Ali Osman AYDIN

Ali Osman AYDIN

“Sevmek Zamanı” ve Karantinada Zaman

“Sevmek Zamanı” ve Karantinada Zaman

“Vaktim yok!”

Normal zamanlarda en sık duyulan bahanelerden biridir bu.

Karantina dolayısıyla, mecburen işe gidenler haricinde ciddi bir kitle evinde oturuyor.

Yani artık “vakit” var…

Ne için derseniz, ertelediğiniz şeyler için elbette.

Herkesin yoğunluk nedeniyle ertelediği bir şeyler vardır muhakkak. Vakti öncelikle bunlarla değerlendirmek makul olur. Ben, başka şeylere de ilgi duyanlar için, şu ara gözüme çarpan ve benimde güzel vakit geçirmemi sağlayan birkaç şeyi paylaşmak istiyorum.

Karantina günlerini daha keyifli geçirmek adına faydalı olabilir belki.   

ÖNCELİKLE FİLM; SEVMEK ZAMANI…

Türk sinemasında, en sevdiğim yönetmenlerin başında gelir Metin Erksan. ‘Yılanların Öcü’ndeki gerçekçi anlatımı, ‘Acı Hayat’taki bugün bile yaşayan sosyolojik çatışmayı, ‘Susuz Yaz’daki her daim güncelliğini koruyan olan su paylaşımı metaforunu, izleyenler muhakkak hatırlayacaklardır. Rahmetli Erksan Usta’nın daha az bilinen bir başka başyapıtı daha vardır.

Sevmek Zamanı…

Özellikle çekildiği zamanı düşünüldüğünde nasıl devrimci, nasıl dokunaklı bir filmdir o…

Başrollerini Müfşik Kenter ve Sema Özcan’ın oynadığı toplam bel kişi ile ve yönetmenin eşyalarını satarak bitirebildiği bir kült filmdir Sevmek Zamanı.

Genelde insanlar, Türk sinemasında sevgiyi en iyi anlatan film olarak “Selvi Boylum Al Yazmalım’ı gösterirler.

Bana göre Sevgiyi anlatan en önemli film, Sevmek Zamanı’dır.

Vakti zamanında vizyona bile girmemiş bu film, çekildikten çok uzun yıllar sonra birkaç kez TRT ‘de gösterildikten sonra bir efsaneye dönüşür.

Neden öyle olur peki?

Nedeni şudur…

Sevmek Zamanı, Türk sinemasında ilk defa Tasavvuf edebiyatında hep karşımıza çıkan o meşhur surete aşk motifini işlemiştir. Hem de sinemanın en rafine imkanlarını büyük bir başarıyla kullanarak ve sırtını kültür tarihimizin çok temel nüanslarına dayayarak… Filmin yaptığı atıflar, ta Leyla ile Mecnun, Hüsrev ile Şirin’den başlar ve Kürk Mantolu Madonna’ya kadar uzar gider...

Konusu da kısaca şöyledir…

Boyacılık yapan Halil, çalıştığı evin duvarında gördüğü bir kadın fotoğrafına aşık olur. Bir gün fotoğrafın sahibi olan Meral çıkıp gelir ve Halil’in duygularını öğrenir. Halil’in hislerinden etkilenen Meral, bu aşka dahil olmak ister. Ancak Halil bunu reddeder. Çünkü Meral’e değil, onun resmine aşıktır…

“Resminle benim aramdaki bir durum, seni ilgilendirmez. ben senin resmine âşığım.” der hatta…

Meral ise: “İyi ama âşık olduğun resim, benim resmim”  deyince, Halil: “Resmin sen değilsin ki! Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil, resmini tanıyorum.” der. Merali reddeden Halil, artık nereye gitse onun kocaman resmini de yanında taşıyacaktır… İş dışındaki zamanlarını, Derviş Mustafa’nın ud taksimi eşliğinde “O” resme bakarak geçirecektir.

Film, gerçek aşkın ne olduğuyla ilgili derin, düşündürücü bir tartışmaya girer ve izleyicisini kültür tarihi içinde bir yolculuğa çıkarır. Finaldeki, “gelinlikli manken, kayık ve tablo” mizanseni, Yeşilçam’da çok taklit edildiğinden, görenlerin kolaylıkla anımsayacağı bir mizansendir. Erksan’ın filmi bugün için bile iddialı, öncü bir filmdir. Derviş Mustafa gibi unutulmaz yan karakterleri vardır filmin ve eşsiz İstanbul görüntüleriyle bezeli melankolik atmosferi ise, unutulur gibi değildir…

Sevmek Zamanı yakın zamanda DVD’si çıkana kadar oldukça kötü kopyalarından izlenebiliyordu. Ancak şimdilerde film, HD formatıyla YouTube’a yüklenmiş durumda…

Karantina günlerinde sevdiklerinizle izleyip, üzerine uzun uzun sohbet edebileceğiniz harika bir başyapıt Sevmek Zamanı…

MÜZİK…

Neveser Kökdeş, sıra dışı üslubuyla Türk musikisinin nevi şahsına münhasır bestecilerinin başında gelir bana göre ve ben sanatını gerçekten takdir ederim.

Şu, ölüm haberleriyle dolu karanlık günlerde onun size eşlik edecek bestelerinden ikisini önermek istiyorum.

Birincisi, kendinizi, pırıl pırıl bir yaz günü, sandal üzerinde kürekleri ufka doğru çekerken hissedebileceğiniz bir eser… “Hayal ufkunda uçan binbir renkler/ Enginlerde efsane güzellikler.” Dinlemeye doyum olmayan bu Rast eserin ardından acı hatırası olan bir başka eserden bahsetmek istiyorum.

Neveser Hanım’ın, Kurutuluş Savaşı’nda şehit olan eşinin haberini aldıktan sonra yaşadığı büyük acıyla bestelediği bir eserdir, sıradaki… Öyle bir acı yaşayacaktır ki sonunda yüz felci geçirecek ve uzun bir süre hayata küsecektir. Bu acı dolu beste işte böyle bir dönemin ve Neveser Hanım’ın bir daha asla göremeyeceği, çok sevdiği eşine olan özleminin bir eseridir. “Kuş olup gitsem sevdiğimin diyarına/ Saçından bir tel alsam ah taksam başıma” sözleriyle başlayan harika bir segah eserdir… Çok popüler Türk Sanat müziği yorumcuları tarafından pek okunmadığı için de pek bilinmez…

Gerçek anlamda nadide eserlerdir bunlar. Bu yüzden youTube görüntüleme sayıları da son derece düşüktür. Karantina günlerinde farklı bir tat almak isteyenler için iyi bir alternatif olabilir.

İŞTE HARİKA BİR  İŞ… ULUSLARARASI İMAM MATURİDİ ÇALIŞTAYI

İtikatta imamımız İmam Maturidi’deriz.

Deriz ama, ne kadar az tanırız onu. Çoğumuz adından fazlasını bilmeyiz hakkında.

Fakat bunun ne kadar yanlış bir şey olduğunu, Maturidi’nin düşünce dünyasının bugünün dünyası için ne kadar önemli, ayakları yere basan şeyler söylediğini, O’nu tanıdıkça insan daha iyi anlıyor…

Maturidi’nin kaleme aldığı 17 ciltlik Te’vilatü’i Kur’an ve Kitabü’t- Tevhit, yüzyıllardır önemlerinden hiçbir şey kaybetmeyen dev eserler. Maturidi’nin düşünce dünyasına daha yakından bakmak ve anlamak adına, Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı tarafından 25-27 Ekim 2018 tarihinde Uluslararası İmam Maturidi Çalıştayı düzenlenmişti, Ankara’da. Ben bu çalıştaya katılma fırsatı bulamamıştım. Fakat çalıştayın tüm oturumlarına ait videoların YouTube’a yüklenmiş olduğunu görünce çok sevindim. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum…

Toplam 3 oturumdan oluşuyor çalıştay ve takriben 8 buçuk saat sürüyor. Düşünüldüğünde çok uzun zaman değil. İzlediğiniz bir dizinin neredeyse dört bölümüne eşit bir zaman harcayarak tabiri caizse hazinelere sahip olacaksınız…

Maturidi düşünce sistemi, “Akıl, Adalet, Hikmet, Özgür İrade” bağlamında ele alınıyor çalıştayda. Her biri bugün için çok hayati başlıklar değil mi?

Ufuk açıcı tebliğler, izleyenleri düşünmeye sevk eden, çok düzeyli müzakere bölümleri var. Bu yüzden izlerken muhakkak yanınızda bir not defteri bulunması gerekiyor. Bir başka yazıda bu harika çalıştayı daha detaylı bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Bence toplumumuzun içinden çıkamadığı problemleri daha etraflıca düşünebilmek için bu tartışmalara kulak vermek gerekiyor…

Çalıştay videoları, karantina günlerini verimli geçirmek adına çok iyi bir imkan bence…

Yine şu günlerde büyük bir merak ve keyifle, altını çize çize okuduğum, Platon’un Şölen’inden, karantina atmosferiyle örtüştüğü için tekrar okuma ihtiyacı hissettiğim, Viktor E.Frankl imzalı “İnsanın Anlam Arayışı” kitabından; “Baba” filminin yönetmeni Francis Ford Coppola’nın Marakeş film festivalindeki “Fatiha Suresi” yorumundan; Nuri Bilge Ceylan filmlerinin yayınlanan kamera arkası görüntülerinden bahsetmek istiyordum ama söz ziyadesiyle uzadı… Kısmetse başka bir yazıda artık… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ali Osman AYDIN Arşivi