İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

“Vatan” için, coğrafya için en şiddetli direniş dönemi. Bizler yıllardır bugünlere hazırlanmamış mıydık!..

“Vatan” için, coğrafya için en şiddetli direniş dönemi. Bizler yıllardır bugünlere hazırlanmamış mıydık!..

Bugün Bayram… Bugün “kurban” günü. Bugün hayatınızda bir şeyleri feda etme, edebilme günü. Bu dünyaya ait neleri feda edebileceğimizi sorgulama, muhasebe etme günü..

Nelerin aslında değerli, nelerin aslında gözlerimizi boyayan şeyler olduğunu bir kez daha düşünme, hayat eksenimizi bir kez daha kurma günü. Aklımızı, zihnimizi, vicdanımızı, kalbimizi yoklama günü. Bir insanın verebileceği en ağır sınavı veren İbrahim’i hatırlayıp, bizim o ağırlığın ne kadarına dayanabileceğimizi tartma günü..

Biz Anadolu’nun küçük köylerinden geldik. Hiçbir iddiası olmayan, sadece insan olmak, ayakta kalmak, Müslüman olmak, evlatlarına bir şeyler vermek, nasırlı elleriyle kazandıklarını onlara ayırmak isteyen ana babaların çocukları olarak, yoksulluklarla, yoksunluklarla, çoğu zaman yalnızlıklarla mücadele ettik.

Okuma yazma bilmeyen ama her gece teheccüd namazlarına kalkan anaların dualarını kuşanıp yola çıkarıldık. Kabe’nin etrafında dönerken yaptığınız o içli dualarla ayakta kaldık.

Yıllar geçti.. Hep mücadele ettik. Bazen coşkuyla, bazen hüzünle, bazen kırgınlıklarla bazen büyük öfkelerle yol yürüdük. Açgözlü olmadık, sonradan görme olmadık, hep kanaati, vefayı, omuz omuza mücadeleyi önceledik.

Biliyorduk ki; bu vatanın, bu ülkenin, bu toprakların bize verdiklerini bir gün geri ödeyeceğiz. Bir gün o vefayı, fedakârlığı göstereceğiz, o imtihanla karşı karşıya kalacağız.

Yıllar sonra baktık ki, dünyanın en büyük sermayesini biriktirmiş, en “zengini” olmuşuz: Bir bilinç, bir kimlik, bir vatan sevgisi, bir ülke hasreti ile, bitmez tükenmez bir mücadele coşkusu ile donanmışız. Dünyaya kafa tutacak hale gelmişiz.

Bu bir hesap değildi, kurgulanmamıştı, planlanmamıştı. Bu kaderdi ve bizler o kaderin yolcuları olarak yıllarca hazırlanmıştık, eğitilmiştik, yetiştirilmiştik.

Vatan deyince, memleket deyince içiniz titriyorsa, gözleriniz yaşarıyorsa, bir hasret sizi sarıyorsa, bir yangın alevleniyorsa, geceleri uykusuz kalıyorsanız, bu topraklara, tarihe, kendinize, geçmişinize, dininize borcunuzu ödüyorsunuz, gerektiğinde can kurban etmeye hazırsınız, şehitlere vefanızı gösteriyorsunuz demektir.

İşte o zaman, sahip olduklarınız, değerli olduğunu sandıklarınız gözünüzde küçülüp gider. İhtiraslarınız, koşuşturmalarınız, fevrilikleriniz anlamsızlaşır. Bir dağ gibi yükselirsiniz bu topraklarda.

Kalleşliklere takılmayın, hırslarından kör olmuşlara kapılmayın,dünyanın kendilerine kalacağını sananlara kapılmayın, çirkinliklerine ve çirkefliklerine İslâm’ı kılıf yapanlara aldırmayın. Yüzyıllardır devam eden mücadelenin, bugün yeniden başlayan büyük mücadelenin bir cephesi de siz olmuşsunuzdur artık.

Varmak istediğimiz yer, bizi ulaştırmak istedikleri yer zaten burasıydı. O küçük köylerden kopup gelişimiz, yürüdüğümüz yol, geldiğimiz yer, sahip olduğumuz kimlik bu amaca yönelikti.

Öyleyse bir büyük mücadele bizi çağırıyor. Türkiye, bu ülke, bu vatan ardı ardına çokuluslu saldırılarla yüzleşiyor, olağanüstü bir direnç gösteriyor. Terörle, iç savaşla, ekonomik kuşatmayla dize getirilmek isteniyor. Karşımızda bir büyük cephe, Türkiye’yi yeniden rehin almaya, diz çöktürmeye, küçültüp un ufak etmeye çalışıyor.

İşte bu cepheye karşı yüzyılların siyasi genetiği harekete geçerken çok güçlü bir direnç cephesi oluştu. Artık sadece Türkiye direnişi değil, bir coğrafya mücadelesi veriyoruz. Artık bir “Türkiye Ekseni” var ve bu eksende küresel ölçekte bir “Acımasız Direniş” hattı var.

Bizler, son bin yılda, Anadolu üzerinden bütün coğrafyayı ayağa kaldırmanın yolunu bulduk, yine bulacağız.

Bizler, her büyük kaostan sonra yepyeni yükseliş tarihleri yaptık yine yapacağız.

Bizler, hiçbir zaman eğilmedik, bükülmedik, yalvarmadık, merhamet dileyerek tarih yapmadık, yine öyle yapacağız.

Bizler, bu topraklar üzerinden dünyanın güç denklemini çok değiştirdik, yine değiştireceğiz.

Bizler hep vuruşa vuruşa bu “Son Kale”yi koruduk, yine öyle koruyacağız.

Yumruklarınızı sıkın, öfkenizi diri tutun, ayaklarınızı sağlam basın, hazırlanın.. Yeni bir saldırı dalgası geliyor, bizim için en şiddetli direniş dönemi başlıyor.

Zaten bunu biliyorduk. Bu hesaplaşma olmadan dirilişin olmayacağını biliyorduk. Bunun için hazırlanmıyor muyduk!

Öyleyse hazırız..

Bütün dostların, sevenlerin

Kurban Bayramı’nı kutlarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi