Mehmet Emin TOPRAK

Mehmet Emin TOPRAK

RİZEMİZE YAKIŞMAYAN DURUMLAR!

RİZEMİZE YAKIŞMAYAN DURUMLAR!

Bazı şeyler vardır ki, pek göze batmaz, pek de konuşulmaz. Fakat içten içe bünyeyi kemirir. Gün gelir öyle bir noktaya varır ki bir nesli bozar, mahveder. Neden sonra uyanırız, iş işten geçmiştir artık…

Geçen günlerde bölgenin gündemini çok iyi takip eden ve tutan bir internet sitesi sahibiyle sohbet ederken, Rize’deki asayiş ve aile içi olaylardan ve de boşanma oranlarından bahsetti. Samimiyetle söylüyorum ki, şaşırdım kaldım. Bu dereceye vardığını tahmin edemezdim.

Bölgenin gündemini az çok basından ve medyadan takip edebildiğimiz kadar ediyoruz. Fakat Rize’de hemen hemen her mesai gününde bir boşanma gerçekleştiğini düşünemezdim. Yaptığı hesaba ve aldığı istatistiki verilere göre sırf Rize ‘de mahkemeler, her gün ortalama bir çiftin boşanma kararını veriyor. Bu çok ciddi bir rakamdır.

Ayrıca aile içi ve akrabalar arasındaki cinayet işleme oranı da azımsanmayacak derecede artmış. Baba oğluna oğul babasına, yeğen amcaya amca yeğene karşı cinayetler işliyor. Buna benzer cinayet haberlerini okuyor ve duyuyoruz. Bu durum bölge insanını ve özellikle bu konulara hassas kişileri derinden yaralıyor. Söz konusu olayları önleme noktasında ciddi bir çaba da görmeyince, doğrusu ümitsizliğe düşmemek zorlaşıyor.

Sadece sıkıntıları sayıp dökmekten ziyade sebep ve çareleri noktasında kendi penceremizden bir iki şey söylemek istiyorum. Sebepleri çoktur. Ekonomik sebepleri vardır, sosyal sebepleri vardır, dini sebepleri vardır. Velhasıl çok değişik sebepleri olabilir ve vardır. Fakat birde şu gerçek var ki, Rize gibi (!) bir yerde bu tür olaylar oluyor ve olmaya devam ediyor.

Çare olarak maddi cihetin ekonomik yönünü ilgili ve yetkililere havale ederek, manevi cihette ne gibi çareler düşünülebilir noktasına yoğunlaşmak istiyorum.

Kainatın sahibi olan Allah’a ve O’nun yüce Peygamberine inanan ve güvenen bizler, niçin inancımıza taban tabana ters gelen bu tür yollara giriyoruz? Acaba bundan şu sonucu çıkarabilir miyiz? Allah’a ve O’nun Peygamberine inanıyoruz fakat onları tanımıyoruz! Onları hakkıyla tanısak ve dinlesek, yarım metrelik arazi için komşumuzla gırtlak gırtlağa gelir miyiz? Değil cinayet işlemek akrabalarımızın kalbini kırar mıyız? Anne ve babalarımıza değil hiddet etmek, “öf” bile diyebilir miyiz?

“Dünya bir oyun ve oyalanmadır.” Diye buyuran Kur’an’ın sözünü dinlesek, “Babanın oğluna bırakacağı en iyi miras iyi bir eğitim ve öğretimdir.” Diye buyuran Kainatın Efendisine kulak kabartsak, acaba yanlış adım atar mıyız? “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan, var birazda sen oyalan.” Diye söyleyen ve Peygamber Efendimiz’den ders alan Yunus Emre’lerin ve “dünya öyle bir meta’ değil ki bir nizaa (kavga) değsin!” buyuran ve yine Efendimiz’in terbiyesinde yetişen Bediüzzaman’ların sesini dinlesek acaba yolumuzu şaşırır mıyız?

Evet, Aziz Dostlar!

İnanmak yetmiyor, inandığımızı yaşamamız gerekiyor. Bunun içinde kitap okumamız, yeryüzünün cennet bahçeleri olan alimlerin sohbetlerine katılmamız, cemaat olup bir araya gelmemiz, daha doğrusu safları sıklaştırıp “Kardeş” olmamız gerekiyor.

Öncelikle kendimizi yetiştirip daha sonra da çocuklarımıza iyi bir eğitim vermemiz gerekiyor. Çünkü aydınlanamayan aydınlatamaz!

Saygılarımı sunuyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Mehmet Emin TOPRAK Arşivi