Su, vücut için oksijen ile beraber en önemli ihtiyaçlardandır.

Beyinde daha fazla olmak üzere vücudun neredeyse 3/4ü sudur. Hayata başladığımız anne karnında suyla başlayan ilişkimiz ömür boyu devam eder. Suyla beraber vücudun ihtiyacı olan mineralleri alırız. Bu mineraller vücudumuzun çalışmasını sağlayan, düzenleyen sistemler için gereklidir. Su sayesinde vücuttan zararlı maddeler böbrekler ve ter yoluyla atılırken aldığımız besinlerin emilimi, değerlendirilmesi ve hücrelere taşınması sağlanır. Ayrıca şekeri ve kolestrolü dengelemesi, eklemlerde kayganlık sağlaması, bağırsak sisteminşn çalışmasının daha iyi olması su sayesindedir. Suyun bir diğer önemi de ciltte sağlıklı bir görünüm sağlaması ve vücut sıcaklığının korunmasıdır. Su kaybı ile giden hastalıklar özellikle ishal durumlarında yaşanılan olayları düşünürseniz suyun önemini bir kez daha anlamanızı sağlayacaktır. Bir diğer konu da su içsem yarıyor lafıdır. Su, düşünüldüğü gibi kilo aldırtmaz, aksine tokluk hissi uyandırarak kilo alımının önüne geçer. Yalnız kalp yetmezliği gibi durumlarda su, tersine bir sistem ile kilo aldırtabilir. 

Vücuttan su kaybı en çok idrar yolu ile olsa da terleme ve nefes alıp verme ile de olabilmektedir. Vücudun su kaybı %3 civarına geldiğinde ilk fiziksel performans düşer, su kaybı arttıkça konstrasyonda azalma, yorgunluk, baş dönmesi, terleme kusurları, kas krampları ve böbrek yetmezliği ortaya çıkar. Su kaybının %20 olması halinde ise ölüm ortaya çıkar. 

Bu nedenle düzenli olarak su içmeyi ihmal etmemeli aksi bir durum, hastalık olmadıkça günde 2 litre civarı su tüketilmelidir. Terleme, nefes alma gibi durumlarda da su kaybı olduğunu düşünürsek sıcak havalar, spor yapma, ağır işlerde çalışma gibi durumlarda kayıp artacağı için miktarı da arttırmak önemlidir.