Bülent AKBULUT

Bülent AKBULUT

Eğitimde Adalet

Eğitimde Adalet

Adalet iki ucu keskin bir kılıçtır. Uygulamak bazen sizi yalnızlaştırabilir. Bir gün adalet sizin de karşınıza çıkabilir… “Hak Hz. Ömer’e bile dost bırakmamıştır.” Sözü hakkaniyetli davranan insanların çevresinde az kişinin olacağının delilidir. İsmet Özel’in “Bu ülkede hak yemek, sol elle yemek kadar dikkat çekmedi.” Sözleri adalet noktasında bulunduğumuz durumu ifade ediyor. Eğitimin en önemli işlevlerinden bir tanesi de yetiştirdiğimiz öğrencilerimize adalet olgusunu yerleştirmektir. Onların birer adalet temsilcisi olmalarını sağlamaktır. Bunu yapabilmemiz içinde öncelikle bir öğretmen olarak davranışlarımızla öğrencilerimize model olmalıyız. Adalet deyip geçmeyelim. Bazen önemsemediğimiz ufak detaylar, ilerde çok büyük mağduriyetlere sebep olabilir. Öğretmen sınıfta adaletin en büyük temsilcisi olmalıdır. Öğrenci adalet noktasında öğretmenine gönülden inanmalıdır. Bir öğrenci “Benim öğretmenim sınıftaki her arkadaşıma karşı eşittir.” diyebiliyorsa biz adaleti sağlamışızdır.

Sınıf içerisinde aynı hatayı yapan iki farklı öğrenciyi bile uyarırken adaletli olmalıyız. Ama maalesef genelde çalışkan olan öğrenciyi düşük bir ses tonuyla uyarıp, yaramaz olan öğrenciyi ise hakaret noktasında uyarıyoruz. Sonrada bu ülkede adalet kalmadı diye yakınıyoruz. Bir çocuk adaleti de, yalan söylemeyi de yetişkinlerden öğrenir. Çocuk ailenin aynasıdır. Ama öğretmeninde üzerine düşen payı alması gerekir. Çocuğun büyüme evresinde kendisine model alabileceği en önemli kişi öğretmenidir. Tabi ki ilgi alanlarına göre farklı kişileri de model alabilir. Âmâ öğretmen misyonu gereği her anlamda öğrenciye model olmalıdır. Öğretmen adaletin mimarı olacak ki çocuk adaletin ne kadar önemli olduğunu anlayabilsin. Dinimizin de adalete verdiği önem ortadadır. Kıyamet günü “Boynuzsuz koyun bile boynuzludan hakkını alacakken!” biz öğretmenlerde her bir öğrencimizin hesabını vereceğiz.

Bizler adalet noktasında ne kadar hassas olursak, yetiştirdiğimiz öğrencilerimizde adalete o kadar önem verirler. Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hata ve günahları affettiği hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur. Kul hakkını affetmeyi, zulme uğrayan kulunun iradesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ hakkını yediği kimseden helâllik alması şart koşulmuştur. “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin Salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” (Buhari, Mezâlim 10, Rikâk 48)

Kâinatı yaratan Rabbimiz her şeye gücü yettiği halde bakınız kul hakkını hakkı yenilen kişinin iradesine bırakıyor. Eğitim sadece çocuğa matematik öğretmek değildir. Çocuğa adaleti öğretmezsek öğrenmiş olduğu matematiği insanların haklarını yemek için kullanır. Sonrada bu ülkede adalet kalmamış deriz ve adaleti sözlükte ararız. Çocuk adaleti yaşayacak ki büyüdüğünde adaleti yaşatsın. Bugün anne ve babalar bile çocukları arasında adaletli olamıyorlar. Yaş kemale erip, bu dünyadan göçüp gidecekken bile hala daha çocukları arasında eşit bir mal paylaşımı yapamıyorlar. Durup bir düşünün, siz kimin malını birini kayırarak paylaştırıyorsunuz. Kimin emrettiği hakkı uygulamaktan kaçınıyorsunuz.

Önceliği eğitime vermemiz gerekirken, biz sadece öğretim yapıyoruz. Günlük hayatta işe yaramayacak birçok bilgiyi öğrencilerimize ezberletip, uygulanıp uygulanmadığıyla ilgilenmiyoruz. Günlük hayatta çocuğun işine yaramayan bir bilginin, günümüz eğitim anlayışında yeri yoktur. Adaletin olmadığı bir eğitimde günlük hayatta işlevsel olmaz. Yani bu eğitim insanların ihtiyaçlarını karşılayarak yarar sağlayamaz.

Yapılan sınavlarda, öğrenciye yaklaşımda, sevgide kısacası her anlamda adaletli olmalıyız. Eminim şuan aklınızdan ülkemizde insanların kayrılması, yapılan torpiller, adamı olan veya dayısı olanların işini götürmesi gibi birçok olumsuz örnek beliriyordur. Bu güne kadar yüzlerce kez hakkı yenen biriside olsanız, yine de benim hakkım yenilsin ama ben hak yiyen olmayayım, demeliyiz. Kul hakkıyla Rabbimin huzuruna çıkmayayım. Yenilen haklarımıza gelince, onlar bizim kıyametteki kefaletimiz olacaklar. Bir öğretmen olarak adaletli olmalıyım ki öğrencilerim adaletin ne kadar önemli olduğunu anlayabilsin. Google mülakat yazdığımızda neredeyse karşımıza torpil ifadesinin çıkacağı bir hale geldik. Amacım kimseyi eleştirmek değil. Sadece unutulan adaleti hatırlatmak istedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Bülent AKBULUT Arşivi