'Genel Başkan Olmuşsun Amma' - VİDEO

'Genel Başkan Olmuşsun Amma' - VİDEO
Referandum çalışmaları kapsamında Rize'de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, düzenlenen mitingde halka seslendi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yedi buçuk yıldır, milletin emanetini bu anlayışla koruyoruz. Milletin emanetine uzanan ellere yedi buçuk yıldır 'dur' diyoruz. Kendisini milletin üzerinde görenlere geçit vermiyoruz. Rize'den aldığımız terbiyeyle, çetelere, hırsızlara, hortumculara, rantçılara, milletin hazinesine gözünü dikmiş soygunculara göz yummuyor, onlara asla ve asla eyvallah demiyoruz'' dedi.

Erdoğan, Rize Cumhuriyet Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmakta, Baba ocağında bulunmanın, her zaman gönlünü ferahlattığını, heyecanı, coşkusunu artırdığını söyledi.

miting-rize.20100810153907..jpg

Bugün de Rizeliler'le birlikte olmaktan, mübarek Ramazan ayına bir arada girmekten büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Şundan hiç şüpheniz olmasın sevgili kardeşlerim. Bu kardeşiniz, ne Rize'nin, ne Türkiye'nin boynunu yere eğdirmedi, eğdirmeyecek. Bu kardeşiniz, ne Rize'ye, ne Türkiye'ye mahcup olmadı, Allah'ın izniyle olmayacak. Bu Rizeli uşak, sizin emanetinizi, Rize'nin emanetini, Türkiye'nin emanetini yere düşürmedi, düşürmeyecek. Ben Rize'nin ekmeğini yedim, suyunu içtim, havasını soludum. Rize cömerttir. Rize vefalıdır. Rize ağırbaşlıdır. Rize dostuna dosttur, kardeşine kardeştir. Ama Rize, gerektiğinde Karadeniz gibi coşmayı da bilir. Rize, gerektiğinde Kaçkar gibi kükremeyi de bilir. Gerektiğinde Rize, Fırtına Deresi gibi gürlemeyi de bilir. İşte yedi buçuk yıldır, milletin emanetini bu anlayışla koruyoruz. Milletin emanetine uzanan ellere yedi buçuk yıldır 'dur' diyoruz. Kendisini milletin üzerinde görenlere geçit vermiyoruz. Rize'den aldığımız terbiyeyle, çetelere, hırsızlara, hortumculara, rantçılara, milletin hazinesine gözünü dikmiş soygunculara göz yummuyor, onlara asla ve asla eyvallah demiyoruz.'' 

 -''ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMESİN DEDİK''-

Büyük düşündüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz, 81 vilayet için büyük düşünüyoruz, 73 milyon vatandaşımızın her biri için büyük düşünüyoruz, 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının her karışı için büyük düşünüyoruz.

Sadece içerde değil, sadece Türkiye'de değil, bölgemizde büyük düşünüyoruz, dünyada büyük düşünüyoruz. Türkiye, bugün bütün dünyada mazlumların sesi, mağdurların umudu haline geldi. Herkesin sustuğu, herkesin gözünü yumduğu, herkesin sırtını döndüğü meselelerin üzerine biz cesaretle gittik. Diline bakmadan, inancına bakmadan, derisinin rengine, etnik kökenine bakmadan tüm dünyada hakkı savunduk, hukuku savunduk, adaleti savunduk. Haiti'de dostluk dedik, depremzedelerin yardımına koştuk. Pakistan'da kardeşlik dedik, afetzedelere el uzattık. Tiflis'te uluslararası hukuk dedik, barış için çabaladık. Bakü'de adalet dedik, toprakları işgal altında olan kardeşlerimizin yanında durduk. Tahran'da uzlaşma dedik, bölgesel barışı korumaya çalıştık. Toronto'da yoksullar dedik, geri kalmışlığı gidermenin yollarını aradık. Bağdat'ta huzur dedik, komşumuzun istikrara kavuşmasına gayret ettik. Saraybosna'da barış dedik, kardeşlerimizi yalnız bırakmadık. Şam'da dayanışma dedik, vizeleri kaldırdık. Filistin'de, Kudüs'te, Gazze'de insanlık dedik, vicdan dedik, bırakın insanlar insanca yaşasın, çocuklar öldürülmesin dedik.

erdogan-rize-3.20100810154032..jpg

'Uluslararası sistem' dediler, 'eksen kayması' dediler, 'güç dengeleri' dediler. Türkiye Gazze konusunda 'sussun' dediler. Türkiye, İran meselesine 'karışmasın' dediler. Türkiye bölgesel meselelerde 'insiyatif yüklenmesin' dediler. Türkiye 'gündem belirlemesin' dediler.

'Hayır' dedik. 'Türkiye gündemi belirlenen ülke değil, gündem belirleyen ülke olacak' dedik. Çünkü, böyle alışmışlardı bizim gündemimizi, başkaları belirliyordu. Artık, bu devran değişti. Madrid'te Hazreti Mevlana'nın diliyle konuştuk: 'Gel, her ne olursan ol yine gel' dedik. Brezilya'da, Rio'da Yunus'un diliyle konuştuk: Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Arnavutuyla, Boşnağıyla, Siyahıyla, Beyazıyla, biz insanlar arasında ayrım yapmayız' dedik. 'Yaradılanı, yaradandan ötürü severiz' dedik.

Ama gerektiğinde de Pir Sultan'ın diliyle konuştuk, Dadaloğlu'nun diliyle konuştuk, Yavuz Sultan Selim'in, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Fatih Sultan Mehmet'in, Gazi Mustafa Kemal'in diliyle konuştuk.''

miting-rize-1.20100810154052..jpg

-''ŞÜKRAN TÜRKİYE' POSTERLERİ DALGALANIYOR''-

Başbakan Erdoğan, Financial Times Gazetesi'nde Türkiye ile ilgili 'Batının hayal ettiği Türkiye, hep kendilerine borçlu olan ve Batı masasında verilecek herhangi bir sandalyeye minnettar bir Türkiye'ydi. Şimdi Türkiye, batının kendisine biçtiği rolü aştı', New York Times'in 'Kim kime daha çok muhtaç? Türkiye mi, Avrupa'ya daha çok muhtaç, yoksa Avrupa mı, Türkiye'ye daha çok muhtaç?', En Nehar Gazetesi'nin ''Türkiye artık bölgede olmak istiyor. Türkiye bölgede takip eden değil, artık takip edilen ülke olmak istiyor'' değerlendirmelerini hatırlatarak, şunları kaydetti:

''Bulgaristan'a gittim, orada, soydaşlarımızın yaşadığı köyleri ziyaret ettim. Gözyaşları içinde boynuma sarıldılar. 'İlk kez bir Türkiye Başbakanı bizi ziyaret ediyor' dediler. Melbörn'e, Sidney'e gittim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sevinç gözyaşlarına tanık oldum. Avrupa'daki kardeşlerimizin coşkusuna şahit oldum. New York caddelerinde, bir taksi şoförünün, hem de Rizeli 'Oy Başbakanum seninle gurur duyayum da' dedi.

Yemen'in köylerinde, Tunus'un çöllerinde, Afganistan'ın dağlarında, Beyrut'un varoşlarında, Bağdat'ın kurşun yağmuru altındaki yoksul mahallelerinde, Türkiye'ye dualar ediliyor, bizlere dualar ediliyor.

Lübnan'da, Trablus'un caddelerinde artık hangi posterler dalgalanıyor biliyor musunuz? 'Şükran Türkiye' posterleri dalgalanıyor. Moğolistan'da, Karakurum'da, Türkler'den kalma ilk yazılı eserler artık mahzun değil, artık kendi kaderine terk edilmiş değil. Gittik, 46 kilometrelik yolu yaptık. Dünya mirasına yeniden kazandırdık o müzeyi. Saraybosna'daki Osmanlı camileri mahzun değil, Üsküp'deki köprüler, camiler mahzun değil, Kudüs'teki şehitlikler kimsesiz değil, Kosova'da Murat Hüdavendigar artık terkedilmiş değil. Bunu siz başardınız sevgili Rizeliler, bunu Türkiye'nin halkı, milleti başardı. Hayır dualarınızla Türkiye'yi buralara taşıdınız. Desteğinizle Türkiye'yi bu seviyelere taşıdınız. İnancınızla, güveninizle Türkiye'yi bu noktalara taşıdınız.''

-''BİR DAHA 12 EYLÜLLERİN YAŞANMAMASI İÇİN EVET Mİ?''- 

''Şimdi soruyorum Rize'nin şahsında bütün Türkiye'ye sesleniyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Büyük Türkiye mücadelemizde yanımızda mısınız? Demokrasi mücadelemizde aramızda mısınız? Çetelerle, mafyayla, hukuk dışılıkla mücadelemizde yanımızda mısınız? İtibarlı, güçlü bir Türkiye için yanımızda mısınız? Özgürlüklere evet mi? İleri demokrasiye evet mi?Milli iradenin güçlenmesine evet mi? Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne evet mi?12 Eylül'den hesap soracak bu anayasa değişikliğine, 12 Eylül'de evet mi? Bir daha 12 Eylüllerin yaşanmaması için evet mi? Bir daha 27 Mayısların yaşanmaması için evet mi? Rize 'evet' diyor mu? Daha gür bir sada ile sevdamız millet, kararımız evet. Sevdamız millet, kararımız evet.'' Alandakilerin 'Evet' şeklinde karşılık vermeleri üzerine Başbakan Erdoğan, ''Maşallah Rize kararını verdi. Bu defa her zamankinden daha fazla, inşallah Türkiye ortalamasının çok daha üstünde evet mi?'' dedi.