Enes BAŞ

Enes BAŞ

Çok Şımarttık Çook !

Çok Şımarttık Çook !

Hüsnü zan içinde olacağız diye dağlar kadar yanlışı görmezden geldik. Yani beddua edene hoşgörü gösteren biz olduk. Lafı eveleyip gevelemeyelim çok şımarttık. 

Kendilerini tek, yegane doğru olarak görme gibi bir kibir hastalığına yakalandılar. Binlerce insan ağızlarından çıkacak kelimeye göre gerek dünyasını gerek ahiretini yakar hale gelmiş. 

Masum tabana “ ev baskınları olacak gazeteleri biriktirmeyin “ diyecek kadar aklını kaybetmiş bir yapıdan bahsediyoruz. 

“ Seçim yaptırmayız gerekirse Başbakanı da alırız” diyen beter bir yapıdan bahsediyoruz. 

Gayrimüslim merkezlere ülkesini peşkeş çeken bir yapıdan konuşuyoruz. 

Bugün okuyoruz yüzlerce bürokratın biat mektuplarını. Şaşmamak elde değil. Bürokratlar paralel devlet oluşmasını bizlerden daha iyi hissettikleri için geleceği garanti altına almak adına bu mektupları yazmış olabilir. 

Nereden bakarsanız bakın devletinden, milletinden önce biat ettiği merkezi olanların size de, bana da faydası olmaz. 

Fethullah Gülen bugünlerde Batı medyasının gözdesi.. Geçen hafta Wall Street Journal’e konuşmuştu. Bu hafta da BBC’ye mülakat vermiş. 

Normal şartlarda FethullahGülen’i kapılarının önünden bile geçirtmeyecek odaklar, söz konusu Tayyip Erdoğan düşmanlığı olunca hocayı yere göğe sığdıramıyorlar. Her hafta ayrı bir mülakat, ayrı bir söyleşi.. Yeter ki, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti Hükümeti aleyhinde bir şeyler söylesin.

Kerameti kendinden bilen hoca da maşallah hiçbirine hayır demiyor. Adeta bir devlet başkanı edasıyla siyasi, ekonomik ve diplomatik sahadaki engin görüşlerini lütfediyor. 

Esasen sırf şu tablo bile cemaat içindeki akl-ıselim insanların, tuttukları yolun yol olmadığını anlamasına yeter de artar bile. 

“ VSJ ve BBC gibi gazeteler babalarının hayrına mı bu mülakatları yapıyorlar? İzmir kestane pazarında vaaz ederken niye gelip röportaj yapmadılar da şimdi hepsi sıraya girdi? “ diye bir düşünseler doğru yolu anında bulacaklar. Ama gelgelelim cemaatin üst kademelerinde bunu akıl edecek bir sağduyu kırıntısı kaldı mı, artık bundan emin değilim. 

Tabi dünyanın en mühim basın kuruluşlarında mülakatları ardı ardına yayınlanan Gülen’in kendini farklı konumlandırmasına da şaşırmamak lazım. Mülakatta Hocanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’ndan ‘Arkadaş’ diye bahsetmesi dikkat çekiyor. ‘Bu arkadaşı etrafındakiler yanlış bilgilendiriyor’cümlesindeki kibrin, bir hocadan ziyade holding patronu profiline daha çok yakıştığı düşünülebilir.

Zaten Gülen’in artık ‘Hocadan çok daha fazlası’ olduğunu görmeyen kalmadı biliyorsunuz. Uganda’daki rafineri ihalesinden Tüpraş denetimine, ananas hikâyesinden alüfte trafiğine kadar birçok meseleyle bizzat ilgilendiği ortaya çıktı. Bunu da yalanlamadılar. Sadece dinlemenin mahkeme kararına dayanmadığına itiraz ettiler.

Biliyorsunuz, bir de balyoz sallayanın ‘Hık’ deyicisi gibi Gülen’in her dediğine bir kulp uydurmakla vazifeli ‘dumanlı’ takımı var. Geçenki yazısında (Hezeyan-nâme mi demeliydim?) Başbakan’a saygı sınırlarını aşan şeyler söylemiş.

‘Ananas bir şifreymiş. Hodri meydan; ne şifresiymiş çık ispat et. Sen önce bir evde 7 çelik kasa niçin bulunur, hangi akla binaen bir ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar çıkar vs; onları anlat..’ 

Hani 17 Aralık operasyonuyla alakanız yoktu sizin? Niye avukatlığını yapıyorsunuz? Bu apaçık cürmü meşhut hali değil de nedir?..

Dikkat ederseniz, dün Çevik Bir’in karşısında incelikten kırılanlar bugün artık Başbakan’a sen diye hitap ediyorlar. Devam ediyor Dumanlı; bu kez Başbakan’a ‘meczup’ imasında bulunarak velinimeti TÜSİAD’ın avukatlığını yapıyor:

‘Başbakan, TÜSİAD’ı bizzat tehdit etti. “Hangi yüzle bizimle işini görmeye geleceksin?” ne demek? “Böyle giderse yabancı sermaye gelmez” uyarısında bulunduğu için “vatan haini” gibi çok ağır bir suçlamayla bağırıp çağırmanın manası nedir?  İnsanları ve kanunları zorlayarak bazı şirketleri batırma planı yapmayı 28 Şubat’ın meczupları bile düşünmemişti!’ 

Ve en sonunda laf cambazlığıyla Başbakan’a ‘adam müsveddesi’ diyerek tehdit ediyor:

‘Mağdur ettiğiniz insanların bir bölümünün sabrı taşar, onlar da ağır laflarla cevap verir. Mesela bir densiz de kalkıp ‘adam müsveddesi’ gibi yakışıksız bir laf ederse katmerli bir ayıp yapılmış olmaz mı? Bu kadar kin, sahibine zarar verir; kim olursan ol...’ 

Ee, adamlar Wall Street Journal’den girip BBC’den çıkıyorlar. Koç’dan başlayıp Ciner’den iş bitiriyorlar. Başbakan’ı değil de, beni mi tehdit edecekler?! 

Yok yok, biz bunları çok şımarttık çook !

Selam ve Dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
3 Yorum
Enes BAŞ Arşivi