İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Her saldırı Türkiye'nin gücünü arttırdı, onlar ise çöküşe sürükleniyor

Her saldırı Türkiye'nin gücünü arttırdı, onlar ise çöküşe sürükleniyor

Bugüne kadar hep dışarıdan saldırıları, ülkemize yönelik müdahaleleri, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya dönük kampanyaları, milletimizi birbirine düşürmeye yönelik örtülüsenaryoları, iç savaş tezlerini, rejim değişikliği projelerini, Türkiye'yi rehin almaya dönük çokuluslu planları, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibini tasfiye etmeye ve belki binlerce insanı yok etmeye ayarlı uluslararası operasyonları tartıştık. 

Tartışmak zorundaydık çünkü çok ağır saldırılara maruz kalıyorduk. Birkaç kez uçurumun kenarından döndük, tarihin en ağır ihanetlerine maruz kaldık, terör örgütlerinin ve FETÖ istihbarat ağının ülkeyi mahvetme senaryolarına direndik. Millet direndi; medya direndi, gençler direndi, siyasetçi direndi, esnaf direndi, güvenlik mensupları direndi. 

Biz artık çok daha iddialıyız

Topyekün saldırılarla topyekün mücadele ediyorduk. Edeceğiz de. Biliyoruz ki, bitmedi, bitmeyecek. Yeni dalgalar gelecek, yeni formüller denenecek, belki çok daha karmaşık planlar devreye alınacak, biliyoruz. 

Ama biz bu mücadele döneminde inanılmazı başardık. Başardığımız şey sadece o müdahaleleri savuşturmak değildi. Savunma hatlarımızı güçlendirmeyi, kalkanlarımızı sağlama almayı, güçlü bir toplumsal bilinç oluşturmayı, Türkiye'ye sahip çıkmayı, ortak bir gelecek ve güçlü bir Türkiye için yollara düşmeyi, kenetlenmeyi öğrendik. 

Vatan kavramını, vatanseverlik kavramını yeniden keşfettik. Anadolu'da yüzlerce yıldır yaşananları yeniden hatırladık. Eskinin sadece üzücü hesaplaşmalarını, acılarını değil iddialarını da bugünlere taşıdık. 

Türkiye güçlü olduğu için bu saldırıları boşa çıkardı

Türkiye güçlü olduğu için Gezi olaylarına direndi, hemen bütün Avrupalı istihbarat örgütlerinin yönettiği o sokak terörünü alt etmeyi bildi. Türkiye güçlü olduğu için 17-25 Aralık sürecinin aslında ekonomik bir müdahale olduğunu, yolsuzluk gibi en hassas söylemle pazarlandığını, kamuoyunun bu şekilde ele geçirilip Türkiye'yi iddialarıyla vurmayı hedeflediğini farketti ve bu müdahalenin de üstesinden gelebildi. 

Türkiye güçlü olduğu için, milletimiz dünyada ve coğrafyamızda neler döndüğünü anladığı için, yüzyıllara dayanan istilacı aklın yeniden topraklarımıza yöneldiğini kavradığı için 15 Temmuz gibi tarihin en ağır, en alçakça saldırılarını boşa çıkardı. 

Hiçbir ülke, millet böylesine bir ihanet görmemişken, böylesine içeriden vurulmamışken, ülkeyi savunmakla yükümlü kadrolar silahlarını milletin kendisine doğrultup Türkiye'yi kalbinden hançerlemişken ayakta durmayı, onları rezillikleriyle birlikte tarihe gömmeyi, bir arada kalmayı bilmiştir. 

Dünyada böyle bir örnek yok.. Peki nasıl oldu bu!

Türkiye'den başka hiçbir ülke bu tür saldırılara direnemezdi. Diremek için böyle bir azim, aşk, motivasyon, cesaret örneği sergileyemezdi. Bütün şehirlere saldırılırken, devletin güvenlik birimleri kontrolden çıkarken, siviller savaş uçaklarıyla bombalanırken, aynı anda bütün terör örgütleri ülkeyi vururken kimsenin korkup geri çekilmediği, kurşunların üzerine üzerine yürüdüğü, tankların önüne siper olduğu, F-16'lardan yağan bomba ve kurşunları hiçe saydığı bir örnek dünyada olmamıştır. 

Türkiye tarihinde de olmamıştır. Bu cesaret, kararlılık, azim nedir, nasıl bir güçtür, nasıl bir inançtır, nasıl bir ülke ve millet sevgisidir, nasıl bir Türkiye hedefine odaklanmadır ki, böylesine bir saldırıyı, bir çok ülkenin ortak saldırısını birkaç saat içinde boşa çıkarmıştır.

İşte biz bu gücün peşinden gideceğiz

İşe bu güce dikkat çekmek istiyorum. Saldırıları, acıları, üzüntüleri paylaşırken bu gücün, bu kararlılığın, bu başarıların ne olduğunu tartışmayı unuttuk. Bunu unutursak, göremezsek, tartışamazsak umutsuzluklara kapılırız, olumsuzluklara saplanırız, gelecek kaygısına düşeriz. Saldırılar bizi kendimize getirdi, gücümüzü farkettirdi, inancımızı, dayanışmamızı yeniledi. Saldırılar bizi büyük Türkiye ideali etrafında birleştirdi, kaynaştırdı, direncimizi artırdı, öfkemizi artırdı, daha bir bilendi, daha bir hareketlendik, ülkemize sarıldık.

Bu gücü farketmemiz önemli. Bizi ayakta tutacak olan, Türkiye'yi ayakta tutacak olan şey budur. Birkaç yılda bu kadar saldırıya direnebilen bir ülke, hep direnecek, asla pes etmeyecek, asla teslim olmayacak demektir. Bunun için aklı, bilinci, azmi, tecrübesi, kaynakları var demektir. 

O kirli psikolojik operasyona dikkat

15 Temmuz son imha planıydı ve o kritik eşiği geçtik. Bu hızla çok daha büyük adımlarla yürüyeceğiz. Türkiye içindeki bütün istihbarat aparatlarından, ihanet çevrelerinden, ayakbağı olan yapılardan kurtularak, ezberleri zihinlerimizden atarak, cesur sözlerle ve cesur insanlarla tarih o tarih yapıcı misyonu besleyeceğiz. 

Hiçbir şekilde umutsuzluk olmayacak. Yılgınlık, çaresizlik, karamsarlık bizi rehin alamayacak. Siz siz olun, Türkiye'yi küçümseyenlere, etkisiz göstermeye çalışanlara, ülkenin geleceğinin karanlık olacağı yaygaralarına prim vermeyin.

Onlara sala inanmayın. Sadece son üç yıla bakmanız bile bu yaygaraların nasıl bir kirlilik olduğunu, nasıl bir psikolojik operasyon olduğunu görmemize yetecektir. Bir tür söylemler yeni müdahale biçimidir ve karakteri itibariyle, önceki saldırılar gibi çokuluslu bir projedir. 

Yeni küresel fırtına bizi değil onları vuracak..

Gerçekleri göreceğiz, öngöreceğiz, ihtimalleri tartışacağız ama asla pazarladıkları korkulara teslim olmayacağız. Türkiye'nin kritik eşiği aştığını, bundan sonra gelecek her fırtınaya kararlılıkla karşı koyacağını, buna imkanı olduğunu bileceğiz. Er ya da geç biz bu rüzgarı tersine çevireceğiz ve bunu işaretleri ortaya çıktı bile. Etrafınıza bakın, Avrupa'ya bakın, dünyanın geneline bakın… Fırtına sadece Türkiye'yi vurmuyor. Bize operasyon çekenlerin kendilerini operasyona açık hala getiriyor. Zayıf noktaları, zaafları, çaresizlikleri bir bir ortaya çıkıyor. 

Onların bizden çok daha büyük korkuları var, gelecek kaygıları var. Bu yüzden de o korkularını örtbas etmek için bize, dışarıya, başkalarına saldırıyor, krizi ülkelerinden dışarı ihraç etmeyeçabalıyor, içinde bulundukları açmazları örtbas etmeyi planlıyorlar. 

Uluslararası sistemin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez böylesine iflas ettiğini tanık oluyoruz. Artık ABD ile Avrupa Avrupa'nın kendi içinde bir çok sorun, kriz alanları belirginleşiyor, ortaklık alanları daralıyor, geçmişlerinden gelen ayrışmalar güç kazanıyor. 

Ekonomik kriz değil, jeopolitik çöküş olur

15 Temmuz'dan sonra ekonomik krizle vurmaya çalışanlar, piyasa üzerinden operasyon yapanlar 2008'den çok daha beter ekonomik krizle yüzleşmeye doğru gidiyor. Dikkatle bakan herkes bunu görecektir. O krizde olağanüstü hal yasalarını değiştirmiş, toplumsal patlamalara karşı hazırlıklara başlamış, ordunun iç güvenlikte kullanılmasına dair yasa bile çıkarmışlardı. 

Yeni dalga onlara neler yaptıracak, daha mı saldırganlaştıracak yoksa içeri mi kapatacak göreceğiz. Ancak bu dalga hiç bir şekilde sadece ekonomik kriz olarak kalmayacak çok ciddi jeopolitik sarsıntılara, ayrışmalara hatta çatışmalara yol açacaktır. Aşırı sağın yükselmesi işte bu tehlikeli gelişmenin sonuçlarından biridir. Aşırı sağ yükseldikçe de kendi aralarındaki ayrışmalar tetiklenecektir. 

'Dolarla dövme' planı tutmaz, tutmayacak..

Türkiye, her saldırıyla kendini biraz daha tamir etti, yeniledi, sağlamlaştırdı. Her saldırı dalgası Türkiye'yi zeminini daha da güçlendirmeye itti. Bu yapıldı, yapılıyor da. 15 Temmuz gibi bir saldırıyı hiçbir Avrupa ülkesi göğüsleyemez, ayakta kalamazdı. Türkiye ayakta kaldıysa, üstelik bunu iyi okuyup açıklarını kapatıyorsa, kendini sağlamlaştırıyorsa bu ülkeye inanmak, güvenmek zorundayız. 

Bir takım gevezelerin, sorumsuzların, kaygısızların boş laflarınısiyasi analizler olarak görmeyi bırakmalıyız. Onların Türkiye diye bir kaygıları yok, ortak gelecek arzuları yok, hiç olmadı zaten.

Dolar üzerinden operasyon yapıyorlarmış, ekonomiyi vuracaklarmış, bizi dolarla döveceklermiş, yeni tür darbe yapacaklarmış... Belki Türkiye'nin zayıf yanı burasıydı ve bu vesile ile şimdi ekonomi alanında kalkanları güçlendirme zamanıdır. Zaten öyle de yapılıyor. Türkiye bu alanda da hazırlıklarını son sürat devam ettiriyor. 

Başarma şansları yok, kendileri köşeye sıkıştı

Biz dünyayı kasıp kavuracak o büyük krize hazırlandık. Açıklarımızı kapattık, kapatıyoruz. Siyasi akıldan ve öncülükten ekonomiye, sistemin yenilenmesinden ve yeniden biçimlendirilmesinden (Başkanlık Sistemi) savunma atılımlarına kadar yeni bir Türkiye'nin, yeni bir kuruluşun temelleri atılıyor. 

Tahmin edilenden çok daha fazla yol aldık. Bir çok ülkeden daha ilerideyiz. Öyleyse, psikolojik çöküntüye neden olanların, Türkiye'yi inancımızı hedef alanların söylemlerini ciddiye bile almayın. Onlar, bu ülkeye operasyon çekenlerin, kendi zaaflarını gizleme telaşında olan ülkelerin içeride servisçiliğini yapıyor. 

Türkiye çok daha kararlı

Elbette yeni saldırılar gelecek, yeni kriz senaryoları devreye alınacak. Ama artık başarma şansları olmayacak. Çünkü hem Türkiye eski Türkiye değil ve çok güçlendi hem de Türkiye'yi köşeye sıkıştıranlar kendileri köşeye sıkışmak üzere…

Sadece biraz daha sabır..

Ama direnci, dayanışmayı bırakmadan, çok daha kararlıadımlarla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi