hakların iadesi ile sorun aşılabilir ise belki bunları süre vererek isteyebilirdi. Dosyalarda memnu hakların iadesine ilişkin karar yok. 'Bu şekliyle adaylığa engeldir' diyerek, bu kadar gerginlik olmazdı diye düşünüyorum. Zaten karar verildikten sonra oluşan tepkiler üzerine YSK Başkanı'nın 'memnu hakların iadesi kararları getirilirse yeniden değerlendirilir' şeklindeki açıklaması da olumlu. Nitekim izlediğim kadarıyla dün önemli bir kısmı memnu hakların iadesi kararını aldı, YSK'ya ulaştırdı. YSK bugün toplanıp sanıyorum bu konuyu irdeleyecektir.

Sonuç itibarıyla mahkumiyetleri dolayısıyla ismi geçen kişiler memnu hakların iadesi kararını almışsa YSK'nın yapacağı bir şey yok; bunların adaylığına ilişkin engelin kalktığına karar verecektir ama alamamışsa 'mahkumiyetleri var, bunları görmezden gelelim, bunlar aday olsun' demek de hiç kimsenin hakkı değildir. Böyle bir beklenti, Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bu pozisyonda olanların durumu Anayasa'nın eşitlik prensibi çerçevesinde değerlendirilir diye düşünüyorum.''

-CHP'NİN MİLLETVEKİLİ ADAYLARI-

Bakan Yazıcı, bir gazetecinin, CHP'nin ''Ergenekon'' davasında yargılanan bazı kişileri milletvekilli adayı göstermesine ilişkin sorusu üzerine, ''Geçenlerde bir meslektaşınız şunları söyledi, çok hoşuma gitti. Dedi ki, 'Mecliste kanunlarla ilgili torba, CHP'de çorba.' Bu, değişik insanları toplamasına ilişkin nükteli bir eleştiriydi. Tabii kendilerinin takdiri. Her parti kimi aday yapacağını kendisi belirler'' dedi.

Daha önce yaptığı değerlendirmede, hiçbir kişi ismi zikretmeden kuralı hatırlattığını ifade eden Yazıcı, şöyle konuştu: ''Özellikle aday listelerinin bildirilmesinden önce bu hatırlatmayı yaptım. Çünkü şöyle düşündüm; bu kişiler aday gösterilip seçilirse büyük olasılıkla yasama organı ile yargı karşı karşıya gelecek. Orada büyük bir tartışma başlayacak. O zaman bunları seçilecek yerden aday gösterip Meclise gelmesini sağlayanlar, 'olur mu bunlar seçildi geldi, biz bunu bilmiyorduk. Uyarılsa idik' demesinler diye bu hatırlatmayı, aday listelerinin verilmesinden bir iki gün önce yaptım. Ben hukuki durumu açıkladım. Anayasa'nın 83. maddesi gayet açık. Milletvekillerinin elbette yasama dokunulmazlığı var. Bu kural. Yasama dokunulmazlığı, bu kişilerin hakkında kovuşturma, soruşturma yapılamaz demek. Bunun devam etmesi Meclis Genel Kurulunun kararına bağlıdır.

İkincisi daha önce işlemiş oldukları suçlar dolayısıyla sürdürülen soruşturma ve kovuşturmalar durdurulur. Meclise başvurulur. Meclis yasama dokunulmazlığını kardırırsa süreç devam eder. Genel kural böyledir ama istisna var. Bizim Anayasamızda hep istisna var zaten. Bu da o istisnalardan birisi. Buna göre, suç üstü hali seçilmeden önce soruşturması, kovuşturması başlamış olması kaydıyla Anayasa'nın 14. madde kapsamına giren suçlardan ötürü yargılananlar bu madde kapsamı dışındadır. Yani onların dokunulmazlığı yoktur. Şimdi aday gösterilen, 'Ergenekon' davası olarak nitelenen dava kapsamında sanık durumunda bulunan kişilerle ilgili iddianameyi incelediğinizde TCK'nın 312, 313, 314, Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi kapsamına giren suç işlediği iddiası var. İddia böyle. Doğru, yanlış ama Anayasa'nın, yasaların yetkili kıldığı yargı erki içinde bulunan Cumhuriyet savcılarının düzenlediği iddianame bu. Dolayısıyla bu maddeler de Anayasa'nın 314. maddesi kapsamına giriyor. Bunların aday olmasına bir engel yok, ancak bunların seçilmiş olmaları tutukluysalar tahliyeleri anlamına gelmez. Böyle bir şey yok. Kişinin tahliyesi veya tutukluluk halinin devamı, dosyadaki duruma, delillere ve onu takdir edecek mahkemenin kararına bağlıdır. Yani hiç kimse 'biz bunu seçtik, sen bunu tahliye et' diyemez.''

-''ADAMLARIN KAŞI GÖZÜ İÇİN HUKUKU BİR YANA MI İTECEĞİZ?''-

Bakan Yazıcı, Anayasa'nın diğer bir maddesinin de buna engel olduğunu belirterek, şöyle dedi: ''Buna göre, (hiç kimse görüşülmekte olan bir dava ile ilgili hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez. Bu konularda Mecliste görüşme de yapılamaz) diyor. Şimdi kalkar da 'bunlar seçildi, bunları tahliye et' derseniz, buralara talimat veriyorsunuz demektir. Peki, denilebilir ki erkler ayrımı var; yasama, yürütme, yargı. Yasama organı niye bunlara talimat veremesin? Veremez, çünkü yasama organı sadece iki halde yargıya müdahale edebilir. Bunlar şunlardır: Kanun çıkartma tekeli yasama organına aittir. TBMM çıkarttığı kanunla bir fiili suçu, suç olmaktan çıkartabilir veya öngördüğü cezanın azaltılması şeklinde bir düzenleme yapabilir. Bu şekildeki tasarrufları ile yargının elindeki konulara yasa koyma tekeli ile müdahale edebilir. İkincisi, yasama organı belirli sosyolojik olguları değerlendirmek suretiyle af kanunu çıkartarak yargının cezalandırdığı bazı vatandaşların cezasını azaltabilir veya tahliyelerine imkan sağlayabilir. Onun dışında yargı kararlarına müdahale etmesi söz konusu değildir. Ben bunları hatırlattım. Dolayısıyla bu kişiler seçilirlerse haklarındaki tutuklama kararı kaldırılmazsa yemin de edemeyeceklerinden parlamentoya gelemezler. Tahliye edildi, parlamentoya geldiler, yemin ettiler, yasama dokunulmazlığı aldılar. Bu durum başka fiiller, bundan sonra işleyeceği suçlar açısından oluyor. Yargılaması devam eden konularla alakalı yine dokunulmazlığı yok. Mahkeme yargılamasını bitirir. Karar aşamasına gelir. Şayet deliller yeterli ise mahkumiyet kararı da verebilir. O zaman da denecek ki, 'kişi parlamentoda nasıl mahkum ediliyor.' Adamların kaşı gözü için hukuku bir yana mı iteceğiz? Hukuk devletinin önemli göstergelerinden birisi herkesin kanun önünde eşit olmasıdır.''