Ceyhun KALENDER

Ceyhun KALENDER

"Benim Çocuğum Yapmaz" Demeyin

"Benim Çocuğum Yapmaz" Demeyin

Kısa bir süre cezaevinde tutuklu kalan bir arkadaşımızın, cezaevindeki bir durumla ilgili tespiti oldukça dikkatimi çekmişti: "Koğuşta 30 kişi vardı. Yaklaşık 20-22'si genç ve uyuşturucudan yatıyor. Çoğunluğu satıcı..." Bu kısa bilgi yeterliydi benim için.

Bunun satıcısı bu kadarsa ya kullanıcı sayısını düşünün.

Belki de toplumun üzerinde durması gereken en önemli konu maalesef gündemimizin çok gerilerinde.

Bu vahim durum ya saklanıyor, ya önemsenmiyor, ya da benim çocuğumun başına gelmez anlayışı, bu kadar önemli bir konuyu toplumun gündeminde çok arkalarda yer almasına sebep oluyor.

Siyaset, futbol ve olur olmaz herkesin dini konularda ahkam kesmesi gerçek gündemi gölgeliyor.

Özellikle siyaset gibi beynimizi körelten, akıl ve mantığımızı devre dışı bırakan yapay gündemler, insanların hemen-hemen 24 saatini meşgul ettiği için, geleceğimizi karartan, toplumun topyekün imha edilmesini hedefleyen uyuşturucu ticareti ve bağımlılığı gibi bir konunun gündemimizden uzak kalmasına sebep oluyor.

Ama bu sürdürülebilir bir durum değildir.

Bu konuda benim size çok bilimsel, objektif sonuçlar vermem mümkün değil. Çünkü uzun vadeli ve çok kapsamlı bir araştırma konusu. Bu sebeple bu konuda yapılmış bazı araştırma sonuçlarını sizinle paylaşmak istiyorum.

Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nce (TUBİM) 2017 verileri kullanılarak 2018 Uyuşturucu raporunda öne çıkan ifadeler şöyle:

“BAŞLAMA YAŞI 9’A KADAR DÜŞTÜ

Araştırmalara göre bağımlılık yapıcı maddeye başlama yaşı 9’a kadar düştü. Bu nedenle ergenlik dönemi madde kullanımı açısından en riskli dönem. Türkiye’de en çok uyuşturucu madde kullanımı 25-29 yaş arası kişilerde görülüyor. Türkiye sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada. Uyuşturucu kullanımına bağlı ölümler son 13 yılda %1833 artış göstermiş. En yüksek ölüm sayısı ise İstanbul’da.”

İşsizlik, gençlerdeki maneviyat eksikliği ve ailelerin çocuklarına sevgi, merhamet göstermemesi, uyuşturucu batağını derinleştiriyor.

“İŞSİZLİK KULLANIMI TETİKLİYOR

Aynı zamanda uyuşturucu kullanımı eğitim düzeyi düşük kişileri de çok çabuk etkisi altına alıyor. Dağılıma baktığımızda tedavi gören hastaların; %70,7’si ilk ve ortaöğretim mezunu, %24,4’ü lise mezunu, %3,3’ü yüksekokul mezunu, %1,7’si hiç okula gitmemiş olduğu görülüyor. Düşük eğitim seviyesi, işsizlik, borçlanma, göç, fuhuş ve şiddet madde kullanımını tetikleyen faktörler arasında yer alıyor ve son yıllarda da bu faktörler hızla artış gösteriyor.

BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ” DEMEYİN

Okul önlerini torbacı tabir edilen satıcılar mesken tutmuş durumda. Öğrencileri tuzağa düşürmek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Toplumsal sahiplenme olmaz ise bağımlılık sorunu ve sonuçları büyük ölçüde sadece bağımlıların ve ailelerinin yaşadıkları ve katlandıkları bir sorun haline geliyor. Toplum olarak bu konuya duyarlı olmamamız ‘’benim çocuğum yapmaz’’ tutumlarımız tuzağa düşen gençlerin sayısını her geçen gün artırıyor.

UYUŞTURUCU TERÖRÜ DE BESLİYOR

Madde kullanan kişi ilk zamanlarda düşük rakamlarla elde edebiliyorken bağımlılık arttıkça dozda artar, bu da ciddi rakamlardır. Kişi bunun üzerine maddeye ulaşabilmek için gasp, soygun, hırsızlık yapar. Öte yandan madde kullananlarda hastalıklara yakalanma riski artar: Felç, kalp krizi, AIDS, kanser, Frengi, Verem… Uyuşturucu terör olaylarında artışı da besler. Terör örgütleri uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktadır. Ne kadar çok kişi uyuşturucu tuzağına düşerse o kadar para akışı olacaktır.

Zaman zaman haberlere de yansıyan, bonzai krizine giren gençlerin halleri yürekleri burkuyor. Bağımlıların kendinden geçmiş, bilincini tamamen yitirmiş durumları görenlerin içini acıtıyor.

Belki kullanabilirim sorusu ile başlayan süreç, korku ve merak ile ateşlenir ve daha sonra içinden çıkılmaz bir paradoksa girilir.

UYUŞTURUCU

Dünya genelinde uyuşturucu madde kullanımı düşerken, Türkiye’de uyuşturucu madde kullanımı her geçen gün daha çok artıyor.

Yaş ortalaması 18’in altına inmiş araştırmalara göre bağımlılık yapıcı maddeye başlama yaşı ortalama 14 olarak görülüyor bu nedenle ergenlik dönemi madde kullanımı açısından en riskli dönemdir. 2017 verilerine göre Türkiye’de uyuşturucu kullananların sayısı 1,5 milyon…

Türkiye’de en çok uyuşturucu madde kullanımı 25-29 yaş arası kişilerde yaygın olarak görülüyor. Daha sonra 30-34 yaş arası ve 5-14 yaş arası takip etmektedir. Yıllar içerisinde çocuk kullanıcıları maalesef artış göstermektedir. Aşağıdaki grafikte uyuşturucu madde kullananların yaş durumları verilmiştir.

Türkiye sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında birinci olmuş ve uyuşturucu kullanımı 9 yaş sınırına kadar inmiştir.

Uyuşturucu kullanımına bağlı ölümler son 13 yılda %1833 artış göstermiş. En yüksek ölüm sayısı ise İstanbul’da gerçekleşmiştir. Türkiye Avrupa’da uyuşturucudan ölümlerde maalesef birinci sırada yer alıyor.

2017 Yılında Türkiye genelinde 941 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin 909’u erkek, 32’sinin kadın olduğu görülüyor.

Madde bağımlılığına bağlı gerçekleşen yıllık ölüm sayıları

YILLAR

MADDE BAĞ. BAĞLI ÖLÜM SAYISI

ARTIŞ ORANI

2010

120

*

2011

100

83%

2012

180

180%

2013

232

129%

2014

497

214%

2015

590

119%

2016

920

156%

2017

941

102%

Uyuşturucu sebebiyle yaşanan ölümlerde ilk 5 ilimiz…

*İstanbul

*Antalya

*Adana

*Gaziantep

*Ankara

Araştırmalara göre Uyuşturucu kullanımını tetikleyen faktörler son 15 yılda hızla artmaktadır. Madde kullanım sorunu toplumun tüm kesimini etkilemekle birlikte işsiz/ yoksul kesimini daha çok etkilemektedir.

Araştırmalar gösteriyor ki kullanıcıların %60,6’sının aylık gelir düzeyleri 1000 TL’nin altındadır. Bu durum ve uyuşturucu fiyatlarının yüksekliği, kullanıcıları değişik suçlar işlemeye itmektedir maalesef.

Tedavi gören hastaların %53,90’nı işsiz, %10,44’nün düzenli işinin olmadığı, % 31,68’nin düzenli işi olduğu ve %2,71’nin ise öğrenci olduğu görülmektedir.

Aynı zamanda uyuşturucu kullanımı eğitim düzeyi düşük kişileri de çok çabuk etkisi altına alıyor. Dağılıma baktığımızda tedavi gören hastaların; %70,7’si ilk ve ortaöğretim mezunu, %24,4’ü lise mezunu, %3,3’ü yüksekokul mezunu, %1,7’si hiç okula gitmemiş olduğu görülmektedir.

Bilimsel çalışmalar son yıllarda madde kullanımı ile ilişkili tedavi merkezlerine ayaktan başvuruda %674, yatan hasta sayısında %381, madde bağlantılı toplam ölüm sayılarında % 220 oranında artış gerçekleşirken, ‘’uyuşturucu’’ madde bağlantılı suçlardan ceza infaz kurumlarında bulunanların sayısındaki artış oranı % 401 olmuştur.

Toplumumuzda uyuşturucu kullanımını tetikleyen faktörler hızla artmaktadır bunlar;

Düşük eğitim seviyesi, işsizlik, borçlanma, göç, fuhuş ve şiddet madde kullanımını tetikleyen faktörler arasında yer alıyor ve son yıllarda da bu faktörler hızla artış göstermektedir.

- Ülkemizde Eğitim seviyesinin düşmesi, işsizliğin artması, vatandaşların yaşamlarını borçla döndürmeye çalışması, ülkemize gelen göçmen sayısının hızla artması, fuhuş ve şiddet olaylarında meydana gelen artışlar madde kullanımını tetiklemektedir.

- Madde kullanmaya başlama yaşının giderek düştüğü ve gençlerde madde kullanma sıklığının giderek arttığı görülmektedir.

- Okul önlerini torbacı tabir edilen satıcılar mesken tutmuş durumda. Öğrencileri tuzağa düşürmek için yoğun çaba sarf ediyorlar.

- Madde kullanımı ve bağımlılığı toplumun tüm kesimlerini etkilemekle birlikte işsiz/yoksulları daha çok etkilemekte, eğitim ve öğretim düzeyi düştükçe de madde kullanım sorunu olanların sayısı artmaktadır.

- Toplumsal sahiplenme olmaz ise bağımlılık sorunu ve sonuçları büyük ölçüde sadece bağımlıların ve ailelerinin yaşadıkları ve katlandıkları bir sorun haline gelmektedir.

- Toplum olarak bu konuya duyarlı olmamamız ‘’benim çocuğum yapmaz’’ tutumlarımız tuzağa düşen gençlerin sayısını her geçen gün artırmaktadır.

- Tedavi sonrasını sosyal rehabilitasyon aşaması takip etmediğinden madde bağımlılarının tekrar kısa sürede madde kullanmaya başladıkları belirtilmektedir.

Bağımlılık Döngüsünün içinden çıkmaz bir hale nasıl gelinir,

Bu soruları kendinize sorarak hangi aşamada olduğunuzu görebilirsiniz:

Belki kullanabilirim sorusu ile başlayan süreç, korku ve merak ile ateşlenir ve daha sonra içinden çıkılmaz bir paradoksa girilir.

BEN BAĞIMLI OLMAM İSTERSEM BIRAKIRIM

BU MERET BIRAKILMAZ BIRAKMAK ZORUNDAYIM

ARTIK BIRAKACAĞIM BIRAKTIM BİR DAHA BAŞLAMAM

BİR KEREDEN BİR ŞEY ÇIKMAZ, OLMAZ BİR DAHA ASLA

BEN BAĞIMLI OLMAM İSTERSEM BIRAKIRIM

BU MERET BIRAKILMAZ BIRAKMAK ZORUNDAYIM

ARTIK BIRAKACAĞIM BIRAKTIM BİR DAHA BAŞLAMAM

BİR KEREDEN BİR ŞEY ÇIKMAZ, OLMAZ BİR DAHA ASLA

BU DÖNGÜ BÖYLE SÜRER GİDER…

MADDE BAĞIMLILIĞININ SEBEPLERİ…

Ailede kullanan birileri

Merak

Özenti ve bilgisizlik

Bozuk aile ilişkileri

Yanlış arkadaş çevresi

Madde kullanan arkadaş çevresinde olmak

İlgisizlik

Anne babanın çok toleranslı olması

Göç

Başarısız öğrencilik

Düşük sosyoekonomik düzey

Düşük gelir grubu

Kendini kontrol edememe

Dışarıdan kolay etkilenme

Agresif kişilik

Özgüven eksikliği

Kararlı tutum sergileyememe

UYUŞTURUCUNUN KİŞİYE VERDİĞİ ZARARLAR

Solunum sistemi çöker

Gözler etkilenir

Karaciğer ve börekler iflas eder

Sindirim sistemi

Kan değerleri zarar görür.

UYUŞTURUCUNUN KİŞİNİN SOSYAL HAYATINA ETKİLERİ;

Sosyal bir varlık olan insanın etrafındaki kişilerle uyumlu iletişim kurabilmesi, akıl sağlığının yerinde olması ile mümkündür. Uyuşturucu madde kullanımı maalesef akıl sağlığının yerinde olmasını engeller ve kişiyi ailesinden çevresinden soyutlayarak a-sosyalliğe, yalnızlığa, bunalıma sürükleyerek kişiyi yaşayan ölü haline getirir. En sıkıntılı durum ise toplum tarafından dışlanmaktır. Dışlanmak bu kişilerde saldırganlığa yol açar ve çevrelerindekilere zarar verebilirler. Çünkü sürekli yanlış davranışlar içindedir.

Gasp olaylarının, intiharların, anarşinin, cinayetlerin sebeplerinin altında çoğunlukla uyuşturucu vardır.

UYUŞTURUCU KULLANIMININ TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Suç işleme oranlarında ciddi artış. Hırsızlık, gasp, soygun, cinayet, kötü yola düşmek,

Madde kullanan kişi ilk zamanlarda düşük rakamlarla elde edebiliyorken bağımlılık arttıkça dozda artar, buda ciddi rakamlardır. Kişi bunun üzerine maddeye ulaşabilmek için gasp, soygun, hırsızlık yapar. Bayan kullanıcılar fuhuş yolu ile para kazanmaya çalışır. Buda toplumda suç işleme oranlarında artışa yol açar. Toplum da aileler çocukları için, gelecekleri için endişe duyar.

