Köseoğlu'ndan Yaylım Ateşi Rize'deki Başkan Bozuntusu!..
Türk Eğitim Sen Rize Şube Sekreteri Başkan Yardımcısı Murat Köseoğlu, “Cumhurbaşkanını desteklemeyen namerttir” başlığıyla yayımladığı yazılı açıklamada sert ifadelşerde buludu.
İşte o açıklamanın noktası virgülüne dokunmadan tamamı:
CUMHURBAŞKANINI DESTEKLEMEYEN NAMERTTİR
Sayın Cumhurbaşkanı ‘İşe gitmeden maaş alanlar var’ diyor. Eğer böyle bir durum varsa, tutun kulağından kapının önüne koyun, desteklemeyen namerttir. Ama bunu yapamazlar. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü işe gitmeden maaş alanların hepsi ya yandaş sarı mikroplaşmış sendikanın üyesidir ya da siyasi iktidarın yalakasıdır.
Çıkmış Sendika görünümlü derneğin Rize deki başkan bozuntusu da Türklükten bahsediyor. Sen bize değil, git vatan haini Şeyh Saidin davası davamızdır diyen, bölücüler ile kol kola gezen Diyarbakır Şube Başkanınıza Türklükten bahset.
Unutma; Türk Eğitim Sen in her mensubu seni TÜRKLÜĞE boğar.
MÜSLÜMANIM DEYİP KUL HAKKI YEMEYİ MİLLETE ÖĞRETTİLER
Trabzon’da yaşanan olay hepinizin malumudur. Bir köy okulunda 8 yıllık bir öğretmen, bu süre boyunca hiç işe gitmemiş, maaş almış. Peki bu öğretmen hangi sendikanın üyesi? Bu öğretmenin arkasında siyasi bir destek olmadan nasıl 8 yıl işe gitmiyor, sürekli rapor alıyor? İl Milli Eğitim Müdürü, İlçe Eğitim Müdürü bu olaya 8 yıl nasıl sessiz kalıyor? Böyle bir rezalet olmaz; sonra da devlet memurları hakkında bilgi kirliliği oluşturacaksınız, ‘çalışmıyorlar’ diyeceksiniz. Çalışmayanlar, işe gitmeyip maaş alanlar, arkasında siyasi dayanağı, desteği olan yandaşlardır, kokuşmuş sarı sendika üyeleridir. Bizim arkadaşlarımız, bu millet ve ülke için sabah akşam çalışmaktadır.
Yarın alanlara indiğimizde; kimse ‘Türkiye Kamu-Sen vatanseverdi. Memleketin içte, dışta problemler yaşadığı bu durumda neden alanlara iniyor, niye yeni karmaşalar yaratıyor?’ demesin. Sen benimle uğraşma, ben de yerimde oturayım.
Bakınız yeni Hükümet kuruldu. Yeni hükümet kurulduğundan bu yana henüz bir miting yapmadık. Çünkü bir şans tanımak istedik, en azından yapacaklarını görelim dedik. Sayın Başbakan hukukun üstünlüğüne vurgu yapıyor, ayrımcılığı kaldıracaklarını söylüyor. Geçen bu kısa sürede bu anlamda önemli atılımlar atıldığını görmedik. Ama bir müddet daha bekleyeceğiz. Aynı hastalıklı, arazlı anlayışın devam ettiğini, Türkiye Kamu-Sen üyelerinin ikinci sınıf vatandaş yaklaşımına tabi tutuklarını gördüğümüz anda ise yeniden her türlü eylemi ve tepkimizi ortaya koymaktan çekinmeyeceğiz. Biz sendikal sorumluluklarımızı Türkiye sevdalıları olarak yerine getiriyoruz. ‘Aman kargaşa çıkmasın, bir de biz problem yaratmayalım’ diyerek, sorumluluğumuzu yerine getiriyorsak, Başbakanın ve Kabine’nin tüm bakanlarının da aynı sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Ama bu sabrımızın çok uzun süreceğini kimse düşünmesin. Gücümüz neye yetiyorsa bugüne kadar ortaya koyduk, bundan sonra da daha da ileri gidecek adımlar atmaktan geri durmayız. Allaha şükür bu güç, bu iman bizde var.
Bu ülkeyi yönetme iddiasındaki insanların, kamuda oluşturulmuş olan bu mikroba karşı tedbir alması şart olmuştur.
Birçok okul müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı görevden alındı. Bunların yerlerine getirilenleri şöyle bir incelediğimizde; görevden alınanlardan daha mı iyiler ya da daha işinin ehli insanlar mı? Eğer bir ülke, yönetici atama meselesini çözemiyorsa, ilk düğmeyi yanlış ilikledi demektir. İlk düğmeyi yanlış ilikledikten sonra, diğer düğmelerin doğru iliklemesi beklenemez. Bu ülkeyi yönetme iddiasındaki insanların, kamuda oluşturulmuş olan bu mikroba karşı tedbir alması gerekir. Antibiyotik mi verecek, iğne mi vuracak, tedbir alması lazım, Yoksa kamu kötüye gidiyor. Elbette Türk Eğitim Sen, Türkiye Kamu Sen mücadele ediyor. Bu mücadelemiz devam edecek.
Burada önümüzde iki yol var. Ya bu köhneleşmiş sistemin uydusu haline geleceğiz, bu bataklığın içerisinde biz de yok olup gideceğiz ya da ‘Bu işte bir yanlış var, bir arıza var. Benim bir Müslüman olarak yaradılış sebeplerim, bir Türk olarak milli değerlerim, bir insan olarak insani değerlerim bu kokuşmuşluğun içine girmeme izin vermemeli. Bu yanlışları düzeltme gayreti içerisinde olmam lazım diyeceğiz.
Önümüzde bu iki tercih var. Üçüncü bir yol yok. İkinci tercihi ortaya koyanlar yani ‘Bu kokuşmuşluğu düzeltmek adına sorumluluk alıyorum’ diyenler Türkiye Kamu Sen çatısı altında toplananlardır.
Ama şu önemlidir: Bu kokuşmuş sistem içerisinde kazanabildiğimiz her insan, sadece bu sendikanın büyümesi adına değil, bu milletin geleceği bakımından kazanılmış bir değerdir. Dolayısıyla çalışmalarımızı da bu anlayış üzerine bina edeceğiz. Aksi takdirde biz de bu bataklık, bu köhne yapı içine gireriz. Belki çok rahat olacağımızı düşünürüz ama emin olun bu çatıyı tutacak hiçbir direk kalmaz ve o çatı hepimizin tepesine çöker. Burada bizim mücadelemiz, Türkiye sevdalısı insanların, kendi nefsini her şeyin önüne koymayan insanların varlığı o çatının direği mesabesindedir. Böyle görmeliyiz.
Kendini satan adam öncelikle sendikamız adına değil, milletin geleceği adına kaybedilmiş demektir. İçi boşsa, ilkesi yoksa bir sendikanın 500 bin, 1 milyon üyesi olmasının bir anlamı yok. Ulu Önder Atatürk’ün o düşman gemilerine bakıp, dediği gibi, ‘Geldikleri gibi de giderler.’ Ben de ‘Şiştikleri gibi patlarlar’ diyorum.
Müdür, müdür yardımcısı olmak için kendini pazarlayan insanları gördük. 40 yıllık mücadelesini satanları gördük. Kendini satılmış insan olarak görenlerin huzuru, gönül rahatlığı olur mu? Kendini satan adam öncelikle sendikamız adına değil, milletin geleceği adına kaybedilmiş demektir. İçi boşsa, ilkesi yoksa bir sendikanın 500 bin, 1 milyon üyesi olmasının bir anlamı yok. Ulu Önder Atatürk’ün o düşman gemilerine bakıp, dediği gibi, ‘Geldikleri gibi de giderler.’ Ben de ‘Şiştikleri gibi patlarlar’ diyorum. Tarih bunu söylemiştir.
Çocuklarımızı ‘ her şeker verenin arkasından koşma’ diye ikaz ederiz. Çünkü her şeker verenin peşinde koşarsak başımıza türlü işler gelir. Bunlar, sendikacılığı, her şeker verenin ardından koşmak olarak algılıyor ve kendilerine birtakım makamlar buluyorlar. Ama olan 1 milyon 900 bin emekli ve 2 milyon 600 bin memurumuza oluyor.
Memurlar Sarı Sendika Eliyle Yine Satıldı.
2013 yılında imzalanan toplu sözleşmede enflasyon farkını düzenleyen 7’inci madde vardı. Buna göre, 2015 yılında kamu görevlilerine ve emeklilerimize öngörülen kümülatif zammın üzerinde bir enflasyon oluşursa, enflasyon farkı ödenmesini hükme bağlamıştı. Yani 2015 yılında enflasyonun, memurlara öngörülen artışın, (yüzde 3+ 3) kümülatif toplamı olan yüzde 6,1’i aşması halinde memurlara enflasyon farkı ödenmesi kararlaştırılmıştı.
Bunlar 2016-2017 toplu sözleşmesinde bu maddeyi değiştirmişler. Nasıl değiştirmişler? ‘Öngörülen’ kelimesini ‘verilen’ şeklinde değiştirmişler. ‘Verilen’ şeklinde değiştirilince, Temmuz ayında aldığımız yüzde 1.76’lık enflasyon farkı da verilen kümülatif toplam içerisine dahil ediliyor. Durum böyle olunca; 2015 toplu sözleşmesinde memurların enflasyon farkı alabilmesi için 2015 yılı enflasyonunun memurlara yıl içinde verilen yüzde 3 ilk altı ay zammı, Temmuz’daki yüzde 1,76 ilk altı ay enflasyon farkı ve yüzde 3’lük ikinci altı ay zammının kümülatif toplamı olan yüzde 7,9’u aşması hükme bağlanmıştır. Buna imza atan sendika genel başkanının toplumun yüzüne bakmaya dahi cesareti olmaması gerekir. Tam yüzde 1.8 kaybımız var. Şu anda bile 12 aylık enflasyon yüzde 8,1’dir. Yani şimdi bile yüzde 2 enflasyon alacağımız doğmuş. Bu enflasyon farkı sadece maşlara da yansımıyor. Öğretmenlerimizin ek derslerine, bütün memurlarımızın eş ve çocuk yardımına, kısacası tüm kalemlere yansıyor. Sadece maaşa yansıyan kaybımız 40 ila 160 TL arasında. Bu konfederasyonun 800 bini aşkın üyesinin içinden bir babayiğit çıkıp, ‘Bu kürsüden inmek de mi aklına gelmiyor Ali Yalçın’ demelidir.
Uyanık maliyeciler yüzde 1.8’i çalmışlar, bu acemi sendikacılar da şekerlerin peşinde oldukları için işin farkında dahi değiller. Bunların hesabı sorulması lazım. Ben böyle bir sendikanın üyesi olmam. Biri silah çekse dahi beni kimse böyle bir sendikaya üye yapamaz. Çünkü Allah akıl, fikir vermiş. İdrakim de var, cesaretim de var, yüreğim de var. Memurlarımız buna nereye kadar tahammül edecek?
