Eğitimci Yazar Halil Pehlivan'dan İsrail-İran Savaşına Dair Çarpıcı Analizler
Eğitimci yazar Halil Pehlivan, İsrail ile İran arasındaki savaşla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Yazısında, yazılı ve bilhassa görsel basında savaşla ilgili tutarlı analizlerde bulunan uzman kişilerin azlığına dikkat çeken Pehlivan, hemen her konuda ve birçok şeyi bildiğini sanan kişilerin İran - İsrail savaşıyla ilgili yaptıkları açıklamalarla da ekranları anlamsız bir şekilde meşgul ettiklerini dile getirdi.
İçi Boş Yorumlar
Pehlivan, yakın zamanda cereyan eden pandemi, deprem ve savaşla ilgili hususlarda yorum yapanların bu denli ciddi konuları tartışırken basit, yüzeysel ve tutarsız ifadelerle adeta “yurttan sesler korosu” misali yaklaşım sergilediklerini dile getirdi.
Vatandaş Doğru Bilgilerle Aydınlatılması
Halil Pehlivan yazısında, İsrail- İran savaşıyla ilgili az da olsa doğru ve tarafsız yorumlarda bulunan uzman kişilerin olduğunu belirterek bu uzman kişilerin yorumlarının dikkate değer olduğunu ifade etti. Pehlivan, savaşın nedenleri, doğuracağı sonuçlar, bölgesel ve küresel ölçekli kısa, orta ve uzun vadede oluşacak risklere paralel, dünyanın giderek bir bilinmeze doğru sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
Varoluşsal Mesele ve İran’ın Bertaraf Edilmesi
Pehlivan, yazısındaki analizde, bu savaşın İsrail’in güç gösterisinden ziyade varoluşsal bir meselesi olduğunu belirtti. Tevrat’ta geçen: “Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.” İfadesiyle de İsrail, İran’ı yok etmek için dini argümanları referans alarak hareket ettiğini dile getirdi.
İsrail, İran’a saldırmasına yönelik hazırlıklarını 10 ay öncesinde başlatmış; ABD askeri uzmanlarla birlikte çalışarak savaşla ilgili defalarca simülasyon yapmışlardır.
İsrail, vekil güç olarak görülen Hamas, Hizbullah, Husiler, Haşdi Şabi v.b örgütlerle kuşatılmıştı. İsrail bu güçleri ve kuşatmayı bertaraf etmiştir.
Aksa tufanı harekâtı başlatılmasıyla birlikte ve bu vekil güçlerin İsrail tarafından yok edilmesi sürecinde ayrıca İran’ın kapasitesi de test edilmiş savaş için en uygun zaman belirlenerek harekât başlatılmıştır. İsrail ve ABD’nin müesses nizamı kendileri için varoluşsal bir tehdit olarak gördüğü İran’ı topyekûn yok etmeyi amaçlamıştır.
5 Halka Teorisi ve Dekapitasyon
5 Halka Teorisi: Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı John A. Warden III, modern hava harp doktrinine yön veren en etkili stratejistlerden biridir. Warden, savaşın sadece cephede değil, düşman sisteminin merkezi unsurlarına yönelik planlı saldırılarla kazanılabileceğini savunmaktadır. Bu yaklaşımıyla klasik savaş doktrinlerine karşı yeni bir bakış açısı getirmiştir.
“Dekapitasyon” ise bir devlet ya da örgütün karar alma mekanizmasının hedef alınarak devre dışı bırakılması ve çökertilmesidir.
Halil Pehlivan, İsrail, İran’a “ Beş Halka” doktrinini uyguladığını belirterek İsrail, 13 Haziran 2025 sabahı başlattığı ve “Yükselen Aslan” olarak adlandırdığı hava saldırılarıyla klasik çatışma çizgisinin çok ötesine geçerek İran’ın sadece askeri tesisleri değil, doğrudan karar alıcı mekanizmalarını, nükleer programın beyni olan bilim insanlarını ve üst düzey komutanları hedef aldığını belirtti. Böylece İsrail, “Beş Halka Stratejisini” bu savaşta sırasıyla uygulamaktadır.
Birinci Halka – Liderlik: Lider kadonun hedef alınıp öldürülmesi,
İkinci Halka – Komuta ve Kontrol: Savaşın kontrol merkezlerinin hedef alınıp vurulması,
Üçüncü Halka – Altyapı: stratejik nükleer tesisleri, altyapıları ve iletişim kanallarının hedef alınması,
Dördüncü Halka – Halk: Toplumsal ayaklanmaları körükleyen psikolojik operasyonların başlatılması,
Beşinci Halka – Askeri Güç: Askeri üstlerin vurulması
John Warden’ın beş halka modeline dayanan bu yeni nesil savaş anlayışını İsrail, sahada uyguladığı bir savaş şablonu haline getirmiş, İran’ın cephe hattından ziyade karar alma mekanızmalarını hedef almış, farklı savaş algoritmalarıyla topyekûn savaşlar yerine nokta atışı stratejik dekapitasyonlar ile rejimin kalbine sızmıştır.
Sistemik Felç
Halil Pehlivan, yazısının devamında önemli bir noktaya dikkat çekerek; İran, bütün dünyanın seyrettiği çok yönlü bir yıkımın eşiğinde. İsrail, ABD ve Batı’nın tek amacı İran’da var olduğunu iddia ettiği nükleeri ortadan kaldırmak değildir.
İran’da irili ufaklı her yer vurulmakta, ekonomik, sanayi, teknolojik doğal gaz tesisleri ortadan kaldırılmakta, İran’ın tüm potansiyeli yok edilmektedir. Sabotaj, suikast ve hava saldırılarıyla İran, tamamen felç edilmek istenmektedir.
Bir sonraki aşamada Ali Hamaney başta olmak üzere İran’ın lider kadrosunun öldürülmesi, elektrik, enerji ve doğalgaz tesislerinin ve askeri birliklerin ortadan kaldırılması, alt yapı kanalizasyon ve su tesisleri işlemez hale getirilmesi ve akabinde fırınlarda ekmek üretiminin yapılamaması, suyun temin edilememesi, kanalizasyon alt yapısının vurulmasıyla birlikte baş gösterecek salgın hastalıklarla İran’ın sistemik bir felce sürüklenmesi amaçlanmaktadır.
En sonunda ise yaptırımlar daha da ağırlaştırılarak İran halkına, bütün bunların olmasına ve size reva görülmesine sebep “İran rejimidir, mollalardır” algısı yaratılarak halkın morali bozularak isyana teşvik edilmesi planlanmaktadır.
Dahiya Doktrini
İsrail Tahranı boşaltın demesi boşuna değildir. 2006 yılında Lübnan’da 2008 yılından itibaren de Filistin üzerine uyguladığı bu doktrin, İsrail’in genel savaş doktrini haline gelmiştir.
Dahiya Doktrini, sivil halka acı çektirmek için orantısız güç kullanımını, sivil konutlar ve altyapıda büyük hasar ve yıkıma yol açmak için orantısız güç kullanımını içeren bir kavram demektir.
Halil pehlivan, yaptığı analizlere devamla “Holokost Müzelerine” dikkat çekerek; İsrail, bu müzeler geçmişte ne olduğunu göstermek için değil gelecekte ne olması gerektiğini göstermek amacıyla inşa ettirdiği yerler olduğunu belitti.
“İsrail için bir daha asla…” düşüncesiyle eğer varoluşsal bir tehlikeyle karşılaştıklarında ellerinden ne geliyorsa ve uluslararası hukuku gözetmeksizin çoluk çocuk her şeyi yok etmeyi, ayaklar altına almayı beis görmeyen bir ideolojiyi İsrail Devleti benimsemiş ve ona göre hareket etmektedir. İsrail’in bu refleksini iyi anlamak gerekmektedir.
Belucistan ve Sonrası...
Çok yönlü bir savaş konsepti sergilendiği alenen ortadadır.
İran’ın güneyindeki Belucistan eyaleti merkeze alınarak halkının isyan etmesi amaçlanmaktadır. Son olarak İran’ın felç edilmesi ve rejimin değiştirilmesinde Belucistan’da ayaklanma ve İran rejimine yönelik isyan planlanmaktadır
Belucistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte sadece İran üzerindeki amaçlar gerçekleştirilmiş olmayacak Yunanistan’dan Hindistan’a kadar uzanan 2000 km hattın kontrol edilmesinin de önü açılmış olacaktır.
Yeni Dünya Düzeni
Halil Pehlivan, yapmış olduğu analizler doğrultusunda yeni bir dünya düzeni kurgulandığını ifade ederek ABD’nin başını çektiği ve yakın bir gelecekte dünyanın olağanüstü sarsıntılar geçireceği daha büyük krizlerin arifesinde olunduğunu belirterek; her gün bir önceki güne nazaran güvenlik riskinin arttığı gizlenemeyecek acı bir gerçek. Dünyanın tepesine oturanların kâinatı zindana çevirdiği aşikâr. Yenidünya düzeni adi altında var olan ve giderek artan düzensizliklerin, tehditlerin, çatışmaların önüne geçileceğine dair inanç günden güne azalmakta. Plan kurguluyucuların insanlık adına çaba sarf etmek bir yana var olanını da kökünü kazımayı amaçladığını herkes görmektedir şeklinde düşüncelerini ifade eden Halil Pehlivan, insanlık adına dünden daha çok safların sıkılaştırılmasına ihtiyaç olduğunu dikkat çekerek açıklamasını tamamladı.

