İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Başımız sağolsun..

Başımız sağolsun..

Soma'da bütün ülkeyi mateme boğan bir facia yaşadık. Daha ilk saatlerde kazanın büyüklüğüne dair güçlü işaretler vardı ve endişelendik. Ama yine de bir umut dedik. Bu kadar büyümez, kayıplarımız bu kadar artmaz, dedik.

Ama öyle olmadı, iyimserliğimiz kısa sürdü. Türkiye tarihinin en büyük iş kazası gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Dünya tarihinin en büyük maden kazalarından birini yaşadığımızı gördük. Her geçen dakika kayıp sayısı artıyordu, herkes son dakika haberlerine kilitlenmişti.

Bütün ülke korkunç bir acıyla ve çaresizlikle yüzleşiyordu. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kayıp sayısını 'yüz elli bir' diye açıklayan sözlerinden ve daha fazlasını söylemeye dilinin varmadığını hissetmemizden sonra işin vahameti ortaya serildi. O gece Türkiye uyumadı, uyuyamadı, hala da uyumuyor.

Eminim bütün ülke, o ailelerin, çaresizce haber bekleyenlerin kalp atışlarını hissetti. Hepimiz hissettik. Haber merkezlerimize akan her bilgi kalbimizi sıkıştırdı.

Acının kimliği olmaz, tarifi olmaz, ilacı olmaz. Acı acıdır ve çekilir. Sadece ve sadece paylaşıldığı zaman azcık da olsa katlanılabilir hale gelir.

Sebepler sorgulanır, dersler çıkarılır, varsa bir ihmal hesap sorulur, cezası verilir. Ama bütün bunlar acıyı ortadan kaldırmaz. Bütün bunlar acıdan sonraki aşamalardan ve acının sebebini ve kendisini ortadan kaldırmaz.

Hepimiz bu durumdayız. Aynı durumdayız ama ne yapsak, ne kadar içselleştirsek de yüzlerce metre toprağın altında kalanların yaşadığı korkuyu bilemeyeceğiz, ailelerinin yaşadıklarını hissedemeyeceğiz.

Hissettiklerimiz kadarını paylaşmakla yükümlüyüz. Maddi manevi onlarla birlik olmakla yükümlüyüz. Onlara yardım eli uzatmakla yükümlüyüz.

Cenazeler kalktıktan sonra bu kazanın sebebini sorgulamakla, varsa ihmalkarlıkların üzerine gitmekle, hesap sormakla yükümlüyüz.

Türkiye'de iş kazalarının faturası neden bu kadar yüksek? Bu kadar mevzuat değişikliğine, bir çok ülkeden daha ileri yasal düzenlemelere rağmen uygulamada nerede aksaklıklar var? Nerede hata yapıyoruz, hangi alanlarda ihmalkar davranıyoruz? İnsana neden bu kadar az değer veriyoruz?

Evet, bu olanlar elbette kader. Ama o kader bizim elimizle gerçekleşiyorsa sorumlusu elbette biziz. Bu sorumluluğu üzerimizden atamayız.

Acı paylaşınca hafifliyorsa o acı birleştiricidir, biz öyle görmek zorundayız. Daha iyiye gitmek için kaynaştırıcıdır. El birliği içinde, omuz omuza sorunlarımızla mücadele için kamçılayıcıdır. Daha büyük acılar çekmemiz için fırsat kollayanlara imkan vermemeli, buna izin vermemeliyiz.

İki gündür, öfkelerini, hınçlarını, kinlerini insanların üzüntüleri, ağıtları üzerinden servis edenlere, nefret saçanlara 'yuh' demek geliyor içimizden. Yüzlerce ailenin matemini, milyonların üzüntüsünü böylesine gözü dönmüşlüğe kılıf yapanların intikam çağrılarına bu millet kulak asmaz. Onların kinlerinin üzüntülerinin çok önünde olduğunu bilir. Buradan siyaset çıkmaz. Buradan siyasi intikam şansı doğmaz. Milletimiz bunu bilir. O acılı aileler bile bunu bilir.

Evet matemdeyiz. Üç günlük Milli Yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi. 19 Mayıs törenleri iptal edildi. Tüm şenlikler, programlar kaldırıldı. Kıbrıs'ta da yas ilan edildi. Bazı ülkeler büyükelçiliklerindeki bayrakları yarıya indirdi, programları iptal etti, Türkiye'nin acısını paylaştı.

Bütün kurumlarımızla, yardım kuruluşlarımızla seferber olduk. Herkes üzerine düşeni yapıyor, yapmaya çalışıyor. Yapabildiğimiz kadarını yapalım. Yapamıyorsak yapanlara destek olalım. En azından moral verelim.

Biz gazeteciler, Türkiye'de ve dünyada yaşanan acı olaylarla ilk yüzleşenler oluruz. Ama olayların duygusal taraflarını, acı veren insani yönlerini kendimize saklarız. Fazla belli etmeyiz. Bunları yaparken de insan yönümüzün aşınmaması için çaba harcarız.

Yazılarımızda, yayınlarımızda eleştirel, rasyonel yönleri öne çıkarırız. Sorgularız, yanlışları yakalarız ve kamuoyu ile paylaşırız. Bunu bir kamu yararı olarak görürüz. Zaten bu yönde ağır bir sorumluluğumuz vardır.

Ama bu sefer bütün bunları bir kenara attık. Atmak zorundayız. İnsan yönümüz her şeyin önünde ve biz bu acının tam merkezindeyiz.

Ülkemizin başı sağolsun. Hayatını kaybedenlere Allah rahmet etsin, ailelerine ve yakınlarına sabır versin.

Bize de bu felaketten ders çıkarma basireti versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi