Abdurrahman DİLİPAK

Abdurrahman DİLİPAK

İdam cezası kapıda!

İdam cezası kapıda!

Gerçekler tek tek gün yüzüne çıkıyor.. Olayın oluş şekli büyük ölçüde aydınlatıldı. Darbe tarihi erkene alınmış, zamanı da.. Evdeki hesaplar çarşıya uymamış. Darbe olacağı saat 16.00’da belli olunca Erdoğan otelden ayrılıyor ve harekat başlıyor.. Yoksa 02-03.00 gibi harekat başlayacak, bildiri 06.00’da okunacakmış.. Erdoğan Marmaris’ten Dalaman’a geçiyor. Tam da bu olaylar olurken ben Dalaman’la Marmaris’in tam ortasında idim. Şadi Pirci ve arkadaşları ise Marmaris’e gittiler.. Hem de “Paralel yapı ve darbeler” hakkında bir konuşma yapıyordum. Toplantıyı Şadi Pirci düzenlemişti. Tam da konuşma sırasında darbe haberi geldi. Ben kaldığımız eve döndüm ve çocuklarımı Dalaman havaalanına gönderdim. 

Erdoğan ise 3 yolcu uçağı ile özel uçağın adı değiştirilerek İstanbul’a yola çıkıyor. Eskişehir’den kalkan F-16’lar Erdoğan’ın uçağına koruma yapıyorlar. Uçak yetkili olmamasına rağmen, “hava trafik kontrol merkezi”nin verdiği bilgiyle ve kendi ışıkları ile iniyor.

Bizim Akit Tv’de program yapan  Dr. Muammer Yıldız memleketine gitmek için havaalanındaymış. Erdoğan’ın uçağının İstanbul’a geleceğini öğrenince ve havaalanında kule etrafındaki hareketliliği görünce, havaalanında bekleyen 300 kadar yolcu ile aprona çıkıp kuleyi kuşatıyorlar. Bir grub askerle, polisle tartışırken bir grub kuleye çıkıyor.. Ben Muğla’da olup bitenleri cep telefonu, Tv ve internet üzerinden anbean izledim.. Gelen bilgileri daha çok Yasin Aktay’la ve birkaç arkadaşla daha paylaştım.

Bakın, bir ara Hasan Doğan’ın eşi ve çocuğunu otelde bırakıp ayrılmak zorunda kaldığı haberi geldi. Uçak vurulabilirdi, eşi başının çaresine bakabilirdi. Zaten korumalar da vardı. Dışarısı da güvenli değildi. Halk hemen örgütleniyor, hanımı ve çocuğunu kurtarmak için oraya koşuyor. Neyse eşi ve çocuğu da yanındaymış. Bizim çarşaflı kadınımız kamyona atlayıp, mahalleliyi toplayıp, olay yerine koşuyor. Bu kadın ambulans da kullanır, Tank da. Kurtuluş savaşında inek sağan, dolma dolduran kadınların kurşun doldurduğu gibi.

Darbenin birinci raundu onlar açısından tam bir felaket oldu. Ama süreç devam ediyor..

Darbe, Made in Pensilvenya, Esed, MOSSAD, Sisi, BAE, İngiltere, Vatikan, Almanya herkes işin içindeydi. İncirlik’te yaşananlar Almanya’da izleniyordu.. Kambersiz düğün olur mu?  CIA da vardı tabii işin içinde. Zaten Gülen bir CIA ajanı değil mi?

Kerry kalkmış kanıt istiyor. Dalga mı geçiyor bu adam bizimle. Kendi arşivine bak bayım.. İncirlik, Almanya’daki üs komutanın da mı sana bilgi vermedi yoksa, Şaka mı yapıyorsun, tecahülü arif sanatı mı yaptığını sanıyorsun. Çok komiksiniz bayım.. Siz oradaki bakanlığınızdaki çiçekleri sulamakla görevli bahçıvan mı idiniz yoksa, ama yine de bir şeyler duymuş olmalısınız..

Dün “Eyyüb” ve “Kısıklı” meydanındaydım. Erdoğan “inceldiği yerden kopsun” anlayışında.. Bahçeli’yi dinledim idam cezası meclise gelirse biz destekleriz diyor. Erdoğan Kısıklı’da idam cezası ile bir kanun önüne gelirse imzalarım dedi. Bu iş bitmiştir. İdam cezası kapıda. 

Erdoğan başka şeyler de söyledi. Anayasa değişikliği de olacak, başkanlık konusunda. Millet ne derse o. Karar milletin. Taksim’e cami de yapılacak, Kültür Merkezi de, Topçu Kışlası da. Ayasofya da açılır bu gidişle. Brüksel ya da NATO ne dermiş umurunda değil.. “ABD’de, Rusya’da idam cezası var kimse bir şey demiyor. O zaman biz idam cezasını getirince birileri niye rahatsız oluyor ki” diyor.

Şunu görelim. İdam cezasının getirilmesi, AB üyeliği için sorun. Dahası idam cezası bahanesi ile idam cezasını kaldıran ülkeler, kendilerine sığınanları, idam cezasını bahane ederek iade etmeyebilirler.. Bu bir risk. Hatta ABD Gülen’i, mesela idam cezası olmayan bir başka ülkeye gönderir ve bu şekilde iade konusu engellenmiş olabilir. “Demokrasilerde çare tükenmez” nitekim.. Bu arada idam isteyenlere kötü bir haberim var. İdam cezasını geri getirseniz de yasa sanık lehine uygulanır ve bu anlamda “ma kabline şamil” olmaz. Dolayısı ile idam cezasını geri getirseniz de bunun bu kişiler için uygulanması sözkonusu olmaz. Ama idam cezası yeniden işlerlik kazanmış olur. Yani idam cezasını tartışırken önümüze bakmamız gerekiyor, arkamıza değil. İdam cezası getirildi diye, hemen infaz gerçekleşecek değil. Bu konu birçok şarta bağlı..

İdam cezası dinde var. Hiç kimse, Allah Resulünden daha merhametli değildir ve olamaz. Bir Müslüman için idam cezasının hukuk sisteminde olmasına karşı çıkması düşünülemez. Ama maslahat ve siyaset açısından, mevcut sistem içinde elbette konuyu tartışabilir..

Erdoğan olayın üzerine gidecek. NATO ve AB içinde bu konu krize sebeb olacak. Gülen Amerika’da, Amerika’da idam cezası da var. Her şey apaçık ortada, iki ülke arasında suçluların iadesi anlaşması var. ABD’nin Gülen’i iadesi onlar açısından bir samimiyet testi olacak..

Mesela, bugün Türkiye’de idam cezası yok. Fehriye Erdal’ın bir terörist olduğu da biliniyor.. Fehriye Erdal Brüsksel’de, bütün Avrupa’da dolaşıyor, Amerika üzerinden Kanada’ya gidip geliyor. Ve Türkiye’ye iade edilmiyor..

Baradey ve Tony Blair’i Sisi’ye danışman yapanlar kimdi? Bunlar, çıkarları sözkonusu olunca ilkelerini helvadan put gibi yiyorlar. Şimdi Erdoğan batının bu ikiyüzlülüğünü suratlarına çarpmaya hazırlanıyor.. Yetki Gül’de olsa böyle davranmazdı. Ben nasıl davranırdım emin değilim, ama bu olayı efradına cami, ağyarına mani bir şekilde halka anlatırdım.. Ama her yiğidin başka bir yoğurt yiyişi var. Yetki Gül’de değil, Erdoğan’da. Buna bu yetkiyi de halk verdi. Böyle düşünmesi ve yapmasında fıkhi ya da hukuki bir engel yok. Erdoğan bilerek bu konuyu tartışmaya açıyor ve tabii bu kapı aralanırsa başka konular da gündeme gelecek.

Bir bakıma Erdoğan, batılıları Türkiye hakkında karar vermeye zorluyor.. Onları kozlarını paylaşmak için masaya çağırıyor.. Öyle piyonlar üzerinden hesaplaşmaya değil, derin güçleri, “uluslararası sistem” dedikleri uluslararası çete düzeninin üzerine gidiyor..

Kuklalarla uğraşmak yerine kuklacıları masaya çağırıyor..

Vizenin kaldırılması konusu durup dururken niye askıya alınmıştı, ya da MHP’deki kriz sakın bu darbe planı ile ilişkili olmasın. Batı neden darbe karşısında hemen sesini yükseltmedi de bekledi.. Hatta ilk açıklamalar çok kötü idi.. BAE’Tv si El Arabia canlı yayında niyetlerini açıkça gösterdi. “Giderek daha otoriter olan bir lider mi, diyalog, hoşgörü, işbirliği ve demokrasi vaad eden bir darbe mi?” sorusuna Richard N. Haass “bu cevabı zor bir soru” cevabı ile aslında niyetini açıkça ortaya koymuş oluyor.. Son bir bilgi daha, FBI eski çevirmeni Sibel Edmonds, “Asıl darbe yolda!” dedi ve ekledi: “Bu 15 Temmuz darbe girişimi, ABD İstihbaratı-Gülen işbirliğiyle hazırlanmış bir darbe provasıdır”. Bu adamlar bu kafada. Ne darbe süreci tamamlandı, ne operasyonlar, çarşambayı bekleyin. Sabırlı olalım. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olalım.. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Abdurrahman DİLİPAK Arşivi