Güneşin doğuşunu veya batışını hakkıyla izlemek… Çok şeyleri kaçırıyoruz aslında… Bizlere basit ve sıradan gelen o kadar harika güzellikler cereyan ediyor ki kainatta…

Dünyamızdan 1 milyon 300 bin defa daha büyük, yine dünyamızdan 150 milyon kilometre uzaktan yemeklerimizi pişiren ve bizlere ısı ve ışık veren, güneş diye isimlendirdiğimiz ateş topunun yaptıkları heyecanlandırması gerekmez mi bizleri…

Yine bizlere takvimcilik yapan, zamanları kaybetsek bile ona bakıp saniyesi saniyesine zamanları ayarlayabileceğimiz ve her gün farklı bir şekilde bizlere manzaralar çizen ayın hareketleri, aklı olan bizleri hayretten hayrete düşürmez mi…

Üzerinde iskan olduğumuz dünyamızın saniyede yaklaşık 30 kilometre hızla feza boşluğunda ona çizilen hedefe doğru dönerek seyahat etmesi, biz akıl sahiplerini nasıl heyecanlandırmaz!

Dünyamız yuvarlak olmasına ve dönerek hızla gezmesine rağmen üzerinde taşıdığı suların dökülmemesi, nasıl insanı hayretten hayrete düşürmez!

Yüksek İslam Enstitüsünde okurken Allah rahmet etsin Mehmet MAKSUDOĞLU adında bir hocamız vardı. Sadece parayı düşünen ticaretçileri tarif etmek için, “güneşin batışını hiç seyretmemiş” derdi.

Gerçekten her gün tavanımız olan gökyüzünü süsleyen güneşin doğuşu ve batısı, harikalar harikası diyebileceğimiz manzaralar çizmektedir…

Sabah namazını kılıp, tesbihat ve dualardan sonra, şöyle pencereden veya balkondan nazenin güneşin yerküremize göz kırpmasını seyretmek ve seyrederken de o sanat tablolarının Sanatkârını düşünmek neye değmez ki…

Böyle muhteşem manevraları biz akıl sahiplerinin nazarlarına sunan sanatkâr, bizlere ne demek istiyor!

Peygamber Efendimiz(SAV) Hadis-i Şeriflerinde: “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” Buyurmasının altındaki sırrı birazcık anlayabiliyor muyuz!

Cenab-ı Hak hepimize bu dikkatli bakışı ve neticesinde alnımızı secdeye koyup gereğini yapmamızı nasip etsin! (Amin)