Ülkelerin ekonomik gelişme ve kalkınmasının, özelleştirme ve uluslararası girişimlerden geçtiği bir çağdayız. Uluslararası gerçekleri yok sayarak, ya da reddederek bir yere varmak asla mümkün değil. R.Tayyip Erdoğan: "Hayır, ben özelleştirmeyi, uluslararası şirketleri, küresel ticareti tanımıyorum " mu diyecekti!..

İçimizdeki bir takım beyinsizler, bilerek-bilmeyerek sıkılmadan Erdoğan'dan bu resti bekliyormuş!.. Erdoğan bu beyinsizlerin aklıyla hareket etmiş olsaydı ne olurdu biliyor musunuz değerli okurlarım?

Ne olacağının cevabını Sultan Abdülaziz, devrin paşalarına hitabında bulacağız:

Sultan Abdülaziz:

"Atalarım sizin gibi adamlarla yola çıkmış olsaydı, Konya ovasında koyun gütmekten öteye gidemezlerdi!.." sözünü söylemiştir. Tıpkı Erdoğanın Kılıçdara hitabı gibi!..

İçimizdeki beyinsizlerin sözleri  ile hareket edilmesi durumunda, Gürcistan,Ukranya, Lübnan'dan öteye gidemeyeceğimiz ve yerinde sayacağımız ortadaydı değil mi!..

Recep Tayyip Erdoğan ve onun beyin takımı Ahmet Davutoğlu ile doğru olanı yaptı.

Karanlık mihrakların, emperyal gücün, kurduğu oyuna zor da olsa bile bile girdi… Yıllarca bu oyunu kuranlar masada yemek yerken, bizler masa altında onların yedikleri etlerin kemikleri ile bugüne kadar idare ettik ve masada yerimiz olmadı!..

"Büyük Oyun!u" kuranlar, kendilerine göre süper  kurallarını da koymuştu!..

Ya bu "Büyük Oyun"u kuralına göre oynayıp kazanmaya çalışacaksın, ya da etliye-sütlüye karışmadan, oyunu kenardan seyreden henüz ülke olamayan ülkecikler gibi emredileni yapan, İMF iye ayakta duran ülkeler sınıfında kalmaya devam edeceksin!.

Erdoğan, tarihden gelen misyon ve vizyona uygun hareket ederek, küresel BARON ve KARUN'ların kurduğu oyuna başta dünyayı çok iyi bilen Ahmet Davutoğlu ve ekibiyle girdi, terlese de oyunu kuralına göre bugüne kadar süper oynayarak  geldi.

Burada acı olan, Erdoğan'ın oyunu kazanacağını, oyunu kuran KARUN'lar gördü, bütün dünya gördü, ne yazık ki içimizdeki aklı kıt ana ve yavru muhalefetle, pensilvalyayı mesken tutan Lalwrensler göremedi ya da gördü de işlerine gelmediği için görmedik numarası yaparak bile bile her tarafı buram buram şehit kanı kokan bu cennet ülkemi hainlere satma derdine düştüklerini de görmeyen kimse kalmadı ki son günlerdeki hele hele 30 mart seçimlerinde hainlerin çatı ittifakları bunun ispatı!.

Yıllarca halkımıza "Yurtta sulh-cihanda sulh" denilerek vurulan prangalar kırılmaya başlandı ve yavaş yavaş  üstad N.Fazıl Kısakürek’in Türk milletine ifadesiyle:

-YÜZ ÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN, AYAĞA KALK SAKARYA!.. Mısrasıyla, yıllar sonra ayağa kalktığımızın ilk işareti bütün dünya'ya karşı ONE MİNÜT ve ardından yarım yüzyıl, ensemizde boza pirişen İMF bir daha dönmemek üzere ülkemizden ayrılmasıdır!.

Enflasyon tek rakamlı hanelere indi, gelişmiş ülkeler yerinde bocalarken ülkemiz büyümekte; Eğitim-sağlık-ulaşımda gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşmamız; yüz yılın KÜRT SORUNU'nun çözümü için büyük mesafelerin kat edilmesi ve ardından ülkemizin dünyanın 16.büyük ekonomisi olması karşısında BÜYÜK OYUNU kuranlar, TÜRKİYE’min prangalarını kırıp, ayağa kalkmaya çalıştığını gördükçe, içteki pensilvalya destekli işbirlikçileri ve çatı ustalarını harekete geçirerek ayağa kalkmamızı önlemek için girmedikleri kirli ittifakın da kalmadığını son "Gezi" olayları ve ardından 17-25 Aralık hukuk darbesinden gayet açık  anlıyoruz!..

Osmanlı bakiyesi coğrafyada, Orta doğumdaki barışın sağlanamaması, akın kanın devamı,  içinde Türkiye'nin olmadığı bir oluşun ve faaliyetin başarı şansının olmadığı tüm dünya tarafından görüldü ama iç hainlerimizce maalesef halen görünmemekte!.

Bu gelişmelerin yanında daha onlarca güzel ve olumlu gelişme, dış mihrakları çıldırtmaya yetti ve arttı bile. Siyonist İsrail ve küresel KARUNLAR için korku bacayı sarmış, bu gidiş mükemmel gidiş dostlarım diyorum ve DURMAK YOK-YOLA DEVAM diyoruz, çünkü Türkiye ayağa kalkıyor; hainler şaşkın şaşkın bakıyor artık!..

Bu necip millete doksan yıldır pranga vuran mihrakların (siyonist-yahudi-küresel karunlar-haçlı batı-Pensilvalya) endişesi anlaşılıyor da anlaşılmayan içimizdeki beyinsizlerin veyahut kuş kadar değil, solucan kadar beyni olmayanların endişesi!.

Mehmet Âkif Ersoy'un: İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLERİN ŞERRİNDEN BİZİ HELÂK EDER MİSİN ALLAH'IM!.. Hitabıyla inşallah Rabbim bizi helâk etmeyecek ama muzaffer ederek, içimizdeki beyinsizleri, paralelleri, ruhhastası-çatı ustası ve bindiği dalı kesercesine rotasından sapan muhalefeti bildiği gibi  ıslah edeceği muhakkaktır.

10 Ağustos Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, TBMM entrikalarından uzak, Cumhurun başkanını ecdadımıza lâyık seçmek üzere kalın sağlıcakla efendim.