Hastalıklara yakalanma riski artar. Felç, kalp krizi, Aids, kanser, Frengi, Verem…

Sağlıksız ortamlarda gerçekleşen hayatlar maalesef bir sürü hastalığa davetiye çıkartmaktadır.

Terör olaylarında artış

Terör örgütleri uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktadır. Ne kadar çok kişi uyuşturucu tuzağına düşerse o kadar para akışı olacaktır.

Toplumsal ahlaka zarar verir

Uyuşturucu bağımlıları sokaklarda akıl bilinçsiz şekilde dolaşır ve yaptıkları hareketlere hiç dikkat etmezler. Gayri ahlaki davranışlarda bulunurlar.

İş hayatına zarar verir

İş hayatında tutarsız davranışları nedeni ile istikrarlı olamazlar. Düzen bozarlar.

Ekonomi olumsuz etkilenir. Yasa dışı para akışı…

Karşılıksız para akışı vardır ve ekonomiyi çok zarar verir.

Şiddet

Şiddet olayları çok artar ve sonuçları cinayete kadar gidebilir.

57 İLDE TEDAVİ MERKEZİ: Türkiye’de uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisi ayakta ve yatarak olarak sunuluyor. 2017 itibarıyla 100 tedavi merkezi bulunuyor. 45 merkezde hem ayakta hem de yatarak, 55 merkezde ise sadece ayakta tedavi yürütülüyor. 2017 sonu itibarıyla tedavi merkezlerinin toplam yatak kapasitesi bin 26.

211 BİN BAŞVURU: Ayakta tedaviye, doğrudan kendi istekleri ve Denetimli Serbestlik Tedbiri kapsamında Adalet Bakanlığı’nca yönlendirilenler başvurdu. Alkol ve nikotin kullanım bozuklukları dışında 2017’de sadece tedavi merkezlerine yapılan toplam ayakta tedavi başvuru sayısı 211 bin 126. Bunların 45 bin 285’i denetimli serbestlik kapsamında gelen başvurular. Ayakta tedavi görenlerin sayısı 2014’te 233 bin 892, 2015’te 181 bin 622, 2016’da 226 bin 869’du.

Yatarak tedavi gören hastaların ikamet ettikleri iller incelendiğinde en yüksek vaka sayısı İstanbul’da görüldü. Tedaviye başvuranların yüzde 29.7’si İstanbul’da ikamet etti. Bu duruma İstanbul’a iç göçün fazla olması ve nüfus yoğunluğunun etkisinin yanı sıra yatak kapasitesinin görece yüksekliğinin de neden olabileceği değerlendirildi. Tedavi başvuruları 100 bin nüfusa oranlandığında il sıralama Şanlıurfa, Kırıkkale, Adana, İçel, Gaziantep, Denizli, Osmaniye, İstanbul, Bursa ve Mardin şeklinde ancak başvuru sayısına göre yatarak tedavi gören hastaların ikamet ettiği ilk 10 il şöyle: İstanbul, Adana, Gaziantep, İçel, Bursa, Ankara, İzmir, Antalya, Konya, Denizli.

YÜZDE 95.67’Sİ ERKEK: 2017’de yatarak tedavi görenlerin cinsiyete göre dağılımları incelendiğinde, yüzde 95.67’sinin (11 bin 129) erkek, yüzde 4.33’ünün (504) kadınlardan oluştu.

İLK KULLANIM YAŞI 15-24: 2017 yatarak tedavi gören hastalar maddeyi ilk kullanım yaşı bakımından incelendiğinde, ilk kullanım yaşının 15-24 yaşları arasında yoğunlaştığı görüldü.

ESRAR VE EROİN: 2017’de 12 bin 932 eroin olayı gerçekleşti, 19 bin 359 şüpheli yakalandı, 17 bin 752 kilo eroin maddesi ele geçirildi. 2017’de olay sayısında 2016’ya göre yüzde 58.1 oranında artış gerçekleşti. Eroin olay sayılarında 2017’de yaşanan artışla birlikte şüpheli sayılarında da bir önceki yıla göre yüzde 60.1 oranında artış oldu. 2017’de 50 bin 650 esrar olayı gerçekleşti, bu olaylarda 74 bin 215 şüpheli yakalandı, 175 bin 808 kilogram esrar ele geçirildi.

CAPTAGONDA REKOR: Türkiye’de metamfetamin 2009’dan itibaren görülmeye başlandı. 2017’de 26.2 milyon adet captagon ele geçirildi.”

Siz de verilerin bu istatistiklerin, rakamların her geçen yıl daha da olumsuz bir artış gösterdiğini hesaplayarak değerlendirmenizi yapın ve lütfen bu konuyu gündem sıranızda en önlere taşıyın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ceyhun KALENDER Arşivi