İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Salgının yayılması durdu mu?

Salgının yayılması durdu mu?

Korona (COVID-9) virüsünün ABD’ye girişi geçtiğimiz Kasım ayında tespit edilmiş. Bu konuda yönetime uyarı da yapılmış.

Muhtemelen “yıllık olağan grip” kategorisinde görüldüğü için durum hafife alınmış. ABD belki de bu yüzden, felaketi en ağır yaşayan ülkelerin başında geliyor. İddialar böyle.

Birçok ülkede, özellikle de Avrupa ülkelerinde, benzer durumun söz konusu olduğu, salgının aslında önlemlerden çok önce girdiği, yayıldığı söyleniyor.

Salgının yayılması durdu mu?

Bu iddiaya göre, hastalar grip ve zatürre teşhisi olarak tanımlandı, durum küresel bir salgın olarak görülmedi, en fazla Domuz Gribi gibi algılandı.

Buradan hareket edenler, birçok Avrupa ülkesinde aslında salgının zirve yaptığını, gün gün yavaşlayacağını, beklenenden kısa süre içinde de zayıflayacağını düşünüyor.

Virüsün ağır hasar verdiği ülkelerden biri olan İtalya’dan benzer işaretler gelmeye başladı bile. İspanya, Fransa ve İngiltere’de de salgının zirve sınırına yaklaştığı yorumları yapılıyor.

Türkiye’de zirve yaptı mı, yavaşlama seyrine girdi mi?

Peki; Türkiye için de öyle bir şey düşünülebilir mi? Türkiye’de de zirve yapmış olabilir mi? Önümüzdeki haftadan itibaren salgının yavaşlayacağı, sonra da gerileyeceği söylenebilir mi?

Bazı çevreler, Türkiye’de de salgının zirve yaptığını, yavaşlama seyrine girdiğini, şu anki önlemlerin ve tedavinin yavaşlamasını ve durmasını sağlayacağını söylüyor. Dünyadaki eğilimlere bakınca, Türkiye’yi kıyaslayınca oldukça mantıklı görünüyor.

Türkiye, tedbir, tedavi, kamu kurumlarının hassasiyeti, salgınla ortak mücadele biçimi, sağlık operasyonları, salgının yol açabileceği hasarları önleme operasyonları, devlet ve kamuoyu duyarlılığı açısından dünyanın en iyi ülkesi. Bu açık ve net.

Son derece başarılı bir mücadele modeli yürütüyor. Onlarca ülkeye yardım yapıyor, bunların birçoğu dünyanın zengin, güçlü ülkeleri. Şirketlerin duyarlılığı açısından da böyle.

Dünya tersine döndü.

Hastalığın yayılmasını yavaşlatma, hastaların tedavi başarısı, devletin yürüttüğü çok iyi yapılmış eylem planı, ekonomi çevrelerinin ve ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya en basit maske bile bulamazken, birbirinin sağlık malzemelerine el koyarken Türkiye bunları insanların evlerine bedava dağıtıyor. Dahası bu ülkelere maske ve sağlık malzemeleri gönderiyor.

Dünya sanki tersine döndü. Sanki değil, döndü.

Şüphesiz bu yeni durum, küresel ölçekte eksen kaymalarına yol açacak ve bunu çok yakında göreceğiz.

Neden ABD ve Avrupa’da ölümler bu kadar yüksek?

COVID-19 salgını Çin’de, Wuhan’da ortaya çıktı ve Batılı ülkeler tarafından “yerel” görüldü. Hiçbir şekilde küresel ölçekte paniğe neden olabileceği düşünülmedi. ABD ve Avrupa’nın bu kadar kayıp vermesinin nedeni belki de bu oldu.

Ama cevaplanması gereken çok soru var. ABD’de, İtalya’da, İspanya’da, Fransa’da, İngiltere’de, Almanya’da bu kadar ölüm olmasının nedeni sadece geç tedbir alma, ihmal etme, tedariksiz olma mı?

Sadece virüsün “Çin Virüsü” olarak görülüp Batı’yı az etkileyeceği düşüncesi mi? Sadece nüfusun daha yaşlı olması mı? Bütün bunlara evet ama yine de tatmin edici olmuyor. Yine boşluklar, yine cevapsız sorular kalıyor.

Çin’de 4 binin altında ölüm varken ABD’de günde neredeyse 2 bin kişinin ölmesi, İtalya ve İspanya’da ölümlerin rekor düzeye ulaşması, G-7’nin merkez ülkelerinin bu çaresizliği anlaşılır değil.

Virüsten çok sonuçları dünyayı değiştirecek. “Dünya … Örgütü” etiketleri kalmayabilir

Virüsün yol açtığı hasar, insan kaybı, korku, panik elbette bitecek. Ama virüsten çok sonuçları küresel ölçekte değişikliklere, sarsıntılara yol açacak.

ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü ile çatışması son derece dikkat çekici ve nelerin değişebileceğine dair ilk örnek. Ulus-üstü bütün yapılar, ortak alanlar, organizasyonlar, kurum ve kuruluşlar güvenini kaybediyor.

Devletler artık “aracı kurumlar”la iş yapmak istemiyor. Muhtemelen bunları devre dışı bırakıp “devletten devlete” doğrudan işleri yürütecek.

“Dünya … Örgütü” adı altında faaliyet gösteren bütün yapılar etkinliğini yitirebilir ya da ortadan kalkabilir. “Küresel” ölçekli bütün yapıların devre dışı kalması muhtemeldir.

Devletlerin daha da merkezileşmesi, içeride merkez iktidar alanının dışarıda ülke ve coğrafya ölçekli güçlenmenin esas alınacağı bir dünyaya girebiliriz.

Finans sisteminin tiranlığı ne olacak?

Sadece “aracı kurum, örgüt ve yapıların” devreden çıkması bile dünya düzeninin değişmesi için yeterlidir.

Küresel finans sistemi, para kavramı üzerindeki değişimler, bunlara bağlı kurum ve sistemdeki değişimler, kaynaklar ve pazarlara yönelişin daha da hırçınlaşması, savunma ve sağlık dışında “gıda” kaynakları üzerindeki rekabet çok radikal değişikliklere yol açabilir.

Trump’ın bir sürprizi mi var?

Öyle sanıyorum ki, küresel finans sisteminin tiranlığı devletler tarafından sorgulanabilir, zayıflatılabilir. En azından bu yönde bir hassasiyet oluşacağını şimdiden söylemek mümkün.

Trump yönetiminin ABD içinde bu yönde adımlar atabileceğini, bunun da dünya genelinde çok ciddi tartışmaları ve değişimleri başlatabileceğini düşünüyorum.

Virüsün yayılma hızı önümüzdeki haftadan itibaren bütün dünyada düşüşe geçer. Ama ondan daha sarsıcı bir tartışma, değişim, hesaplaşma bizi bekliyor.

AB dağılır, ABD ile Çin gerilir, Türkiye yeni merkez güç olur. Çok kutuplu dünya şimdi başlıyor..

Devletlerle devletler, devletlerle ulus-üstü yapılar çatışabilir.

AB dağılır, Güney Avrupa AB’den ayrılır, ABD-Avrupa ilişkileri yeni bir şekil alır.

ABD ile Rusya, ABD ile Çin ilişkileri daha çatışmacı bir alana girer. Devletler güçlenir, küresel nitelikli yapılar ve ortak alanlar zayıflar.

Türkiye güçlenir, dünyanın yeni merkez güçlerinden biri olur.

Türkiye, coğrafya için daha büyük bir çekim merkezi haline gelir. Kendi AB’sini kurar, kendi güç havzasını inşa etmede büyük adımlar atma fırsatı yakalar.

Londra-New York merkezli finans sistemi parçalanabilir. Çok kutuplu dünya şimdi başlıyor işte.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi