İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Bu iş artık iç siyaset değil

Bu iş artık iç siyaset değil

Artık bu işin tartışması, polemiği kalmadı. İç politikası, siyaseti, iktidar hesabı kalmadı. Siyasi partisi, siyasi kimliği kalmadı. İhtimal hesapları kalmadı. “Acaba”ları kalmadı.

Türkiye “içeride kurulan yeni tür çokuluslu cephe”nin saldırısı altında. Dışarıdan durduramayanlar içeriden durdurmak için, bugüne kadar üzerinde çalıştığı bütün unsurları cepheye sürdü.

Hepsi, ABD’den, AB’den gelen ve gelecek olan talimatlara göre pozisyon aldı. Hepsi, 15 Temmuz sonrasının yeni müdahalesi için seferber oldu. Hep birlikte 2023’e kadar son darbeyi vurmak için harekete geçti.

MESELE İÇ SİYASET DEĞİL TÜRKİYE! “OSMANLI KODLARINA YÖNELME, KÜÇÜLMELİSİN” DEDİLER BİZE!

Artık mesele iç siyaset değil Türkiye’dir. Artık mesele iç politika değil bu ülkenin varoluşudur. Artık mesele Türkiye’nin 21. yüzyılını formatlamadır.

Bize; “Aynı yerde dur. Aynı ittifakta kal. Biz ne dersek öyle ol. Cephe ol. Garnizon ol. Batı’nın Doğu Karakolu ol” dediler. “Bu halinle bile çok büyüksün. Küçülmelisin” dediler.

“Sakın Anadolu dışına bakma, sakın çevre ile ilgilenme, sakın denizlere açılma, sakın Afrika-Ortadoğu-Orta Asya’ya burnunu sokma, Sakın Osmanlı kodlarına yönelme” dediler.

“ASLA” DEDİK. “BİR YÜZYIL SABRETTİK BİR DAHA ASLA…”

Peki biz ne yaptık?

“Asla” dedik. “Yüz yıl sabrettik bir daha asla” dedik. “Dünya değişti, güç haritası değişti. Batı eski nüfuzunu kaybetti. Artık dünyanın patronu değilsiniz. Biz uyandık. Rehin değiliz. Biz kendi yolumuza gideceğiz” dedik.

Kavga burada başladı. Önce diplomatik uyarılarla, sonra yüksek sesle, sonra ambargo ve baskılarla başladı. Sonra açıktan tehditlere, tecrit girişimlerine, sınırlarına askeri yığınaklara, güneyden saldırılara dönüştü. Yüzlerce yılın değişmeyen kavgası, hesaplaşması yeniden Türkiye’nin önüne konmuştu.

O GECE İŞ BİTECEKTİ. BİZİ SONSUZA KADAR SUSTURACAKLARDI. ÇOK İNANMIŞLARDI.

En son 15 Temmuz’da doğrudan saldırı yapıldı. Kendilerinden emindiler. İşi bitireceklerinden emindiler. Türkiye’nin bir daha asla başını kaldıracak hali kalmayacaktı. Yüzyılların siyasi genetiği uyanıyordu ve 15 Temmuz’da bu ses, sonsuza kadar susturulacaktı.

İşte o gece olan darbeye direniş değildi. O gece bu toprakların, bu milletin tarih yapıcı siyasi genetiği harekete geçti. Batı müdahalesi durduruldu ve tarih değiştirildi.

Ve Türkiye bu tarihi milat aldı. Yapması gereken ne varsa sahaya sürdü. Bütün iddia ve gücüyle geri döndü. Çok kısa zamanda büyük jeopolitik adımlar attı. İlmik ilmik bir şey inşa ediyordu.

21. YÜZYILIN BÜYÜK MEYDAN OKUMASI BU.

Libya’dan Ege’ye, Suriye’den Karabağ’a askeri müdahalelerle etrafını temizlemeye başladı. Onlar kapıları kapatırken Türkiye bütün kapıları açtı. Tehditlere, şantajlara müdahalelere büyük bir meydan okuma ile karşılık verdi.

Türkiye artık buradan dönemezdi, dönmeyecekti. İşte tam bu sırada, Batı topyekün Türkiye’nin karşısına çıktı. “Türkiye’yi durdurma” projesi küresel bir plan haline getirildi.

Bütün kuşatma, çevreleme panları ekonomik ve siyasi tüketme müdahaleleri, Erdoğan’ı düşürme çabaları sonuç vermiyordu.

KOŞARAK GİDİP İTAAT ETTİLER.

Peki ne yaptılar?

“Büyük Cephe”yi içeride kurdular. İşte bugün tam bu noktadayız. Saldırı da, çatışma da, hesaplaşma da içeriye taşındı. Batı’nın kavgası içeriden sürdürülüyor.

Dün PKK’ya nasıl rol verdilerse bugün “içeridekiler”e aynı rolü verdiler. Dün FETÖ ile neyi hesaplamışlarla bugün “siyasi partiler”e aynı yükü yüklediler.

Ne garip ki, o partilerin liderleri büyük bir hevesle, koşarak gidip itaatlerini bildirdi.

ANADOLU’NUN KODLARI İLE BATI’NIN HESABI ÇARPIŞIYOR

Türkiye’de artık siyasi parti tartışması yok. Anadolu’nun kodları ile Batı’nın gücü çatışıyor. Yüzyılların coğrafya dinamikleriyle, Batı’nın sömürgeci siyaseti çarpışıyor.

Bu çatışma, Haçlı Savaşları’nda da vardı. Birinci Dünya Savaşı’nda da vardı. İstiklal Savaşı’nda da vardı. Bugün de bu yaşanıyor. Geçmişte kim, hangi düşünce ve siyasi damar nerede ise bugün de aynı tarafta duruyor.

Türkiye’nin kodları ile, yüzyılların siyasi aklıyla, bugünün dünyasındaki büyük güç kaymalarıyla bakan, okuyan herkes bunu açık, net görecektir.

TERÖR HANGİ ROLÜ ÜSTLENMİŞSE, SİYASİ TERÖR DE O ROLÜ ÜSTLENDİ.

Onyıllarca ülkemizi kan ve acıya boğan terör nasıl sadece terör değil, bir dışarıdan müdahale ise, bu da yeni tür bir dışarıdan müdahaledir. Bir Batı müdahalesidir.

Nasıl Türkiye’yi içeride boğup küçük parçalara ayırma hesabıysa, bu da siyaset üzerinden durdurma, daraltma, boğma, küçültme harekatıdır. Bir dışarıdan, bir çokuluslu müdahaledir.

Birinci Dünya Savaşı’nda amaçlanan ne idiyse, bugün de amaçlanan odur. O dönem kimler cepheye sürülmüşse bugün de o damara mensup çevreler cepheye sürülmüştür.

Bir “siyasi terör” dalgasıyla karşı karşıya bu ülke.

NASIL VATAN HAİNİ ÜRETİLİR?

FETÖ nasıl Anadolu’nun has çocuklarından vatan hainleri nesli üretmişse, aynı irade, aynı merkezler, aynı güçler bu sefer siyaset üzerinden yeni bir iç müdahale cephesi, ihanet cephesi üretmiştir.

Bu kavgayı, hiçbir şekilde bu kavgayı siyasi parti politikalarına indirgemeyin. Bunu sakın yapmayın. Yoksa körleşirsiniz. İstedikleri de tam bu zaten.

2023’e kadar istediklerini alırlarsa bu ülkenin 21. yüzyılı olmaz. 20. yüzyılı kaybettik. Bir yüz yıl daha kaybetmeyeceğiz. Bu yüzden de bu “hesaplaşma”yı gördük biz.

ASIL TARİH SIÇRAMASINI 2023 SONRASI GÖRECEKLER

Şuna inanıyoruz: ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi durduramazlar. Hangi projeyi denerlerse denesinler, bu ülkeyi küçültemezler.

İmparatorluklar aklına sahip bu devlet, yüzyılların ferasetine sahip bu millet, son büyük fırtınayı da gömecektir.

İşte asıl o zaman tarih sıçramasını görecek bütün dünya. Bugün Batı’nın silahlarıyla Türkiye’ye ateş edenleri, kendi ülkeleri ile savaşanları o zaman göreceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi