İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Uzun Adam'a çelme takmak

Uzun Adam'a çelme takmak

Meğer yıllarca ölmesini bekliyorlarmış. Bunun için beddua ediyorlarmış. Kısa süre içinde öleceğine inandırmışlar kendilerini. Bedduaların tutacağına inandırmışlar. Buna göre plan yapmışlar, hesap kurmuşlar.

Tüm umutlarını; Türkiye'yi ele geçirme, devleti yönetme, sermayeyi denetleme, toplumu sindirme, aydınları kendine bağlama, kendilerince bir Türkiye devrimi yapma planlarını Başbakan'ın ömrüne göre dizayn etmişler.

Allah'ın verdiği canın ne zaman sona ereceğini tahmin edecek kadar ileri gitmişler. Tahminlerin ötesinde neredeyse bunu tayin edecek kudreti kendilerinde görmüşler.

26 Kasım 2011'deki ameliyatta umutlanmışlar. 10 Şubat'taki operasyonda umutlanmışlar. Türkiye genelinde Başbakan'ın öleceği yaygarasını onlar yaymışlar. O günlerde kötü hastalıklardan, kötü sonuçlardan medet umanlar onlarmış. Türkiye'yi buna inandırmaya çalışanlar onlarmış.

Stratfor belgelerini hatırladınız mı? Bazı gazetelerde büyük puntolarla verilmişti. 'Erdoğan'ın iki yıl ömrü kaldı' diyorlardı. Söz konusu istihbarat şirketinin Türkiye'deki kaynağı, Erdoğan'ın sağlığı üzerinde derin spekülasyonlar yapıyor, son derece detaylı iddialar hazırlıyor, bunları o şirkete servis ediyor, şirketin raporları bizdeki bazı gazeteler üzerinden yayınlanıyor, iç politik dalgalanma ve tedirginlik çıkarılmak isteniyordu.

Şimdi bakıyoruz da, o kaynaklar, o şirketlerin raporları, servisin Türkiye ayağını yürüten gazetelerin tutumu bugünkü cephe savaşıyla nasıl da örtüşüyor. Nasıl da aynı senaryonun parçaları olarak ortaya çıkıyor.

Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamaları insanın kanını donduracak türden. Paralel yapının üst düzey bazı yöneticilerinin 'Uzun Adam'ın ölümünü üç yıldan beri istiyoruz ama hala ölmedi' sözlerini aktarıyor Yıldız ve bu sözlerin 'yetkili ağızlar'dan çıktığını söylüyor.

ERDOĞAN'A ÖMÜR BİÇMEK..

Başbakan da dünkü konuşmasında iddiaları doğruladı: 'Ameliyatımızı bile gündem konusu yapıp, 'beddualarınız bile tutmadı' diyor. Böyle şeyler olabilir mi? Ne çirkin yakıştırmalar var. Demek ki diyor 'iyi Müslüman değilsiniz.' Şu hale bak...'

'Erdoğan'ın iki yıl ömrü kaldı' diyenlerle 'Uzun Adam'ın ölümünü üç yıldır istiyoruz' diyenler nasıl bir senaryonun parçası, nasıl bir ittifakın tarafı?

Bu tür iddiaların, sansasyonların, isteklerin, dileklerin siyasi tarihte ne anlamlara geldiğini biliyoruz. Son yüz yılın suikastlerine bakın. Son otuz yılda Türkiye'de olanlara bakın. Siyasi suikastleri birer birer gözden geçirin. Bu tarz arzuların ne büyük hüsranlara, felaketlere yol açtığını göreceksiniz.

Başbakan'a ömür biçenler sadece dilekte mi bulundu? Sadece beddua edip ölmesini mi bekledi? Yoksa başka hesapların içine de girdi mi? Suikast senaryoları uygulandı mı?

Bunlar ürpertici, rahatsız edici, düşünmesi bile insanın kanını donduran şeyler. 'Bütün bunları konuşabilenler daha neler yapabilir' diye sormaz mı insan!

Erdoğan'ın ameliyatı sırasında alınan tedbirleri, şüpheleri düşünüyorum da, belki de başka şeyler de denendi. İhbarlar oldu, duyumlar oldu, olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.

Tarih bunları yazacak. Tarih bunların kimliğini da günahlarını da yazacak. Yıllarca onun omuzundan ateş edip, arkasına saklanıp, sorumluluğu ona yıkanların bu işlerin neresinde olduğunu, bu işlerde ne kadar yer aldıklarını ortaya koyacak.

İki yıl beklemişler sonuç alınmamış. Beddualar etmişler sonuç alınmamış. Büyük bir hayal kırıklığı yaşanmış olmalı ki, kontrolsüz bir öfke ile saldırılar başlatıldı. İktidarını yıkmak, partisini dağıtmak, ellerine kelepçe vurmak için entrika üstüne entrika düzenlendi.

Devam ediyor. Sınırları aşan bir konsorsiyum üzerinden senaryolar ardı ardına uygulanıyor. Onu milletin kalbinden söküp atamayınca nefret daha da büyüyor. İntikam duygusu öyle bir hale geldi ki, 'Amacımıza ulaşalım da Türkiye batsın' diyecek noktadalar.

BU BİR SUİKAST İHBARIDIR!

Taner Yıldız'ın ve Başbakan'ın sözleri bir ihbardır. Suikast ihbarıdır. Bu ülkenin Başbakanı'na karşı, bedduanın ötesinde suikast planları yapıldığı ihtimalini öne çıkaran sözlerdir bunlar.

Bütün hesapların Erdoğan'ın hayatı üzerine kurulduğunun apaçık kanıtıdır. Öyleyse bu ülkenin Başbakanı ciddi anlamda tehdit altındadır.

Türkiye gibi, hızla büyüyen, Osmanlı sonrası ilk kez küresel sahneye çıkan, hesapları altüst eden, bütün bölgeyi ayağa kalkmaya çağıran bir ülkenin Başbakanı hakkında bunlar düşünülebiliyorsa, söylenebiliyorsa, kanıtlar ortaya çıkabiliyorsa vahim bir durum vardır ortada.

Bu iş, kesinlikle bir siyasi çevrenin, örgütün, kişinin ya da zümrenin hesaplarıyla sınırlı değildir. Sınırları aşan, çokuluslu bir konsorsiyum, bir ittifak, bir kirli senaryo söz konusudur.

Ama Allah'ın takdiri tecelli eder. Allah dilemedikçe bütün senaryolar birleşse, bütün cepheler ortak olsa bir adım ileri gidemezsiniz.

Milletler liderleri korkuyla değil sevgiyle bağrına basar. Liderleri onların kalbinden söküp atamadıkça yapacağınız hiçbir şey yoktur.

Anadolu basiretini küçümsemeyin. Haçlı Savaşları'ndan, Moğol istilasından, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu ülkeyi ve çevre ülkeleri ayağa kaldıran hep Anadolu oldu. Hangi başkentlerle iş tutarsanız tutun bu basiret doğru yolu gösterecektir.

Türkiye'de siyasi tartışmalar, hesaplaşmalar hep sert oldu, çetin geçti hatta yıpratıcı oldu. Ama hiç bu kadar çirkefleştiğini görmedik. Siyasi güç çatışmalarının ötesinde ölümlerin bu kadar pervasızca konuşulabildiği, darbe girişimlerinin bu kadar alenileştiği bir dönem olmamıştı.

2003 yılından beri bu böyleydi aslında. Örtüler kalkıyor sadece. Kimlikler deşifre oluyor, çirkinlikler ortaya çıkıyor, karanlık eller kendini ele veriyor.

Bu millet yüz yıl sonra kendine bir yol çizdi ve uzun bir yürüyüş başlattı. Ne yaparsanız yapın, kimleri yardıma çağırırsanız çağırın bu yürüyüş devam edecek..

Erdoğan'a da, ülkeye de, millete de kader biçmenin mümkün olamayacağını göreceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi