Burhan OKUTAN

Burhan OKUTAN

TÜRKİYE MÜSLÜMANLIĞI!

TÜRKİYE MÜSLÜMANLIĞI!

Bu topaklarda “Müslüman çoğunluğun azınlıklar kadar hakları olmadığını” söylüyoruz.

Yine “Müslümanların dini özgürlük talepleri var” diye gündem oluşturuyoruz.

Bu ve buna benzer sorunları gündeme taşıdığımızda; “en iyi Müslümanlık Türkiye’de var, daha ne olsun, camiye gitme diyen mi var” diye klişe cevaplar alıyoruz…

Ardından “Araplar şöyle, Araplar böyle” diye eleştiriverirler…

Soruyoruz;

En iyi Müslümanlığın ölçüsü nedir?

Daha fazla namaz kılmak mı?

İslam’ın temel kurallarını daha iyi bilmek mi?

Emin olun soruları kıstasa vurunca, Araplara nispeten insanımızın zaaflarını görür gibi oluyorum.

Buna da “Türkiye Müslümanlığı” diyorlar ya…

Nasıl bir şeyse…

Elbette bu topraklarda insanımızın çok önemli meziyetleri var. Öyle olmasaydı Türkler, asırlarca Müslümanların ve Müslüman coğrafyaların bayraktarlığını yapabilir miydi?

Kendimizi geçmişin bize vermiş olduğu “efendilik” itibarıyla bazen avutabiliyoruz. Kuru övgünün faydasız naralarıdır bunlar…

Günümüzde, Hz. Peygambere “ümmet” olma bilincini kırmaya programlanmış “ırk” temelli bir yaklaşım da söz konusudur! Batı’dan mülhem “ulus devlet” modelinin tartışılmaya açık tarafıdır bu!

Kahire’de bulunduğum yıllarda Ezher Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuş Mısırlı bir arkadaşımıza “Mısırlılar çok ırkçı” sözümüze karşılık şu cümleleri sıralamıştı;

Bunu siz mi söylüyorsunuz?

Siz değil misiniz ki köpeklerini “Arap Arap” diye çağıran?

Siz değil misiniz ki hamam böceklerini Efendimizin kızı Hz. Fatıma’ya nispeten “karafatma” diye isimlendiren?

Ya “Arap olayım, Arapsaçına döndü” aşağılamalarınıza ne demeli?

Bu sözler karşısında insan apışıp kalıveriyor…

Demek ki bu hastalık bize bulaştırıldı. Her İslam coğrafyasına farklı niteliklerde ırkçılık mikrobu enjekte edildi. Elbette Arapların da Türklere karşı yalan yanlış, düşmanlık üzerine kurgulanmış yaklaşımları vardır. Ancak, bizimki kadar yaralayıcı değil…

Fitne ve fesat içimize sokmayıversinler…

Öte yandan “Türkiye Müslümanlığı” bağlamında “Türkiye’de Müslümanların gasp edilmiş haklarını iade edilmesi” konusu var. Biz bu hakları dilendirirken dahi düşüncelerimizi bin bir cendereden geçirmek durumunda kalıyoruz.

Evet, bu manada Müslümanların özgürlük talepleri var ve bu talep ötelenemez…

Mesela; “İslam referanslı” eğitim ve öğretim taleplerimiz var!

“Faizsiz sosyoekonomik model” talebimiz var…

Bir de “gerçek laiklik” talebimiz var…

Mesela konuyu biraz daha özele indirgersek önemli bir konu var ki o da Müslümanlar için “Cuma Günü ve namazı” meselesi!

Hoppaaa, bu da nerden çıktı demeyin!

Cuma Günü Müslümanlar için bayram niteliğindedir. Aynı şekilde Yahudi azınlığı için “Cumartesi”, Hıristiyanlar için “Pazar” günü kutsal günlerdendir. Azınlıklar bu kutsal günü kendilerine tatil eden Müslüman çoğunluğun yöneticilerine sesleniyoruz;

Eeee, biz ne olacağız?

“Uyduk azınlığa, Allahuekber” mi diyeceğiz?

Öyle deme şansımız olmadığına göre, vakitleri Cuma vaktine ayarlayacağız öyle mi?

Aynen öyle…

Birçok vilayette Cuma Namazı saat 12’den önce olduğu için vakit ayarlamasına gidilerek namaz vakti 12’den sonra kılınmaktadır.

Efendim; namaz 12’de de kılınır, bunun bir mahsuru mu var?

Var, bir değil birçok mahsuru var!

Sanki geçmiş ümmetlerin yaptığı gibi “dine uymak yerine, dini kendimize uydurmak” cihetine gidiyoruz, yetmez mi?

Öyle ya, bizdeki Müslümanlık, Türkiye Müslümanlığı…

“Laiklik” cabası…

Camilerimizin “evrensel” kimliğini bile gölge düşürüyoruz, Türk Bayrağı asıyoruz. Bu durum Türk olmayan Müslümanları rencide ettiğinin farkında mıyız?

Alın size bir örnek daha;

Türkiye bereket versin her fırsatta şehitlerimizi anıyoruz. Anıyoruz anmasına da şuursuzca anıyoruz. Bu şehitlerimizi anarken çalınan “Ti” sesi bir Amerikan marşıdır, ondan haberdar değiliz. Şahsen ben, her “Ti” sesi duyduğumda, içimdeki Fatihalarla bu sesi bastırmaya çalışıyorum, ama nafile…

Düşünebiliyor musunuz; Milli Marşımızı Amerikan marşından sonra icra ediyoruz. Amerikan marşıyla Türkiye Müslümanlığı, peeee….

İnsanımıza sorsanız; “Fatihalar” mı okutulsun; yoksa , “Ti” sesimi diye, elbette Fatihalar okutulmasını ister. Bunu dayatırsan halk ne yapsın…

O halde “Müslüman gibi düşünememe” sorunu var. Başkalarını eleştirirken önce kendi eksikliğimizi de görmek zorundayız. Araplara “Kurban Bayramı niçin bir gün sonra kutluyorlar” demek kolay…

Birileri ezberi bozunca da buz vurmuşa dönüyoruz...

Problem Şu;

Çağ mı İslam’a uyacak, İslam mı çağa uyacak?

Laiklik, dini özgürlükleri güvence altına mı alacak, yoksa dine müdahil olmaya devam mı edecek?

Umarız Türkiye Müslümanlığı, Tanrı ile vatandaşlık arasındaki dengeyi korur!

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Burhan OKUTAN Arşivi