Aydan ÜSTKANAT

Aydan ÜSTKANAT

Göbeklitepe, tılsımını gün ışığına çıkarmak için hazır

Göbeklitepe, tılsımını gün ışığına çıkarmak için hazır

Kalbim pır pır atarken, bildiğimiz herşeyi unutma zamanı diye düşünüyorum içimden. Urfa’dan Göbeklitepe’ye doğru gittiğimiz 18 kilometrelik yol boyunca bozkırın hiçliği insanın içinde tarifsiz duygular uyandırıyor. Dümdüz bir ova, kurak ve çorak topraklarda araba yavaşça ilerliyor. Kulağımda bir bozlak, gökyüzüne bakıyorum. Binlerce yıldır insanların bakarak gizemini çözmeye çalıştığı o sonsuz gökyüzüne.

Göbeklitepe’nin dünya arkeoloji tarihini yeniden yazacak sırlarıyla tanışmanın heyecanı her an büyüyor içimde. Özellikle benim gibi buğdaya tutkun, atalık tohumların izini süren ve bu konuya yüreğini koymuş bir şefseniz heyecan daha da büyüyor. Yalnızca arkeoloji değil tarım tarihini de baştan yazmamıza neden olacak bir keşif Göbeklitepe. Yerleşik topluma yani tarıma geçişin dünyada ilk yaşandığı bu kadim topraklarda, çiftçilik bildiğimizden çok daha önce başlamış. Örencik Köyü yakınlarına geldiğimizde kazı alanının büyüsü sarıyor.

HER ŞEY TARLADA BULUNAN BİR   HEYKELLE BAŞLADI

Ben size hikayeyi en başından anlatayım. 1963’te İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla yapılan yüzey araştırmasında eski bir yerleşime rastlanıyor ama ilk bulgular başta pek ilgi görmüyor. Her şey 1986’da, köy sakinlerinden Yılmaz Ailesi’nin tarlasını sürerken bulduğu bir heykelle başlıyor ama kimse anlamını bilmiyor. Heykel rastlantı sonucu fark edildiğinde ise aradan yıllar geçiyor.  

Ne zaman ki T şeklindeki kolonlar keşfedilip, ambarlar bulunuyor işte o zaman bilim adamları gözlerini Urfa’ya çeviriyor. Karşılarında çok eski, devasa bir tapınak durduğunu anlıyorlar. Bu keşif günümüzden 12 bin yıl önce bir inanç sisteminin olduğunu da gösteriyor. Doğal olarak bu bilgi o ana kadar yazılmış tarihle hiç örtüşmüyor. Görkemli tapınağın kazılarına, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Klaus Schmidt’in ekibiyle çalışmaya başlaması önemli bir kilometre taşı oluyor. Ömrünün 35 yılını Göbeklitepe’ye adayan ve buluntuların yalnızca yüzde beşinin gün ışığına çıktığını ifaden eden Schmidt’in üç yıl önce hayatını kaybettiğini de not edelim. 

İNSANLIK TARİHİ BAŞTAN YAZILABİLİR

Göbeklitepe, şu an için Neolitik Dönem’e ait en eski yapı. İnsanlık tarihini baştan yazdıracak bu tapınağa doğru ilerlerken sütunların olası olumsuzluklara karşı ahşap kılıflarda saklandığını öğrendik. Merakla beklediğim sütunları göremesemde büyüklüğünü görmek, taşlara dokunmak, nefes almak bile beni müthiş heyecanlandırdı. Kazı alanını çevreleyen patikada yürüyüşe başladıktan sonra benim için günün en müthiş rastlantısını yaşadım. 

Karşımda; sarıklı, sakız gibi kıyafetiyle, sıcacık bakışlı, yakışıklı bir çiftçi Mahmut Yılmaz duruyordu. Kazı alanınında eskiden arazileri olduğunu ve mercimek ve arpa ektiklerini anlattı. Ancak amcası ürün hasat ederken bir heykel bulmuş ve devlet, araziyi kamulaştırıp, dönümüne 4 bin TL vererek aileden almış. Aile, şimdi hem kazılara yardım ediyor, hem de arazide bekçilik yapıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de “Kamulaştırma bedelinin azlığı” sebebi ile davaları sürüyor. Mahmut Bey buldukları heykelin fotoğrafını bana gösteriyor. Onunla yaptığım sohbetten anladığım, Göbeklitepe hakkında farklı hikayelerin uydurulduğu oldu. 

Mahmut Beye yukarıda kurumuş bir ağacı göstererek “Hakikaten bin yıllık mı?” diye sordum. Gülümsedi ve “En fazla 120 yıllık” diyerek devam etti:

“Mezarlar var ama kim ne zaman gömdü bilen yok. Bu kazı alanı yapılmadan çok önceleri köylüler buraların bir tılsımı olduğunu düşünürdü. Burada adaklar adarlar, dualar okurlardı. İnsanlar üzerinde özel bir etkisi vardı. Çocuk sahibi olmak için buraya gelirdi köylüler. Sonra kazı alanında tam da bu insanların senelerce adak adadığı yerde, doğum yapan bir kadın figürü bulundu. Müthiş şeylere şahit oldum, oluyorum.” 

Göbeklitepe gizemli bilgilerle ve insanlık tarihi için sırlarla dolu bir tanık. Tüm bunları anlamaya çalışmak, var olan hakkında bilgi edinmek zaten önemli bir gelişmeyi beraberinde getirecek. Ancak bu sırları çözmek uzun ve zorlu çabalar gerektiriyor, bunların çoğu bir insanın ömrünü aşıyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Aydan ÜSTKANAT Arşivi