Türk siyasal tarihinde alışık olduğumuz bir durum var. İktidarın ileri sunduğu her icraata karşın; yıkıcı muhalefet, sürekli eleştiri, felaket tellallığı…

Türkiye’de iktidar olsanız dahi, muhalefetin “statükocu” dayatmaları nedeniyle, “muktedir” olmanızı zorlaştıran anlayış hâkim!

Bu ülkede, on yıllardır devam eden yanlış uygulamalar var. Statükoya hafiften dokunmayıverin, kıyametler kopar.  Durumdan vazife çıkaran o kadar çok siyasiler var ki, adeta “felaketin tellalı” oluverirler…

Misal mi istersiniz?

Vaktiyle Ak Parti tarafından “SSK ve Bağ-kur birleştirilecek” diye bir öneri getiriliyor. Muhalefet; “mümkün değil, altyapı yok” ve sair gerekçelerle karşı çıkıyor. Ya vatandaş!

Vatandaş, hükümetin uygulamasından son derece memnun…

Yine Hükümet, eğitim ve öğretimde birçok adımlar atıyor ve  “ilköğretim öğrencilerinin kitaplarını devlet karşılayacak” diyor. Muhalefet ise garip bir yaklaşımla; “bu kitaplardan zengin çocukları da faydalanacak”  diyor ve karşı çıkıyor. Halk yine hükümetin icraatlarına tam not veriyor…

Referandumla özgürlüklere kapı aralanıyor, müzmin muhalefet buna da karşı çıkıyor…

Kendilerini “sol, sosyal demokrat veya sosyalist eğilimde oldukları iddiasında olanlar”, neden eğitim ve sağlık hizmetlerinin her aşamasında verilecek hizmetlerin bedava olması için mücadele vermiyorlar da, sırf iktidara muhalefet olsun diye iktidarın sosyal politikalarına karşı çıkarlar…

Bu “çatışmacı”, bu halktan uzak muhalefet anlayışını ne zaman terk edecekler?

Bu “milliyetçi” çizgide siyaset yapıyoruz iddiasında olanlar, ne zaman milli ve manevi çizgileri şovenizmden arındırılacaklar…

Emin olun bunu anlayabilmiş değilim…

Bu günlerde Ak Parti Hükümeti’nin “19 Mayıs” kutlamaları ile ilgili yeni düzenlemeleri gündemde. Cumhurbaşkanlığı da tüm milli bayramlar için kolunu sıvadı. Hükümet,  bu yeni düzenlemeyle “yeni bir ruh, yeni bir anlam, yeni bir içerik, yeni bir heyecan ve yeni bir dinamizm kazandıracak atılımlar” olacağını ileri sürmektedir.  

CHP; Ak Parti’nin bu çıkışına karşın; “Atatürk,  Samsun’a turistik gezi için mi çıktı?” diye hükümete yükleniyor…

Öte yandan MHP ; “Varlık değerlerimize kast eden bir durum var” diyerek kendince “felaketi” önceden haber veriyor.  

Emin olun CHP ve MHP bu yeni düzenlemenin nasıl olacağı hususunda tam ve kesin bir bilgi donanımına sahip olduğunu sanmıyorum. Hükümetin de zaten bu meyanda detaylı bir açıklaması olmamıştır.  Hükümetin söylediği,  sadece mevcudu revize etmektir.  Kutlamaların üniversite sınav tarihine denk gelmesi de var… 

CHP Genel Başkanı’nın tespiti doğru. Atatürk Samsun’a “turistik” bir gezi için gitmedi. Merhum Ecevit’in ifadesiyle, "Padişahın gözü önünde olacak ama onun haberi olmadan gizli bir hareket başlatmak üzere Samsun'a gidecek, bu mümkün değil” diyor.  CHP’liler İster kabul etsin ister etmesin, birçok tarihçi ve özellikle tarihi bir kimlik olarak merhum Bülent Ecevit’e göre; “Atatürk, Padişah tarafından Samsun’a kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere gönderilmiş” deniyor…

Hükümet ise;  “bu mücadele ruhunu daha da canlı tutmak” adına o günün anlamını “idrakin ötesinde şuur katacak” adımların atılacağını söylüyor.

Bana kalsa hükümetin “milli ve manevi değerler” hususunda atması gereken o kadar çok adımlar var ki, doğrusu bu atılan adımları yetersiz ve akim buluyorum...

 Muhalefetin; “bunlar takiye yapıyor, bunların ajandalarında başka şeyler var” yaklaşımları 28 Şubatın söylemleridir. Demode oldu artık…

Özellikle MHP ve CHP’den şunu beklerdik; Mustafa Kemal, Samsun’a çıkarken nasıl bir ruh vardıysa şimdide o ruhla kutlamalar yapılsın,  19 Mayıs kutlarlarında hiçbir milli ve manevi değerlerimizle örtüşmeyen içerikler var…

Siyasi partilerden,”sözde değil özde bir ruhla” bu kutlamaların yapılmasını hedef göstermelerini beklerdik.  Emperyalizmin kucağına itilmişliğin alametlerinden nasıl kurtulmamız gerektiğini, kız çocuklarımızın içler acısı durumuna “dur, ne yapıyoruz” demeleri gerekirken,  “Atatürk Samsun’a turistik gezi için mi gitti, varlık sebebimizi ortadan kaldıracak eğilimler peşindesiniz”  sözleri inandırıcı gelmemektedir.

Hümetin hala genç dimağlar için bir “milli ahlak politikası geliştiremediğini” söylemelerini beklerdik…

Eğitim ve öğretimde  “milli bir eğitim sistemi” boşluğundan söz etmelerini isterdik…

Televizyon dizilerinde “tarihimize, inancımıza ve kültürümüze her türlü hakaretin yapıldığına” dikkat çekmelerini isterdik…

Kültür Bakanlığı’nın; “ahlaka ve tarihi gerçeklere aykırı bu diziler yayınlanmadan önce, editöryal denetim görevini yapmadığını” söylemelerini beklerdik…

Akşam sabah Ak Parti’ye “çamur at izi kalsın” üslubuyla ağızlarına sakız edenler,  “yapıcı muhalefet” beklentisi biraz zor gözüküyor. Ama millet bunları adım adım izlemekte ve bunların bir adım ilerisinde yürümektedir…

Artık siyasette   “şovenizm” kokan muhalefet devri kapanmıştır. Bu tarz siyaset pirim yapmamaktadır, haberiniz ola!